Newroz, mücadelemizin dev boyutlara ulaştığı dönüm noktası olacaktır

Demirci Kawa efsanesinin altında yatan gerçek, halkın direnmesi, bu direnmenin sayısız başarıları ve zaferleridir. Newroz’un bugünkü anlamı zalimlerin yok edici eylemlerine son verilmesi, Newroz'da yeni bir doğuşun gerçekleştirilmesidir.

Devrimci sınıf ve onun temsilcilerinin eylemi, genel gelişmeyi engelleyen oluşumların ezilmesi, vahşi ve gerici sınıf eğilimlerinin insanlığa zorla kabul ettirilmesi karşısında, direnmesi oranında meşrulaşıp haklı bir temele kavuşmuştur. Artık kendilerine karşı işlenen vahşete ve gerici sınıf eğilimlerinin cana kasteden eylemlerine karşı direnmek, direnmeyle bunları toplum yaşamından uzaklaştırmak, insanlığın en soylu eylemlerinden birisi haline gelmiştir. Özellikle gerici sınıfın temsilcilerinin en sert cezalarla imha edildikleri anlar, insanlığın bayram ilan ettikleri anlar olmuştur. Halkların yaşamına ve gelişmelerine kasteden bu azgın güçler, bir yerde tasfiye edilmişlerse veya herhangi bir halk, bu güçleri kendi içinden atabilmişse, genellikle bu yıllar bayram, özgürlük yılları olarak kutlanmıştır. İnsanlığın ve halkların tarihindeki en soylu destanlar böyle zamanlarda yazılmıştır. Direnme ve direnmeyi zafere ulaştırma anlarında, bunu gerçekleştiren halklarda, böylesine efsanevi anlatımlar sık sık ortaya çıkmakta ve halkların yüzyıllarca süren tarihlerinde bu efsaneler, sürekli gelişen bir iz bırakmaktadırlar. Bu aynı zamanda şu anlama da gelir: Halklar kendi varlıklarına kasteden vahşi ve zalim güçleri yendikleri oranda gelişebildiklerini, gelişmelerini buna borçlu olduklarını çok iyi bilmektedirler.

KAWA’NIN ZALİM DEHAK’A KARŞI AYAKLANMASI

Gerek köleciliğin, gerek feodalizmin bağrında yaşayan halklar, bu azgınlara karşı geliştirdikleri direnmeleri, hep çeşitli dinlerin doğuşu, büyük insanların ortaya çıkışı ve yine bunları yüceltmeleri biçiminde sergilemişlerdir. Bizim halk tarihimizde de KAWA'nın, insan yiyici zalim Dehak'a karşı ayaklanması, yine buna benzer insanların beyinlerini yemekle uğraşan bir Nemrut'a karşı İbrahim Peygamberin direnişi sürekli yüceltilen efsanevi olaylardır. Görülmektedir ki, böyle anlarda halklar, zalim sınıfın temsilcilerine ve vahşi toplulukların saldırılarına karşı direnebildikleri, bu direnmelerini zafere dönüştürebildikleri oranda büyük bir düşünme kabiliyeti ve büyük bir moral gücüne ulaşmakta ve bunun sonucu olarak kültürel ve manevi gelişmede üstün bir konuma kavuşmaktadırlar. Bu duygudan yoksun olan halkların ise, en kötü tutsaklıklar altında kurtuluşu şu veya bu hayali güçte aradıktan, bu nedenle de geriledikleri, normal gelişmeye ayak uyduramadıkları görülmektedir. En büyük ve en kahraman insanlar her zaman tarihsel gelişmenin en hızlı alanlarında şekillenmişlerdir. Halkların isyan ve zalimleri ne pahasına olursa olsun başlarından atma duygu ve düşüncelerine tercüman oldukları, onlara yol gösterdikleri oranda ortaya bu tür kahramanların çıktığı; bunların kimi yerde peygamber, kimi yerde bilim adamı, kimi yerde din adamı, kimi yerde filozof, kimi yerde büyük bir komutan, kimi yerde ise büyük bir devlet adamı biçiminde belirdikleri tarihsel bir gerçektir.

KAWALARIN TAKİPÇİSİ OLAN SOYLU DİRENİŞ KAHRAMANLARI

Halkımız, bilindiği gibi, daha M.Ö. 1000 yıllarında kendini doğuşa hazırlamakta, ilkel komünal topluluklardan bir halk haline gelebilmenin sancılarını çekmekteydi. Ama karşısında, o dönemin en azgın temsilcileri olan köleci despot imparatorluklar vardı ve onların imhacı siyasetlerini her an ensesinde duymaktaydı. İşte Demirci Kawa, özgürlüğün ve yeniden doğuşun simgesi olarak, daha çok böyle bir dönemde ve bu despotlara karşı direnmede sembolleşen, efsaneleşen bir isimdir ve bunun sadece sembolik bir anlamı vardır. Böyle bir efsanenin altında yatan gerçek ise, halkın direnmesi, bu direnmenin sayısız başarıları ve zaferleridir. Bunun bugünkü anlamı ise, Dehak diye sembolize edilen zalimlerin yok edici eylemlerine son verilmesi, Newroz'da yeni bir doğuşun gerçekleştirilmesidir, işte Newroz ve bunun efsanevi ismi Kawa'nın anlamı budur. Yani yeniye, bahara, özgürlüğe ve bağımsızlığa açılmanın, kısaca birçok halkta olduğu gibi Kürdistan halkının da, insan türünün geneldeki gelişimini kendi halk değerlerinde, milli geleneklerinde, milli yaşantısında gerçekleştirmesinin adıdır. Bugün lanet yağdırılan bu Nemrutların ve zalim Dehakların takipçileri olduğu gibi, Kawaların takipçisi olan birçok soylu direniş kahramanları da vardır. Bunlar, bu geleneğin devam ettiricileridirler. Halkın canlı bilincinde, birçok geleneğinde, masalında ve hikayesinde bunun sayısız örnekleri vardır.

Halkımız, daha köleci toplumun ilk evresinden günümüze kadar, birçok zalim, istilacı ve imhacı gücün baskısı altında inim inim inletilmiştir. Halkımız, tarihin tanıdığı en güçlü despotlardan ve köleciliğin en belirgin temsilcilerinden birisi olan Asur imparatorlarının, Asur Nemrutlarının baskılarını yüzyıllarca yaşamasının yanında, en azgın köleci sistemlerden birisi olan Perslerin baskılarını da yine yüzyıllarca yaşamıştır. İskender gibi büyük köleci istilacının egemenliği altında kalmış, köleci Roma'nın en gerici dönemlerinde en azgın komutanlarının işgal, istila ve katliamlarının bağrında yaşamış, köleci gericilikle feodal toplumu iç içe yaşayan Sasaniler'in boyunduruğunda kalmıştır. Halkımız, kendi milli ve özgür gelişmesinden yoksun bırakılan, tüm bu güçlerin yüzyıllar süren işgal, istila ve imha siyasetlerini yaşamış bir halk olmasına rağmen, yine de ayakta kalabilmiştir. Ama nasıl?

Özellikle Osmanlı feodal sultanlarının egemenliği altına girinceye kadar tarihin bu yüklü, ağır ve sancılı sürecini yaşayan halkımız, yeni gücün egemenliği altına, maruz bırakıldığı bu yok edici baskıların ve imhacı seferlerin verdiği yorgunlukla girmiştir. Halkımızın çağımıza ulaşmasını engelleyen en gerici güçlerden birisi olan Osmanlı imparatorluğu, daha sonra mirasını bugünkü Türk burjuvazisine devretmiştir. Bu egemenlik de, günümüzde her türlü gericiliği arkasına alarak, tarihte halkımız üzerinde uygulanan her türlü imhacı ve istilacı özelliği, en sinsi, en alçak ve en zalim yöntemlerle birleştirerek, halkımızın varlığına son vermeye çalışmaktadır.

MAZLUM YOLDAŞIMIZIN MÜCADELEYE KENDİSİNİ KATIK ETTİĞİ NEWROZ

Newrozlar bundan sonra iki adla anılacaktır. Birincisi Demirci Kawa'yla anılan, halkımızın doğuşunu, bağımsızlık ve özgürlük doğrultusundaki ilerlemesini, bunu engellemek isteyenlere karşı soylu direnmesinin efsaneleşmesini ifade eden Newroz; ikincisi. Mazlum yoldaşımızın mücadeleye kendisini katık ettiği Newroz.

Newroz, artık yüzyıllardan beri sürüp gelen baskı ve tahakküme karşı, Mazlum yoldaşın anısıyla cevap verilen yıl dönümlerinin kutlanmasına da tanık olacaktır. Newroz, bundan böyle her yıl dönümünde direnmenin daha da derinleştiği ve geliştiği, bağımsızlık ve özgürlük mücadelemizin dev boyutlara ulaştığı dönüm noktası olacaktır. Biz Mazlum yoldaşın anısını bir güne, bir aya, bir yıla sığabilecek bir anı olarak değil, halkımızın içinde bulunduğu akıl almaz kölelik sistemini parçalayıp, sınıfsız bir topluma varana dek sürecek güçlü bir miras olarak, yoldaşımızın da çok iyi ifade ettiği gibi, Onu, her yıl dönümünü, diğer yıl dönümlerinin temeli, bayrağı haline getirerek çağdaşlaştıracak ve kurtuluşumuzun bir aracı haline getireceğiz. Bu anlayışla biz, sadece basit bir acınma ve yakınmayla yetinmiyoruz. Bilakis tüm şehit kahramanlarımıza olduğu gibi, sonuncu ve en güçlü halkalardan olan Mazlum yoldaşa layık olmanın biricik yönteminin de, şehit düştükleri günün anlamına uygun olarak onları asırlaştırmak, sahip oldukları ideoloji, siyaset ve eylem gücünü tüm partimize ve halkımıza özümsettirip yaygınlaştırmak ve ömrümüz yettikçe bunun için bizden beklenen katkıları gerçekleştirmek olduğunun bilincindeyiz. Bunu başardığımız oranda görevlerimizi kısmen yerine getirebildiğimizi söyleyebiliriz. Ve iyi biliyoruz ki, bunu yaratmadan, bunu gerçekleştirmeden, başka hiçbir şeyle yoldaşlarımızın anısına bağlı olduğumuzu belirtemeyeceğiz.

(Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan‘ın çözümlemelerinden derlenmiştir.)