Parti Merkez Yürütme Kurulu’nun yayımladığı bildiride, sürecin yeni bir politik evreye işaret ettiği belirtilerek, “(Silahlı mücadele) tarihsel olarak haklı ve meşru bir direniş biçimi olmuştur.” denildi.

Birleşik Devrimci Parti, “Silahlı mücadele, dönemin baskı koşulları altında zorunlu ve haklı bir tercihti. Bugün demokratik mücadele biçimlerinin öne çıkarılması Kürt hareketinin bir tercihi aynı şekilde politik bir iradenin ürünüdür; Kürt özgürlük hareketinin ve devlet ile görüşmelerinin aldığı yeni bir biçimdir.” diye ekledi. 

“Gerçek demokratikleşme AKP-MHP faşist bloğunun yıkılması ve demokratik halkların iradi olduğu bir Türkiye’de mümkündür” denilen bildiride, Kürt halkının özgürlük mücadelesinin Türkiye işçi sınıfının kurtuluşuyla ortak bir zeminde buluşması gerektiği vurgulandı. Bildiride, ortak mücadelenin, antikapitalist ve antiemperyalist bir çizgide ilerlemesi gerektiğine dikkat çekildi.

Bildiride ayrıca Lenin’in “Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı” ilkesine atıfla, Kürt halkının kendi siyasal geleceğini belirleme hakkının koşulsuz olarak tanınması gerektiği ifade edildi. Mücadelenin sadece AKP-MHP iktidarına karşı değil, emperyalist-kapitalist sisteme karşı da verilmesi gerektiği vurgulandı.

Bildiride, şöyle denildi: “Mücadele biçimleri değişse de, kader hakkını tayin hakkı gereği, Kürt halkının özgürlük ve demokrasi taleplerinin yanındayız. Yeni dönem, halkların kendi kaderini tayin hakkını, sosyalist ilkeler temelinde, devrimci ve sınıfsal zeminde örgütlemek; ezilenlerin birleşik mücadelesiyle sokaklarda sahiplenme dönemidir. Dayanışma, devrimci ilke ve örgütlü mücadele kararlılığımız sürmektedir. Sokakta, parlamentoda, tarlada, fabrikada; her yerde halkların kolektif mücadelesini büyütmek için omuz omuza olacağız.”