İntikâm Birimleri: Topyekün direnişi her yerde yükseltelim!

İntikâm Birimleri, "Radikal bir direniş olmadan faşizmin yıkılmasının mümkün olmadığını tarih bize göstermiştir" diyerek, aktif direnişi büyütme mesajı verdi.

İntikâm Birimleri tarafından yapılan yazılı açıklamada, Kızıl İntikâm Hamlesi selamlanarak, "Önder Apo'nun yoldaşları olarak, direnişi büyütme kararlılığımızı ifade ediyor, kararlılığımızı faşist AKP-MHP rejimini yok ederek gösterecegimizi belirtiyoruz" denildi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Faşist AKP-MHP rejimi Kürde ait ne varsa yok etme gibi bir görevi kendisine amentü saymış. Bir yandan Rojava’ya dönük tehdit söylemleri, bir yandan Güney Kürdistan’a yönelik işgal girişimleri sürerken, öte yandan içte de her türlü faşizmi, baskıyı, terörü sürdürmektedir. Heftanîn, Maxmûr, Şengal, Xakurkê'ye yönelik saldırılarını sıklaştırmış, onlarca sivil insanı, çocuk, yaşlı, genç demeden katletmiştir. Bu da kendisini tatmin etmiş olmayacak ki, her gün Bakur'da sayısız ev basılmakta, onlarca kişi gözaltına alınıp tutuklanmaktadır. Zindanlarda baskı ve işkence uygulamaları 12 Eylül’ü aratmayacak yoğunlukta geliştirilmektedir.  

'DAHA AHLAK YOKSUNU BİR İKTİDAR OLMADI'

Her gün kadına yönelik taciz, tecavüz ve katliam saldırıları geliştirilmekte, bu saldırılar çocukları bile hedef alabilmektedir. İyice yumuşatılarak tecavüzün adı 'istismar' olarak yorumlanmaktadır. Topluma da bunu kanıksatmaya çalışmaktadırlar. Oysa Önderlik, bir çocuğa yönelik tecavüz saldırısının birkaç devrim yapma gerekçesi olabileceğini belirtmiştir.
Faşizme karşı aktif direnişi geliştirme zamanı tam da bu zamanlardır.
Kürt halkının büyük mücadele ve emeklerle elde ettiği kazanımlar ve faşizme karşı duran herkes TC faşizminin adeta hedefi haline gelmiştir. İnsan haklarına ait ne varsa ayaklar altına alınmıştır.
Mezarlıklara ve gerilla cenazelerine tarihin en ahlaksız yönelimleri mevcut rejim tarafından gerçekleştirilmekte, daha da pervasızlaşarak ailelere çocuklarının cenazeleri dahi gösterilmemektedir. Gösterilse bile ya kargo ile ya da asfalt altlarına kemikleri döşenerek bu yapılmaktadır. Dünyanın bundan daha şeref ve ahlak yoksunu bir iktidarı bu yeryüzüne gelmemiştir.

'HAK ETTİKLERİ CEVABI VERECEĞİZ'

AKP-MHP faşizmi her alanda sıkıştıkça Önderliğimiz üzerindeki tecridi her geçen zaman ağırlaştırıp, bununla aynı zamanda halkımızın iradesini de kırmaya çalışmaktadır. Halkımız nerede bulunursa bulunsun, Önderliğine ve değerlerimize yönelik bu saldırılara karşı meşru savunma hakkını kullanacaktır. TC faşizmi ve onun her nevi işbirlikçileri tarihi örnekleri de göz önünde bulundurarak, Önderliğimize ve halkımıza yönelik saldırılara karşı hak ettikleri cevabı mutlaka alacaklarını bilmelidirler. Halkımızı sahipsiz zanneden soysuzlar ve çetesi , gün gelecek halkın öfkesi karşısında sığınacak bir sahip bulamayacaklardır."
Kürtlerin soykırımcı faşizme karşı görkemli direniş tarihi olduğuna dikkat çekilen açıklamada, şöyle devam edildi:
"Kürtler her sokağı, her mahalleyi, her şehri serhildan alanı haline getirmesini bilirler . Başta gençler ve kadınlar olmak üzere halkımızın soykırımcı AKP-MHP faşizmine karşı mücadeleyi geliştirme potansiyeli takdire şayandır. Biz intikâm birimleri ve her Kürt genci fedai bir ruhla Kürdistan ve Önderliği için sonuna kadar direnecektir. Faşist soykırımcı sistemin topyekûn saldırılarına karşı topyekûn bir direnişi her sokakta, her mahallede yükseltecektir. Önder Apo’nun yoldaşları olarak her sokağı ateşten çember, her mahalleyi direniş kalesi yaparak, kesintisiz direniş hattını örecektir.

'MEYDANLARA TAŞMAYAN MÜCADELE KAZANDIRMAZ'

Pratik mücadeleden kopuk kuru bir faşizm karşıtlığıyla sonuç  alınamaz. Meydanlara taşmayan bir faşizm karşıtlığının kazanma şansı yoktur. Sadece söz  söylemekle faşizme karşı durulamaz. Faşizme karşı mücadele sokakta ve meydanlarda verilmelidir. Her yerde toplumsal mücadele yükseltilmelidir. Demokrasi güçleri halkın yanında ve önünde kavgaya girmelidir. Her sokak ve meydan demokrasi güçlerinin siyaset alanı haline gelmelidir. İlla demokratik siyaset yapılacaksa, bu, sokak ve meydanlarda gerçek anlamına kavuşur. Sokak mücadelesinden kopuk bir siyasetin demokratik karakteri olamaz. Sokaklar ve meydanlar özgürlüğün yeşerdiği alanlardır.
Faşizm her yerde topluma saldırıyorsa, halkımız da her yerde faşizmi vuracak, direnerek mücadelesini büyütecektir.
Radikal bir direniş olmadan faşizmin yıkılmasının mümkün olmadığını tarih bize göstermiştir. Türk devletinin Kürdistan'a ve halkımıza yönelik saldırı ve katliam girişimlerine karşı, halkımız da haklı ve meşru eylem hakkını kullanacaktır.
Her nerede yaşıyor olursak olalım; Avrupa’da isek, TC’yi yaratan ve halkımızın yaşadığı bütün katliamlara sırt çeviren, görmezlikten gelen, kimi zaman destek olan Avrupa ülkelerinde her sokağı eylem haline getirmeliyiz. Bakur'da  yaşıyor isek, tüm metropolleri, TC’ye ve onun işbirlikçilerine ait ne varsa hedef haline getirmeliyiz. Biz Kürdistan’da acı çekiyorsak, aynı acıyı onlarada kat be kat  yaşatmalıyız. Zindanlarda isek, eylem tarzlarımızı daha da yaratıcı kılarak, zindanlarda geliştirilen özel savaş politikalarına karşı tek yürek olmalıyız. Kürdistan kentlerinde isek, sömürgeciliğe ait ne varsa düşman bellemeli ve onlarla düşmanla savaşır gibi savaşmalıyız.

'GENÇLER ZİLANLAŞMALI'

Artık gün, direniş ve özgürlük günüdür. Bıçak kemiğe dayanmıştır. İster devlet içerisinde yer alan faşist güruhlar, isterse Kürdistan’da ajanlaştırılan kişilikler olsun hepsi de her yurtseverimiz için meşru hedeftir. Objektif olarak düşmana hizmet eden dedikoducu, didiştirmeci, kişileri ve toplumu güçten düşürerek asıl hedefinden saptırmaya çalışan kişilikler de düşman kategorisinde görülecek ve gereken cevap verilecektir.
Kürdistan’ın her genci, her kadını, böylesi bir dönemde Zilanlaşarak bütün öfkesini düşmanın beyninde patlatacaktır."