Türk devlet geleneğinde her dönem zulüm merkezleri olan cezaevleri AKP’nin işkence politikalarının adresi olmuş durumda. Özellikle 15 Temmuz bahanesiyle çıkardığı OHAL ve KHK’leri Kürtleri ve devrimci güçleri ezmek için kullanan AKP, cezaevlerinde tutsaklar üzerinde terör estiriyor. İşkence, kötü muamele ve insanlık dışı uygulamaların rutin uygulamalar halini aldığı cezaevlerindeki hasta tutsaklar da tedavi edilmeyerek ölüme sürükleniyor. Yapılan siyasi soykırım operasyonlarıyla tutuklu sayısının cezaevi kapasitesini aşması da önemli bir başka konu. Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Diyarbakır Temsilcisi Avukat Barış Yavuz, 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası dolayısıyla, cezaevinde yaşanan hak ihlallerini ajansımıza değerlendirdi.
İŞKENCE MEŞRULAŞTIRILDI
Cezaevlerinde insani yaşam koşullarının olmadığına işaret eden Yavuz, OHAL ve 2017 yılı itibari ile cezaevlerinin kapasitelerinin çok üzerinde olduğunu, Türkiye tarihinde en çok tutuklu ve hükümlü olduğu bir süreç yaşandığını dile getirdi. OHAL sonrası işkencenin meşrulaştırıldığının altını çizen Yavuz, 15 Temmuz sonrası gözaltına alınanlara karşı yapılan işkencelerin bu meşrulaştırmanın bir aracı olduğunu kaydetti. Medyaya servis edilen işkence görüntüleriyle de “Devlete karşı suç işleyenlere işkence yapılır” korkusunu yerleştirildiğini ifade etti. Gözaltında başlayan işkencenin cezaevinde devam ettiğini aktaran Yavuz, “İşkence cezaevlerinde artarak devam ediyor. Normalde işkence iddialarını cezaevi öncesi bilirdik. Ama 2017 yılında hem gözaltında hem de cezaevinde işkenceler aleni bir şekilde yapılır hale geldi. Cezaevlerinde tecrit artarak devam ediyor. Tecrit tanımı gereği de bir işkencedir ve kabul edilir bir yanı yoktur. Şuan cezaevindeki binlerce kişi tecrit edilerek cezalandırılıyor” değerlendirmesi yaptı.
‘HÜKÜMETİN YERELDEKİ YANSIMASINDAN KAYNAKLI İŞKENCE ARTTI’
Cezaevindeki işkencenin iktidarın söylemi nedeniyle arttığına dikkat çeken Yavuz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Cezaevindeki yetkililerin de kendilerini bir otorite olarak görerek sınırsız ve fütursuzca uygulama keyfini nerden alıyor derseniz bu siyasi iktidarın oluşturduğu bir algıdır. 676 sayılı ilk KHK’nin yayınlamasıyla beraber darbe teşebbüsü sonrasında yürütülen faaliyetler hukuki ve cezai bir yaptırımın uygulanamayacağını düzenlenmişti. Bu bize neyi hatırlatıyor. 1980 anayasasının geçici 15. maddesini hatırlatıyor. Bu da ‘Ben ne yaparsam yapayım yargılanmayacağım’ algısını doğuruyor. Darbe girişimi öncesinde Sur olayları sırasında hükümet bir yasa çıkardı. Güvenlik güçlerine dönük soruşturma izinin doğrudan başbakan tarafından verilmesine ilişkin bir düzenleme vardı. Bunların hepsine baktığımız zaman güvenlik güçleri de gardiyanı da ‘Bana bir şey olmaz’ diyerek her türlü işkenceyi uygulamaya başladı. Hükümetin yereldeki yansımaları sonucu işkence ve kötü muamele arttı.”
‘BU GİDİŞLE TÜRKİYE’NİN YARISI CEZAEVİNE DÖNÜŞTÜRÜLECEK’
İşkencecilerin yargılanmayıp, hükümetin çıkardığı yasalarla korunduğuna dikkat çeken Yavuz, KHK’lar dayanak yapılarak işkencecilere takipsizlik verildiğine işaret etti. TİHV’e 2017 yılında işkenceye maruz kaldığını söyleyerek 233 kişinin başvurduğu bilgisi veren Yavuz, “Bunun yıl içinde işkence görenlerin sayısı 82. Cezaevlerinde tahliye olup bize başvuranların sayısı ise 59. Bunlar sadece bize başvuranlar. İşkence gören binlerce kişiden sadece bir küçük bir kısmı bize başvurmuştur. Cezaevlerinde çok ciddi oranda işkence artmış, ama TİHV olarak cezaevine giderek araştırma yapma imkanımız olmadığı için sadece bize gelen başvurular üzerinden değerlendirme yapıyoruz. Harıl harıl cezaevleri yapılıyor. Hem de büyük kampüs cezaevleri yapılıyor. Bu gidişle Türkiye’nin büyük bir kısmı cezaevlerine dönüşecek. Diyarbakır’da yapılan büyük kampüs cezaevi bitmek üzere. İşkence cezaevlerinde gündelik bir hal almaya başladı. Tecridin boyutları arttırıldı. Toplum içinde soyutlanan tutuklular bir de kendi aralarında soyutlanarak izole edilmeye çalışılıyor” ifadelerini kullandı.
‘GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN YARALAR AÇACAK’
Türkiye’nin KHK’lerle yönetilen ve yasamaların bypass edildiği bir ülke haline geldiğine dikkat çeken Yavuz, KHK’lerin tamamen keyfi uygulamalara sebebiyet verecek bir hal aldığını, işlevsiz hale getirilen hukuk nedeniyle işkence ve kötü muamelelerin artarak devam edeceğini dile getirdi. İşkencenin en rahat uygulandığı yerin cezaevi olduğunu söyleyen Yavuz, “Cezaevlerinde benim de karşılaştığım çıplak arama bariz bir artış yaratıldı. Sürgünler arttı. Tutuklu, hükümlerin ortak görüş hakları ellerinde alındı. Sık sık koğuşlarda arama adı altında tutuklular darp ediliyor. Temel insani hakları bile ellerinden alınarak tecrit ediliyorlar. Türkiye böyle yapmaya devam ederse geri dönüşü olmayan yaralar açacak ve demokrasinin gelmesi imkansızlaşacaktır. Bu yüzden Türkiye bir an önce demokrasi ve eşitlik çizgisine dönmesi gerekiyor. OHAL ve KHK rejimin derhal kaldırılması gerekiyor” dedi.