Siyasi hükümetlerle yönetilemeyen ülke: Peru

Peru’da 2000’den beri Alan Garcia dışındaki başkanlar görev sürelerini doldurmadan ya görevden alındı ya da hapsedildi. Bu kader, Petro Castillo için de istisna olmayacak gibi duruyor.

Bundan 8 ay önce solcu ve ilerici olarak takdim edilen öğretmen ve sendikacı Petro Castillo, kongre azınlığına karşı hükümeti devraldı. Başkanlık sistemlerinde hükümeti, seçilen başkan kurar, kongre bir nevi frenleme işlevi görür. O açıdan Peru Kongresi çoğunluğu tarihten beri sağ ve muhafazakar kesimler tarafından kontrol edilir.

Geçen hafta Petro Castillo hükümetine karşı ilk protestolar başladı. Protestoları tetikleyen, aslında 20 senedir yaşanan ve bir türlü iyileştirilemeyen ekonomik krizin etkileriydi. Castillo hükümeti de diğer hükümetlerin de yaptığı gibi sorunu daha fazla zam yapmakla çare arayışına girdi.

SAĞ MUHALEFET ELİNİ OVUŞTURUYOR

Genelde yaşam pahalılığı ve ilginç olan da Ukrayna krizinin tetiklediği, birçok ülkede ekonominin üzerine negatif etki yarattığı, çok az sayıda Amerika kıtası devletlerinden bir tanesidir Peru. 

Bunun başlıca nedeni, Peru gibi ülkelerin de kendi üretimlerinden çok kendilerini dışa (ABD’ye) bağımlı hale getirmeleriyle izah edilebilir. Castillo, protestolara karşı kısa süreliğine sokağa çıkma yasağı ilan etti. Bu durum Castillo’nun kendi seçmenleri tarafından büyük bir rahatsızlığa neden oldu, dolayısıyla şu anda Peru’nun en yalnız adamı konumunda. Bu da tabii ki sağ muhalefetin ellerini ovuşturmasına ve Castillo hükümetine son bir darbeyi vurmasına kapı araladı.

CASTILLO’YU DA BEKLEYEN KADER

2000’den beri Peru’da hiçbir başkan görev süresini dolduramadı. Alan Garcia dışında ya görevden alındılar ya da hapsedildiler. Alan Garcia da tutuklanmadan önce kendi kendini vurmuştu. Bu kader, Petro Castillo için de istisna olmayacak gibi duruyor.

Geçen hafta ortaya çıkan kriz, 8 aydan fazladır görevde olan Castillo’ya karşı yapılan ilk toplumsal gösteriydi. Akaryakıta yapılan zamlar, ulaştırma sendikası ile birlikte tarım işçilerinin 28 Mart’tan itibaren greve gitmesini tetikledi. Daha sonra da diğer sektörlerin katılımıyla geçen Perşembe tüm sendikaların Lima sokaklarına çıkmasına yol açtı. 

Castillo hükümeti, hoşnutsuzluğu yatıştırmak için yakıt tüketiminde alınan verginin kaldırılacağını ve asgari ücrete de yüzde 10’luk bir artışın yapılacağını açıkladı ama toplumun nerdeyse yüzde 70’nin günlük işlerde ve kayıt dışı çalıştığı göz önünde bulundurulursa, bu kararların hiçbirinin toplum için bir anlam ifade etmeyeceği açıktır.

ASLINDA YARATILAN UMUDA DARBE VURDU

Castillo’nun bu 8 aylık görevi süresince iki defa sağ ve muhafazakarlar tarafından ‘ahlaki yetersizlik’ bahanesiyle azli istendi ama kurtulmayı başardı. 

Peru toplumunda, Peru’nun kırsal kesiminden gelen öğretmen ve sendikacı birini ülkenin içinde bulunduğu bu kötü kaderi tersine çevireceği umudu doğmuştu ama çok kısa bir zaman içerisinde görüldü ki Castillo da neoliberal sistemin dişlileri arasında öğütülecekti. Bu kadar umut bağlanan Castillo, ilk günden itibaren sağ muhalefetin baskılarına boyun eğecek, bütün değişim vaatlerinden geri adım atarak aslında yalnız Peru’da değil bütün Latin kıtasında yaratılacak umuda darbe vuracaktı. Latin kıtasındaki bazı yorumcuların dediği gibi; Petro Castillo, başta Peru halkını ve bütün Latin kıtasındaki toplumları iktidara gelmeden önceki sözleriyle dolandırdı.

Peru siyasi rejimi kronik çürümeye devam ederken, eline geçen tarihi fırsatı heba eden Castillo, giderek daha zayıf ve yalnız bir konumda görünüyor. Bu da çok zayıf olan devlet demokrasisini kullanan Peru’nun seçkin elit kesimi tarafından kullanılıp atılan bir başka başkan olacağa benziyor.