Berlin'de 'Türkiye ve Kürdistan İnsan Hakları' paneli

Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenen panelde Kürdistan ve Türkiye’deki insan hakları mücadelesi anlatıldı. Panele katılan İHD Eşbaşkanı Eren Keskin, Ergenekon ve Avrasyacı kanatla anlaşan AKP’nin Türkiye’yi zindana çevirdiğini söyledi.

HDP Berlin Branderburg ve Die Linke’nin (Sol Parti) enternasyonal bölümü tarafından organize edilen ‘Kürdistan ve Türkiye’de İnsan Hakları Mücadelesi’ isimli panelde, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın avukatı Mahmut Şakar, Kürt tutukluların avukatı Lucas Theune ve sınır dışı yasağı olduğu için Skype ile bağlanan İnsan Hakları Derneği Eşbaşkanı Eren Keskin, Türkiye ve Kürdistan’daki hak ihlalleri üzerine konuştu.

Die Linke Karl Liebknecht Haus’un panel salonunda saat 18.00’de başlayan panelde, ‘’Türkiye ve Kürdistan’da cumhuriyetin kuruluşundan bu yana insan hakları ihlalleri var şuan sadece şekil değiştirdi“ diyen Avukat Eren Keskin, hükümet ve cemaatin çatışmasından sonra, AKP’nin Ergenekon, Avrasyacılar ya da derin devlet denilen yapıyla anlaştığını, tekrardan 90’lardan da daha kötü durumların yaşanabileceğini söyledi. AKP ve Ergenekon ittifakının bütün ülkeye hapis hayatı yaşattığını, hapislerde ise çok ciddi işkence uyguladığını, her koğuşun artık kameralarla takip edildiğini ifade ederek, „90’lı yıllarda işkence kamudan gizli yapılırken bugün sosyal medya hesapları üzerinden Kamuya taşırılıyor“ dedi. Baskı sisteminden en çok etkilenen kesimin yine de kadınlar olduğunu ifade eden Keskin, kadını hedef alan bir baskı ve işkencenin sistemleştirildiğini belirtti.

ULUSLARARASI BASKI ARTMALI

Keskin, AKP hükümetinin insanların yaslarını ve taziye evlerini bile yasakladığını belirten Keskin, AKP’nin hiçbir uluslararası anlaşmaya sadık kalmadığını, bu konuda Türkiye’nin uluslararası anlaşmalara sadık kalması için uluslararası baskının artması gerektiğini söyledi. Keskin devamla, ‘’Gay Pride’i tehdit eden Osmanlı Ocakları başkanının en alt ceza sınırı olan 6 ay oldu ve bu da 4 bin TL çevrildi ama yaptığının nefret suçu olarak cezalandırılması yine de önemli’’ şeklinde konuştu.

YABANCI MEDYA KÜRDİSTAN’A GİTMEYE KORKUYOR

AKP’nin başta Kürdistan’da olmak üzere oluşturduğu baskı ve korku rejiminin yabancı medyayı da oldukça etkilediğini, yabancı medya organı çalışanlarının artık Kürdistan’a gitmeye korktuğunu sadece İstanbul’dan çekimlerini yapıp gittiklerini belirtti.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın avukatı ve ‘Öcalan’a Özgürlük İnisiyatifi’ üyesi Avukat Mahmut Şakar, 90’larda Kürdistan’da uygulanan, faili meçhul cinayetler, göçe zorlama, Ekonomik baskı, yoksullaştırma gibi uygulamaların bugün bütün Türkiye’ye yayılmaya çalışıldığını ve bunun somut olarak da barışı için imza veren akademisyenlere uygulandığını belirtti. 90’li yıllardan farklı olarak şiddetin şehirlere yayıldığını belirten Şakar, bu şiddetin siyasal İslam ile Kemalist baskıcı tecrübelerin bir araya gelmesi ile oluştuğunu belirtti. Ergenekon, AKP ittifakının baskı enstrümanlarının değiştiğini söyleyen Şakar, daha önce pasif olan yargının bugün aktifleştirilerek operasyonel olarak kullanıldığını ve polis görevi yaptırıldığını belirtti. Baskıların bir işe yaramadığını vurgulayan Şakar şunları söyledi: „Akademisyenlerin çok azı imzasını geri aldı; HDP’den geri dönüş vazgeçiş olmadı. Nicelik olarak direnişte azalma varsa da nitelikte halen direniş var, hala teslim olmayacağız diyenler var.“

ALMANYA DA BASKIYI ARTTIRIYOR

Almanya’daki duruma anlatan Kürt tutukluların avukatı Lucas Theune, Kürtlerin Avrupa’da en çok Almanya’da sistemli ve istikrarlı bir baskıya kaldığını belirterek örnek olarak Almanya’nın en büyük ‘terör davası’ denilen Düsseldorf’taki yargılamaya işaret etti.

26 Kasım 1993’te verilen PKK yasağından beri Kürt aktivistlerin düzenli olarak tutuklanıp cezaevine atıldığını belirten Theune, özellikle son zamanlarda bu yasakların daha genişletilmeye çalışıldığını belirterek şunları söyledi; „Şuan Kürt bayrak ve sembolleri yasaklı. Baden Wüttenberg’te Kürt basını çalışanlarının oturma izinleri iptal edilerek, her gün imza vermeleri yükümlülüğünün getirildi. Kürdistan’daki baskıya paralel olarak buradaki baskının da arttırıyor. Rojava Devrimi, Alman kamuoyunda ciddi bir kırılmaya yol açtı. Alman devletinin uygulamalarının kamuoyu tepkisine rağmen yapılıyor.“

Yeni Özgür Politika