Zinê wertê olayının gerçekleri

TC’nin Kandil’i işgal planı vardır. KDP’yi de ortak etmek istiyor. TC düşmandır, her türlü planı yapabilir. KDP destek olmamalıdır. TC, KDP desteği olmadan Kandil’e işgal harekatı yapamaz. Yapsa da bataklığa dönüşür. Böyle harekatta KDP taraf olmamalı.

KDP’nin bir oldubittiyle Kandil’in Zinê Wertê alanına yerleşmesi Türkiye-KDP ilişkilerinin yeni bir aşamaya vardırıldığını göstermektedir. KDP, Kürt Özgürlük Hareketinin kabul etmeyeceğini bile bile neden gelip gerilla alanlarının hakim bir yerine üs kurar?  Zinê Wertê tamamen gerilla alanıdır. Ne KDP ne YNK alanıdır. Daha önce idari olarak bu alanla ilgili olduğu için Kürt Özgürlük Hareketi bu alanlara zaman zaman YNK’lilerin gelmesine engel olmamıştır. Kandil alanı açısından YNK ile bazı ilişkiler sürdürülmüştür. Ancak esas olarak gerilla alanıdır ve Kürt Özgürlük Hareketinin on yıllardır askeri, siyasi, toplumsal ve örgütsel olarak hakim olduğu alandır. Bunu YNK de KDP de tüm dünya da bilmektedir. Bu gerçeklik bilindiği halde KDP’nin bir gerilla alanına, hem de alana hakim olacak bir yerine bir anda askeri güçler yığarak tutması ne anlama gelir? Bırakalım siyasal bilimcileri ve siyasi analizcileri; halk bile neden şimdi, diye sorar.

Bu alan Kürt Özgürlük Hareketi ve gerilla için önemli olduğu kadar YNK için de önemlidir. Çünkü bu alanda KDP’nin TC desteğiyle etkin olması açıkça YNK’yi sınırlamak ve Süleymaniye’ye sıkıştırmaktır. Gerilla için stratejik bir alan olduğu gibi KDP’nin gerillayı tasfiye edip hakim olması durumunda ilerde YNK için de tehdit oluşturacak bir alandır. YNK’lilerin tepki ortaya koymasında KDP’nin daha sonraki adımının kendilerine yönelik olacağını düşünmeleridir. Anlaşılıyor ki, Zinê Wertê’ye gelmenin Kürt Özgürlük Hareketiyle savaşmaktan başka bir amacı olamaz. Kürt Özgürlük Hareketiyle savaşmak istemeyen hiçbir güç de bu adımı kabul etmez.

KDP’NİN VİRÜS İÇİN GELDİK DEMESİ UĞURSUZ AMACINI ÖRTMEK İÇİNDİR

KDP’nin amacı kirli olduğu için biz buraya virüs için geldik, diyor. Şu bilinmelidir ki, bu alan İran’dan geliş yollarının 100 km. uzağındadır. Belki İran'ın bazı sınır noktalarına kuş uçuşu 40-50 km. kadar olabilir. Ancak oralar da insanların geçmesinin mümkün olmadığı alanlardır.  Öte yandan KDP’nin tuttuğu yer hiçbir sivil araç geçiş için kullanılmaz. Oralarda sadece köylülerin zomlar için kullandığı yollar vardır.  Daha aşağıda sivil araçların Kandil’den geçip KDP alanlarına gitmesi söz konusudur. Zaten oralarda da hem KDP’nin hem de HPG’nin asayiş noktaları vardır. Kandil’den geçmek için bunun dışında bir yolu kullanmak mümkün değildir. Gerilla diğer yerlerden amiyane deyimle kuş bile uçurmaz. Bu açıdan KDP’nin biz virüs için geldik, demesi tamamen uğursuz amacını örtmek içindir. Alanı bilen tüm köylüler de herkes de böyle düşünmektedir. Virüs taşıyan bir Rojhilatlı ailenin geçtiği, söylemi bir yalandır. Sadece kamuoyunu aldatmaya yöneliktir. Böyle bir şey olduğunu kabul etsek dahi böyle bir geçiş Wertê’den olamaz. Zaten 15-20 gün önce o alandaki toprak yollar da kullanılamaz haldeydi. Hala da o yollardan normal araçların geçmesi zordur. Öte yandan KDP’nin orada üs kurmasının hiçbir anlamı yoktur. Zaten 5-6 km sonrasında KDP kontrol noktaları ve karakolları vardır.

Virüs bir gerekçe olsaydı bu alanın gerilla sahasına dahil olduğunu bildiğinden gider gerilla komutanları ve Özgürlük Hareketi sorumluları ile konuşur, bir çözüm aralardı. Ancak buraya yerleşmesinin böyle bir gerekçesi ve mantığı olmayacağından KDP bu yola başvurmamış, doğrudan ağır silahlarla gidip bir emrivaki yapmıştır. Olay budur.

ZINÊ WERTÊ’YE SALDIRI GERİLLA VE ÖZGÜRLÜK HAREKETİNİ TASFİYE ADIMIDIR

Wertê’ye asker konuşlandırması tamamen Kürt Özgürlük Hareketini tasfiye etme planının bir parçasıdır. Kürt Özgürlük Hareketini tasfiye etmek isteyen de TC’dir. Bu gerçeği bu dünyada bilmeyen yoktur.  Wertê’ye girmek Kürt Özgürlük Hareketinin tasfiyesi adımı olacağına göre KDP TC ile böyle bir anlaşma içine girmiştir. Artık TC KDP’ye ne sözler vermiştir bilemeyiz. Ancak şunu biliyoruz, bu sözlerin hiçbir anlamı yoktur. Kürt Özgürlük Hareketi tasfiye edildiği ve zayıflatıldığında bu sözleri vermenin siyasi zemini de ortadan kalkmış olur. Hatta KDP de hedef haline gelir. KDP-Türkiye ilişkilerinin tek bir nedeni vardır; o da PKK’dir. TC, PKK'yi tasfiye etmek için KDP ile ilişki kuruyor. Başûrê Kurdistan Federasyonu 5 Kasım 2007 Bush-Erdoğan görüşmesine kadar TC tarafından resmi olarak kabul edilmemiştir. Bu görüşmede Bush, PKK artık düşmanımızdır, diyerek TC’ye PKK’nin tasfiyesi için askeri ve siyasi destek verdiği için Başûrê Kurdistan’ı tanıdıklarını kabul ettiler. Aslında bu da geçici bir kabuldür. Bu kabulü niye yaptıklarını da açıkladılar. KDP PKK'ye karşı bizimle ortak hareket edecekse onlarla ilişki kurulabilir, dediler.

Aslında bizim bu Türk devlet gerçeğini anlatmamıza bile gerek yoktur. Her Kürt yurtseveri ve siyasetçisi bunu görebilir. Herhalde KDP benim arkamda şu güçler var, Türk devleti bana yönelemez, gibi tarihi bir gaflet içindedir. Siyasal ilişkilerde yarının ne olacağı belli değildir, derler. Türkiye açısından ise gelecekte ne yapacağı bellidir, dersek bir kehanette bulunmuş olmayız. Kürt gerçeğinde tek güvence Kürtlerin ulusal birliği ve ortak hareket etmeleridir. Bu temelde bölge ülkelerinin demokratikleşmesinde rol oynamaktır. Bunun dışında düşünülen her güvence yanılgıdır. Bu açıdan Kürtlerin özgür ve demokratik yaşamlarını kalıcı güvenceye alacak politika izlemeleri gerekir. Her parçada Kürtlerin özgürlük mücadelesinin gelişkin olması ve Kürtler arası iyi ilişki bunun esasıdır.

Şunu herkes bilmeli ki, PKK'nin öncülüğündeki 45-50 yıllık mücadele olmasaydı bugün Kürdistan'ın tüm parçalarında var olan gelişmeler sağlanamazdı. PKK her devletin kendi sınırları içindeki özgürlük mücadelesini bastırma hesaplarını bozmuştur. Tüm Kürt düşmanlarının PKK'yi esas tehlike görmelerinin nedeni de budur. Çünkü PKK'nin yarattığı Kürtlüğü, yurtseverliği ve özgürlük duruşunu ezmenin mümkün olmadığını düşünüyorlar. PKK'yi etkisizleştirirsek diğerlerini etkisizleştirmek zor olmaz, diyorlar. Bu açıdan KDP’nin TC ile birlikte Kürt Özgürlük Hareketini tasfiye planları aynı zamanda kendi bindikleri dalı da kesmek olur. Zaten PKK'nin tasfiyesi tüm Kürt halkının özgürlük mücadelesine vurulmuş bir darbe olacağı açıktır.  Bunu anlamamak Kürt gerçekliğinden uzaklaşmaktır. Bir gaflet dünyasında yaşamaktır.

Zinê Wertê’ye saldırı gerillayı ve Kürt Özgürlük Hareketini tasfiye adımıdır. Bir tasfiye planının parçasıdır. Bunu başka türlü anlamak da tüm Kürtler için gaflet olur. Kürt Özgürlük Hareketinin böyle bir gaflete düşmesi mümkün değildir. Bu açıdan KDP’nin oldubittisi kesinlikle kabul edilmeyecektir. Bu alan gerilla alanıdır. Gerillanın bu alandan vazgeçmesi ve bu alanı bırakması mümkün değildir. Sanal medyada bazıları bu tür haberler yaparak sanki burası önemsizmiş, gerilla burayı bırakırmış gibi bir algı yaratmak istiyorlar. Bunun bir adım ötesi; gerilla bu alandan vazgeçse ne olur ki, yaklaşımı içine girmektir. Bunlar kabul edilemez. Doğru yurtsever tutum; herkes eski konumunda kalma şeklinde olmalıdır. III. Dünya Savaşının sürdüğü Ortadoğu’da, yeni dengelerin kurulmak istendiği bir dönemde Kürtler arasında sorun çıkmamalıdır. Demokratik ilişki ve karşılıklı anlayışla Kürt düşmanlarının politikalarına karşı ortak tutum takınılmalıdır.

KDP her sorun çıktığında “PKK'nin burada ne işi var; PKK yüzünden köyler zarar görüyor” diyor. “PKK yüzünden köyler boşalmış” diyor. Böylece TC saldırılarının üstünü örtmeye çalışıyor. Bir kere vurgulamak gerekir, PKK 40 yıldır bu alanda. Hatta 1982 yılında KDP ile PKK arasında birbirlerine destek olma protokolü imzalanmıştır. PKK bu 40 yılda Başûrê Kurdistan’a hangi dış güç yönelmişse direnmiştir. TC’ye karşı da İran’a karşı da DAİŞ’e karşı da direnmiştir. Hatta 2 yıl önce Kerkük’ten en son çıkan da gerilla olmuştur. Gerillanın Başûrê Kurdistan’ı DAİŞ'e karşı savunmasını burada anlatmamıza gerek bile yoktur. Bunu KDP de YNK de bilmektedir. Eğer gerilla Şengal’de Êzidîleri soykırımdan kurtarmasaydı şu anda KDP Êzidîleri korumayarak Êzidîlerin soykırıma uğramasına yol veren güç olarak anılacaktı. Bu açıdan gerilla KDP’nin böyle bir duruma düşmesinin de önüne geçmiştir. Êzidîlere yönelik soykırım saldırısının sınırlı kalmasını sağlamıştır.

Bu gerçek ortadayken KDP’nin PKK meşru güç değildir, demesinin hiçbir anlamı yoktur. Yada TC ile birlikte yürütmek istediği tasfiye saldırısına zorlama gerekçeler aramaktır. Zaten böyle diyerek Zinê Wertê’ye yerleşmesinin nedenini kendisi açıklamıştır. Demek ki sorun virüse karşı tedbir almak değilmiş. Gerilla meşru değil, köylere zarar veriyor, bu nedenle TC ile birlikte gerillayı çıkaracağız, demek istiyorlar.

KDP HİÇBİR MASKE TAKMASIN

Şu açıktır ki, şu anda en özgür ve demokratik yaşam içinde olan köyler Kandil köylüleridir. Önceden boşalmış köyler şimdi dolmuş durumda. Her yaz onlarca, yüzlerce ev yapılıyor. Herkes bağıyla, bahçesiyle, hayvanlarıyla uğraşıyor. Tek sorunları ve şikayetleri var; o da TC’nin hava saldırılarıdır. Buna da onay veren, hatta teşvik eden KDP’dir. Yine ABD’dir. Bu saldırılarda onlarca sivil katledilmiştir, ancak KDP hiç sesini çıkarmamıştır. Kandil’in bombalanması ve sivillerin katledilmesinin bir amacı da bakın PKK var, siviller onun için vuruluyor, dedirtmek içindir. Zaten KDP, Kandil’de de Behdinan’da da Maxmur’da da Rojava’da da Şengal’de de TC’nin saldırılarını böyle gerekçelendiriyor. TC Kürt düşmanıdır, bu saldırılar bundan dolayı yapılıyor, diyemiyor. TC şimdi binlerce Kürt siyasetçiyi, milletvekilini, belediye eşbaşkanlarını, her Kürt yurtseveri de bunun için tutukluyor. Sadece Kürtleri değil, Türkiyeli demokrasi güçlerini de teröre, yani PKK'ye destek olmakla suçluyor ve tutukluyor. Anlaşılıyor ki, KDP TC’ye teslim olun, diyor. Çünkü bu gerçekleşmeden TC bu gerekçelerden de saldırılardan da vazgeçmez.

KDP hiçbir maske takmasın. Biz gerillayı her yerden çıkarmak istiyoruz, bunun için de TC ile işbirliği yapıyoruz, desin. Bu, hiç değilse gerçek niyetlerini belirtmek olur. Çünkü KDP’nin bu yönlü pratiği fazlasıyla vardır. Saddam’la işbirliği yaparak YNK’yi Hewlêr’den çıkarmıştır. Bilindiği gibi Hewlêr Soran bölgesidir ve eskiden beri YNK’nin etki ve kontrol alanındaydı. Bu duruma en büyük Kürt düşmanı ilan edilen Saddam’la son verildi. Saddam’la ittifak yapıldı. İran Devriminden sonra Rojhilat Kürdistan’ında Kürt örgütleri İran’a karşı mücadele içine girmişler; özerklik veya federasyon istiyorlardı. Bu dönemde KDP, İran’da İran devleti ile işbirliği yaparak Rojhilat’taki hareketlerin bastırılmasında rol oynamıştır. Bunlar bizim uydurmalarımız değil, yaşanmış somut gerçekliklerdir.

KDP muhaliflerini tasfiye etmede Kürt düşmanlarıyla işbirliğini bir tarz haline getirmişti. Şimdi Rojava’da KDP’ye bağlı ENKS denen kesim de bunu benzer bir politik tarz haline getirmiştir.  Efrîn’de TC işgaline destek vermişlerdir. Serêkaniyê ve Girê Spi işgalinde de benzer rol oynamışlardır. PKK’den kaçarak KDP’ye sığınan Osman ve Nizamettin gibi hainler de daha Serêkaniyê işgal edilmeden önce Türk devletine, MİT’e mektuplar göndererek Rojava’da kendileriyle birlikte QSD ve PYD’ye karşı savaşmak istediklerini söylemişlerdir. Aslında KDP bu tür politikalara karşı olsa bu kesimlerin böyle yapması mümkün değildir.

KDP geçmişte bu tür politikalar izleyerek kendi örgütüne bazı avantajlar sağlamış olabilir. Ancak III. Dünya Savaşı koşullarında Ortadoğu’da eski dengelerin yıkılıp yeni dengelerin kurulmak istendiği koşullarda bu politika tüm Kürtlere kaybettirir. Kürtlere kazandıracak olan sadece kendi aralarında demokratik ilişki ve demokratik ittifaktır. Geçmişte karşılıklı olumsuz tutumlar yaşanmış olsa da şimdi bunların bir kenara bırakılması gerekir. Bir partinin değil de tüm Kürtlerin kazanacağı bir politik yaklaşımın gösterilmesi gerekir. Bu açıdan Kürtler politikalarını Kürtler arası birliğe dayandırmalıdır. Başurê Kürdistan’daki sorunlar da Bakur, Rojhılat ve Rojava sorunu da böyle çözülmelidir. Dış güçlere dayanma, politikayı böyle ele alma yerine Kürtler arası birliğe dayandırmak önemlidir. Artık parti çıkarlarını ulusal çıkarların önüne koymak tüm partilere kaybettirir.

KDP, TC’nin PKK'ye yönelik planlarının parçası olmamalıdır. Hiçbir Kürt partisi, örgütü gerillanın ve Kürt gençlerinin öldürülmesi konusunda TC ile işbirliği yapmamalıdır. KDP gecikmeden Wertê’den çekilmeli, durum normalleşmelidir. Kürt Özgürlük Hareketinin isteği herkesin eski konumda kalmasıdır.

TC’nin Kandil’i işgal planı vardır. Buna KDP’yi ortak etmek istiyor. TC düşmandır, her türlü planı yapabilir. Ama KDP destek olmamalıdır. TC, KDP desteği olmadan Kandil’e işgal harekatı yapamaz. Yapsa da onun için bataklığa dönüşür. Böyle bir harekatta KDP taraf olmamalıdır. Hatta politika ve tutumuyla böyle bir saldırıya karşı olmalıdır. Gerillaya direnişinde zorluklar çıkarmamalıdır. Kuşkusuz destek olması beklenir. Ama destek olmuyorsa da TC’ye destek olacak hiçbir tutum, ilişki ve pratik içine girmemelidir.