Güney Kürdistan ve Irak'taki durum çok tehlikeli!

Türk devletinin işgal hedeflerine henüz ulaşamamasının nedeni gerillaların verdiği tarihi direniştir. PKK, saldırıların sebebi değil. PKK, Kürdistan ile Irak'ta yaşayan tüm ulusların haysiyet ve onurunun çiğnenmesine izin vermeyen bir harekettir.

Son iki yılda Şii güçlerin Hewlêr'e yönelik saldırı ve tehditleri arttı. İran'da Şii cephesinin hakimiyetini hepimiz biliyoruz. ABD ve uluslararası güçlerin Ortadoğu'ya müdahalesi sürüyor. Suriye'den sonra İran'ı hedef alacak, yeni bir dizayn verecek. Bu herkes tarafından biliniyor. Bu sürecin uzaması, Erdoğan liderliğindeki BOP'un çökmesinin ve Şam'ın düşmemesi en büyük nedenlerinden biridir. Şam’ın düşmemesi için İran Süleyman Qasimi öncülüğünde tüm kaynaklarını seferber etti. İran, Şam düşerse sıranın Tahran’a geleceğini biliyordu.

 ABD ve İsrail, İran'ı 'esas düşman' ilan etti ve Hewlêr’i örgütlenme merkezleri olarak seçtiler. Bu nedenle İran bir süredir Hewlêr'i hedef alıyor ve saldırıyor. Güçler, bu saldırıları İran bağlantılı Heşdi Şabi çatısı altında gerçekleştiriyor. 13 Mart 2022'de İran devleti tarafından KDP’ye yönelik bir saldırı yapıldı. Bu yeni bir saldırı sürecinin başlangıcı oldu. KDP’nin ABD, İsrail ve Türkiye ile derin bağları olduğu sır değil. KDP ile Türkiye arasında doğal gaz konusunda yapılan son anlaşma nedeniyle Hewlêr İran'ın hedefi haline geldi. Devrim Muhafızları ilk kez Hewlêr’e resmi bir açıklama ile saldırıyı üstlendi.

Irak İçişleri Bakanı Fuad Hisên ile İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ve İstihbarat Bakanı Mahmud Alevi arasındaki görüşmede, Hisên’e bazı belgeler sunuldu. Belgeler CIA, MOSSAD ve MİT'in varlığına dikkat çekiliyor ve Irak'ın buna karşı adım atılması isteniyordu. Görüşmeler sırasında İran, Güney Kürdistan'da İran'a yönelik bir tehdide asla izin vermeyeceğini belirtti. Irak ise, İran'ın güvenlik endişelerine sebep olacak hiçbir çalışmaya izin vermeyeceğine dair söz verdi. Ancak Türk istihbaratının Hewlêr ve Dihok'ta ana merkezleri olduğunu hepimiz biliyoruz. Hewlêr'de 8 Haziran'da yapılan son saldırıda KDP bastırmaya çalışsa da Toyota tipi bir araçla hedef alınarak vurulmuştu. Aracın sahibi kim, içinde kimler vardı? Hewlêr'de neler olup bittiğini, kimsenin yaşamını yitirip yitirmedğini, KDP ve saldıran güçler çok iyi biliniyor.

KDP’NİN İŞBİRLİĞİ KAZANIMLARI TEHLİKEYE ATTI

İçeride KDP bölgenin yönetilmesinin önündeki en büyük engellerden biridir. Özellikle KDP, ortakları YNK ve Goran’dan bağımsız bir şekilde hareket ediyor. YNK ve KDP’nin şu anda karşı karşıya olduğu noktalardan biri de 10 Ekim 2020'de yapılan seçimdir. Cumhurbaşkanlığı makamı kanunen YNK’nin olmasına rağmen KDP bu makama da göz koydu ve Sadr başta olmak üzere birçok Iraklı parti ile anlaşarak YNK’den Cumhurbaşkanlığı’nı almak istedi. Ancak şu ana kadar Cumhurbaşkanlığı konusu, yeni bir Irak hükümetinin kurulması önünde düğüm olmuş durumda.

Öte yandan, KDP'nin Türkiye ile doğalgaz pazarlığı, Güney Kürdistan'ın yeniden işgal edilmesi, Irak egemenliğinin ihlal edilmesi, Irak ile Kürdistan Bölgesi arasındaki çatışmayı derinleştirdi. Irak Federal Mahkemesi, Irak'ın rızası olmadan bölgeye gaz ve petrol satışının yasa dışı olduğuna ve iptal edileceğine hükmetti. Yine ekonomik kriz de yaşamı zorlaştırdı. Benzin sorunu, araç sahiplerinin günlük olarak trafiğe erişmesini zorlaştırdı. Kürdistan Bölgesi'nden çıkarılan ve yabancı ülkelere taşınan petrol, halka yüksek bir bedelle iade ediliyor. Benzin fiyatı son zamanlarda 1000-1250 Irak dinarı arasında gidip geliyor. İşgal saldırıları ve KDP'nin Türk işgali ile işbirliği, bölgedeki durumu ve kazanımlarını tehlikeye attı. Hatta Kerkük ve Musul’un bile işgal edilmesi gündeme geldi. Güney Kürdistan bölgesindeki durum bu, Irak'taki durum ise Güney'den daha az değil.

IRAK’TA HÜKÜMET KRİZİ

Irak'taki en tehlikeli krizlerden biri, yeni bir hükümetin olmaması ve hükümetin çalışmaya başlamaması.  Çünkü mevcut durumda son 8 aydır ne yeni hükümet, ne de geçici hükümet kuruldu. Irak'ta şu ana kadar din ve mezhep sorunları çözülmüş değil. En son Sadr Hareketi lideri Muqteda El Sadir 73 milletvekili de dahil olmak üzere meclisteki tüm partileri istifaya çağırdı. Kısa bir süre sonra parlamenterler istifa dilekçelerini Sadr'a sundular. Gecenin ilerleyen saatlerinde Irak Meclis Başkanı Mihemed Helbûsî Sadr'ı ikna etmeye çalıştığını, ancak başarısız olduğunu ve istifasını onayladığını açıkladı. Sadr'ın bütün çabası çok partili bir hükümete sahip olmak. Sadr'a göre çok sesli olmayan bir hükümet Irak'a çözüm bulamayacak. Onun için tüm çabası çoğunluğu kazanmak ve parlamentoda güçlü bir söz sahibi olmak içindir.

Sadr'a bağlı milletvekillerinin genel istifalarının onaylanmasının ardından Nuri El Maliki başkanlığındaki Kanun Devleti, derhal toplantı yapılmasına karar verdi. Sonucun ne olacağı henüz belli değil. Bu durumda seçimin iptali gerçekleşebilir. Iraklı milletvekili Cewad Xezalî geçtiğimiz günlerde seçimlerin iptal edilmesini istedi. Bunun yanında  işgalcilere karşı çok az da olsa tepkiler var. Bu bağlamda, birçok şahıs ve Milletvekili yabancı birliklerin Irak topraklarından geri çekilmesi ve Türklerin Irak işgaline son verilmesi çağrısında bulunuyor.

Şimdiye kadar iyi bir sonuç alınamamış olsa da, bunun nedeni yeni bir hükümetin olmaması ve yine Irak Başbakanı Mustafa El-Kazimi ile gibi bazı Iraklı partilerin Türkiye ile güçlü bağları olması ve hatta 9 Ekim antlaşması. Ancak Iraklı taraflar arasındaki anlaşmazlık nedeniyle Türkiye bundan faydalanarak hem Kürdistan Bölgesi'ne hem de Irak'ın egemenliğine saldırmaktadır. Bu, Kerkük ve Musul da dahil olmak üzere Kürdistan Bölgesi için bir işgal tehdidi oluşturuyor. Türkiye'nin hedeflerine henüz ulaşamamasının nedeni gerillaların verdiği tarihi direniştir. 2014 yılında DAİŞ'in Irak ve Kürdistan'ın birçok bölgesini işgal etmesine engel olan gerilla direnişi, şimdi başta Zap, Avaşîn ve Metîna başta olmak üzere sınır boyunca direnerek Güney Kürdistan'ın tamamen işgal edilmesine engel oldu.

Bu gerçeğin anlaşılması gerekir. Türkiye bugüne kadar pek çok alanı işgal edemediyse, bunun nedeni PKK gerillalarıdır. PKK, saldırıların sebebi değil. PKK Kürtlerin, Arapların, Kürdistan ve Irak'ta yaşayan tüm ulusların haysiyet ve onurunun çiğnenmesine izin vermeyen bir harekettir. Eğer bir tavır konulacaksa bu işgalcilere karşı tepki olmalıdır. Aksi takdirde Irak, bir kısmı İran, bir kısmı Türkiye, bir kısmı da hegemonik güçler tarafından tamamen bölünecektir. Irak adında bir devlet kalmayacak ve tamamen yok olacaktır.