Nazım ve Cihan

Kuzey Kürdistan’da faşist Türk devletinin baskılarına rağmen, Kürdistan ve Türkiye’nin birçok alanında gazetecilik yaparak hakikatin sesi oldu Nazım ve Cihan.

NAZIM DAŞDAN - CİHAN BİLGİN

Nasıl anlatılır bilemiyorum ama anlatmak gerektiğinin bilinciyle kelimelerimi dökmek istiyorum. Gözlerimizi yine iki gazeteci arkadaşımızın şehadet haberiyle açtık. “Yine” diyorum çünkü faşist Türk devleti, Kürt düşmanlığını nefes almadan sürdürüyor.

Alışmayacağız; bu saldırılara, bu soykırıma ve bu Kürt düşmanlığına!

Nazım Daştan ve Cihan Bilgin yoldaşlarımız, özgür basının sesi oldular. Kuzey Kürdistan’da yürüttükleri gazetecilik mücadelesini, Rojava’nın kadim topraklarına taşıdılar.

Kuzey Kürdistan’da faşist Türk devletinin baskılarına rağmen, Kürdistan ve Türkiye’nin birçok alanında gazetecilik yaparak hakikatin sesi oldular.

Engellemelere, baskılara ve tehditlere rağmen, hiç kimse Nazım ve Cihan’ın kamerasını elinden alamadı, kalemini kıramadı.

Nazım Daştan, Ağrı’nın eşsiz güzellikleri içinde büyüyen bir Kürt genciydi. Ağrı’da büyüdükçe ve bilinçlendikçe, gazeteci olmaya karar verir. Faşist Türk devletinin topraklarında yürüttüğü soykırıma duyarsız kalmayarak, bu kararı verir ve gazeteciliğe adım atar. Kendini, halkına karşı yapılan haksızlıkları, zulümleri ve işkenceleri duyurmaya adar. Halkına yapılan adaletsizliğin sesi olunca da faşist Türk devletinin hedefine girer ve zindana atılır. Zindanda kaldığı süre boyunca, iradesini kırmaya çalışan düşman bunu asla başaramaz. Aksine, zindandan çıktığında daha dirençli ve daha güçlüdür. Halkının sesi olmak için daha da azimlidir, çünkü gazeteciliğin vicdan gerektiren bir meslek olduğunu iyi bilenlerdendir.

Rojava, Nazım için bir anlam, bir erdem ve bir mücadele alanıydı. Halkına yapılanları hep en derinden yaşadı. Kaleminin ve yüreğinin güçlü olması da bundandı. Kuzeydoğu Suriye’ye yapılan saldırıları an be an tüm dünyaya duyurabilmek için büyük bir emek ve mücadele verdi. Nazım Daştan, kendini halkının mücadelesine adayan yüreği güzel yoldaşım, hep bizimlesin…

KADININ SESİ, KULAĞI OLDU CİHAN

Cihan, adı gibi yalın yoldaşım…

Midyat’ın solgun sarı taşlarının dizildiği sokaklarda büyüdü. Kürt kadının en yalın haliydi, Cihan. Mardin kadını, toprağına ve ülkesine aşıktır hep. Cihan da büyüdüğü güzelliklere hayran kalarak şekillendi. Midyat, halk mozaiğiyle bilinir. Cihan, bu mozaik içinde kendi Kürt kimliğini koruyarak, Ermeni, Süryani ve Arap halklarıyla tek yürek olup meydanlarda ses oldu.

Cihan, özgür kadın kimliğinin mücadelesini en iyi şekilde verenlerden biri oldu. Bakur’da yürüttüğü gazetecilikte büyük bir ivme kazandı. Türk faşist devletinin baskılarına aldırış etmeden, kadının rengi, sesi ve kulağı oldu, alanlara kamerasıyla aktı. Güçlü kalemiyle, yüreğinden geçenleri kelimelere döktü. Kelimeleri, cümleleri kadınların yüreğine dokunarak, onlara ses oldu.

Cihan, Rojava Devrimi’ni en yalın şekilde anlayan ve uygulayan yoldaşlarımızdan biri oldu. Estetik bakış açısı ve duyarlılığıyla, Kürt halkının ve tüm halkların duymak, izlemek isteyeceği bir gazeteci oldu.

Nazım ve Cihan, haber peşinde koşarken katledildiler. Tıpkı Gulistan ve Hêro gibi… Gulistan ve Hêro aramızdan ayrıldı, ancak binlerce Gulistan ve Hero var. Bu mücadele her zaman büyük bir direngenlikle ve kararlılıkla devam edecek. Nazımlar doğacak, Cihanlar alanlara akarak ses olacak! Doğru habercilik peşinden giden yüreği güzel yoldaşlarım, her zaman yüreğimizde filizleneceksiniz…