AKP hükümetinin siyasi soykırım operasyonlarının hedefindeki Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) sürgünde bulunan seçilmişleri, bedenini ölüme yatıran Leyla Güven için 3 günden bu yana Avrupa Konseyi (AK) önünde tecride karşı eylemdeler. Eylemciler arasında eski Şırnak milletvekilleri Faysal Sarıyıldız ve Leyla Birlik, Van milletvekilleri Tuğba Hezer Öztürk, Kemal Aktaş ile Amed vekilleri Nursel Aydoğan ve Sibel Yiğitalp ile Filiz Koçali de bulunuyor.
Perşembe sabah 08.00’den itibaren AK önünde toplanan HDP’li çok sayıda seçilmiş milletvekili, belediye başkanı ile parti yöneticileri, Leyla Güven için harekete geçilmesi çağrısını yaptı.
Amed Zindanı’nda 78 gündür Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik ağır tecride karşı açlık grevinde olan Leyla Güven’in durumunun aciliyetine dikkat çeken pankart açan HDP’liler, sloganlarıyla da acil harekete geçilmesi çağrısını haykırdılar.
‘BASKILARA KARŞI DEMOKRATİK BİR TÜRKİYE İÇİN BEDENLERİNİ AÇLIĞA YATIRDILAR’
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) oturumları vesilesiyle AK önünde düzenlenen eylemlerine ilişkin ANF’ye konuşan 25 ve 26’ıncı dönem Amed Milletvekili Sibel Yiğitalp, açlık grevlerinin amaçlarının Türkiye’deki baskı politikalarıyla bağına işaret etti.
Leyla Güven’in 78’inci, Nasır Yağız’ın 65’nci gününe giren, ayrıca cezaevleri ve Strasbourg ile Galler’deki açlık grevlerini hatırlatan Yiğitalp, “Baktığınızda aslında Türkiye’de yaşanmış olan ve mevcut süregiden politikalardan rahatsız olan ve Türkiye’nin demokratikleşmesi için çaba gösteren arkadaşlarımız şu anda bedenlerini açlık grevlerine yatırdılar” dedi. Yiğitialp, açlık grevlerinin dayatılan baskı ve imha politikalarına karşı demokrasiyi savunma amacı taşıdığına dikkat çekti.
‘EN DOĞAL HAKLAR AKP TARAFINDAN SİYASİ ŞANTAJ KONUSU YAPILIYOR’
“Burada Leyla Güven’in aslında son derece insani, ahlaki ve herşeyden önce hukuki bir talebini dile getirmek için buradayız” diyen Yiğitalp, AKPM’nin uluslararası hukukun şart koştuğu kurallara uyması için eylemde olduklarını vurguladı.
Kürt Halk Önderi üzerindeki tecridin Türkiye ve Ortadoğu’daki krizi derinleştirdiğini söyleyen Sibel Yiğitalp, “5 Nisan 2015’te başlayan ağır tecritle birlikte Türkiye’de ağır şiddet ve savaş koşulları başladı” diye ekledi.
Öcalan’ın tartışma konusu dahi olmaması gereken ailesi ve avukatlarıyla görüşme hakkının dahi AKP hükümetince ‘siyasi şantaj’ konusu haline getirildiğini söyleyen Yiğitalp, “Bu siyasi şantaj bugün Türkiye’yi derin bir kaosa, derin bir krize getirdi” ifadelerini kullandı.
MİLYONLAR ‘İRADEMDİR’ DİYE KABUL ETTİ
Öcalan’ın halk tarafından sahiplenildiğini ve milyonlarca kişinin TBMM’ye ‘Öcalan irademdir’ diye dilekçe verdiğini ifade eden Sibel Yiğitalp, Öcalan’ın başlattığı 2013-2015 arasındaki ‘çözüm süreci’ boyunca çatışmasızlığın hakim olduğunun unutulmaması gerektiğinin altını çizdi.
‘AK VE CPT’NİN SORUMLULUKLARINI YERİNE GETİRME MECBURİYETİ VAR’
Yiğitalp, AK’nin ve cezaevlerindeki hak ihlalleri ile işkenceleri önleme amaçlı kurulan İşkenceyi Önleme Komitesi’nin (CPT) tecride karşı devletlere yaptırım uygulama hakkı olduğu gerçeğinin unutulmamasını istedi.
Yiğitalp, “AK ve CPT’nin bununla ilgili sorumluluklarını yerine getirme bir mecburiyetleri var. AKPM’nin de bunda bir sorumluluğu var. Ve tabiiki, Türkiye’nin de imza attığı uluslararası sözleşmeleri yerine getirme gibi bir mecburiyeti var. Biz ise burada onlara görevlerini hatırlatmak için eylem yapıyoruz” diye konuştu.
Tecridin sadece Öcalan’ın değil, milyonlarca kişinin hayatını doğrudan ilgilendirdiğini ve bu anlamda harekete geçilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.