KJK: Komplonun 18. yılı iktidarcı komplocu güçlerin yenilgi yılı olacaktır

KJK, tüm kadınları ve Kürt halkını komplonun 18. yılında özyönetim direnişlerini sahiplenmeye ve yapılan katliamların hesabını sormaya çağırdı. KJK, “komplonun 18. yılı iktidarcı komplocu güçlerin yenilgi yılı olacaktır diyoruz” dedi.

KJK Koordinasyonu, 15 Şubat komplosunun yıldönümünü yaptığı açıklama ile lanetledi. KJK açıklamasında, “Dünya sisteminin içine girdiği çıkmazı uluslararası güçlerin çıkarları temelinde aşılması amacıyla tek alternatif güç olan halkların özgürlük çizgisini etkisizleştirmeyi hedeflemiştir. ABD-İsrail-İngiltere öncülüğünde uluslararası güçler kirli ittifaklarla tarihin en büyük ve kirli komplosunu gerçekleştirmişlerdir. 15 Şubat 1999’da Önderliğimiz şahsında Ortadoğu halkları uluslararası komployla esaret altına alınmak istenmiştir. Bu temelde 18. yılına giren uluslararası komployu ve komplonun içinde yer alan güçleri lanetliyor, komplocuların yenilgisini halkların özgürlüğü temelinde geliştireceği demokratik ulus inşası sağlayacaktır diyoruz. Başta İmralı’da yüzyılın direnişini sergileyen Rêber Apo’yu saygıyla selamlıyor, Önderliğimiz etrafında ateşten çember oluşturan kahraman şehitlerimizi büyük bir minnet ve saygıyla anıyoruz. 18 yıldır Önderliğimizin İmralı’da geliştirmiş olduğu özgürlük perspektifleriyle direnişini daha fazla derinleştiren kadınları ve halkımızı selamlıyoruz” denildi.

‘ULUSLARARASI KOMPLO BOŞA ÇIKARTILMIŞTIR’

KJK açıklamasında devamla şunlar belirtildi:

“Önderliğimiz üzerinde gerçekleştirilen komplo, bölgede gerçekleştirilen soykırım operasyonlarının en temel uzantılarından birisi olmuştur. Kürt halkı üzerine geliştirilen soykırım halkasının en kapsamlısı olarak gerçekleştirilen uluslararası komplo Önderliğimizin, halkımızın ve şehitlerimizin kahramanca direnişi karşısında boşa çıkarılmıştır. Uluslararası komplocu güçler komplonun devam etmesi için saldırılarına hiç ara vermeden halkımıza ve tüm değerlerimize sistemik anlamda yönelmektedir. Önderliğimiz yaşama yeniden anlam verme, kültürel değerlere sahip çıkma, kadının tarihsel gücünü ve iradesini yeniden kazandırmak için büyük bir direnişle komployu boşa çıkarmayı başarmıştır. Bu çabaların sonucunda halkımız Önderliğimizin geliştirdiği soykırımdan kurtuluş perspektifleri olarak ele aldığı savunmalar ışığında direnişini derinleştirmiştir. 3. Dünya Savaşı’nın fiilen yaşadığı bu günlerde inkar edilemez düzeyde halkların özgürlük çizgisini temsilen bir bölge gücü haline dönüşen özgürlük hareketimiz her türlü iktidarcı-çıkarsal politikanın karşısında temel belirleyen güç pozisyonundadır. Uluslararası güçlerin hesabı temelinde bölgenin yeniden paylaşılması ve işbirlikçi Kürtlerin aracılığıyla Kürt halkının bir kez daha sömürülerek bu güçlerin politikaları gerçekleştirme aracı yapılma hesapları boşa çıkmıştır. Kadın öncülüklü özgür Kürt duruşu kendi sistemini oluşturma ve halklar adına alternatif olma gücüne ulaşmıştır.

Soykırımcı ulus-devlet sistemine karşı Önderliğimizin demokratik ulus perspektifiyle kendisini yeniden örgütleyen halkımız, demokratik özyönetim direnişiyle kendi statüsünü belirlemiştir. Kadınla özgürlük temelinde demokratik birliğini gerçekleştirme, doğayla uyumlu birlikteliğini yenide kurma ve halkların özgürlük ve eşitlik temelinde birlikte yaşama inancını her günkünden daha kararlı bir biçimde sağlamaktadır. Bu perspektif doğrultusunda bugün Rojava’da büyük zaferlere imza atmıştır. Bakurê Kurdistan’da halkımız soykırımcı ulus devlet geleneği karşısında kahramanca direnmektedir. Halkımız Komplocu, soykırımcı zihniyetle teorik ve ideolojik anlamda mücadele ederken, tarihten intikam alırcasına muazzam direnmektedir. Gelişen bu direniş yok edilmeye, karşı varlık mücadelesidir.

Soykırımcı güçler halkımızı sessizliğe boğmak için uluslararası komploya yeni halkalar eklemeye çalışmaktadır. Son olarak halkımızın demokratik özerk yönetimlerle kendi yaşamını sürdürme tercihi Cizre, Sur somutunda büyük direnişlere tanıklık etmiş, düşmanın bütün yönelimlerine rağmen halkımız tercihini özgürlükten yana yapmıştır. Aylardır ablukaya alınan Kürt Şehirleri büyük bir saldırıya maruz kalmış, faşist Erdoğan’ın devleti her türlü çete güçleriyle kadınlara ve halkımıza büyük bir katliam dayatmış, buna rağmen boyun eğdirememiştir. Her türlü insanlık dışı saldırı ve işlenen savaş suçlarına rağmen uluslararası güçlerin sessizliği komploculuğun ortaklığından kaynaklanmıştır. AİHM bile adını taşıdığı insan haklarına ters davranmış, bir kez daha iktidarcı devletlerin çıkarlarını hayata geçirme sınırlarında insanı ve insanın haklarını tanımladıklarını ikiyüzlüce ortaya koymuştur. Cizre’de Önderlik çizgisi direnmiş, uluslaraarası komplonun devam eden ittifakları katliama sessiz kalmış, katliam geliştirmiş, tarihe insanlık adına büyük bir utanç kazınmıştır. TC çeteleri Cizre Botan da gelişen direnişi kırmak için kadın bedenine ve kadının yarattığı tüm değerlere vahşice saldırmaktadır. Bunun temel nedeni yaşadığı yenilginin sonsuz hezimetidir. Öfkelerinin ortaya çıkardığı bu durum yenilgiden başka birşeyle açıklanamaz. Kürt kadını çıplaklığın, savunmasızlığın ancak kültürel değerlerinden yoksun bırakılmak olduğu bilincini yakalamıştır. Bedeni utanç duyulması gereken birşey değildir. Eğer düşman karşısında direnmiyorsa, düşmanın yok etmeye çalıştığı kültürel değerlerine sahip çıkmıyorsa utanç duyması gerektiğini bilmektedir. Bu nedenle hem kadın soykırımına hem de halkımıza dönük gerçekleştirilen kültürel soykırıma karşı direniş ve onur elbisesini giyinmiştir. Hiç bir faşist güç bu elbiseyi çıkaramaz ve bu gücün karşısında yenilgiye uğramaktan kurtulamaz.

‘ULUSLARARASI KOMPLOYU KESİN YENİLGİYE UĞRATMAK SİSTEMİMİZİ OLUŞTURMAKTAN GEÇER’

Uluslararası komployu kesin yenilgiye uğratmak kadınlar ve halklar olarak kendi sistemimizi oluşturmaktan geçer. Önderliğimiz öncülüğünde gelişen özgürlük mücadelesi sorunların çözümünü öz gücümüzle gerçekleştirme yolunu benimsemiştir. Bu anlamda atılan adımlar stratejiktir, geriye düşülemez. Başta kadınlar olmak üzere halkımızın yaşamını buna göre örgütlemesi, devletle yollarını kesin olarak ayrıştırması ve öz güç-öz irade temelinde hiç bir tereddüde yer bırakmaksızın mücadelesini yükseltmesi gerekmektedir. Cizre’de gerçekleştirilen katliam halkımıza öngörülen gelecektir. Bizim katliamımız üzerinden iktidarın, faşizmin, her türlü soysuzluğun kendisini örgütlemesine izin veremeyiz. Başta katledilen insanlarımız olmak üzere Kürt halkına reva görülen bu katliamcı, çeteci duruş her türlü cevabı bulmak durumundadır. Faşist-çete devlete vereceğimiz cevap amansız bir mücadele ve başarı temelinde intikam almaktır. Önderliğimiz özgürlüğü sağlanana ve ülkemiz kendi adı ve kimliği temelinde adlanana kadar büyük bir intikam gücüne dönüşmek durumundayız. Şehitlere vereceğimiz en temel cevabımız budur.

‘BÜYÜK HESAP SORMAYA ÇAĞIRIYORUZ’

Bu temelde tüm kadınları ve halkımızı uluslararası komplonun 18. yılında özyönetim direnişlerini sahiplenmeye ve yapılan katliamların hesabını sormaya çağırıyoruz. Uluslararası komploya karşı direnerek, demokratik Türkiye ve özgür Kürdistan'ı inşa ederek ancak bölge halkları ile barış içinde yaşayabiliriz. Olacaksa bir yaşam Önderliğimizin özgürlüğü temelinde onurlu ve özgür olmak durumundadır. Cizre şehitleri onurumuzdur, uluslararası komplocu güçler karşısında Önderlik çizgisinin en büyük savunucularıdır diyor, anıları önünde saygıyla eğiliyoruz. Kadınları, halkımızı, demokratik kamuoyunu, devrimci-demokratik güçleri özgürlük cephesini ortaklaşmaya ve ortak mücadeleye çağırıyor, komplonun 18. yılı iktidarcı komplocu güçlerin yenilgi yılı olacaktır diyoruz. Herkesi büyük direnmeye, büyük savaşmaya, büyük kazanmaya, büyük hesap sormaya, Önderliğimizle, özgür ülkemizle büyük buluşmaya çağırıyoruz. Bu sürecin gerektirdiği gibi davranmamak komplocu güçlere ortak olmaktır. Bizler kadın özgürlük hareketi olarak Önderliğimiz karşısında yetersiz yoldaşlığımızı aşma, halkımızı özgürlükle buluşturma, şehitlerimizin anısını başarıyla taçlandırma sözüyle bir kez daha komployu lanetliyor, büyük bir intikam gücü olarak amansız mücadele edeceğimizi ve kazanacağımızı belirtiyoruz.