Göksungur: Artık Önderliğimizi Avrupa’ya anlatmak zorundayız

KCDK-E Eş başkanı Göksungur artık eski eylem ve yöntemleri bir kenara bırakarak “Avrupa’da yaşayan her Kürdün bundan sonra Önderliğimizin fikirlerini bir Avrupalıya anlatma zorunluluğu var” dedi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile siyasi tutsaklara özgürlük istemek ve gezici kütüphane ile Öcalan’ın fikirlerini yaymak amacıyla 9 Ekim’de Fransa’nın Strasbourg kentinden yolan çıkarak; 33 gün boyunca Avrupa’nın 33 kentini gezmeyi hedefleyen Özgürlük Otobüsü, Fransa kentlerindeki turlarıyla yoluna devam ediyor.

Bugüne kadar Avrupa’da yapılan eylem tarzlarının ötesinde farklı bir yol neden denendi, gezici kütüphane ile asıl olarak ne amaçlanıyor; gezici kütüphanenin hedef kitlesi kim ve bugüne kadar geçilen kentlerde buna ulaşıldı mı sorularını, otobüs eylemcilerinden KCDK-E Eşbaşkanı Fatoş Göksungur ile konuştuk.

Gezici kütüphane ile bugüne kadar Avrupa’da yaptığınız eylem tarzlarınızın biraz dışına çıktınız. Fikir nasıl oluştu veya bu eylem tarzı ne anlam ifade ediyor?

Son KCDK-E kongresinde Önderliğimize yönelik aldığımız bazı kararlar vardı. Bu kararlar, bir anlamda Önderliğimize yaptığımız bir özeleştiri niteliğindeydi. Önderliğimiz, ağır tecrit koşullarındayken biz Avrupa örgütü olarak üzerimize düşen görevleri tam olarak yerine getiremedik. Avrupa’da Kürtler olarak tecride karşı hep sokaklardaydık ama bu yeterli değildi eylemlerimiz daha güçlü ve farklı tarzlar içerebilirdi, bunu başaramadık. Tüm eksiklerden hareketle gezici kütüphane eylemine başladık. Konfederal sistem dediğimiz, Önderliğimizin demokratik uygarlık paradigması, bugün kapitalist modarniteye tek alternatif düşünce olarak karşımızda duruyor.

Ve bugün sadece Kürtler değil Avrupa’daki anti-faşistler, anti-kapitalistler, solcular en önemlisi içinde yaşadığımız bu sistemin mağduru olanlar; Rojava’daki devrimden sonra Önderliğimizin bu paradigmasına merak salmaya başladı. Hem Avrupa’da doğan bu ihtiyaca cevap olmak hem de Önderliğimizin özgürlüğünü talep etmek için böyle bir yola çıktık.

‘ASIL HEDEF KİTLEYE HENÜZ ULAŞAMADIK’

O zaman bu eylemin asıl hedef kitlesi Avrupalılar diyebilir miyiz, eğer öyleyse bugüne kadar geçtiğiniz kentlerde istediğiniz hedef kitleye ulaştınız mı?

Evet, hedef kitlemiz Avrupalılar, 33 gün boyunca Avrupa kentlerini gezmeyi planladık. Bu eylemin asıl amacı Avrupa’da yaşayan Kürtler değil, bunu altını özellikle çizmek istiyorum. Bu eylemin asıl amacı Avrupalı dostlarımıza ulaşmak ve Önderliğimizin fikirlerini düşüncülerini onlarla paylaşmak. Rojava Devrimi ile birlikte Önderliğimizin felsefesine karşı duyulan ilgiyi dostlarımıza daha iyi anlatmak istiyoruz. Bunun yanı sıra Önderliğimizin sadece silahlı bir örgütün lideri olmadığını; aynı zamanda kapitalist sisteme karşı alternatif tek ideolojinin ve felsefenin savunucusu olduğunu da göstermek niyetindeyiz.

Bu amaçla geçtiğimiz her kentte Avrupalı dostlarımızla bir araya gelmeyi hedef aldık. Paneller, karşılamalar bu temelde organize edilmesi gerekiyordu ama şu ana kadar istediğimiz düzeye ulaşamadık. Yine de bundan sonra gideceğimiz yerlerde asıl amacımız Avrupalı çevrelerle bir araya gelmek olacak.

Bu eylem tarzı uzun soluklu, sonuçta Önderliğimizin fikirlerini dünyaya yaymakla yükümlüyüz. Artık klasik miting, yürüyüş eylemlerinden farklı olarak ideolojiyi ve paradigmayı yaymak istiyoruz. Bugün bu otobüs yolculuğu ile ilk olarak bir farkındalık yaratma çabasındayız.

Öcalan’ın fikirlerini bugüne kadar Avrupa’da istenilen düzeyde yayamadık diyerek bir özeleştiri mi yapıyorsunuz?

Evet, yayamadık. Bu noktada birçok eksikliğimiz vardı. Ama gelinen aşamada artık ihtiyaç bunu dayatıyor. Rojava’daki devrimden sonra bu talebi çok net gördük, bizden bu isteniliyor. Artık insanlığa armağan edilen bir ideoloji ve paradigma var. Dünyadaki kapitalist sisteme karşı isyan eden kitleler veya memnuniyetsiz olan gruplar, reel sosyalizmin çöküşünden sonra ilk defa Rojava’daki devrimde Önderliğimizin paradigmasını görerek umutlandı. Bizim de umutlanan bu kesimlere Önderliğimizin felsefesini iyi anlatmak gibi bir yükümlülüğümüz var artık.

‘BÎJÎ SEROK APO SLOGANININ ALTINI DOLDURMALIYIZ’

Bu süreç, Avrupa’da yaşayan Kürtlere ne gibi sorumluluklar yüklüyor peki?

Avrupa’da yaşayan her Kürdün Önderliğin felsefesini birlikte yaşadığı Avrupalıya anlatma gibi bir zorunluluğu var artık. Bunun için bir kez daha yineliyorum bu eylem Kürtlere yönelik değil, dostlarımız için. Ama Kürtler de artık duygusal olarak Önderliğe bağlı olmanın ötesine çıkarak onun felsefesini, ideolojisini iyi anlayıp başkasına anlatacak düzeye getirmelidir kendisini.

Artık herkes yeni ve yaşanılabilir bir dünyanın ancak ve ancak Önderliğimizin fikirleri ile mümkün olabileceğinin kanısına varmalı. Zaten Rojava Devrimi bunun en güzel pratiğini bizlere gösterdi. Ulusların ve inançların birbirini boğazladığı bir yerde bugün halklar ile inançlar eşit ve özgür bir şekilde birlikte yaşayabiliyor. Bunu yaratan önderliğimizin ortaya koyduğu felsefe ve ideolojidir. Biz var olan bu pratik üzerinden Önderliğimizi çok rahatlıkla bir başkasına anlatabiliriz.

Avrupa’da sokaklarda attığımız ‘Biji Serok Apo’ sloganın içini doldurmamız gerekiyor, bunu da Önderliğimizin felsefesini anlayarak ve bir başkasına anlatarak yapabiliriz.

‘TEK ÇIKIŞ YOLU ÖNDERLİĞİMİZİN FELSEFESİDİR BUNU İYİ ANLATMALIYIZ’

Peki, Avrupa’da yaratılacak güçlü bir duyarlık, Öcalan’ın fiziksel özgürlüğünü daha yakın kılabilir mi?

Evet, kesinlikle temel amaçlarımızdan birisi de bu zaten. 19 yıldır Önderliğimiz üzerinde uygulanan ağır tecrit koşulları bugün artık başka bir boyuta eviriliyor. Bu tecrit ve İmralı sistemi sadece Türk Devleti’nin sıradan bir uygulaması değil aynı zamanda NATO’nun, Gladyo’nun, uluslararası güçlerin, önderliğimiz üstünde uyguladıkları bir politikadır.

Kendi sistemlerine karşı tek alternatif düşüncenin savunucusu olan Önderliğimizin düşüncelerini İmralı sistemi ile yok etmek istediler ama başaramadılar. İmralı sistemi, uluslararası güçlerin bir halkın liderini rehin alma politikasıdır. Rehin alma ile Önderliğimizin fikirlerinin yayılmasını istemiyorlar.

Önderliğimiz, uluslararası bu komploya karşı en büyük cevabı Rojava Devrimi’ni yaratarak verdi; yani fiziksel tutsaklığı ile engellenmek istenen düşünceleri bugün Rojava’da can buluyor. Rojava Devrimi komplonun fiili olarak boşa çıkarıldığının bir göstergesi.

Önderliğimiz ortaya koyduğu direnişle, uluslararası güçlerin bu politikalarını boşa çıkardıysa, bizler de Avrupa’da yaşayan Kürtler olarak onun düşüncelerini her alanda yayarak fiziksel olarak özgürlüğünü sağlamalıyız.

Unutmayalım ki Önderliğimiz bugün, 21’inci yüzyılda ağır tecrit koşulları altında, kapitalistlerin elinden bütün argümanlarını alarak çürütmüştür. Biz de kapitalizmin mağdurlarına bu sistemden tek çıkış yolunun Önderliğimizin felsefesi olduğunu iyi anlatmalıyız.