Her yerde eylem

Kürt gerillası karşısında AKP-MHP faşizmi de esas olarak yenilmiştir. Kürt savaşının, Türk oligarkları daha çok zengin etmek dışında, Türkiye’ye ve halklara herhangi bir yararının olmadığı bir kez daha açığa çıkmıştır.

Kürtler ve dostları çok yoğun bir hafta sonu geçirdiler. Her yerde eylemler yapıldı. TC Devletinin ve AKP-MHP faşist hükümetinin ağaç katliamını protesto için Cudi Dağına yürüdüler. Hollanda’da 30. Uluslararası Kürt Kültür Festivalini yaptılar. Marsilya’da ikinci Sinan Dersim Festivalini gerçekleştirdiler. Kürt gençleri enternasyonalist akranlarıyla birlikte Avrupa’da bir haftalık uzun yürüyüşe çıktılar. 

Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü için imza kampanyası her yerde devam ediyor. Kürt yurtseveri Xoşnav Ata, OPCW önündeki oturma eylemini ikinci ayında da sürdürüyor. 22 ülkeden 350 avukat Önder Apo ile görüşmek amacıyla İmralı’ya gitmek için başvuru yapmış bulunuyor. Daha önce de Türkiye ve Kürdistan’da 750 avukat aynı amaçla başvuru yapmıştı. 

Kuşkusuz bunlar ilk anda aklımıza gelenler ve bir anda sıralayabildiklerimiz oluyor. Daha bunlar gibi onlarca eylem var dört parça Kürdistan’da ve dünyanın dört bir yanında. Örneğin sekiz yıldır devam eden ‘Özgürlük Nöbeti’ eylemi gibi. Açık ki Kürtler ve dostları ayaktalar. Durmuyorlar ve yorulmuyorlar, Önder Apo’nun ve Kürdistan’ın özgürlüğü için mücadele ediyorlar. 

Bu arada şunu da belirtelim ki, tarihin bu en anlamlı mücadelesine karşı çıkanlar bir bir tarih olup gidiyorlar. NATO’nun Kürt karşıtı Madrid toplantısı ardından Başbakan Jonson istifa etmiş ve İngiltere Hükümeti düşmüştü. Yaşlı Kraliçe de yaşananlara dayanamamış, göçüp gitmişti. Şimdi de Madrid toplantısının en çok gündem olan İsveç Hükümeti seçimi kaybederek istifa etmek zorunda kaldı. Böylece ‘Kürt karşıtlığı temelinde NATO’ya girmek, bunu yapan hükümeti düşürür’ diyenler haklı çıktı.

Tekrar hafta sonu eylemlerine dönersek, açık ki tüm eylemlerin ilham kaynağı tarihi İmralı Direnişidir. Hatta bütün eylemler İmralı işkence ve tecrit sisteminin yıkılması ve Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünün sağlanması için yapılmaktadır. Söz konusu eylemlerle Kürdistan Özgürlük Gerillasının Zap, Avaşîn ve Metîna direnişleri selamlanmaktadır. Tarihi zindan direnişlerine destek verilmektedir. Bu kutsal özgürlük direnişinin kahraman şehitleri saygı ve minnetle anılmaktadır.

Örneğin bu hafta sonu eylemlerinde de kadın özgürlük devriminin öncü militanları Delal Nurhak ve Amara Ronahi anıldı. Delal Nurhak, yaşamının 33 yılını özgürlük mücadelesine vermiş fedai bir öncüydü. Kürt kadın örgütlenmesini başlatan ilk kongreye katılmıştı. Mücadelenin her alanında da kararlılıkla yürümüş, önemli başarılar kazanmıştı. Amara Ronahi ise, AKP-MHP faşist yönetimi tarafından kandırılarak veya satın alınarak HDP kapısı önünde bekletilen ailesine yönelik net ve güçlü çıkışıyla dikkat çekmişti. Ortaya koyduğu bilinç ve duruş keskinliği tüm gençler ve kadınlar için örnek oluşturmuştu. Bu vesileyle, kadın özgürlük mücadelesinin bu iki öncü militanını, Delal Nurhak ile Amara Ronahi’yi biz de saygı ve minnetle anıyoruz.

Burada gerçekleşen bazı eylemlere yönelik birkaç önemli hususu daha belirtmek istiyoruz. Hiç kuşkusuz, 24 yıllık İmralı Direnişi insanlık tarihinin en anlamlı ve önemli direnişlerinden birisidir. 24 saatin her anında süren fiziki ve psikolojik işkenceye karşı yüce amaçlar için insan üstü bir tutumla direnilmektedir. Kapitalist modernite sistemi ile TC faşizmi 24 yıl boyunca denemedik işkence yöntemi bırakmamış, fakat Önder Apo’nun özgürlük bilinci ile direnme gücünü kıramamıştır. Söz konusu direniş bugün de zirvede seyretmekte ve her yeri aydınlatıp, herkesi direnişe sevk etmektedir. 

İmralı sistemini yaratanlar ve sürdürenler, İmralı Direnişi karşısında yenilip çaresiz kaldıkça yeni yalan ve hilelere başvurmaktadırlar. Fiziki ve psikolojik baskı ile tecridi artırma yanında, bir de sık sık “Görüşme oluyor” yalanını ileri sürmektedirler. Bu biçimde Kürt halkını ve devrimci-demokratik güçleri aldatıp, her yerdeki Önder Apo’ya özgürlük eylemlerini zayıflatmak istemektedirler. Nitekim günümüzde de benzer yalanların ileri sürüldüğü gözlenmektedir. Demek ki İmralı Direnişi karşısında AKP-MHP faşizmi yeni bir yenilgiyi yaşamaktadır. Kürt halkı ve dostları söz konusu özel savaş oyunlarına aldanmayacak kadar bilinç ve tecrübe sahibidir.

Kürtlerin ve dostlarının eylemlerle selamladığı tarihi Zap, Avaşîn ve Metîna Direnişleri, geçtiğimiz hafta itibariyle beşinci ayını doldurup altıncı ayına girmiştir. Bu vesileyle HPG-BİM, beş aylık tarihi savaşın toplu bilançosunu yayınlamıştır. Söz konusu bilanço, AKP-MHP faşizminin Zap, Avaşîn ve Metîna’da yaşadığı tarihi yenilgi ve çöküşle birlikte kahramanlık destanları yazan Kürdistan Özgürlük Gerillasının tarihi zaferini net bir biçimde ortaya koymaktadır. Beş ayda 1881 eylem yapan gerilla, 10 helikopteri düşürüp 70’ini de darbelerken, tespit edilebilen 2132 AKP-MHP çetesini cezalandırmıştır. Tabi özgürlük savaşı bedelsiz verilmemektedir. Beş ayda gerilla da 105 şehit vermiştir. AKP-MHP faşizminin beş ayda gerçekleştirdiği yasak silah saldırısı 2004’ü bulurken, uçak ve helikopter saldırısı ise 6500 civarına ulaşmıştır. 

Söz konusu bilanço, Medya Savunma Alanlarında yaşanan savaşın düzeyini ve sonuçlarını net bir biçimde ortaya koymaktadır. TC Devleti yüz yıllık tarihinde böyle bir savaş yaşamamıştır. Kürt gerillası karşısında AKP-MHP faşizmi de esas olarak yenilmiştir. Kürt savaşının, Türk oligarkları daha çok zengin etmek dışında, Türkiye’ye ve halklara herhangi bir yararının olmadığı bir kez daha açığa çıkmıştır. Gerillanın yenmiş olduğu AKP-MHP faşizmini şimdi iktidardan alaşağı etmenin tam zamanıdır. Bu da demokratik siyasetin, gençlerin ve kadınların, halkların görevidir.

Epeyce geç kalınmış olsa da Kürdistan doğasını ve tarihini korumak üzere Cudi Dağına yürünmüş olması önemlidir. Çok açık ki, önce Kürdistan’ın tarihi değerleri yağmalandı, fakat yeterli bir tepki gösterilmedi. Sonra barajlarla sular altında bırakıldı, yine yeterli tepki gösterilmedi. En son sıra ise ormanların yakılarak veya kesilerek katledilmesine geldi. Öyle ya, ormanın olmadığı yerde hiçbir canlı yaşayamazdı, dolayısıyla soykırım için uygun bir yöntemdi. Önce ormanlar yakıldı. Görüldü ki Kürdistan ağacı yakmaya karşı direniyor, ayrıca yakmak para kazandırmıyor. Bunun üzerine kesmeyi daha kazançlı gördüler ve tüm güçleriyle böyle bir katliama yöneldiler.

Başta Botan ve Dersim olmak üzere Kürdistan’ın birçok alanını bu biçimde ağaçsızlandırdılar. İşin garibi, göz önünde gerçekleşen bu soykırıma da ciddi bir tepki gösterilmedi. Ancak bazı çevrelerin eleştirisi ve dikkat çekmesi sonucunda mevcut protesto yürüyüşü gerçekleşti. Geç de olsa yeni bir başlangıç olması açısından elbette iyidir. Ancak tek yürüyüş olarak kalmamalı, ağaç katliamı temelindeki soykırıma karşı sürekli ve güçlü protesto eylemleri olmalıdır. Ayrıca ormanı bu biçimde kestirip yok eden TC devletinin ve AKP-MHP faşizminin kendisidir. Dolayısıyla bu durumu protesto ederken, “Devlet önlem alsın” denmemeli ve devletten çare beklenmemelidir. Zaten ormanı kestiren devlettir, böyle bir devletin de bunu engellemeyeceği açıktır. Kısaca katilden katliamı durdurması istenmemeli, katil durdurularak katliam engellenmelidir. Ormana, toprağa, enerjiye ve suya sahip çıkılmalıdır.

Avrupa ve Rojava’daki Kürt gençlerinin, enternasyonalist akranlarıyla birlikte Önder Apo’ya sahip çıkmaları ve Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü için sürekli eylem yapmaları iyidir. Bilinçli, coşkulu ve örgütlü olmaları da iyidir. Apocu gençliğe de zaten bunlar yakışır. Fakat bütün bunları daha çok büyütmeleri ve AKP-MHP faşizmine karşı direnişi her yerde daha çok geliştirmeleri gerektiği de açıktır. Özgürlük devrimine ve başta basın olmak üzere devrimci kurumlara sahip çıkmayı ve özgürlük savaşını her alanda geliştirmeyi bilmelidirler. Bu temelde direnen Apocu gençliği selamlıyor, üstün başarılar diliyoruz.

Kaynak: Yeni Özgür Politika