GÖRÜNTÜLÜ

Özerk Yönetim, yüz binlerce mülteciyi ağırlıyor

Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi Mülteci İşleri Ofisi Eşbaşkanı Şêxmûs Ehmed, yüz binlerce mülteciyi ağırlamak zorunda kaldıklarını, bunun kendilerini çok zorladığını söyledi.

ROJAVA'DA MÜLTECİLER

Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi Mülteci İşleri Ofisi Eşbaşkanı Şêxmûs Ehmed, BM’nin Kuzey ve Doğu Suriye’deki 17 mülteci kampından sadece 5’ini tanıdığını, gelen yardımlardan 12 kampın mahrum kaldığını belirterek, “Şam yoluyla yardımlar geldiği için tüm mültecilere ulaşamıyor. Öncelikle Til Koçer Kapısı’nın açılması ve yardımların buradan geçmesi gerekir. Brüksel, Kuzey ve Doğu Suriye’deki mültecilerin payını başka alanlara göndermemeli. Bölgemizdeki BM temsilcilerinin çözüm bulması gerekir” dedi. 

Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi Mülteci İşleri Ofisi Eşbaşkanı Şêxmûs Ehmed, ANF’ye konuştu. Başta Türk devleti olmak üzere birçok devletin, Suriye krizinin başından bu yana Suriyeli mültecileri kendileri için bir siyasi malzeme olarak kullandığını belirten Şêxmûs Ehmed, “Tüm güçler, planlı bir stratejiyle yaklaştı. Suriye’ye yönelik kirli bir siyaset yürütülüyor. Bu kirli siyaseti ilk olarak yürürlüğe koyan Türk devleti ve Şam hükümetiydi. Zaten Avrupa devletleri, lojistik ve para boyutunda Türk devletine yardım etti. Türk devleti, 2011-2012 yıllarında sınıra yakın kamplar inşa etti, büyük göçün alt yapısını hazırladı.Bu planın altında yatan asıl gerçek bölgedeki halkı göç ettirmek ve sonrasında dışarıdan gelen insanları bölgeye yerleştirerek bölgede köklü bir demografik değişim yapmaktı. Bu plan 2011-2012 yılında başladı ve 2023’e kadar devam etti” dedi. 

DEMOGRAFİK YAPIYI DEĞİŞTİRME ÇABASI

Şêxmûs Ehmed, 2023’ten sonra tam tersi bir siyasetin izlendiğini savunarak, şöyle izah etti: “Çünkü Avrupa’da istedikleri sayıya ulaşıldı. Bundan sonra da kalan Suriyelileri nasıl geri göndereceklerini hesaplıyorlar. Türk devletinin yoluyla bu sefer bölgede demografik değişimi gerçekleştirmek istiyorlar. Önce Türk devletinin yoluyla bölgede DAIŞ’i geliştirdiler, sonra Türk devleti üzerinden milyonları aşan bir göç dalgası gerçekleştirildi. Bugün ise bu mültecilerin geri gönderilmesi için Türk devletine nasıl yardım edebileceklerini hesaplamaya başladılar. Peki bu dönüşler nereye olacak? Türk devletinin işgal ettiği bölgelere olacak. Efrîn, Girê Spî ve Serêkaniyê’ye yerleştirecekler. Bu bölgelere şimdi dışarıdan getirecekleri ya da getirdikleri bölgeden olmayan insanlar için Katar ve Kuveyt ile bazı Filistinli kurumların yardımıyla şehirler oluşturuluyor. Türk İçişleri Bakanı, 2023’te yüz bin kişinin Suriye’ye döndüğünü açıkladı. Bu yüz bin kişi Hama, Humus, Şam ve Halep’ten savaş sürecinde Türkiye’ye göç etmiş. Türk devleti bunları geri göndererek Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî’ye yerleştiriyor. Bu insanlar kendi istekleriyle geri dönmüyor; zorla ve tehditle gönderiliyorlar. Türk devleti bu dönüşleri de Avrupa’nın yardımıyla yapıyor. Lübnan da Suriyeli mültecileri sınır dışı etmek istiyor. Şam hükümeti de onları kabul etmeyeceğini söylüyor. Çok kirli ve tehlikeli bir siyasettir.”

 

BM ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMIYOR

Irak ve Lübnan gibi ülkelerin sınır dışı ettiği mültecilerin Kuzey ve Doğu Suriye’ye gönderildiğini belirten Ehmed, şöyle konuştu: “Bunlar, bizim bölgemizden değillerdi. Özerk Yönetim olarak Birleşmiş Milletler (BM) yardımıyla bunların kendi alanlarına geçmeleri için yardımcı olabileceğimizi söyledik. İleride sayı daha da artabilir. Zaten Kuzey ve Doğu Suriye bölgelerinde oldukça fazla mülteci sayısı ve kampı var. Bu nedenle tekrardan gelecekler için burada yeni kamplar kurmak ve ihtiyaçlarını karşılamak bizim için zorlayıcı olacaktır. Maalesef şimdiye kadar ne BM ile ne Lübnan hükümeti ile ne de Irak hükümeti ile bu mültecilerin geçmeleri için herhangi bir tartışma yapıldı. Özerk Yönetim olarak Rojava’daki bazı kurumlarla ve BM’nin Rojava’da bulunan bazı temsilcileriyle tartışmalarımız oldu. Irak, Lübnan ya da farklı yerlerden önümüzdeki süreçte geçecek olan mültecileri karşılama durumumuzun olmadığını söyledik, çünkü Rojava’nın kendisi de çemberdedir. Bu anlamda bu mülteciler için birlikte neler yapabileceğimize dair tartışmalarımız oldu. Mülteciler konusu nerede olursa olsun tümüyle BM’ye bağlıdır. Mülteciler üzerine alınacak bir karar ya da farklı bir durum geliştiğinde bunun BM’ye bağlı kurumlara iletilmesi gerekir. Zaten BM’nin dünyanın her yerinde kurumları var. Bir devlet, mültecileri sınır dışı edeceği zaman öncelikle bunun BM ile yapılması gerekir. Bunun üzerine BM mültecilerin gönderileceği alanı ya da yerleştirileceği bölgenin konumuna göre, güvenlik durumuna göre bunları yerleştirir. Şimdi Suriye’de güvenli alan ya da istikrarın yaşandığı bölge Kuzey ve Doğu Suriye’dir. Irak, Lübnan ve Türkiye, bu mültecileri BM ile herhangi bir bağlantı kurmadan sınır dışı ediyor. Türk devleti yüz bin kişiyi geri gönderiyor ama BM kurumlarının haberi olmadan. Şimdi gönderilen mültecilerin göç ettiği kendi topraklarına dönmesi gerekir. Onları başka insanların yerlerine yerleştirerek demografik değişimi yapmakla olmuyor. Bu BM’nin görevidir, ancak görevlerini yerine getirmiyor.”

BM SADECE İZLEMEKLE KALIYOR

BM, uluslararası kurumlar ve devletlerin, insani ve hukuki sorumluluklarını yerine getirmediğini kaydeden Ehmed, “Suriye iç savaş durumundan çıktı. Dışarıdan Suriye’ye yönelik saldırılar oluyor. Türk devletin savaş uçaklarıyla ve SİHA’larla bu topraklara saldırması, uluslararası hukuka aykırıdır. Şimdiye kadar hiçbir tavır ortaya konulmadı. Türk devleti işgal ettiği yerlere, Kürtlerin bölgelerine başka insanlar yerleştiriyor. Bu zaten kendi başına demografik değişimdir. Rojava bölgelerine saldırarak oradaki halkı göç ettirmek ve yerine yine farklı yerlerden getirdiği insanları yerleştirmek istiyor. Buradaki amaç, kendi işgalinde bulunan toprakları ilhak etmektir. Zaten Halep’ten Musul, Kerkûk’e kadar bizim atalarımızın topraklarıdır ve bizim bunun geri almamız gerekiyor, diyorlar” dedi. 

BM’NİN DESTEKLEMESİ, YARDIM ETMESİ GEREKİR

Mülteci konusunun üzerinde ciddiyetle durulması gerektiğini vurgulayan Ehmed, şunları ifade etti: “Rojava’da işgal edilmiş alanlardan zorla çıkarılmış mülteciler var. Bunların tekrardan yerine dönmeleri için yapılması gerekenler var. Zaten QSD’nin öncelikli stratejisi bu yerlerin özgürleştirilmesi ve bu halkın yerine dönmesidir. Ancak bu olana kadar bu mültecilerin BM tarafından desteklenmesi, yardımlarının yapılması ve uluslararası alanda bu insanların zorla çıkartıldığına dair gereken çalışmaların yapılması gerekir. Bunun yanında on binlerce Iraklı mülteci var, Hol ve Roj kamplarında bulunuyor. Bunun için Irak hükümetinin attığı bazı adımlar var, ancak kabul mekanizması çok ağır işliyor. Tüm mültecilerin geçmesi için yıllar gerekiyor. Yine Hol’da 57 Avrupa ülkesinin vatandaşı olanlar var. Onların da bazıları kendi vatandaşlarının bir kısmını götürdü, ancak onlar da çok çok ağır işliyor. Diğer taraftan Dêrazor’da, Reqa’da ve Tebqa’da Suriye’den göç eden mültecilerin kaldığı kamplar var. Bunların kendi alanlarına dönmeleri gerekir, ancak bunun içinde gereken koşullar hazırlanmalı. Biz onları zorla gönderemeyiz. Suriye krizinin ekonomik, siyasi, toplumsal ve askeri olarak çözülmesi gerekir. Tüm bunların yanında şimdi ise bölge devletlerine ve Avrupa ülkelerine göç etmiş Suriye vatandaşlarının geri gönderilme sorunu var. Bu kendi başına zaten Özerk Yönetim için bir sorun. Yüz binlerce Suriyeli mülteci, Irak ve Lübnan’da. Milyonlarca mülteci dünyanın her yerine dağılmış. Özerk Yönetim olarak alanlarımıza yönelik bir göç dalgası halinde neler yapabileceğimizi tartışıyoruz. Ancak BM’nin öncelikli görevi, nerede mülteciler varsa, buna yönelik maddi ve kanuni olarak destek vermektir. Maalesef Kuzey ve Doğu Suriye’de bulunan 17 mülteci kampı içinde BM, sadece 5 kampı tanıyor. Gelen yardımlardan 12 kampın payı yok. Yine yardımlar Şam yoluyla geliyor. Bu da gelen yardımların tüm mültecilere ulaşmamasına neden oluyor. Öncelikle Til Koçer Kapısı’nın açılması ve yardımların buradan geçmesi gerekir. Brüksel, Kuzey ve Doğu Suriye’deki mültecilerin payını başka alanlara göndermemeli. Bölgemizdeki BM temsilcilerinin çözüm bulması gerekir.”