200 yıllık kötülüğe alternatif: Demokratik Ulus -II-
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın ulus devlet illeti ve onun kötülük rejimine karşı alternatif olarak geliştirdiği 'Demokratik Ulus' nedir ve neden kaçınılmaz çözüm modelidir?
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın ulus devlet illeti ve onun kötülük rejimine karşı alternatif olarak geliştirdiği 'Demokratik Ulus' nedir ve neden kaçınılmaz çözüm modelidir?
Ulus ve onun ‘devletsel’ haline baktıktan sonra şimdi esas konu başlığı olan Demokratik Ulus konusuna odaklanabiliriz. Yukarıda özet olarak çizilen toplumsal formlar ve özellikleri, günümüze kadar gelişim süreçleri göz önüne alındığında şuan içinde yaşadığımız ulus devlet gerçekliğine ve onun kötülük saçan rejimine karşı alternatif koymak şarttır. Demokratik Ulus, bu alternatifin adıdır. Haliyle tanımı da önemli ve derindir. Öcalan bu kavrama dair en geniş analizini, “Kürt Sorunu Ve Demokratik Ulus Çözümü” adlı savunma dizisinin 5. cildinde ortaya koyar. Tüm yönleri ile ele alır. Bu bağlamda temel başvuru niteliğindedir.
Toplumsal kimlik formlarından olan ulus kavramına değindik. Bu anlamda şunu söyleyebiliriz: Eğer ulus formu milliyetçilik, dincilik, bilimcilik ile harmanlanırsa ulus devlet ortaya çıkar. Şayet ulus formuna “demokrasi+sağduyu” eklenirse, toplumsallaşma duyarlı kılınırsa bu sefer ulus devlet yerine demokratik bir toplum tahayyülü egemen olur ve Demokratik Ulus'un içine girilir.
Bu bakımdan tanımları, özelliklerini ve içeriğini özetleyelim; Demokratik Ulus nedir, ne anlaşılmalıdır, özellikleri nelerdir:
1) Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Demokratik Ulus'u şu şekilde tanımlar: “Ulusu pazar etrafında örgütlenen bir birlik ve toplumsal form olarak görmek yanılgıdır. Bu tanımlama burjuvazinin kendini ve ulus devleti meşrulaştırmasıdır. Ne yazık ki sosyalistler de bu tezi esas almışlardır. Hâlbuki etnisite tarihin en özgür ve canlı birimleridir. Eğer uluslaşma etnisitenin, halkların, bireylerin birbirleriyle sıkı ilişki ve ortak çıkarlar etrafında örgütlenmesiyse toplumun konfederal biçimde genişliğine ve derinliğine tümüyle örgütlenmesi, o toplumu Demokratik Ulus haline getirir. Uluslaşma bu biçimiyle daha kapsamlı ve yoğun hale gelmiş olur. Demokrasiyi, eşitliği, adalet ve imkânlarını paylaşan Demokratik Ulus haline gelinir. Ülke gerçekliğimizde Demokratik Ulus çözümünü iki yönlü ele almak mümkündür. Birincisi Kürt sorununun çözümüne dönük olarak Kürdistan toplumunun kendi çözümü, ikincisi ise Türkiye’de demokrasi sorununun çözümüne dönük olarak tüm demokrasi güçlerinin çözümü. İkisi de birbiriyle bağlantılı olup birbirlerinin çözüm zeminini güçlendirdiği gibi çözüm perspektifleri de aynı anlayışa yani Demokratik Ulus çözümüne dayanır.”
2) Demokratik Ulus, özgürlüğe ve eşitliğe en yakın ulustur. Bu tanım gereği özgürlük ve eşitlik arayışı olan toplumların ideal ulus anlayışıdır. Sömürü ve baskıyı dışlar!
3) Toplum var oluşu gereği komünal bir öze sahiptir. Ulus devlet komünal tüm birikim ve değerleri yok etme operasyonu olarak var olmuştur. Ulus devlet karşısında toplumun alternatifi demokratik uluslaşmadır.
4) Demokratik Ulus, kapitalist modernitenin ulus devletçi yapılanmasına karşı toplumu devlete bağımlı olmaktan çıkaran alternatif sistemdir.
5) Demokratik Ulus, kimlikleri ucu kapalı-katı tanımlamalarla ele almayıp esnek yapılanmasıyla toplumun her kesiminin, etnik, dinsel, sınıfsal, cins ve grup-birey kimlikleriyle eşit katılımını esas alır.
6) Demokratik Ulus, toplumdaki tüm farklılıkların kendini özgürce ifade etmesini esas alır.
7) Demokratik Ulus, bireyin-toplumun devlete bağımlılığını reddeder. Devletin sadece zorunlu genel işlerde rol oynamasını esas alır.
8) Demokratik Ulus, toplumsal sorunların çözümünü devlet yapılanmasıyla değil, toplumun öz örgütlülükleriyle çözümünü esas alır.
9) Demokratik Ulus, salt hukuka dayanmaz; toplumun ahlak ve vicdan ilkesini esas alır.
10) Demokratik Ulus, toplumun doğrudan demokrasi uygulamasıyla komünlere, meclislere, kooperatif ve akademilere dayalı iradeleşmesini esas alır.
11) Demokratik Ulus, sadece zihniyet ve kültür ortaklığıyla yetinmeyen, tüm üyelerini demokratik özerk kurumlarda birleştiren ve yöneten ulustur. Belirleyici olan yönü budur. Demokratik, özerk yönetim tarzı, Demokratik Ulus olmanın başta gelen koşuludur. Bu yönüyle ulus devletin alternatifidir. Devlet yönetimi yerine demokratik yönetim, büyük bir özgürlük ve eşitlik imkânıdır. Demokratik Ulus halkın zihniyetinde en önemli bilinç devrimi olarak kurgulanırken, demokratik özerklik de en önemli bedenleşme devrimi olarak her parçada inşa edilir. Özce Demokratik Ulus bir ruh ise demokratik özerklik onun bedenidir.
12) Demokratik Ulus'un vatandaşı, üyesi farklı olup bu farkını farklı topluluklardan alır. Kabile ve aşiret varlıkları da Demokratik Ulus için birer zenginliktir.
13) Çözümleyici bir model olarak Demokratik Ulus modeli, devlet ulusçuluğunun paramparça ettiği toplumsal ilişkileri yeniden demokratikleştirir; farklı kimlikleri uzlaşıcı, barışçı ve hoşgörülü kılar. Devlet ulusunun Demokratik Ulus'a doğru evirilmesi muazzam kazanımları beraberinde getirir. Demokratik Ulus modeli öncelikle şiddet yüklü toplumsal algıları doğru bir toplumsal bilinçle yumuşatıp insancıl (akıllı ve duygulu, empatisi olan insan) kılar. Şüphesiz şiddet içerilmiş sömürü ilişkilerini tümüyle ortadan kaldırmasa bile epeyce azaltarak, daha eşit ve özgür bir toplum olanağını ortaya çıkararak bunu gerçekleştirir. Sadece kendi içinde barışı ve hoşgörüyü geliştirmekle kalmaz, aynı zamanda dışta diğer uluslara karşı da baskı ve sömürü yüklü yaklaşımları aşıp ortak çıkarları sinerjiye dönüştürerek bu misyonunu gerçekleştirir. Ulusal ve uluslararası kurumlar Demokratik Ulus'un temel zihniyet ve kurumsal yapılanmasına göre yeniden inşa edildiğinde, yeni bir modernitenin yani demokratik modernitenin sadece teorik değil, uygulamadaki sonuçlarının da Rönesans niteliğinde olduğu kavranacaktır.
14) Demokratik Ulus’ta ulusal toplumlar için koşul olarak ileri sürülen ortak bir vatan ve pazar olguları, maddi birer unsur olarak ulusun belirleyici nitelikleri sayılmaz.
15) Demokratik Ulus’ta dil şüphesiz ulus olmak için kültür kadar önemli olmakla birlikte zorunlu bir şart değildir. Farklı dillerden olmak aynı ulustan olmaya engel teşkil etmez. Her ulusa bir devlet ne kadar gereksizse, her ulusa tek bir dil veya şive de gereksizdir. Ulusal dil gerekli olmakla birlikte, olmazsa olmaz bir şart değildir. Farklı dil ve lehçeleri de demokratik bir ulus için zenginlik saymak mümkündür. Fakat ulus devlet katı bir biçimde tek dil dayatmasını esas alır. Çok dilliliğe, hele resmi çok dilliliğe kolay uygulama şansı vermez. Bu yönüyle hâkim ulus olmanın ayrıcalıklarından yararlanmaya çalışır.
16) Demokratik Ulus'un gelişemediği, ulus devletçiliğin ise sorun çözemediği koşullarda bir uzlaşı ve anlayış olarak hukuk ulusundan bahsetmek mümkündür. Anayasal vatandaşlıkla kastedilen çözüm, aslında hukuk ulusu temelindeki çözümdür. Anayasal güvenceye bağlanmış hukuki vatandaşlık ırk, etnisite ve milliyet ayrımını esas almaz. Bu tip özellikler hak doğurmaz. Hukuk ulusu bu yönüyle gelişen bir kategoridir.
17) Demokratik Ulus inşası, sosyalizmin inşasından öncelikli olup, sosyalizme giden yolu da açar. Bu inşa sosyal bilimde devrimi gerektirirken, ahlaki ve politik görevleri birlikte yerine getirmekle de bağlantılıdır.
18) Demokratik Ulus, özünde radikal demokrasinin hayat bulmasıdır. Radikal demokrasi sadece bir bölge için uygulanamaz. Bu anlamda, Demokratik Ulus sınırlara dokunmadan, tüm ülke geneli için istenirken, hatta evrensel bir çözüm tarzı olarak addedilirken ‘Özgür Kürdistan’ ifadesini de Kürt sorununun Demokratik Özerklik sisteminde çözüme kavuşturulabileceği şeklinde algılamak gerekir. Burada söz konusu olan salt bir bölge tarifi yapmak değil, çözüm kapsamında Kürtlerin demokratik siyasi statüsünü tarif etmektir.
19) Demokratik Ulus örgütlenmesi şu şekildedir: Demokratik ulus anlayışı, devlet tarzında dikey, bürokratik ve hiyerarşik bir örgütlenme yerine konfederal tarzda toplumun öz örgütlenmesini ve doğrudan karar sahibi olmasını esas alır. Bu yönüyle devletçi sistemlerden temelli ayrılır. Devletin olduğu her yerde iktidar ve bürokrasi vardır. Bunlar da -adı ne olursa olsun- demokrasi ve toplumculukla bağdaşmazlar. Demokratik Ulus, toplumun devlet dışında örgütlenmesi, buna göre birey - toplum ve devlet ilişkilerinin demokratik muhtevayla yeni bir statüye kavuşmasının modelidir. Genel ve zorunlu iş koordinasyonu dışında devlete ihtiyaç duymadan toplumun demokratik, özgür bir yaşama kavuşmasıdır. ‘Demokratik toplum – özgür yurttaşlık’ formülü geçerlidir.
20) Demokratik Ulus, gücünü başka halkların zayıflamasından değil, kendi örgütlülüğünden, insanının enerjisini ortaya çıkarmaktan alır. Demokratik Ulus, beraber yaşadığı etnik ve dinsel toplulukları bir zenginlik kaynağı olarak görür. Kürdistan’da yaşayan Süryaniler, Araplar, Türkler ve diğer etnik ve tüm dinsel toplulukları, mezhepleri zenginliği olarak görür. Onların da kendilerini örgütleyerek demokratik konfederalizm içinde yer almasını, dil, kültür ve kimliğini geliştirmesini Demokratik Ulus'u güçlendiren bir öğe olarak görür. Dolayısıyla uluslaşmayı sadece bir etnik topluluğun örgütlenmesi ve bir arada yaşaması yaklaşımını da reddeder. Farklı etnik toplulukların demokratik uluslaşmasını da kendi uluslaşması için bir tehdit olarak görmez.
21) Demokratik uluslaşma, uluslaşmayı bir devlet sınırı çizmek olarak ele almaz. Hatta devlet zihniyetini ulusların güçsüz bırakılması olarak görür. Bir devleti tercih etme yerine başka demokratik uluslarla birlikte yaşayıp güçlerini birleştirmeyi tercih eder.
22) Demokratik Ulus tek dil, tek kültür, tek mezhep gibi farklılıkları ortadan kaldıran yaklaşımları reddeder. Aksine kendi farklılığını korumak nasıl ki demokratik kültürün, yaşamın olmasa olmaz gereği ise dışındaki farklılıkları da aynı çerçevede ele alır. Bir etnik topluluğu ve mezhebi bir diğerinden üstün tutmaz. Asli unsur, tali unsur ayırımı yapmaz. Tüm toplulukları nüfusuna ve gücüne bakmadan toplumun asli üyesi olarak kabul eder.
23) Demokratik Ulus, kapitalizmin yaydığı hastalıkları en az yaşayan ulus modelidir. Kendi yönetimini kutsallaştırmaz. Yönetim sade bir olgu olarak günlük yaşamın hizmetindedir. Gereklerini karşıladığında herkes bir memur olarak yönetici olabilir. Yöneticilik değerlidir ama kutsal değildir. Ulusal kimlik anlayışı açık uçludur; kapalı bir din üyeliği, müminliği gibi değildir. Bir ulusa mensup olmak ne bir ayrıcalık ne de bir kusurdur. Birden fazla ulusa mensup olunabilir. Daha doğrusu, iç içe geçmiş farklı ulusallıklar yaşanabilir.
24) Demokratik Ulus’ta vatan, bayrak ve dil değerli olmakla birlikte kutsal değildir. İç içe ortak vatanı, dilleri ve bayrakları zıtlıklar yerine dostluklar biçiminde paylaşarak yaşamak sadece mümkün değil, aynı zamanda tarihsel-toplum yaşamının da bir gereğidir.
25) Demokratik Ulus, kârsız sosyal piyasa ekonomisidir; kapitalizmin azami kâr amaçlı endüstriyalizmine karşılık ekolojik endüstriyi savunur.
DEVLET + DEMOKRASİ
Yukarıda 25 madde olarak sıralanan “demokratik ulus” zihniyetini tek bir formülle de verebiliriz. O da şudur: devlet +(artı) demokrasi. Buradaki artı, öz yönetimdir. Yani demokratik toplum ve demokrasiye duyarlı hale getirilmiş devlet, demokratik çözüm ya da Demokratik Ulus'un sihirli formülü olacaktır. Devletle demokratik toplum yan yana yaşayacaktır. Bundan ötürü Kürt toplumunun Demokratik Ulus olarak inşa edilmesi Kürt siyasetinin temel görevi olmaktadır.
Demokratik Ulus, Rojava örneğinde olduğu gibi uygulanabilir. Burada esas etken “politik-ahlaki toplum” arayışıdır. Şayet bu iki temel vurgu esas alınırsa her tarafta rahatlıkla uygulanabilir. Kürdistan coğrafyası parçalı olabilir ama farklı parçalarda bu doktrinin uygulanmaması söz konusu değildir. Dört parçayı da ruhen birbirine bağlayacak bir içeriği vardır. Kuzey’de uygulanma alanı neyse Güney'de de uygulama alanı aynı şekilde mümkündür.
Şu günlerde Başur’da (Güney) yaşanan siyasi krizlerin özü, kapitalist moderniteye yaslanıyor oluşundan ibarettir. Özüne, öz gücüne, politik toplum esasına dayanmayan; dönemin ruhunu okuyamayan bir durumdan kaynaklı Kerkük elden gitti ve şimdi daha fazlasını istiyor karşıt güçler! Oysa bu hale geleceği, uygulanan politikalarından belliydi. Demokratik cephe oluşturulmayan her yer, tasfiye ile karşı karşıya geliyor. Bu durumu onlarca örnek ile yaşadık. İki eğilim sürekli kendini dayatıyor:
* Birincisi ilkel milliyetçi feodal-burjuva Kürt hakim tabakasının yolu; i
* kincisi, özgücü esas alan, demokratik ve özgürlükçü bir ulus olmayı hedefleyen emekçi Kürt halkının yolu.
Birincisinde gericileşmiş, çıkara dayanan feodal, dinci ve aşiretçi bağları kullanırken, ikincisinde dar aşiretçiliği aşmış, feodal, dinci eğilimlere dayanmayan, demokratik, özgürlükçü, eşitçi bağları esas almaktadır.
ÖCALAN'IN UYARILARI
Öcalan bunu daha önce öngörmüş ve İmralı Heyeti ile 9 Kasım 2013’te yaptığı görüşmede şunları söylemişti: “(Irak) Muhtemelen muhalifler var. O hegemonyaya alet olmayacağız. Demokratik bir ittifak cephesi geliştirilebilir. Aynı şey Maliki ile veya Maliki’ye karşı da yapılabilir. Goran’la, farklı kesimlerle bu demokratik cephe oluşturulabilir. İki stratejik önlem geliştirilebilir. Birisi bu söylediğim demokratik cephedir; diğeri de Musul, Süleymaniye, Kerkük hattında Rojava benzeri bir yapının oluşturulmasıdır.”
Öcalan, Mesud Barzani’ye de bu tür oluşumların üzerine gitmemesi çağrısında bulunuyor.
Öcalan, 7 Aralık 2013’te ise şunları vurguluyor: “(Heyet üyelerine dönerek) Sen Kerküklü Türkmenlere görüşebilirsin. Kerküklü Türkmenlerde saygı değer komünistler de var, onlarla da görüşebilirsin. Türkmenler, komünistler, YNK ve Goran’a özel selamlarımı iletin. Biz Barzani düşmanı değiliz ama Barzani demokratik olmak zorunda. Hegemonik yaklaşımdan vazgeçsin.”
Öcalan, 7 Şubat 2014'te İmralı Heyeti’yle yaptığı bir görüşmede de hem sistem hem de güvenlik açısından Kerkük ve benzeri yerler için Rojava benzeri bir yapılanma öneriyor ve şunları söylüyor: “(Suriye için) Kantonal sistem iyidir, destekliyorum. O sistemi Suriye’ye yaymayı beceremediler. Hem savunmayı güçlendirmeliler hem de Yüksek Kürt Konseyi yerine Demokratik Konseyi oluştursunlar. Barzani’nin adamları girmek isterse oraya girebilirler. Cenevre’ye kendi modeliyle gitsinler. ABD-Rusya Cenevre’de anlaşabilirler.
(Irak için) Süleymaniye’den, Bradost’tan Til Koçer’e kadar öz savunma hattı oluşturulmalı. Sadece Kürt gerillası şeklinde değil, Suriye benzeri özgürlük gerillası oluşturulabilir.”
Evet, neden demokrasi hatları, ulusal birlik hatları oluşmuyor? Demokratik Ulus iddiasında olmak zor mudur? Zararı nedir? Buna neden uyulmuyor? Soruları hala cevaplanmaya muhtaç gibi.
“Demokratik, komünal ve sivil toplum etrafında bir Kürt uluslaşması en sağlıklı ve çağdaş yöntemlerden biri olabilir. Klasik devlet odaklı ulusal hareketten farklı olması, uzun vadeli ulusal kurtuluş savaşı yöntemlerine dayanma yerine, işlevsel sivil toplum ve demokratikleşme faaliyetlerine öncelik vermesi demokratik ulusal şekillenmeyi sağlayabilir. Özellikle kadının özgürlük temelinde katılımı önemini daha da arttırmaktadır. Milliyetçilikten arınmış, din radikalizmine yer vermeyen, yerel kültürün özgür ifadesine, toplumsal cinsiyet özgürlüğüne ve çevreci ekolojik çalışmaya dayanan bu tür uluslaşma, ayrılıkçılık ve şiddet içermeyen yöntemleriyle Demokratik Ulus olmanın en sağlıklı yoludur. Kürt uluslaşması bu yöntemle Ortadoğu gibi etnik, dini, mezhebi, milliyetçi boğazlaşmanın en yoğun yaşandığı bölgede çözümleyici değeri yüksek bir örnek olabilir. Özellikle İsrail-Filistin örneğinden büyük bir çıkmaza giren milliyetçi yöntem yerine, yeni yöntemler kaçınılmaz olmaktadır. Sorunları şiddet ve ayrılmalarla çözmenin gerçekçi ve çözümleyici yol olmadığını tam anlamanın zamanıdır. Yine devlet terörü ile milli gerçekleri yok etmenin olanak dışı olduğu anlaşılmalıdır. Daha da önemlisi, farklı ulusal, etnik ve dini kültürlerle yaşamanın bir kaygı, kayıp etkeni değil, zengin canlı bir yaşam yolu olabileceği de anlaşılmalıdır. Farklı ulus ve kültürlerden olmanın farklı devlet gerektirmediğini, ancak tam bir demokrasi gerektirdiğini anladıkça, çözülemeyecek bir ulusal sorunun olmadığı da daha iyi anlaşılacaktır.”
KÜRTLER ÖNCÜLÜK YAPABİLİR
Özelliklede ulus devlet anlayışının Ortadoğu halklarına fazlasıyla zarar verdiği, bu zarardan en fazla acının da Kürtlerin payına düştüğü dikkate alınırsa demokratik ulus zihniyetinin Ortadoğu’ya oturtulması ve Kürt halkının da böyle bir uluslaşmaya öncülük etmesi Ortadoğu halklarının kara kaderini değiştirmede de bir dönüm noktası olabilecektir.
Bu öncülüğü bugün Rojava sözleşmesi ile hayat bulan ve kendi kaderini kendisi çizen 3. çizgi dediğimiz öz gücüne yaslanan çizgi ile başarabiliriz. Demokratik Ulus’u inşa etmek, onun perspektifinin yolunda gitmek hayatidir. Er ya da geç anlaşılacak şey budur. İş işten geçmeden anlaşılması, özümsenmesi ve uygulanması gerekmektedir. Kurumları, meclisleri, hatları ile hayata geçilmelidir.
BİRİNCİ BÖLÜM: