32. yılında 12 Eylül'ü KCK davasında yaşadık

32. yılında 12 Eylül'ü KCK davasında yaşadık

Kürt basınını hedef alan KCK Basın Davası, planlanandan önce bitti. Nedeni ise, duruşmanın ilk gününden itibaren sürekli küserek salonu terk eden ve gerginlik siyaseti izleyen Mahkeme Başkanı Ali Alçık'ın aldıðı kararlar oldu. Alçık, kendi hazırladıðı tensip tutanaðını hiçe sayarak, "mahkemenin nizamı saðlanamıyor" diyerek duruşmayı 12 Kasım gününe erteledi. Tutuklu gazetecilerin tahliye taleplerini dahi deðerlendirmeyen Mahkeme Başkanı Alçık, "Dosyadan deðerlendirme yapılacak" dedi. Bunun anlamı, yarınki duruşmada tahliye olması muhtemel olan arkadaşlarımızın bir ay daha özgürlüklerinden mahrum bırakılması demek. Zaten 10 aylık bir tutukluluðun ardından ilk kez mahkemeye çıkartıldıkları için tutuklu yargılamanın cezaya dönüştüðü davada, ceza artırılmış oldu.

'KÜRTÇE KONUŞACAKSA NÝYE ÝZÝN VERÝYORUZ KÝ

Mahkeme heyeti, anadilde savunma hakkı konusunda hiçbirimizi yanıltmadı. KCK Ýstanbul Ana Davası'ndaki karar metninin aynısını okudu. Uzun bir malümatın ardından anadilde savunma talebini reddetti. "Kürtler asli unsurdur, onlara Lozan hükümleri uygulanamaz" dedi. Ancak asli unsurun neden kendi dilinde diðer asli unsur Türkler gibi adliye salonlarında konuşamadıðı sorusuna yanıt verme gayretine bile girmedi.

Aslında mahkeme başkanı, Kürtçe karşısındaki tutumunu daha ilk gün meslektaşımız Ertuş Bozkurt, Kürtçe konuşmaya başlayınca, "Kürtçe konuşacaksa, neden izin veriyoruz ki" diyerek göstermişti. Bu tutumu, tüm yargılama boyunca devam etti. Biz tutuksuz sanıkların kimlik yoklaması sırasında Kürtçe'nin Kırmançi ve Zazaki lehçelerinde söylediðimiz "Buradayım" sözünü tamamen yok saydı. Tutanaða bununla ilgili hiçbir şey geçirmedi.

Yargılamanın usulüne ilişkin talepler ya da duruşma düzeniyle ilgili itirazlar karşısında salonu terk eden mahkeme başkanı Alçık'ın, son iki gün "ara verdik" deyip ferman yayınlar gibi mübaşir ile kararlarını göndermesi de hukuk tarihine bir not olarak düştü.

ANADÝLLERÝNE SAHÝP ÇIKTILAR

Tutuklu meslektaşlarımız, anadilde savunma talepleri kabul edilmeyince, aðızlarını siyah bezlerle kapatarak, anadillerine sahip çıktılar, "Anadil bir haktır, savunacaðız" mesajını verdiler. Tutuksuz sanıklar olarak bizler ve salonda bulunan meslektaşlarımız da alkışlarla arkadaşlarımıza destek verdik.

Erken biten yargılamada mahkeme başkanı Alçık'ın en iyi tanımını Avukat Eren Keskin, "Ben burada mahkeme başkanına bakınca, Başbakan Erdoðan'ı görüyorum" sözüyle yaptı.

Avukatlar konuştuðu sırada mikrofonların açılmasına izin vermediði için salondan yükselen "duyamıyoruz" seslerine, "Ben duyuyorum ya, hayret bişi" yanıtı vermesinden tutun da, ilk gün sanık olarak hitap ettiði Avukat Baran Doðan'a, öðretmen edasıyla "Ýki kez konuştun, üçüncü söz vermem" demesine kadar çok basit olayları dahi gerginlik unsuru yaparak duruşmayı yönetmesi, hakim Ali Alçık'ın bu davadaki kişiselmiş görünen tutumunun ne kadar politik olduðunu gösterdi.

Özetle, son üç gün içinde yargılama adına tüm yaşadıklarımız, 12 Eylül'ü yaşayanlara o günleri hatırlattı, 12 Eylül hikayeleriyle büyüyen bizler için o günleri yaşattı.