2 oğlu da açlık grevinde: Tek sitemleri sessizliğe!

Biri 95, diğeri ise 19 gündür açlık grevinde olan oğulları için endişe duyan Şimşek Ailesi, yaşanan sessiz kalmalara daha fazla tahammül edemediklerini ve gerekirse kendilerinin de açlık grevlerine katılarak eylemi büyüteceklerini söyledi. 

Mardin’den 55 yıl önce zorunlu göçler ile Adana’ya yerleşen Şimşek Ailesi için hayatlarının belki de en zor yılları başlıyordu.  Yıllarca cezaevlerinde işkencelerden geçirilen Baba Hasan Şimşek ve ailesi, şimdi de iki evladının açlık grevi eyleminde yer alması ile hak mücadelelerini sürdürüyorlar. Kimlikteki adı ile Murat Şimşek olan ama tüm ailesinin doğumundan bu yana Berxwedan olarak seslendiği, açlık grevi eylemcisi bugün eyleminin 95’inci gününde. 

‘ZAFERDEN ÖNCE BIRAKMAYACAKLARINI SÖYLEDİLER'

Evine 2011'de yapılan bir baskın ile tutuklanan Berxwedan, dosyasında bir şey olmamasına rağmen 32 yıl ceza aldı. Berxwedan, başlayan bu açlık grevlerinde ilk grupta yer alıyor. 3 ayı aşkın süredir de eylemini sürdürmeye devam ettiğini ifade eden Baba Hasan Şimşek, “İlk olarak Kürkçüler Cezaevinde kaldı. Sonra Hatay ve Şırnak cezaevlerine, son olarak da Rize Cezaevine sürgün edildi. Bir süredir yanına gidemedik ama her hafta onunla yaptığımız telefon görüşmesinde bize morallerinin yerinde olduğunu ve tüm yoldaşları ile eylemlerini zafer ile taçlandırmadan bu yoldan dönmeyeceklerini belirttiler” dedi.

Berxwedan’dan 1 yaş küçük olan, kimlik adı ile Suat Şimşek, ama ailesi içinde Dozdar olarak çağırılan açlık grevi eylemcisi de 1 Mart’tan bu yana bedenini açlığa yatırmış durumda. Sosyal medya paylaşımları yüzünden tutuklanan Dozdar için Baba Şimşek, “Onun gibi hatta çok daha kötü durumda olan kişiler bile çıktı ama sırf soyadı Şimşek diye o bırakılmıyor. Hasta tutsak olmasına rağmen başladı” diye konuştu. 

'BABASIZ AMA BABALARI GİBİ BÜYÜDÜLER!'

Anne Zarife Şimşek ise konuşmasına şöyle başladı: 

“Eşim yıllarca cezaevinde kaldığında benim de çocuklarım birçok Kürt çocuğu gibi babasız büyüdüler. Büyük oğlum Berxwedan ile Dozdar arasında 1 yıl vardı. Yaşları çok yakın olduğundan arkadaş gibi de büyüdüler. Her yere beraber gider, aynı şeyi giyer, aynı şeyi yerlerdi. Bugün de açlık grevini yine beraber üstlendiler. İkisi de liseden sonra maddi durumumuzdan dolayı okula devam edemeyip pazarcılık yapmaya başladı. Akşamları parti çalışmaları, sabahları da işe giderdi ikisi de. 

7 çocuktan 4 ve 5’incisi onlar. Çocuklarım büyüdükçe babalarının davasını benimsedi ve Kürt halkına yapılan haksızlıklara sessiz kalamadılar. Gençliklerinin de heyecanı ile her çalışmaya dâhil oluyorlardı. Polis zaten sık sık evlere gelirdi. Bir süre gelmeseler merak içinde kalıyorduk! Acaba neden gelmediler, bir şey mi oldu! Artık o kadar alışmıştık ki. Polisin tacizi bizler üzerinde bir rutinlik kazanmıştı. Büyük ağabeyleri tutuklandı, onlardan birkaç yıl evvel. Daha sonra ben gözaltına alındım, 14 gün işkence gördüm. Tüm bu yaşananların onları daha da mücadele etmesine vesile oldu.” 

'SAĞLIK SORUNLARI OLMASINA RAĞMEN...'

Anne Şimşek, oğlu Dozdar’ın sağlık sorunları yaşayan biri olduğunu ve kendileri gibi cezaevinde bulunan arkadaşlarının da açlık grevine başlamamasını sağlığının bunun için uygun olmadığını söylediğini aktardı. Buna rağmen Dozdar’ın, “Ben ağabeyimden, Heval Leyla’dan daha mı kötü durumdayım ki başlamayacağım" dediğini belirtti. Şimşek, “Bir anne olarak çocuklarımla gurur duysam da korkudan benim de sağlık sorunlarım bozuldu. Her an çocuklarıma bir şey olacak diye korkuyorum. Onların ölmesini istemiyorum. Buradan başta Kürt halkına, sonra da Allah'tan korkan herkese çağrımdır: Gelin, sesimizi birleştirelim ve bu kadar aç insanın talebini duymayan herkese de duyuralım ki artık son bulsun” şeklinde konuştu.

‘TEK SİTEMLERİ SESSİZLİĞE'

Oğlu Berxwedan için, “3 ayı aşkın bir süredir açlık grevinde olan bir insanın sağlık durumu nasıl olabilirse Berxwedan’ın da durumu o kadar iyi” diyen baba Şimşek, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: 

“Moralleri ise ailesi olarak eminiz ki iyi. Tek sitemleri halkın sessizliğinedir. Daha önce de 2012 ölüm oruçlarında 52 gün açlık grevinde kalmıştı. Ne zaman cezaevlerinde bir direniş başlasa Berxwedan içerisinde yer alırdı muhakkak.

‘ÇOCUKLARIMIZ HER SANİYE ÖLÜME YAKLAŞIYOR’

Hepsinin tek bir talebi var, o da Önderliğin üzerindeki bu ağır tecridin kaldırılması. Bu tecridin tek bir şahıs üzerinde olmadığını, bir halkın üzerinde uygulandığını biliyoruz. Bu tecridin kaldırılması için kendine ben insanım ve vicdan sahibiyim diyen herkes bu tecridi ortadan kaldıracak eylemler içinde olmalı. Bu sorumluluk sadece cezaevlerine yüklenecek bir sorumluluk değildir. Herkes üzerine düşeni yapmalı. Çocuklarımız her saniye ölüme daha da yaklaşıyorlar, bizler ise sessizliğimize devam ediyoruz. 

Onlar yaptıkları bu eylem ile alnımızı daha da dik hale getirdiler. İkisiyle de gurur duyuyorum. Açlık grevindeki herkes bizim ailemizin bir parçası. Sadece kendi evlatlarım için değil, tüm canlar için artık hem halktan güçlü bir ses hem de yetkililerden etkili bir adım bekliyoruz.”