DAİŞ çeteleri Nusra bayraklarıyla Türkiye’ye geçmiş

DAİŞ davasında adını en fazla telaffuz edilenlerden biri olan İlyas Aydın, DAİŞ’e katılmadan önce Suriye’ye gelerek DAİŞ sözcüsüyle görüşüp Türkiye’ye döndüğünü, Türk istihbaratının da buna göz yumduğunu söyledi.

Suriye Demokratik Güçleri’nin (QSD) elindeki DAİŞ çetelerinden biri olan İlyas Aydın (Ebu Ubeyde Turki) Türkiye’de örgütlenen ve daha sonra birçok elemanı DAİŞ çetelerine katılan dini cemaatler ile Türk devletinin bunlar üzerindeki politikalarını anlattı. 2014 yılının yaz aylarında DAİŞ’e katılan İlyas Aydın, 2017 Aralık ayında iç çelişkiler ve çatışmalar nedeniyle DAİŞ’ten kaçtığını söyledi. İlyas Aydın 30-31 Aralık tarihinde Suriye’den Türkiye’ye kaçmaya çalışırken Serekaniye sınırında QSD tarafından yakalandı.

DAİŞ içinde kendi tanımlarıyla Şam vilayeti (Suriye’nin tamamı) ideolojik alan genel emirliğini yapmış olan İlyas Aydın, 2014 yılında İdlib’de DAİŞ'le ÖSO, Cephet El Nusra, Ahrar u Şam gibi örgütler arasında yaşanan çatışma sürecinde ailelerle birlikte bazı DAİŞ emirlerinin de Türkiye’ye geldiğini belirterek, "Sahavat olayının yaşandığı süreçte Cephet El Nusra, DAİŞ'e "Silahınızı teslim edin, biz ailelerinize emin bir yol açalım, siz de ailelerinizle Türkiye’ye gidin" diyordu. DAİŞ ise çatıştı. Bu süreçte DAİŞ'li aileler Cephet El Nusra bayraklarıyla Türkiye’ye geçirildi" diye konuşuyor.

CİHADİST FİKİRLERLE TANIŞMA

İstanbul’da doğup büyüyen İlyas Aydın aslen Erzurum İspirli. El Kaide düşüncelerini tanımaya başlayınca 2007 yılında Ebu Sümeyye kod adıyla tanınan Musa Olgaç aracılığıyla Mısır’a gittiğini anlatan Aydın, "Burada bir evde sürekli din dersi görüyor ve kitap okuyorduk. Bütün gün hocamız bize evde ders veriyordu. Kuran, akide ve fıkıh öğreniyorduk. 9 ay o evde kaldım... Hedef 4 seneydi. Biz tatile gidince Mısır istihbaratı evi basmış ve Musa Olgaç’ı almışlardı. Musa Olgacı’yı da 3,5 ay sonra Türkiye’ye teslim ettiler. En son bildiğim Musa Olgaç’ın İdlib’de olduğu. Bu olay olunca bir daha Mısır’a gidemedim" dedi.

Ebu Ubeyde cemaati olarak tanındıklarını ve merkezlerinin Eyüp olduğunu söyleyen Aydın, Şirinevler’de de mescidimiz vardı. Başka mescitler açtık. Biz diyanetin imamlarının hepsinin kafir olduğuna inandığımız için camilere gitmiyorduk. Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı bütün imamlar diğer devlet memurları gibi Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağına dair yemin ederler. Bu bizim inancımıza göre küfürdür. Ondan dolayı onların arkasında namaz kılmıyorduk. Camilere dahi gitmiyorduk. Kendi mescitlerimiz vardı" şeklinde konuştu.

CEMAATLERİ BİRLEŞTİRME VE TOPLU BAYRAM NAMAZI

Bu süreçte İstanbul’daki benzer ideolojiye sahip irili ufaklı cemaatleri birleştirme çabasına girdiğini dile getiren Aydın, devamla şunları belirtti: "Bizimle aynı ideolojiye sahip cemaatlerde de aynı ideolojiyi görünce Türkiye’ye ait bir hareket kurmaya karar verdik. O dönem Ebu Hanzala ile tanışıklığımız vardı. Ebu Zeyt, daha sonra DAİŞ'in de Konstantiniye dergisi sorumlusu olan Ebu Yusuf, bizim bayram namazını kıldıran Ebu İklime arkadaşlarımızdı. Her birinin kendi cemaatleri vardı, bunlarda onların imamlarıydı. Sonra bunun reklamını yapabilmek için bilinen toplu bayram namazını organize ettik ve videosunu paylaştık. O namaza irili ufaklı 11 cemaat, grup katıldı."

29 Temmuz 2014 yılında birçok radikal cihaçı cemaatin bir araya gelerek kıldığı toplu bayram namazı ve cihat çağrısına ilişkin konuşan DAİŞ çetesi Aydın, "Daha sonraki süreçte o bayram namazında yer alanlardan İŞİD’e katılanlar çok oldu. Katılıp Suriye’de savaşta ölenler de çok oldu, örgütten kaçarak Türkiye’ye geri dönenler de çok oldu, bunlardan bazılarının serbest bırakıldığını duydum" şeklinde konuştu.

STAR GAZETESİNİN EBU HANZALA İLE SİPARİŞ RÖPORTAJI

İlyas Aydın, Türkiye basınında Ebu Hanzala olarak bilinen Halis Bayuncuk’a ilişkin şunları ifade etti: "Bizim arkadaşımızdır, ideolojik olarak biriz. Ama El Kaideli ya da DAİŞ'li değildir. İlk süreçlerde El Kaideliydi, sonra ayrıldı. Türkiye’deyken ortak çalışmalarımız vardı." Star gazetesinin 21 Aralık 2014 yılında şu anda Türkiye’de “El Kaide” tutuklusu Halis Bayuncuk’la yaptığı röportajı anlatan Aydın, AKP istemiyle sipariş bir röportaj olduğunu vurgulayarak, "2013 sonları-2014 başları gibiydi Star gazetesi yayın yönetmeni Ebu Hanzala’ya bir teklif götürüyor.

Ona Fetullah Gülen Cemaatinin ABD istihbaratındaki adamlarının hükümeti düşürmek için Bilal ve Erdoğan hakkında yolsuzluk dosyası hazırladıklarını söylüyor. ‘Bu dosyayı İHH’ya bağlayacaklar, İHH’dan da size bağlayacaklar. El Kaide ile hükümet bu yolsuzlukta ortak çalıştığını söyleyecekler. Ebu Hanzala’nın bir El Kaideli olarak kendilerine iftira atıldığını söylemesini istiyor.

Biz cemaatlerin imamları olarak toplanmıştık, hiçbirimiz kabul etmeyince konu kapandı. Fakat ben İŞİD'e geldikten sonra Ebu Hanzala’nın bu röportajını gördüm. Ebu Hanzala kendisinden istendiği gibi Fetullah Gülen cemaatini suçlamıştı. Ama herhalde sonra aralarında ortak bir formül bulmuşlar El Kaideli olmayı kabul etmemişti" diye konuştu.

‘AKP BİZİ GÜLEN CEMATİNE KARŞI SUÇ DUYURUSUNA DAVET ETTİ’

İlyas Aydın, 2014 yılında AKP’nin cihadist cemaatleri Fetullah Gülen cemaatiyle iktidar kavgasında nasıl kullanmak istediğine dair bir ayrıntıyı daha şöyle anlattı: "O dönem terör ile yargılanan bütün arkadaşlarımızın evine mektup geldi, ‘Sizin telefonunuz kanunsuz olarak dinlenmiş, mahkemeye şikayette bulunmak istiyorsanız sorumluları yargılamak istiyoruz’ şeklinde bir şey yazılmıştı. Gülen cemaatinin adamlarını yargılamak istiyorlardı, ondan dolayı bize o mektubu göndermişlerdi.

Bana bile o mektuptan geldi, yani binlerce kişiye geldi. Sanki 2014 başlarıydı, o süreçte temizlik operasyonuna yeni başlamışlardı. Daha Fetullah Gülen’in adamları devletin ve istihbaratın içindeydi. AKP’de gönderdiği mektuplarla Fetullah Gülen Cemaati adamları hakkında dava dilekçesi sunmamızı istiyordu. Fakat biz böyle bir dilekçe vermedik."

DAİŞ'Lİ AİLELER TÜRKİYE’YE GEÇİYOR

Türkiye’de radikal cihadist ideolojiye göre şekillenen cemaatleri birleştirmeye çalıştıkları ve DAİŞ çeteleri ile ideolojik tartışma yürütüp katılmayı düşündükleri bir süreçte DAİŞ'li ailelerin Türkiye’ye geçtiğini ifade eden İlyas Aydın, "Suriye savaşı başlamıştı. 2014 yılında İdlib ve Halep’in bir bölümünde Cephet El Nusra, ÖSO, Ahrar Şam vb. gibi örgütlerin DAİŞ saldırısı başladı. Benim ve Ebu Yusuf’un Mısır’dan tanıdığı bazı kişiler de DAİŞ'e katılmışlar. O süreçte onlar da aileleriyle birlikte İdlib’den İstanbul’a geldiler. Beni ve Ebu Yusuf’u aradılar. 2 otobüs kadın ve çocuk gelmişti. Onları misafir ettik" diye belirtti.

İdlib’de DAİŞ'le, ÖSO, Cephet El Nusra, Ahrar u Şam gibi örgütler arasında yaşanan çatışma sürecinde ailelerle birlikte bazı DAİŞ emirlerinin de Türkiye’ye geldiğini söyleyen Aydın, "Cephet El Nusra DAİŞ'e ‘Silahınızı teslim edin, biz ailelerinize emin bir yol açalım siz de ailelerinizle Türkiye’ye gidin’ diyordu. DAİŞ ise çatıştı. Bu süreçte DAİŞ'li aileler Cephet El Nusra bayraklarıyla Türkiye’ye geçirildi. İşte o süreçte bizim Mısır’dan tanıdığımız bazı arkadaşlar ailelerle birlikte Türkiye’ye geldiler. Onları misafir ettik. O süreçte Mısır’dan tanıdığımız Ebu Hazim Mısıri evimize geldi" dedi.

DAİŞ SÖZCÜSÜYLE GÖRÜŞMEYE BAB’A GİTTİ

Ebu Hazim isimli DAİŞ emirinin kendisini İstanbul Topkapı’da kalan ve çalışma yürüten Ebu Hakem isimli bir başka Mısırlı DAİŞ'li ile tanıştırdığını dile getiren İlyas Aydın, Ebu Hakem aracılığıyla da DAİŞ sözcüsü Ebu Muhammed Adnani’yle görüştüğünü ve Türkiye’ye geri döndüğünü söyledi. İstanbul Ömerli’deki bayram namazının ertesi günü Bab’a gidip DAİŞ sözcüsü Ebu Muhammed Adnani’yle görüştüğünü itiraf eden Aydın, "Adnani bizden biat istedi. Biz de toplu biat kararını verebilmek için Türkiye’ye gidip arkadaşlarımızla konuşmamız gerektiğini söyledik ve sonra Türkiye’ye döndük" şeklinde konuştu.

İlyas Aydın kendisinin daha önceki süreçlerde 5 defa El Kaide dosyasından tutuklandığını, sürekli istihbaratın takibi altında olduğunu ve Adnani’yle görüşmeye giderken de hep takip edildiklerini belirterek, "İstihbarat, İstanbul’dan ta Gaziantep’e kadar da arkamızdan geldi. Antep’te istihbarat araçları bizi takip ettiler. Suriye’ye girdik, çıktıktan sonra da istihbarat araçları geri Antep merkezine dönene kadar da takip ettiler.

Antep merkeze geldikten sonra da İstanbul’a uçakla döndük. Ben Türkiye’ye geri dönene kadar cemaatimle en yakın adamlar bile bilmiyorlardı ki Adnani ile görüşeceğim. İstanbul’a dönüp geldiğimde cemaatimdeki adamlar bana Adnani’yle görüştüğümün doğru olup olmadığını sordu. Ben dönene kadar Türkiye’deki cemaatler içinde Adnani’yle görüştüğümüz yayılmıştı" ifadelerini kullandı.

DAİŞ'E KATILMA KARARI

DAİŞ sözcüsü Adnani’yle görüştükten sonra İstanbul’a geçip oradaki cemaatlerle görüştüğünü söyleyen Aydın, bu cemaatlerde bazı kişilerin kendilerinden ayrılma kararı aldığını, bir kısmında kendileriyle kalma ve DAİŞ'e biat etme kararı verdiğini anlattı. Toplu biat sözüyle Adnani’yle görüşmeye gidecekken DAİŞ'in darbe yapmayı istedikleri gerekçesiyle bazı önemli adamlarını öldürdüğünü hatırlatan Aydın, bunun sonucunda kimsenin kendisiyle beraber gelmek istemediğini belirterek, "Adnani’yle ilk görüşmemizi de sayarsak toplam 6 kez görüşme gerçekleştirdim. Biat ettim ve Ebu Yusuf’u da internetten çağırdım. O’da katıldı. Ben 2. görüşmeden itibaren bütün bu süreçte Suriye’deydim. Artık benim söylediklerimden sonra Ebu Ubeyde’nin ve Ubu Yusuf’un grubu olarak DAİŞ'e katıldık" şeklinde konuştu.

Devam edecek...