'Çatışmanın derinleşmesi Bağdat ve Hewlêr’i uçuruma sürükler!'

Ortadoğu Uzmanı Niyaz Hamid ile Araştırmacı Muhammed Hüseyin, ABD ile İran arasındaki çatışmaların derinleşmesinin Bağdat ve Hewlêr'i uçuruma sürükleyeceği uyarısında bulundu.

İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani ile Haşdi Şabi ikinci sorumlusu Ebu Mehdi Mühendis’in ABD tarafından öldürülmesinden sonra ABD ile İran arasında düşük yoğunluklu da olsa başlayan savaşın merkezi konumunda olan Irak’ı kötü günler bekliyor. Irak Parlamentosu, 5 Ocak’ta ABD güçlerini hedef alarak, Irak’taki yabancı güçlerin çıkarılması için karar aldı. ABD’den güçlerini çekmesi için takvim belirlemesini istemesi, buna karşı ABD Başkanı Donald Trump’ın, Irak’ın böyle bir şey yapması durumunda, Irak’a ağır ekonomik ambargo uygulayacaklarını açıklaması, bu ülkeyi bekleyen kötü günlerin boyutunu gösterdi.

Başurê Kürdistanlı Ortadoğu Uzmanı Niyaz Hamid, İran ve İran yanlısı Haşdi Şabi güçlerinin Irak’ta ABD çıkarlarını hedefleyebileceğini, bunun da Irak’a pahalıya mal olacağını belirtti. Amerikan Oil şirketinden Araştırmacı Muhammed Hüseyin ise Irak ve Başur'un parti liderleri, parlamento ve hükümetlerinin geri adım atmaya çalıştığını söyledi.

HAMİD: İRAN, SAVAŞI DIŞARIDA VERECEK

Ortadoğu Uzmanı Niyaz Hamid, Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani’nin ABD tarafından öldürülmesiyle, çelişki ve çatışmaların derinleştiğine dikkat çekti. Hamid, İran’ın, savaşı kendi topraklarından uzakta yürütme taktik ve stratejisini devam ettirerek, ABD’ye darbe vurmaya çalışacağını söyledi. İran’ın, izlediği savaş taktiği ile ABD’nin bölgedeki çıkarlarına darbe vurarak rahatlıkla zora sokabileceğini belirten Hamid, şöyle dedi:

"Nitekim Basra Körfezi'nde zaman zaman ABD’yi zorlayıp darbe bile vurabiliyor. Bu açıdan ABD ile olan savaşını bölgedeki ABD çıkarlarını hedef alarak yürütüyor ve böylece İran coğrafyasının savaş alanı olmasını engelliyor. 1988 yılında İran-Irak savaşı sona erip barış anlaşması imzalanacağı zaman Humeyni, 'bu zehri mecburen içiyorum' sözleriyle bu anlaşmadan rahatsızlığını dile getirmişti. Çünkü bu savaşta İran büyük yıkım yaşamıştı. O günden beri İran bir karar almış ve ABD veya başka bir güçle muhtemel savaşın kendi coğrafyasına girmesini engellemek için her türlü girişimde bulunmuştur."

Hamid, İran’ın Irak, Suriye, Lübnan, Filistin, Bahreyn, Yemen gibi ülkelerde oldukça güçlenmiş ve mevzilerini bu amaçla tahkim ettiği değerlendirmesinde bulundu. Hamid, ABD’nin hedefleyerek vurduğu Süleymani’nin, İran’ın kendisini güçlendirdiği bu geniş sahadaki güçlerinin koordinasyonunu sağlayan kişi olduğuna işaret etti. İran'ın, aldığı bu darbenin intikamını almak için geri adım atmayacağını belirten Hamid, şu hususlara dikkat çekti:

"Kanımca İran bu durumda geri atmayacak ve ABD’yi darbelemek için arayışlarını sürdürecektir. Ancak bunda öncelik askeri yöntem olmayacak, başka taktikler ve yeni yol-yöntemler deneyerek Kasım Süleymani’nin bölgede yürüttüğü planı uygulamaya devam edecektir. İran’ın taktik geliştirme ve manevra kabiliyeti yüksektir. Şimdi Kasım Süleymani’nin öldürülmesinin yarattığı şoku üzerinden atmaya çalışıyor.”

'ABD'Yİ SEÇİM SÜRECİNDE DAHA ÇOK HEDEF ALACAK'

Hamid, İran'ın, ABD’den intikâm almak için ABD seçim süreçlerini tercih edebileceğini belirterek, “İran seçimlerin arifesinde ABD’nin bölgedeki çıkarlarına darbe vurarak, hatta bölgedeki Amerikan askerlerini hedef alan saldırılarla asker cenazelerini ülkelerine göndererek ABD toplumunu etkileyip Trump’ın seçilmemesini sağlamak suretiyle Kasım Süleymani’nin intikâmını almak isteyecektir" dedi.

ABD-İran çelişki ve çatışmasının günden güne büyüyeceğini, İran'ın şimdilik geri adım atmış gibi görünse de ABD seçimleri yaklaştıkça Trump’ı köşeye sıkıştıracak güçlü hamleler geliştireceğini söyleyen Hamid, ABD’nin Kasım Süleymani saldırısı ile birlikte bölgedeki belirsizliği derinleştirdiğini ifade etti. Bu belirsizliğin Ortadoğu’yu umulmadık sürpriz gelişmelere de gebe bıraktığını dile getiren Hamid, “Tüm bölgemizi etkileyecek beklenmedik durumların da ortaya çıkabileceğini düşünmek gerekir” diye ekledi.

HÜSEYİN: TEHLİKE BÜYÜK!

ABD ile İran arasında Irak merkezli başlayan çatışmaların, siyasal, toplumsal ve ekonomik krizle boğuşan Irak’taki krizi daha da derinleştirdiğini belirten, Amerikan Oil araştırma şirketinden Araştırmacı-Ekonomist Muhammed Hüseyin, krizin derinleşmesinin Irak açısından ciddi tehlikeleri de beraberinde getirdiğini söyledi.

Irak Parlamentosu'nun, ABD güçlerini hedef alarak aldığı yabancı güçleri ülkeden çıkarma kararına ABD Başkanı Trump’ın verdiği tepkinin tehlikenin boyutlarını gösterdiğini belirten Hüseyin, şöyle konuştu:

"Bilindiği gibi ABD Başkanı Donald Trump, Irak Parlamentosu’nun aldığı ‘yabancı güçlerin Irak’tan çekilmesi’ kararından hoşnut olmadı. Trump ‘ABD personeli ve askerinin çekilmesini isteyen parlamento kararını 'olumsuz ve saygısızca bir karar' olarak nitelendirdi ve bunda ısrar edilirse Irak’a ekonomik yaptırım uygulayacağı tehdidinde bulundu. Bu durum, Irak’ı esas büyük krizin içine sürükler. Çünkü yaptırımlar gelişirse tıpkı İran gibi Irak da dışarıya petrol satamayacak, dolara ve dolar piyasasına erişemeyecek, Amerikan ve dünya bankalarından ihtiyaç duyduğu kredileri alamayacak, banka sistemi çökecektir. Bu büyük bir tehlikedir.”

'GERİ ADIM ATILIYOR'

Iraklı yetkililerin, Irak Parlamentosu Maliye Komisyonu üyelerinin, Irak’ın böylesi büyük bir krizi kaldıramayacağını, buna dayanacak gücü olmadığını açıkça itiraf ettiğini belirten Hüseyin, “Bu yüzden İran’a yakınlıklarıyla bilinen Iraklı Şii partilerin ve dini mercilerin yöneticileri, ileri gelenleri şimdi Irak Parlamentosu’nun aldığı karardan geri adım atma eğilimindedir. Irak’ın ABD askeri olmaksızın kendini ayakta tutup yürütebileceği bir duruma gelinceye kadar Amerikan askerilerinin Irak’ta kalmasını benimseyen bir atmosfer oluşmaya başladı” değerlendirmesinde bulundu.

Böyle bir süreçte, ne İran ne Irak ne de Başûrê Kurdistan'ın, Irak’ın ekonomik yaptırıma maruz kalmasını istemediğinin altını çizen Hüseyin, ekonomik ambargonun istenmemesinin gerekçelerini şu şekilde sıraladı:

"Birincisi; 1990’lı yıllarda ABD, BM ve Çok Uluslu Koalisyon Gücü Irak’a ambargo uyguladı. Irak halkı ve siyasi yetkilileri bunun ne tür sonuçlarının olduğunu, halkı nasıl sefalete sürükleyip yaşamını zorlaştırdığını biliyor. Irak bunu kaldıramaz.

İkincisi; Irak aynı zamanda İran ticari ürünleri için de önemli bir ekonomik saha-pazar oluşturuyor. Bu yüzden İran da bu dönemde Irak’ın böylesi bir ekonomik yaptırıma uğramasını istemez. Kuşkusuz Başûrê Kurdistan bölgesi de Irak ekonomisinin bir parçası olduğundan bu yaptırımlardan olumsuz etkilenecektir. Hatta Rojava-Kuzey Suriye’deki ekonomiye de olumsuz yansımaları olacaktır. Çünkü Rojava ile Başûr arasında karşılıklı mal değişimi, sınırlı ve kısıtlı ticaret ve kaçakçılık yoluyla da olsa bir ekonomik ilişki var. Bu nedenle Başûr’daki olası ekonomik kriz Rojava’yı da etkileyebilir. Bu ihtimal gözardı edilmemeli. Irak ve Başûr’daki durum elbette Türkiye’yi de etkileyecektir. ama bu etki daha az ve dolaylı yollardan olacaktır.

Bu nedenle şu an gerek Irak ve gerekse Başur’un tüm siyasi liderleri, yabancı güçlerin Irak’tan çekilmesini içeren Parlamento kararının geri çekilmesi için birtakım girişimler içindedir. Böylece İran’a yakın Şii gruplar ile Irak-ABD arasındaki krizin çapının küçültülüp ekonomik yaptırıma dönüşmesini engelleme tutumunun gelişmeye başladığı görülebiliyor.”

'EKONOMİK AMBARGO IRAK İÇİN İNTİHAR OLUR'

Hüseyin, Bağdat ve Başurê Kurdistan siyasi liderlerinin,hatta İran'ın da Irak ile ABD’nin bu yönlü bir çelişki ve krizle karşılaşmasını istemediğini, Irak’ı ABD’nin ekonomik yaptırımlarına maruz bırakacak bir tutumun, mevcut durumda Irak için intihar olacağının bilindiğini belirtti. Hüseyin, “Bu nedenle herkes kapılarını açık tutuyor ve şu an krizin kontrol edilebilmesi için Hewlêr ile Bağdat, Bağdat ile Tahran arasında bazı girişimler söz konusudur. Krizin soğutmaya alınması ve daha da büyütülmemesi girişimleri var. Yoksa aksi durum herkesin zararına olacaktır. Şimdiye kadarki somut durum budur” diye konuştu.

Somut durumun bu olmasına rağmen önümüzdeki günlerin neler getireceğini kestirmenin zor olduğunu ifade eden Hüseyin, bunun nedenlerini şöyle sıraladı:

"Iraklı Şii milis güçler bir pürüz çıkarmadan öylece durur mu? ABD Askeri komutası bu kadar sayıya, etki gücüne, siyasi askeri role sahip Şii milis güçlerinin Irak’ta mevcut pozisyonda kalmasına razı olur mu? Bedir, Asaib Ehlil Hak, Horasan, Şehid İmam Tugayları vb. güçler yine İran’ın alacağı kararlar çerçevesinde hareket etmeye devam eder mi? Bu ve bağlantılı birçok soruya, önümüzdeki günlerde yaşanacak somut gelişmeler neticesinde cevap bulabileceğiz.”