Mahsum Korkmaz’ın kaleminden Eruh baskını- 3

Eylemimiz amacına ulaşmış, içte ve dışta son derece muazzam yankılar uyandırmış, halkımıza büyük güven, dostlarımıza sevinç vermiş; sömürgeciliği ve reformizmi kahretmiştir.

Nöbetçiye ateş, başarıyla yapıldı. Ve vurularak üstüne gidildi. RBC biraz geç kalmakla birlikte öngörülen noktaya isabetli atışı sağladı. Ana saldırı grubu peş peşe kollar halinde hızla içeriye daldı. Ve hedeflerine bir anda ulaştılar. Gazinoya baskın düzenleyecek grup, yol şaşırmasından dolayı hedefine geç ulaştı. Gazinodan birisinin tabancayla bölük binasına dalan arkadaşları taramasını önleyemedi. Düşmanın bu tabanca atışıyla Ferhan arkadaş, bölüğün kapısındayken arkadan gelen kurşunla, sağ el parmağından yaralandı.

Gazinoyu basan grubumuz, açmamaları gereken otomatik ateşi açtılar. Komutanların iki çocuğunu kol ve bacaklarından yaraladılar. Gazinoda erkek bulamayınca yine gecikmeli olarak komutanların evlerine girdiler. RBC grubu roket ve silah atışını tamamlayıp hükümet konağına benzin şişesini fırlatarak öngörülen noktaya zamanında gelip yerleşti. Camideki arkadaş, caminin kapısını geç açabildiğinden konuşmasına geç başladı ve konuşmasını çok geç bitirdi.

ANA SALDIRI GRUBU İLK ATIŞTAN 5 DAKİKA SONRA…

Ana saldırı grubu, ilk ateşten beş dakika sonra komutamızın noktasına gelip içerdeki durumu bildirdi. Durum şu: İçerde direnişle karşılaşılmamış, nöbetçi öldürülmüş, telsizci yaralanmış. Koğuşlar boş ve iki esir alınarak getirildi. Esirler konuşturuldu. Yüzbaşı izinde, nöbetçi ve diğer görevli askerler dışında askerlerin, baskından önce dışarı çıktıkları ve ilk atış esnasında görevli başçavuşun gazinoda olduğu, fakat kaçıp kurtulduğu öğrenildi. Bu durumda bina ve şehir artık elimizde sayılırdı. Bina çevresi güvenliğe alınarak depoya girildi. Depo ve komutanın evinden alınan silah ve malzemeler dışarıda birikmeye başladı. Birikme bir hayli kabardığından bazı arkadaşlar, araba ve katır almaya gönderildi. Erdal ve Bedrangillere, cezaevine gitmeleri söylendi. Nöbetçinin ateşi ile karşılaşacaklarını söylediler. Postanenin tahribine gidildi. Ancak kapılar açılamadı.

Bu ara banka müdürünü aramaya çıkan Botan, bölük avlusunda görüldü. Müdür ve veznedarı göremediklerini ve ne yapmaları gerektiğini sordu. Pankartı asıp geri gelmeleri istendi.

Araba aramaya giden Şiyar ve Haydar, kahvede şoför aramakla oyalanıyor. Haydar kahvede kurşun sıkıp halkı yere yatırmış, azarlıyordu. Müdahale edildi.

Selim, gereği olmadığı halde bir başka kahvehaneye gitmiş. Doktor mevzisinden kalkmış, hastaneye hücuma kalkışıyor.

Bedrangiller gazoz, sigara, saat, çakmak gibi basit şeylere tenezzül etmeye başlamış. Yaralı arkadaş doktorun bulunmadığı bir yere götürülüp oralarda doktor aranmış, komuta yerinde durmayarak sağa-sola müdahaleye girişmiş ve depoya dalmış.

Cami kapısındaki nöbetçi arkadaşımız silah seslerinin kesilmesinden epey sonra, hiç istenmediği halde arkadan bölüğün camlarına ateş açmış; sorumlusu olan Tevfik arkadaş mikrofonun başından ayrılarak o da binaya ateş açmış, aynı sokakta bulunan savunma grubu hiç gereği yokken o da onlara eşlik etmiş ve aynı sokağa doğru gelen soygun grubu da bu atışa katılınca, bizimkiler boş binaya arka taraftan ateş açarak yeni bir çatışma sahnesini canlandırdılar.

SİLAHLAR ARABAYA YÜKLENDİ

O ara bina tarafımızdan silahtan arındırılıyordu. Duruma müdahale edildi, düdükle bütün gruplar toplatıldı. Geç getirilen arabaya malzemeler ve silahlar yüklendi. Gazino televizyonu, komutanın taksisi ve bir cemse tahrip edildi. Hükümet binasına ikinci benzin şişesi atıldı ve topluca arabaya binildi. İki arkadaş katırcıların önüne gönderilerek arabadan inilecek köprüye katırları götürdüler.

Arabanın yol alması esnasında şoförlük yapan Haydar'ın acemilik yaptığı görüldü. Arabadan inilerek katırların bağlandığı yere değil, katırların yolda döndürüldüğü yere gidildi. Oysa köprüye gidilmeliydi. Bu durum unutulmuştu. Boş yere yirmi dakika harcandı. Köprüye gidildiğinde araba yükü boşaltılmış, araba götürülüp bir noktaya bırakılmış, yüklerin bir kısmı katırlara yüklenmiş, geri kalanlar yol boyunca çalılıkların içine saklanmıştır.

Bırakılanlar alındı ve tespit edilen köye doğru yola çıkıldı. Kamyon yükünü boşaltan arkadaşların bir kısmı yüklü katırlarla başka yoldan o köye doğru yola çıktıklarından dolayı yolda kendileriyle karşılaşılamadı. Köye vardığımızda alacağımız rehber evde yoktu. Sabah yaklaşıyordu. Su ihtiyacımızı alıp köyden uzaklaşıldığında köpek seslerinden katırların, arkamızda köye girdiğini tahmin ettik ve önlerine arkadaş gönderdik.

Katırlarla birlikte yürüyen ve köylüleri tanıyan Selim arkadaş, uğradığı rehberin evinde rehberi bulamıyor. Rehberin ailesinden iki kişinin kendisine yardımcı olunmasını istediğinde ise, onlardan önce gelen arkadaşların yanına iki rehber verdikleri cevabı üzerine, o da bizim rehber aldığımızı zannederek, köyden yanına adam almaksızın yola çıkıyor. Onları karşılamaya giden Tevfik arkadaş da rehber sorununu konuşmadan yanımıza geldiler. Ve artık sabaha az bir süre kalmış. Köyün çevresinden uzaklaşmamız gerekiyordu. Arkadaşları üçüncü kez rehbere gönderme şansımız kalmamıştı.

Evet, köyden rehber alınmıştı. Fakat biz değil; yol kesen grup, bizden çok önce yanlarına varıp bizi beklemeksizin rehber alıp gitmişti. Selim de bizim aldığımızı zannetmişti.

İLK İKİ GÜNÜ SALİMEN ATLATTIK

Bütün ganimet, üç katırımız ve tüm arkadaşlarla birlikte ilk geceyi ve ikinci günü salimen atlattık. Üçer kişilik iki yol grubu, geri çekilmemizden önce çekilip uzaklaşmışlardı. İkinci gece, yakınında bulunduğumuz köye bir grup arkadaşı, su ekmek, rehber ve fazla katır almaları için gönderdik. Köyde asker olacağı ihtimali göz önünde bulundurularak temkinli giriş yapılacaktı. Keşifçiler köye yaklaştıklarında köyü kordona alan askerler kendilerini fark ediyor. Bunun üzerine arkadaşlar yanımıza geri dönmek zorunda kaldılar.

Üç katırın yükünü aşan 29 adet mavzer, 1 sminof, 2 adet büyük stereo teyp orada saklanarak, aç-susuz ve rehbersiz tahmin edilen yöne; yüklü katırlarla birlikte kayalık araziye vuruldu. Yol çıkarılamadığı ve katırların yükü ağır olduğundan az bir mesafe yol alınabildi. Bizim de, hayvanların da susuzluktan yürüyecek halimiz kalmadı. Yaklaştığımız bir köye su ve rehber ihtiyacını karşılamak için grup gönderdik. Arkadaşlar yanlarında iki köylü ve su ile geri döndüler. Onlarla biraz yol aldıktan sonra köylüleri geri göndermek zorunda kaldık. Çünkü alınmaları bir nevi zoraki olmuştu. Gitmemeleri durumunda aileleri jandarmaya bildirebilirlerdi. Aileleri gideceğimiz yönü bilmeselerdi yine kendilerini bir gün içinde yanımızda tutmaya çalışırdık. Fakat ailelerin yanında gideceğimiz yönü Tevfik arkadaş açıklamıştı. Köylüleri geri gönderdikten sonra bir saat yol alabildik. Çünkü sabah oluyordu. Takip ettiğimiz yol kenarındaki kayalıklara çekilip yükleri sakladık. Katırları uzağa götürüp bulunduğumuz yere bakan zomun karşısında bağladıkları için katırlar gündüz köylüler tarafından görüldü. Ve yanımıza geldiler. Gelen köylülerden, akşam rehber aldığımız köyün basıldığını öğrendik. Akşama doğru yol hazırlıklarını yaptığımız sırada, çok sayıda askerin gece geldiğimiz yolda ilerleyip noktamıza yaklaştığını gördük. Bulunduğumuz noktanın karşısında durup beklediler. Köylülerden, izlerimizden ve gece yanımıza aldığımız rehberlerden yön ve noktamızı tespit ettiklerini anladık. Bu durumda tam karşılarında bulunan çok sayıda ganimet eşyasını alıp yüklemek ve yüklü halde çatışmaya girmeyi arkadaşlar göze alamadılar. Katırlarla gitmemiz halinde, üzerinde bulundukları yola girmemiz gerekirdi. Askerlere saldırı yapmaksızın geçmek de mümkün değildi. Oyuklara saklı 32 adet G-3, 1 adet büyük daktilo, Fikret ve Azad'ın eylemde kullanılan silahları, 2000 adet G-3 mermisi ve ufak-tefek eşyaları katırlarla birlikte bırakıp yakınında bulunduğumuz ve ilişkilerimizin bulunduğu ve oradan üssümüze kadar yolu bildiğimiz köye doğru kayalık araziden yol almaya başladık.

GÜNDÜZ DÜŞMANIN HAREKETİNİ İZLEDİK

Asker noktamıza gelmeden önce Şiyar, Bijî, Azad ve Ömer arkadaşları belirtilen bu köye öncü olarak göndermiş, köyde asker olup olmadığını öğrenmek istemiştik. Ayrıca ihtiyaçlarımızı da temin edeceklerdi. İki arkadaş, gelişimizi köyün civarında bekleyecek, bize durumu bildirecekti. Bu köye yaklaştığımızda yalnızca Şiyar'ı bulduk. Kendisinden aldığımız habere göre, keşif gözlemleri sonucu köyde askerin olmadığını anlamış ve dört kişilik grup köye giriyor. İki arkadaş ihtiyaçları temin etmekle uğraşırken Bijî ve Ömer, köyün girişinde gelişimizi karşılamaya çıkıyorlar. Grup ikiye bölündüğünde ve Şiyar'la Azad ihtiyaç temini ile uğraştıkları esnada köylülerce köye asker girdiği söyleniyor. Ve Şiyar'la Azad köyde birbirlerini kaybederek dışarı çıkıyorlar. Şiyar'ı yol üzerinde bulduk. Ancak Azad, Bijî ve Ömer'i bulamadik. Şiyar ile bir köylüyü yanımıza alıp köyün arkasındaki dağı dolanarak askerleri atlattık. İçinde bulunduğumuz vadinin ön ve gerisi tutulmuştu. Sabaha doğru kendimizi emin bir araziye attık. Gündüz düşmanın hareketini izledik. Çemberi aynı gece yaramayacağımızı düşünerek havadan ve karadan akşama kadar çember sahasını aradılar. Ancak 18 Ağustos gecesi üssümüze ayak basabildik. Üs alanımızda sakin bir gün geçirmenin ardından akşam uğradığımız ilk köyde, bizden birkaç saat önce 100 kişilik kollar halinde köy ve ormanın arandığını öğrendik.

SAVUNMASIZ NOKTALARINA YÖNELMEYİ KARARLAŞTIRDIK

Bu durumda emin bir araziye çekilip operasyon ve takip çemberi dışında kalmayı uygun bulduk. Keşif ve istihbarat toplamakla uğraşıyoruz. Yönelebileceğimiz küçük karakolların bazılarında çok sayıda asker yerleştirilmiş. Yeni hedefleri belirleme ve keşif yapmış durumdayız. Düşmanın savunmasız noktalarına ve geri çekilişi esnasında yönelmeyi kararlaştırdık.

Düşmana verdirilen kayıplar

1 - Bir asker öldürüldü 6-9 arasında asker yaralandı.

2- İki araba yakıldı ve bombalandı.

3-  Bir televizyon olay yerinde, biri de getirilerek yolda imha edildi.

4-  Hükümet konağı tahrip edildi (yanmadığını tahmin ediyoruz).

Şehirden çıkarılan ganimet

1-31 adet G-3 ve 28 adet dolu şarjörü, 15 adet kasaturası, 24 harbi, 8 kütüklük, 3863 adet mermisi

2- 2 adet portatif Sigo ve 10 numara Rus yapımı kaleşnikof, 137 adet mermi, 4 şarjörü

3- İki adet sminof

4- 22 adet mavzer, 120 adet mermi ve 2 kütüklük

5-  1 adet G-1

6-  1 adet MP-5 üç adet dolu şarjörü

7- 6 adet takarof tabanca

8-  1 adet Belçika tabanca

9-  1 adet Astra tabanca

10-  1 adet Fransız onlusu tabanca

11-  1 adet büyük sırt telsizi

12- 3 adet kırma tüfek ve bir adet dolu kütüklük

13-  1 adet büyük dürbün

14-  14 adet ekmek çantası

15- 8 adet matara

16-  1 adet askeri pusula

17-  1 adet büyük daktilo

18- 2 adet büyük stero teyp

19-  1 takım subay elbisesi

20-  1 takım er elbisesi

21-1 adet yağmurluk

22-  1 adet parka

23- 3 adet radyo

24- 2 adet palaska

25- 2 adet pense

26- 2 adet saat

27- 3 adet çakmak

28- 3 adet defter ve kalemler.

Ganimetin büyük bir miktarı dört parça halinde yolda izlendi. Birinci bölüm; telsiz, 1000 adetlik G-3 mermi sandığı, bir sandık dolusu tabanca ve tespiti yapılmayan eşyalar.

İkinci bölüm; 3 kırma tüfek, parka ve gereksiz eşyalar.

Üçüncü bölüm; 20 adet mavzer, bir adet sminof ve iki teyp.

Dördüncü bölüm; 32 adet G-3 (biri Azad arkadaşın, eylemde çalışmayan silahı) 1 kaleşnikof (Fikret'in çalışmayan silahı) 2000 adet G-3 mermisi, 1 adet G-l, palaska, kasatura, daktilo, dürbün, elbise, yağmurluk, bize ait radyo.

Ganimetin yanımıza aldığımız bölümü:

1- 2 adet kaleşnikof, 4 şarjör ve 137 mermi

2-  1 adet sminof

3- 3 adet mavzer, iki dolu fişekliği (ellilik)

4-  1 adet MP-5 iki dolu şarjörü, toplam 59 mermi

5- 9 adet tabanca, 8 yedek şarjör

6- 6 adet matara

7-  1 adet G-3 dolu şarjörü

8- 6 adet çanta

9- 2 adet radyo

10- 2 adet saat, 3 çakmak, 3 kalem, 2 ayakkabı, çamaşır

11- 1 adet floresanlı el feneri.

Yolda bıraktığımız ganimetin bir bölümünün ele geçirildiğini radyodan duyduk. G-3'lerin bulunduğu bölümün yakalandığını tahmin ediyoruz. Araştıracağız.

Eylemde harcadığımız malzeme

1- 551 adet mermi

2- 1 adet RBC roketi

3- 7 adet el boması

İnsan kaybımız yok, Ferhan isimli arkadaş parmağından yaralanmıştır.

EYLEMİMİZ AMACINA ULAŞMIŞTIR

Eylemimiz amacına ulaşmış, içte ve dışta son derece muazzam yankılar uyandırmış, halkımıza büyük güven, dostlarımıza sevinç vermiş; sömürgeciliği ve reformizmi kahretmiştir. Sömürgeci ordunun aldatıcı görünümü altındaki kofluğunu açığa çıkararak kitlelerin düşmanı olduğu gibi görmesine, ölümü horlamalarına yol açmıştır.

Askeri açıdan düşmana fazla maddi kayıp verdirmemekle birlikte asker safları içinde büyük manevi tahribata yol açmış, onu korkuya boğmuştur. Karakolların nöbeti köylülere tutulmaktadır. Düşman halka karşı tavrında son derece yumuşamış, bu yolla halk direnişinin önünü almaya çalışmaktadır. Eylem, savaşçı yapımızı güçlendirmiş, kendimizi daha iyi tanımamıza olanak sunmuştur. Eylem tutukluluğumuzu gidermiş, sağ anlayışlara ölümcül darbeyi indirmiştir.

 

Mahsum Korkmaz’ın (Egîd) günlüğünde Eruh Baskını’na dair 22 Ağustos 1984 tarihli notlarından derlenmiştir.)