Kato’nun kadınları: Zozan ve Eylem

Zozan Tolhildan, Eylem Dağlı iki asi yürek, direnişçi kadın belki fiziki aramızda bulunmuyorlar. Fakat sergiledikleri direniş ile hem kendi köylerinde hem Colemerg’de hem de Kürdistan Özgürlük Mücadelesinde büyük bir etki yarattı.

Asi, isyandan gelir. Kötülükleri kabul etmez ki isyan eder. Yüzyılların kötülüklerine baş eğilmemiştir çünkü. İsyanın sesini duyacak ise dağlardır. Bu yüzden dağların yolunu seçmiştir onlarca binlerce genç yürek, genç kadın, genç erkek. Zozan Tolhildan, Eylem Dağlı asi ruhlarını özgürlük mücadelesi ile buluşturdu. Halkı için direndi. Her insanın doğarken sahip olduğu hakları bile elinden alınan, özgürlük tutkusu halkı için...

İki yoldaş 2002 yılında tasfiyecilerin PKK hareketini bitirmek istediği, faşist Türk Devleti’nin, ‘PKK bitti’ dediği dönemde Colemerg’in Kaymaklı köyünden özgürlük dağlarına doğru yol aldılar. ‘PKK asıl şimdi güçleniyor’ demek, halkın mücadelesini yeniden yeşertmek için...

Hem çocukluk arkadaşı hem de amca kızları olan gerillalar Zozan ve Eylem, Colemerg’in Kaymaklı köyüne bağlı Doğanca mahallesinde dünyaya gelirler. Giravi aşiretinin saf, temiz, dürüst yönlerini alan genç yoldaşlar bu özellikleri ile yoldaşlarının yüreğinde akarlar.

Eylem Dağlı 1984 yılında, Zozan Tolhildan da 1985 yılında doğmuşlardır. O dönemlerde Kaymaklı ve Doğanca’da PKK’ye katılım pek yoktur. Faşist Türk Devleti’nin köy sakinlerine olan işkence ve baskılarına köy halkı isyan etse de bu durumun katılıma çevrilmesi zayıf kalıyordu. Özellikle 1994’te Türk Devleti tarafından zorla boşaltılan köylerden biri olması, gençlerde bir öfkeye neden olmuştu. Colemerg’te de bu öfke PKK’ye katılım ile sonuçlanmıştı. Bu tür saldırıların yoğunlaştığı bir dönemde Zozan ve Eylem’in katılma kararı köyde önemli bir etki yaratmış ve o günden bugüne birçok genç kız, genç erkek Zozan ve Eylem’in yol sürdürücüsü olmuştur.

BOTAN’DA GÖRÜŞMEK ÜZERE

İki çocukluk arkadaşı, amca kızı, yoldaş gördükleri yeni şervan eğitiminden sonra farklı yerlere düzenlenirler. Eylem Behdinan, Zozan ise Kandil alanlarına gider. Doğdukları topraklar, Botan’da görüşmek üzere... Her ikisi de gittikleri alanlarda güçlü bir şekilde katılım sergilerler. Botan alanı her ikisinin de yüreğine işlemiştir. Kim durdurabilirdi ki onları... Her ikisi de ilk giden olmak istiyordu. Çünkü akraba olmaları nedeniyle biri giderse diğeri gidemeyebilirdi. Botan’a ilk giden Eylem olmuştu. Colemerg’in çalak kızı Botan’a gitmeyi başarmıştı. Ama Zozan, Eylem’e içten içe çok kızmıştı. Çünkü kendisinin Botan’a gitmesi güçleşmişti.

O’NU DURDURMAK NE MÜMKÜNDÜ

Yol arkadaşı KJK Koordinasyon Üyesi Emine Erciyes, Eylem Dağlı’yı şöyle anlatılıyor: “Eylem, gerillaya katılımının ilk yılında gruplara girmeyi başarmıştı. Fakat henüz yeni olması gerekçesiyle çıkarılmıştı, bundan sonraki iki yılı kuzeye gidişin koşullarını yaratmak olarak geçmişti. Bunu kaba bir dayatmayla değil, kendini her yönlü, ideolojide derinleşerek, pratikte yetkinleştirerek yaratmaktaydı. 2005 kışında Ş. Beritan Akademisinde eğitim gördü. Bundan sonra artık Eylem’i kim tutabilirdi. Su gibi akarak, rüzgar gibi uçarak gitti. Bizlere ancak başarı dilekleriyle O’nu uğurlamak düşüyordu. Başaracağına inanarak kuzey yolculuğunu takip ettik. Asiliği, inatçılığı, emekçi özü, hangi koşullarda, nerede olsa, O’nun için başarmanın temelini oluşturuyorlardı. Özünü korudukça başarılı olmasını hiçbir şey engelleyemezdi.”

HAYALLERİ BÜYÜKTÜ

Bir Başka Gerillanın Dilinden Eylem Dağlı: “Ben Eylem arkadaşa hiçbir zaman Eylem demezdim, ona Çalak derdim. Çünkü Eylem’in Kürtçe karşılığı Çalak’tı. Eylem arkadaşın öyle bir karakteri vardı ki, her zaman eylem içinde olan bir yapıya sahipti. Kendi yaşamında da, arkadaşının yaşamında da eylemi esas alırdı. Ona göre insan eylemle yaşamalıydı. Kendisi boylu poslu olmasına rağmen yaşı çok küçüktü. Fiziki yapısından dolayı da kimse eylem arkadaşa yaşı küçük birine davrandıkları gibi davranmazdı. Eylem arkadaş da hiçbir zaman kendisine küçükmüş gibi davranılmasına öyle, bakılmasına izin vermezdi. Onun hayalleri, duyguları, düşünceleri çok büyük olduğu için kendisini küçük görmez, kimsenin de öyle görmesini istemezdi.

Ben ve Eylem arkadaş Şehit Beritan Akademisi’nde 2006 yılında birlikteydik. Akademinin en küçükleri bizlerdik. Ancak Eylem arkadaş hiçbir zaman bırakmazdı ki arkadaşlar kendisine küçük gözüyle baksınlar. Kendisine öyle bakanları eleştirirdi. ‘Ben gerillayım, ben devrimciyim, siz nasıl bana küçükmüşüm gibi yaklaşırsınız’ derdi. İstiyordu ki arkadaşlar kendisine yüreği yanarak bakmasınlar. Ben buraya savaşmaya gelmişim, halkımın savaşını yapmaya gelmişim diyerek kendisine öyle bakılmasının önüne geçmeye çalışıyordu.”

O’NUN KİTABINDA GERİ ADIM YOKTUR

Emine Erciyes Eylem’i anlatmaya şöyle devam ediyor: “Eylem’i hangi kelimelerle anlatabilirim diye düşünüp duruyorum. Sade, açık, net, emekçi, asi yanlarını,O’nda somutlaşan özgürlüğü, hangi kelimelerle dile getirebilirim. Eylem yoldaşımız, Zagros dağlarının kucağında filizlenen özgür insan özünden bugüne dek gelen bir esinti, bir ışıltı. O’nu en iyi böyle tanımlayabilirim. Hakkari insanında, kadınında tarihten bugüne kadar gelmeyi başaran insanlık özünü, özgürlüğü kişiliğinde taşıyan bir kişilik. Bugün bu özgürlük Kürtlere dayatılan baskı ve zulme karşı direniş ve asiliğinden taviz vermemek olarak somutlaşmakta. İşte bu noktada Eylem arkadaşın kişilik çizgileri, yaşama ve mücadeleye katılımı bana Hakkari’nin özgür özünü anlatmıştır. O’nda özgür Kürt kadınının sade ve temiz duyguları, asi ve inatçı kişiliği, her şeye güç yetirebilme becerikliliği görülmekteydi.

Eylem deyince ilk akla gelen özellik asilik olmalı. Kendine güvenli, geri adım atmak nedir asla bilmeyen, sözünde dobra, net ve ısrarcı. Ne düşündüğünü kimseden sakınmayan, bildiği inandığı doğruyu kim olursa olsun yüzüne söyleme açıklığı ve rahatlığı vardı. Bazen doğru bildiğinde inat etmesi, ya da doğruyu bu kadar korkusuz, dobra söylemesi bazılarının zoruna giderdi. Fakat Eylem’in kitabında geri adım atmak yoktu. İnandığı doğrular yolunda baş koymuştu. Neden geriliklerle çatışmaktan geri dursun ki. Doğruları, inkar edenlerden korumak kadar, gerilikleri dayatarak boğmak isteyenlerle de aynı keskinlikle mücadele ederdi. Asiliği, inatçılığı kuru bir dayatmacılık değildi. O’na mücadele gücü veren özgürlük çizgisinde netliğinin getirdiği bir radikallikti.”

DİRENİŞİ DÜŞMANI KORKUTTU

Botan’ın yürekli kızı 2005’te gittiği Botan’da 3 yıl kalır. Botan’da da güçlü bir katılım sergileyen Eylem Dağlı 2008’de Besta’da girdiği bir çatışmada yaşamını yitirir. Yol arkadaşlarından dinlemeye devam edelim: Sarya Botan:“Eylem arkadaşın şahadeti onu tanıyan tüm arkadaşları olduğu gibi beni de çok etkiledi. 2008 baharında Cudi’den Besta’ya geçtiğini duyduk ve aradan kısa bir süre geçmişti ki şehit düştüğü haberi geldi. Bir özgürlük yolcusu daha özgürlük adına yapabileceği birçok şey varken, güzel ve özgür günlerin hayaline canını feda etmişti. Yaralı olarak TC ordu güçlerince yakalandığı ve vahşi işkencelerle katledildiğini duyduk. TC özgürlükten ne kadar korktuğunu yaralı bir özgürlük savaşçısına yaptığı vahşi uygulamalarla göstermişti. Eylem yoldaş bu vahşete karşı, asi özgürlükçü özüne yaraşır bir direnişle cevap vermişti. TC ordu güçleri Eylem yoldaş şahsında gerillanın iradesini kırmak isterken, Eylem yoldaşın direnişi onları korkutmuş ve paniğe sokmuştu. Eylem yoldaş inandığı gibi yaşadığı gibi, inandığı yolda direnerek şehit düşmüştür. Kişiliği, yaşam tarzı olarak bizlere örnek, mücadele çizgisi kavgayı daha da yükselterek yürümenin emridir. Tüm özgürlük şehitleri yarım kalan güzel yaşamlar olarak özgürlük çizgimizi keskinleştirirken, yürüyüşleri hiçbir zaman yarım kalmayacaktır.”

SÖZLERİNİ TUTTULAR

Zozan akademi eğitimini bitirir ve Botan’a doğru yol alır. Çocukluk hayallerini paylaştığı yol arkadaşı Eylem ile yüreklerini birleştirmek ve orada mücadelelerini devam ettirmek için. Kendi ısrarı ile Botan’a gider. Botan sahasına ulaştıktan sonra ısrarla Colemerg alanında çalışmalara katılmak ister ve bu isteği de gerçekleşir. Eylem mücadelesini Botan’ın kalbi Cudi’de vermişti. Zozan da Colemerg alanına gitmişti. Zozan’ın cenneti, dünyaya gözlerini açtığı, çocukluğunu geçirdiği, annesinin elini tutarak tandıra gittiği, ilk sevinçlerini ve acılarını yaşadığı Kato Marinos idi. Zozan burada doğup büyüdü, burada savaştı. Birbirlerine verdikleri sözleri tutmuşlardı. Yürekleri Botan’da birleşmişti. Eylem bir ağıt olmuştu ve anaların dudaklarında yankılanmıştı. Zozan da Eylem’in davasını omuzlamıştı.”

KİŞİLİĞİ ZAGROSLARI ANDIRIYORDU

Zozan, Botan’da büyük bir mücadele verir. Mücadelesi, yoldaşlığı büyük etki yaratmıştır. Zozan Tolhildan, altı yıl Kandil alanında kalır. 1 Haziran hamlesine katılır. Kendisini her yönden geliştirir, özellikle de askeri anlamda.

Zozan’ın kişiliğini, yaşam duruşunu yoldaşlarından Zin Koçer şöyle dile getiriyor: “Zozan Tolhildan, Colemergli bir genç kızdı. Zagros dağları kadar kadimdi. Çarçella dağı kadar güzel ve uyumlu bir endamı vardı. Saçları Cilo’ya çıkan patika yolları gibi büklümlü ve kaygandı. Bir de gözleri dört cenneti bir araya getiriyordu. Ateşin şavkından çok onun gözlerinin ışıltısının güzelliği yansıyordu. Şairler görse onun yüzünden esinlenerek cenneti tarif ederlerdi.

 Zozan, ülkesi gibi rengârenkti. Bağrında her renk vardı onun, her türlü rengi severdi. Onun bulunduğu yer bahar mevsiminin güzelliğine bürünürdü. Her taraf yeşillenir, ağaçlar dal budak salardı. Sonbahar geldiğinde yoldaşlarının kokusunu yanında taşırdı. Tıpkı cennet kokusu gibi… Kış geldiğinde karda üşüyen ellerini ruhunun sıcaklığıyla ısıtırdı. Yazın ise kızgın güneş altında yoldaşının yüzüne vuran gölgeydi.

Yoldaşım Zozan, dışarıdan bakıldığında çok sert gözükürdü. Ama onu tanıdığınızda yağmur kadar yumuşak ve sevecen olduğunu görürdünüz. Onun kişiliği Zagrosları ne kadar da andırıyordu. Elbette, Çarçella da öyledir!”

ANISINA BAĞLI KALACAĞIZ

Zozan Tolhildan, 4 yıl boyunca Botan’ın dağlarında mücadeleyi en aktif bir şekilde verir. Öyle ki zorlu Botan dağlarında önemli görevler de üstlenir. Faşist Türk Devleti’nin gerillaya saldırılarının yoğun olduğu bir dönemde 7 Ekim 2011’de Türk Savaş uçakları tarafından vurularak yaşamını yitirir. HPG-BİM’in Zozan Tolhildan için yaptığı açıklama ise şöyle idi: “Zozan arkadaşımız mücadelemize aktif olarak katılım sağlamış bir çevre de büyümüştür. Kürdistan Özgürlük Mücadelesinin yürüttüğü bu zorlu mücadeleyi daha küçük yaşta tanıyan Zozan arkadaşımız bu büyük direniş mücadelesinin yılmaz bir savaşçısı olmayı daha erken yaşlarda duygu ve düşüncelerinde yaşamıştır. O kararlılıkla yürütülecek olan bu görkemli direnişi sahiplenmeyi esas alarak kendini yetiştirmiş ve gelişimini sağlamıştır. Doğu Kürdistan’dan Güney Kürdistan’a ve en son Botan da gerilla mücadelesini yürüten Zozan arkadaşımız halkımızın direnişçi geleneğini TC ordusunun aralıksız süren saldırılarında Fedai bir ruhla karşılayarak göstermiştir. Yiğit ve direnişçi Kürdistan kadınını direnişiyle ortaya koyan Zozan arkadaşımızın şahadetini saygı ile karşılıyor anısına bağlılığımızı tüm saldırıları boşa çıkaracak kararlılıkla göstereceğimizi belirtiyoruz.”

Zozan Tolhildan, Eylem Dağlı iki asi yürek, direnişçi kadın belki fiziki aramızda bulunmuyorlar. Fakat sergiledikleri direniş ile hem kendi köylerinde hem Colemerg’de hem de Kürdistan Özgürlük Mücadelesinde büyük bir etki yarattılar. Direnişleri ile düşmanı korkuttular. Her iki genç kadın PKK’ye katılımları ile beraber çevrelerinde, köylerinde de katılma boyutunda artış yaşandı. Yurtsever fakat katılım oranı az olan köy şimdi katılımın en yüksek olduğu köyler arasına girdi. Onun dışında feodalliğin hakim olduğu köyde yavaş yavaş değişimler, Önderlik felsefesi temelinde yeniden bir yaşam hakim olmaya başladı. İki genç kadın kendi köylerinden başlayıp Kürdistan’ın geneline yayılacak özgürlük mücadelesini son nefeslerine kadar verdiler. Bizlere kalan ise özgürlük diye haykıran yüreklerin mücadelesini aktarmak.

...