Tutsak kadın belediye eş başkanları: İnsanlık yitimliğine ses olmaya davet ediyoruz

Tutsak DBP'li kadın belediye eş başkanları: Peki o gün “Sen yaptın?” sorusuna vereceğiniz onurlu bir cevap için sözlerinizi, yapacaklarınızı bir edip yaşanan ölümlere insanlık yitimliğine ses olmaya davet ediyoruz.

Siyasi soykırım operasyonları kapsamında tutsak alınan DBP'li kadın belediye eş başkanları, yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, sözün bittiği yere gelindiği, Kürdistan’da yürütülen katliamlarla karşı yitirilen insanlığa karşı ses olunmaya çağrı yapıldı. 

Ankara Sincan Kadın Kapalı Cezaevi'nde tutsak bulunan Edremit Belediye Eş Başkanı Sevil Rojbin Çetin, Hakkari Belediye Eş Başkanı Dilek Hatipoğlu, Erciş Belediye Eş Başkanı Diba Keskin, Sur Belediye Eş Başkanı Fatma Şık Barut , Silvan Belediyesi Eş Başkanı Yüksel Bodakçı, Iğdır Belediye Eş Başkanı Şaziye Önder adına gönderilen açıklamada şöyle denildi :

“Vicdanlarımıza sığmayan bugünleri,tüm yakıcığıyla hissederken üzerimize düşen bir haykırışsa eğer; bu haykırışla vicdanlara sesleniyoruz.  Her gün acaba daha kaç çocuk, kaç genç, kaç kadın katledildi?                                                                    

Yanı başlarda duran Cizre'de, Sur'da, Silopi'de, Nusaybin'de acaba bu gün ne var neler yaşandı, neler yaşanıyor gibi nice sorular? 

Bu soruların yarattığı hislerimizi nasıl anlatalım. Anlatabilecek kelimeler var mı, yaşananların yarattığı duyguların izahı var mı?                                                                                      

Mesela acısıyla köz gibi yanan Miray bebeklerin annelerini nasıl anlatalım? 

Peki ailesiyle arasında yüz metre olmayan Taybet anaların cansız bedenlerine ulaşamamanın acısı! Sokakta cansız bedenlerde ölen insanlık nasıl tarif edilir?

Doğmamış bebeklerle, kaybedilen yeni yaşamlarla; kaybolmalarımızı nasıl yorumlayacağız?                                                                             

Ölümlerle sınandığımız günlerden geçiyoruz. Her gün ölümün güncesini tutuyoruz! Bunlar hikaye değil yaşanan ve yaşatılanlar birer gerçek. İnsanlık bu kadar paramparça olurken; “İnsanım” demenin neresindeyiz acaba? Merak ediyoruz. 
Bu gün savaş hukukuna bile sığmayan yıkımlara, katliamlara tanıklık ediyoruz. Sözcüklerin muhtevasını yitirdiği bugünlere daha fazla tanıklık etmemek, yarın “Geç kaldık” dememek için kimin elinden ne geliyorsa birlik ruhuyla yapma zamanı olduğuna inanıyoruz.. 
Peki o gün “Sen yaptın?” sorusuna vereceğiniz onurlu bir cevap için sözlerinizi, yapacaklarınızı bir edip yaşanan ölümlere  insanlık yitimliğine ses olmaya davet ediyoruz. Bugünün onurlu duruşu, gelecek nesle bırakacağımız birlikte yaşamın umudu olsun. Yoksa sonlar bir ağıdın gözyaşlarına hapsolmuş olacak."