2 Temmuz'da başlayacak olan 1. KCK Davası'nın avukatlarından Abdulbaki Boða, yargılamanın "Diyarbakır KCK Davası" pratiðine benzememesi gerektiðini belirterek, "Yargı pratiði, ceza usulü, Türkiye'nin taraf olduðu uluslararası sözleşmeler açısından, Lozan Anlaşması açısından mahkemenin hukuki ve adil bir yargılama yapmasını bekliyoruz" dedi.
Prof. Dr. Büşra Ersanlı ile yayıncı Ragıp Zarakolu'nun da içinde olduðu 193 sanıklı "1. KCK Davası" 2 Temmuz'da 15. Aðır Ceza Mahkemesi'nde başlayacak. Sanıkların çokluðu nedeniyle duruşmalar Silivri Cezaevi Kompleksi içinde bulunan mahkeme salonunda yapılacak.
Ýddianamede sanıklardan 51'i "örgüt yöneticisi olmak", 142'si ise "örgüt üyesi olmak"la suçlanıyor. "Örgüt yöneticisi olmak"la suçlanan Prof. Dr. Ersanlı hakkında 22,5 yıl, "örgüt üyesi olmakla" suçlanan Zarakolu hakkında ise 15 yıl hapis cezası isteniyor.
'BÝR TEK MAYTAP BÝLE BULUNAMADI'
Davanın savunma avukatı ve insan hakları savunucusu Abdülbaki Boða, KCK'nin Yargıtay'ın verdiði bir kararla "silahlı terör örgütü" olarak deðerlendirildiðini ve müvekkillerinin de bu kapsamda yargılandıðını hatırlatarak, "Bu dosyanın tamamına baktıðımızda örneðin bir maytap bile bulunamamıştır" dedi. "Bu nasıl bir silahlı örgüttür?" diye soran Av. Boða, davanın Türkiye'nin genel siyaseti ve çözülemeyen Kürt sorunuyla doðrudan ilgili olduðunun altını çizdi.
'GÝZLÝ TANIK ÝFADELERÝ ÇELÝŞKÝLÝ'
Dosyadaki "gizli tanık"lara dikkat çeken Avukat Abdülbaki Boða, "Gizli tanıkların 'kimliði' yargı makamı tarafından biliniyor. Bazen böylesi tanıkların olmayabileceðini bile düşünebiliyoruz. Çünkü iddiaları her zaman birbiriyle çelişkili. Örneðin, Ýstanbul 3. bölge sorumlusu olarak aynı gizli tanık birden fazla isim söyleyebiliyor. Ya da gizli tanık benim bir müvekkilimi fotoðrafla teşhis ediyor ancak o fotoðraf benim müvekkilime ait deðil. Bu anlamda belli ki özel bir plan söz konusu" diye konuştu
ŞEMAYA SIÐMAYANLARA KENT MECLÝSÝ!
Avukat Boða, 2 bin 400 sayfalık iddianamenin tekrarlardan oluştuðunu belirterek, PKK'nin kuruluşundan bu yana geçirdiði bütün evreler ile kongrelerinde aldıðı kararlar ve internetten indirildiði anlaşılan "KCK Sözleşmesi"nin iddianamede yer aldıðını söyledi.
Av. Boða, şöyle konuştu: "Ýddianamede KCK Sözleşmesi'nde yer alan görev ve sorumluluklara ilişkin bir şema hazırlanmış ve bu şemaya BDP'li siyasetçiler yerleştirilmiştir. Şemaya isimler sıðmayınca, kalanlar Ýstanbul KCK Kent Meclisi adı altında bir oluşuma dahil edilmiştir. Deliller ile telefon görüşmeleri ile fiziki takip sırasında BDP il binası ve Siyaset Akademesine giriş-çıkışlarda çekilen fotoðraflardan oluşuyor" dedi.
BDP yöneticilerinin il binasında yaptıðı toplantıların polis tarafından dinlenerek, iddianameye büyük oranda "anlaşılamıyor" şeklinde girdiðine dikkat çeken Avukat Abdülbaki Boða, "Ýstanbul'da yapılan bazı eylem kararlarının o toplantılarda alındıðı öne sürülüyor. Suçun üç temel unsuru olan olay, fail ve illiyet baðı konusunda iddianamede çok ciddi sorunlar bulunuyor. Eylemler ile ilgili yargılamalar başka sanıklar hakkında başka mahkemelerde devam ediyor. Fakat o olaylar bu dosyadaki sanıklarla ilişkilendiriliyor. Ayrıca müvekillerin o şahıslara talimat verdiðine dair herhangi bir telefon görüşmesi, herhangi bir delil de yok" diye konuştu.
Avukat Abdülbaki Boða, duruşmada müvekillerinin Kürtçe savunma taleplerinin de gündeme gelmesinin muhtemel olduðunu söyledi, "KCK davalarında aşılamayan bir durum bu. Umuyor ve diliyoruz ki, Türkiye'de Kürt sorununun çözümüne baðlı olarak bütün anadillerde savunma taleplerinin kabul edilir" dedi.
'DÝYARBAKIR PRATÝÐÝ YAŞANMASIN'
Tüm kamuoyunun yargılamanın adil yapılması konusunda beklentisi olduðunu belirten Av. Boða, "Yargılamanın usule uygun olması yargıya olan güvensizliðin bir nebze olsun giderilmesine katkı sunabilir. Yargılama, Diyarbakır KCK pratiðine benzer bir pratikte olmamalı. Yargı pratiði, ceza usulü, Türkiye'nin taraf olduðu uluslararası sözleşmeler açısından, Lozan anlaşması açısından mahkemenin hukuki yargılama yapmasını bekliyoruz" diye konuştu.