Türkiye demokrasisinin insan hak ve özgürlükleri açısından vardıðı netice, iki gün önce bir kez daha net olarak ortaya çıktı.
Ýki gün önce, BDPli siyasetçiler ile çeşitli sivil toplum kuruluşu yöneticisi toplam 87 kişi, Batman, Siirt ve Mardinde KCK adı altında yapılan siyasi soykırım operasyonlarıyla gözaltına alındı. Tek suçları düşünce ve ifade hürriyeti ile örgütlenme özgürlüðü çerçevesinde, insan olmaktan doðan en meşru haklarını kullanmak olan bu kişilerin AKP adaletinden ne kadar nasiplendiði tekrar ortaya çıkmıştır.
Bugün Ýnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin kabul edilişinin 64. yıldönümü ve Türkiyede hala on binlerce insan fikirlerinden, siyaset yapmaktan, muhalif olmalarından, Kürt olmalarından dolayı hapislerde tutuluyor.
64. yılda Türkiyede milletvekilleri, belediye başkanları, MYK üyeleri, PM üyeleri, belediye çalışanları, il genel ve belediye meclis üyeleri hapiste tutularak bir halkın siyasal katılımı engellenmek isteniyor.
64. yılda Türkiyede AKP iktidar geldiðinden beri, cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü sayısı iki katını geçti.
64. yılda Türkiyede sadece 2012nin ilk 11 ayında 6529 kişi toplantı, gösteri ve örgütlenme özgürlüðünden yararlanmak istediði için gözaltına alındı. Bunlardan 1831i tutuklandı.
11 AYDA 34 YARGISIZ ÝNFAZ, 19 FAÝLÝ MEÇHUL CÝNAYET
64. yılda Türkiyede 2012nin ilk 11 ayında 34 insan yargısız infaz kurbanı oldu. 19 insan faili meçhul cinayete kurban gitti.
64. yılda Türkiyede her gün yenileri eklenen kadın cinayetleri, katlanarak devam ediyor. 2002-2009 yılları arasında AKP iktidarında kadın cinayetleri yüzde 1400 artış gösterdi.
64. yılda Türkiyede 34 Kürt köylüsü, AKPnin ordusu tarafından bombalandı. Katliamın üzerinden neredeyse bir yıl geçmesine raðmen soruşturmada halen bir arpa boyu yol alınamadıðı gibi sorumluların yargı önüne çıkmaması, katliamın üstünün örtülmesi için tüm kurumlar seferber edilmiştir.
64. yılda Türkiyede 500 gün boyunca tecrit altında tutulan Sayın ÖCALANın hakları söz konusu olunca, kişi hak ve özgürlükleri işlemiyor. Hiçbir hukuk ilkesi dikkate alınmadan tecrit Başbakanın talimatıyla devam ettiriliyor.
64. yılda Türkiye Dünya Basın özgürlüðü sıralamasında 106. sırada yer alıyor.
64. yılda savunma hakkına yapılan saldırıyla 33 avukatın tutuklandıðı davanın görülmesine devam ediliyor.
64. yılda Türkiye Avrupa Ýnsan Hakları Sözleşmesini en çok ihlal eden ülkeler sıralamasında rekorlarını hiçbir ülkeye kaptırmamaya devam ediyor.
64. yılda Türkiye hala çocukların ana dillerinde eðitim almalarının önündeki engelleri ortadan kaldırmış deðil.
64. yılda Türkiye hala iş saðlıðı ve güvenliði ile ilgili yeterli güveceler getirmemiş, her gün yenilerinin meydana geldiði emekçi ölümleri karşısında rant sahipleri servetlerine servet katarken, asgari ücretin açlık sınırının altında kalmaya devam etmektedir.
ÝHLALÝ YAPARIZ TAZMÝNATI NEYSE ÖDERÝZ!
Ýşte AKP demokrasisinin insan hakları karnesinin özetidir bu tablo. 12 Eylül referandumu ile halka ümit daðıtmaya çalışan Hükümetin maskesi düşmüştür.
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolunu açmayı bir reform gibi sunan bu Hükümet, yıllarca haksız yere hapiste kalan yurttaşlarımızın Avrupa Ýnsan Hakları Mahkemesine yaptıðı uzun tutukluluk ile ilgili başvuruları ortadan kaldırdı ve Avrupa Ýnsan Hakları Mahkemesine bireysel başvuru yolunu işlevsiz kılan bu komisyonla, Ýhlali yaparız, sonra da tazminatı neyse öderiz denilmektedir.
AKPnin devrim niteliðindeki bir başka çalışması olan Ýnsan Hakları Kurumu da farklılık arz etmiyor. Yasalaşma aşamasında ilgili kurumların eleştirilerinin hiçe sayıldıðı, üyelerinin güvencesinin olmadıðı, özerk bir bütçesinin olmadıðı bu kurumun ne kadar baðımsız bir şekilde insan hakları çalışmaları yürüteceðini önceden kestirmek hiçte zor görünmüyor.
Yargının daha hızlı bir şekilde çalışması için çıkarıldıðı söylenen 3. Yargı Paketi fikirlerinden, siyasi çalışmalarından ötürü hapse atılan insanların durumunu etkilememiştir. Sadece Kürtlere özgü Mahkemeler kurulması da 3.yargı paketinin büyük bir hediyesi olarak yargı sahnesinde yerini almıştır.
Bu nedenle, AKPnin insan hak ve özgürlüklerini hiçe sayarak yürüttüðü cunta uygulamalarının doruða çıktıðı bu sene, insan hakları haftasını daha önemli hale getirmiştir. Çok açık görülmektedir ki, AKP Hükümeti, polisi, askeri, yargısı kendisine muhalif olan, kendisinden olmayan herkesi, her grubu düşman bellemiştir. Bu düşman psikolojisi ve yaklaşımıyla Türkiye ne yazık ki şu an Büyük Kapatılmayı yaşamaktadır.
Ýnsan Hakları gününde verdiðimiz ihlal karnesi vehameti yeterince ortaya koymaktadır. Karneyi tersine çevirmenin yolu insan onuruna, hukuka ve adil bir dünya özlemine sahip çıkmaktır. Barışın ve huzurun gerçek manada mevcut olduðu, insan hak ve özgürlüklerinin korunup saygı duyulduðu bir Türkiye Demokrasisinin öncelikli şartı; Kürtlerin ve diðer muhaliflerin en demokratik taleplerinin diyalog ve müzakere yoluyla karşılanması gerekliliðidir.
*BDP Hukuk ve Ýnsan Hakları Komisyonundan Sorumlu Eşbaşkan Yardımcısı