'Bizlerin sağlığını değil tecridi merkezinize alın'

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik uygulanan mutlak tecridin kırılması amacıyla Fransa’nın Strasbourg kentinde 85 gündür devam eden açlık grevi eylemine ziyaretler yoğun bir şekilde sürüyor.

Öcalan üzerindeki tecridin kırılması amacıyla Strasbourg’daki açlık grevi direnişini sahiplenen halk ve siyasetçiler vicdani sorumluluğa dikkat çekerken, eylemciler ise, kendilerinin değil tecridin tüm çalışmaların merkezine alınması gerektiğine vurgu yapıyor.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik tecride karşı 17 Aralık’ta başlayan eylemin ilk gününden itibaren Avrupa’da yaşayan Kürt halkı ve dostlarının yoğun ziyaretleri devam ederken, sağlık durumlarındaki olumsuz gelişmelere rağmen eylemciler, direnişlerinde oldukça kararlı.

BAŞARI İÇİN HERKESİN AYAĞA KALKMASI GEREKİYOR

Eylemin 85’inci günü olan dün çok sayıda Kürdistanlı ile siyasetçi de Strasbourg’a gelerek, direnişe destek verdi.

Eylemcileri ziyaret eden Aarau Demokratik Kürt Toplum Merkezi üyeleri adına konuşan eşbaşkan Hüseyin Ural, Kürt halkının önemli bir süreçteki direnişin halka büyük bir moral verdiğinin altını çizdi. Öcalan’a yönelik tecridin tüm Kürt halkına yönelik olduğuna dikkat çeken Ural, direnişin başarıya ulaşmasının ancak halkın daha fazla sahiplenmesiyle mümkün olacağını söyledi.

Ural, “Belli bir düzeyde elbette eylemler var. Fakat biz Kürt halkı eğer yeterince sahiplenmiş olsaydık, bu eylemler şimdiye kadar çoktan amacına ulaşmıştı. Hepimiz kendimizi gözden geçirip, her türden demokratik eylemlerle sürece katılıp tecridi kırmalıyız“ dedi.

‘DİRENİŞE DESTEK OLMAK İNSANİ VE VİCDANİ GÖREVDİR’

Grupta yer alan BDP İstanbul eski İl Eşbaşkanı Emrullah Bingül ise, eylemcilerdeki motivasyonun kendilerine de moral verdiğini dile getirdi. Açlık grevlerinin Kürt Özgürlük Hareketi tarihinde önemli bir direniş mevzisi olarak görüldüğünü söyleyen Bingül,  açlık grevi direnişleriyle büyük başarılar elde edildiğini hatırlattı. Leyla Güven’in öncülüğünde başlayan ve cezaevleri başta olmak üzere birçok alanda yayılan direnişin tarihi bir sürece evrildiğini söyleyen Bingül, Türkiye’deki anti demokratik ortamla birlikte ele alındığında direnişin mutlaka başarıya ulaşacağını bildiklerini vurguladı.

Direnişe destek vermenin ‘vicdani ve insani sorumluluk’ olduğunun altını çizen Emrullah Bingül, Avrupa’daki Kürt halkı ve dostları başta olmak üzere herkesin acilen sokaklara inmesi ve eylemcilerin sesi olması gerektiğini dile getirdi.

Leyla Güven ve Nasır Yağız’ın sağlık durumlarındaki ciddiyete dikkat çeken Bingül, hiçbir eylemcinin hayatını kaybetmesine müsaade etmeyeceklerini ve bu amaçla herkesin acilen ayağa kalkmasının zorunlu olduğunu söyledi.

‘İSTENMEYEN SONUÇLAR ORTAYA ÇIKMADAN SÜRECE KATILALIM’

Ziyaretçi grupta bulunan Muhsin Kömür ise, böylesi tarihi bir süreçte fedaice bir eyleme giren direnişçilerin  ‘Mazlum, Hayri ve Kemal Pir‘lerin direniş geleneğini’ ve mutlaka sonuç alınacağını söyledi.

Kürt halkının direnişe eylemleriyle sahip çıktığını fakat bu sahiplenmenin istenilen düzeyde olmadığını vurgulayan Muhsin Kömür, istenmeyen sonuçların ortaya çıkmadan herkesin tecridi kırmak amacıyla sürece katılması çağrısı yaptı.

SARIKAYA: TECRİT TÜM KÜRT HALKINA YÖNELİKTİR

Direniş grubu adına ziyaretçileri karşılayan Mustafa Sarıkaya ise, sıklıkla duydukları ‘Bir şey olmadan bu direniş sonuçlansın’ cümlesi olduğunu söylerken, kendilerinin de ‘olumsuz bir sonuca evrilsin’ diye bu direnişi başlatmadıklarını vurguladı.

Direnişi başarmak için başlattıklarını söyleyen Sarıkaya, “Tecrit sadece İmralı’da yürütülmüyor. Her hücrede yürütülüyor. Türkiye ve Kürdistan’da; siyaset, kültürel yaşam, ulusal bilinç ve insanların gündelik psikolojisi üzerinde bile bir tecrit var. Verilen mücadele de buna karşıdır” dedi.  

Direniştekilerin sonuçlarını tartışacağı bir konu olmadığını belirten Sarıkaya, “Biz bir daha aynı hatayı tekrarlamayı asla kabul etmeyeceğiz. Sonu ne olursa olsun 2016’yı tekrarlamayacağız. Hem borcumuz var hem yapmak istediklerimiz hem de öngörümüz var.Ve yine başarmak istediklerimiz var” diye konuştu.

‘TECRİT KÜRT HALKININ SIRTINDAKİ AYIPTIR’

Kürt halkı olarak bu tecrit işkencesini sırtlarında taşımak istemediklerinin altını çizen Mustafa Sarıkaya sözlerine, “Sırtımızdaki bu tecrit ayıp ve de utanç vericidir. Eylemci grubumuzun kararlılığı da böyledir. Kimse kendisine yarın ne olacak derdinde değil. Biz esas olarak başarmak istiyoruz. Eminim ki, bunu başarma isteği halkımızda da var. Bu konuda duygusaldır halkımız ve başarma ruhu ortaya çıkmıştır” şeklinde devam etti.

Başarı isteminin eylemlere yansıma düzeyinin  yeterli olmadığını kaydeden Sarıkaya, şöyle dedi: “Ama bu pratik ve sahiplenmede ortaya çıkacaktır. Kimsenin umutsuz olmasına gerek yok. Denilir ki, ‘bir kıvılcım bir bozkırı tutuşturur’. Leyla yoldaşımız bir kıvılcım oldu. Belki daha tümden bozkırı tutuşturmadık bu ama bu yayılmış durumdadır. Bu kıvılcımın beyinlere ve yüreklere yayıldığının inancındayım. Sonunda başarılacaktır.”

‘DİRENİŞÇİLER DEĞİL, TECRİT ÇALIŞMALARIN MERKEZİNE ALINMALIDIR’

Direnişin daha erken başarıya ulaşmasının mümkün olduğunu vurgulayan Mustafa Sarıkaya,“Bu gücümüz var elbette. Bu gücü tam zamanında, etkili şekilde hayata ve pratiğe yansıtma sıkıntısını gözlemliyoruz. Kürt halkı örgütlü ve bilinçli bir halk ve refleks ortaya koyabiliyor. Ama bu refleksi zamanında organize edip, ortaya çıkarmak işi de biz çalışanlar ve öncülerin görevidir” diye ekledi.

Kürt Özgürlük Hareketi çalışanlarının omuzlarında büyük bir sorumluluk olduğunu ve bu süreçte yürüteceği çalışmalarda, kendilerini ön plana koyarak çalışma yürütmemesi gerektiğini vurgulayan Sarıkaya,“Çalışma yürüten herkesin İmralı ve halkımıza dayatılan tecridi, dolayısıyla kendilerine dayatılan tecridi esas alarak çalışması ve harekete geçmesi gerekiyor” diyerek, sözlerini bitirdi.

Dün 85’inci gününü geride bırakan süresiz-dönüşümsüz açlık grevine HDP Urfa eski Milletvekili Dilek Öcalan, gazeteci Gülistan Çiya İke, siyasetçi Mustafa Sarıkaya, avukat Deniz Sürgüt, Avrupa Kürt Demokratik Toplum Kongresi (KCDK-E) Eşbaşkanı Yüksel Koç ve akademisyen Kardo Bokani’nin de aralarında olduğu 14 kişi katılıyor. Diğer eylemcilerin isimleri şöyle: Nurgül Başaran, Agit Ural, Ayvaz Ece, Kerem Solhan, Ekrem Yapıcı, Mohammad Ghaderi, Ramazan İmir ve  Mehmet Nimet Sevim.