Çiğdem Doğu: Önder Apo direniş damarıdır

KJK Koordinasyon Üyesi Çiğdem Doğu, "21. yüzyılın direniş damarı ve zafer yüreği önder Apo’dur. Bunun çok iyi anlayan uluslararası güçler tecridi her geçen gün biraz daha ağırlaştırıyorlar" dedi.

KJK Koordinasyon Üyesi Çiğdem Doğu, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik gerçekleşen uluslararası komplonun 20. yıl dönümüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Komplonun aynı zamanda kadınları da hedef aldığını belirterek konuşmasına başlayan Doğu, "Hiçbir zaman başkan Apo, hareketimiz ve kadın hareketi olarak bu komployu bir bireye karşı gerçekleştirilmiş bir komplo olarak değerlendirmedi. Bu komplo önderliğimiz şahsında tüm ezilenlere karşı gerçekleştirilen bir komplodur.

Bu nedenle komplonun 20. yılında bu komployu tümden ortadan kaldırmanın ve faşizmi yıkmanın kararlılığı içerisindeyiz. Bu komployu kınamak yetmez, kendini halklar ve kadınlar üzerinden hakimleştirilmiş ve kurumlaştırılmış, günümüz gerçekliğinde AKP-MHP şahsında somutlaşan bu faşizmi yıkma kararı komplonun 21. yılında verilecek en büyük cevaptır" dedi.

FEDA EYLEMİNİN STARTINI HALİL ORAL VERDİ

9 Ekim de komplo gerçekleştiğinde Halil Oral'ın cezaevinde feda-i eylemi gerçekleştirerek şehadete ulaştığını hatırlatan Doğu, "Bu eylem güneşimizi karartamazsınız eylemleri etrafında gelişen, yüzlerce kadın ve erkeğin buna katıldığı bilinmektedir. Dünyanın her yerine bu ateşi büyüten ve komploya karşı bir mücadele içerisine girdiler. Bu yoldaşlarımızın, bu insanlarımızın bu fedai ruhları halen yaşıyor. Bu gün vesilesiyle bu feda-i yoldaşlara da çok büyük bir borcumuz var.

Günümüz gerçekliğinde Sayın Leyla Güven arkadaş şahsında bir açlık grevi direnişi var. Hewlêr, Kanada, Galler ve Strasbourg'da da süresiz ve dönüşümsüz bir şekilde ilerleyen bu açlık grevleri dalga, dalga yayılan bir direniş gerçekliğini ortaya çıkardı. Bu eylemler çağımız gerçekliğinde çok büyük bir anlama sahip, her şeyden önce güne, Rebêr Apo'ya, halkımıza ve kadınların mücadelesine cevap olmaya çalışan bu direnişçileri saygıyla selamlıyoruz. Her zaman bu yoldaşlarımızın yanlarında olduğumuzu bilmelerini isteriz" diye konuştu.

‘AÇLIK GREVLERİ GÜCÜNÜ İMRALI DİRENİŞİNDEN ALIYOR’

Doğu, Öcalan’ın direnişinin dünya tarihinde eşine az rastlanan bir direniş olduğunu bu direnişin dalga dalga, yayılarak bu eylemlerin hem günümüzde hem de gelecekte çok büyük bir şekilde etkisini göstereceğini belirterek şunları ekledi: "21. yüzyılın direniş damarı ve zafer yüreği önder Apo’dur. Uluslararası sömürgeci, bölgesel ve erkek egemenlikçi güçler bunu çok iyi gördüğü için, tecridi her geçen gün biraz daha ağırlaştırıyorlar. İmralı'da 20 yıl boyunca direnmek elbette ki çok zor. Bütün bu zamanlarda aslında Önderlik; hem Kürt ulusallığını, hem sosyalizmi, hem de kadın özgürlük mücadelesi boyutuyla her şeyi yeniledi. Mücadeleye yepyeni bir renk ve biçim kazandırdı."

Günümüzde açlık grevleri şahsında da İmralı direnişinin etkisinin görüldüğüne dikkat çeken Doğu, "Leyla Güven yıllarını siyasete vermiş bir kadındır. Yine zindanlar da ve dışarı da devam eden bir açlık grevi var, kadın militanlığı şahsında da daha farklı boyutlarda gelişen bir özgürlük mücadelesi var. Buralarda da görüyoruz ki, düşmanın yok etme hedeflerinin tam tersinden bir direniş işliyor. Önderlik kadın mücadelesi yarım kalan projemdir demişti. Önderlik 20 yıl süreyle de hem militanlık, hem gerilla hem de kadın özgürlük mücadelesinin temellerini attı.

Mücadele komplo ile birlikte kısa bir süre beli bir kesintiye uğradı. Önderlik ilk andan itibaren düşman politikalarını boşa çıkaran bir hedef belirledi. Kadın Özgürlük mücadelesi proje de yarım kalmadı. Önderliğin tüm mücadele tarihi boyunca en öne verdiği ve geliştirdiği boyut kadın özgürlük mücadelesidir. Bunu da çok açık ve somut bir şekilde ortaya koydu. 1973-1979 yılları arasında Sara arkadaş şahsında da bunu değerlendirebiliriz. Hiç kesintiye uğramadan sürekli büyüyen bir kadın mücadelesi ve yaklaşımı var ola geldi" dedi.

ÖCALAN'IN KADINI YARATMA GÜCÜ

"Önderliği tanıma ve görme şansımız oldu. Belki birçok, arkadaş ve dostumuzun temel hayaliydi" diye Doğu konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: "Önderliğimizin İmralı duvarlarını yıkıp tekrardan bizimle bulaşacağına elbette ki inanıyoruz. Önderliğin kadınla mücadelesi ve sevgisi vardı, erkek egemenlikli sistemin yozlaştırdığı tarzda değil elbette, baştan aşağıya seni yeniden yaratma eylemi içine giriyordu. Duygularınla fiziğinle her şeyinle yeniden yaratan bir tarzdaydı. Ben de ilk karşılaştığımda heyecanlanmıştım. Daha ezik, özgüveni olmayan biriydim ve sesim kısık çıkıyordu.

Önderlik ilk karşılaşmamızda "nedir böyle köleler gibi konuşuyorsun ses çıkartamıyorsun sesini çıkart" dedi. Ben ilk etapta şaşkınlık yaşadım. Orada anladım ki, önderlik bana hayat dersi ve özgürlük dersi vererek bir anlam kazandırıyor. Ama tartışmasıyla ve sana sorduğu sorularla seni yoğunlaştırıyordu. O zamanlar çok gençtim birikimim de yoktu, dünya siyaseti nasıl ilerliyor, Türkiye ne yapmak istiyor? Onun da çok farkında değildik. Fakat önderlik bizim gibi birçok arkadaşla dünya siyasetini tartışırdı. Amerika’nın, Türkiye’nin politikasını tartıştırıyordu. Bence direnişin temel kaynaklarının da kadın Özgürlük mücadelesinde yattığına inanıyorum" şeklinde konuştu.

‘SON AYRILIŞ BİR ÖMRE BEDEL’

Öcalan'ın kadına kendini yeniden yaratma, tanımlama ve tamamlama anlamında bir doğrultu verdiğini söyleyen Doğu, "Yeni bir kapı açıyor ve yeni bir anlam katıyor, kadın politikasına ve hareketine yön veriyor. Tüm toplumlara ve ezilenler adına böylesi bir anlama sahiptir" dedi.

KJK Yürütme Konseyi Üyesi Çiğdem Doğu, Kürt Halk Önderi Öcalan'la son görüşmesini ise şu sözlerle anlattı: "9 Ekim’den bir hafta önceydi. Önderlik artık komployu bize de sezdiriyordu, okullar kapanmıştı, Önderliğin hareket tarzı daha da kısıtlanmıştı. Görev sahama gitmeden önce önderlik çalışma alanımıza ilişkin perspektifler verdi. Kimi eleştirilerini de yaptı.

En son ayrılırken önderlikle foto çekelim dedik. Biz poz verme pozisyonuna geçerken fotoğraf makinasının olmadığını anladık. Sonra herkes yüreğine çeksin dedi. Çok kapsamlı bir sürecin geliştiğini ve mutlaka birbirimize sahip çıkmamız gerektiğini belirtmişti. En zor anlarda bile birbirinize sahip çıkın dedi. Bu temelde faşizmin istediği değil de, ezilen halkların ve Önder Apo’nun çizgisini özgürleştirerek komployu yıkmalıyız."