Lice’den Rakka’ya PKK’nin ateşten tarihi -III-

Apocuların mücadelesi, 78 Kasımının son pazar günü, Diyarbakır’ın lice ilçesinin Fis köyünde tarihin akışını değiştirecek bir gelişmeye dönüşecektir.

Amed... Sisli ve yağışlı bir gün. Abdullah Öcalan, Cemil Bayık, Sakine Cansız ve Kesire Amed’den taksiye biner. Akşam üzeri Lice’ye doğru yol alınır. Akşam karanlığında Fis Köyü’ne varırlar. Fis’te daha önceden hazırlanmış eve girerler.  Daha sonra ard arda. 20 kişi daha gelir. Evin sahibi çok heyecanlıdır. Lice, Kürdistan Özgürlük Mücadalesinin belirli tarihlerine tanıklık etmiş, Şeyh Sait ve arkadaşlarının isyanını yaşamış, devletin şiddetinin her türünü yaşamış bir deneyime sahipti. Kongre hazırlığını Öcalan bizzat yapar. Mazlum Doğan ve Seyfettin Zoğurlu da pratikte bu çalışmayı yürütür.  Tarihi anlardır. Sömürgeciliğin hiç beklemediği bir adım tarihi anlam ve önemdedir. Ev sahibi “Ne olduğunu bilmiyordum. Ama ben şunu gönlümden söyledim: “Şeyh Sait meselesi gibi bunlar başkaldırmış” dedim” sözleriyle ev sahipliği yaptığı gençlerin yazacağı tarihin farkındadır...  Herkes heyecanlıdır.

Temel çalışma alanlarından ikişer delege toplantıya katılıyordu. Örneğin bir Dersim’de iki, Bingöl’de iki, Amed’te iki, Antep’te iki, Urfa’da iki, Mardin’de iki, Batman’da iki, Elazığ’dan ikişer delegeyle toplantıya katılım sağlanmıştı. Böylece herkes toplanmış oldu. Hilvan’da mücadele yürütenler ise gelemediler. Zaten kongreye 24 delegenin katılması planlanmıştır. Mehmet Karasungur ile o sırada tutuklu bulunan Kemal Pir katılamayınca, 22 kişi ile toplanır kongre.

Kongreye Abdullah Öcalan, M. Hayri Durmuş, Mazlum Doğan, Seyfettin Zoğurlu, Abdullah Kumral, Cemil Bayık, Duran Kalkan, Ali Haydar Kaytan, Sakine Cansız, Baki Karer, Kesire Yıldırım, Ali Gündüz, Hüseyin Topgüder, Ali Çetiner, Abbas Göktaş, Faruk Özdemir, Ferzende Tağaç, Mehmet Cahid Şener, Mehmet Turan, Şahin Dönmez, Resul Altınok, Suphi Karakuş katılım sağlar.

Fis köyündeki toplantının ana gündemi Faaliyetler hakkında açıklama, Program üzerinde durulması, Tüzük üzerinde durulması, Eleştiriler, taktik üzerinde durma ve öneriler, Seçim olarak belirlendi.

Toplantı tek kişilik divanla başlar. Divanda Mehmet Hayri Durmuş vardır. Öcalan, kendisinin konuşmak istediğini söylüyordu. Program ve tüzük kabul edilecek, yönetim seçilecekti. 26 Kasım’da başladı. 27 Kasım’da sona erdi. Ağırlıklı olarak Öcalan konuşur. Öcalan konuşmalarında örgüt olmanın sorunlarını işliyordu.  Duran Kalkan o konuşmanın özünü şu cümleler ile ifade ediyordu: “Örgüt büyüdü, hareket büyüdü, halk hareketi haline geldi. Şimdiye kadar bunun sorumluluğunu taşıdım. Ama artık bir kişi taşıyamaz. Ancak örgüt bu sorumluluğu taşır. Örgüt olmalıyız, ortak sorumluluk üstlenmeliyiz.”

Kongre delegelerinden Cemil Bayık, kongrede üç yaklaşım olduğunu söyler ve şöyle devam eder:  “Önderlik ve Mazlum arkadaşların yaklaşımı artık parti oluyoruz, sorumlulukları farklıdır. Çoğu arkadaşın yaklaşımı ise “Kongreye katılıyoruz. Parti oluyoruz” anlamındaydı. Sevinç duyuyorlardı. Fakat kongre, parti nedir? İnsanlardan ne istiyor? Parti devrimciliği nasıldır? Bu konuları fazla bilmiyorlardı. Ama sevinçlilerdi. İşimiz gelişecek diyorlardı. Şahin Dönmez onlar o zaman da parti kararının alınmasını istemiyorlardı. Eskisi gibi çalışmanın sürdürülmesini istiyorlardı. 2-3 kişilerdi.”

Değerlendirmelerden sonra program taslağı okundu ve onun üzerinde değerlendirmeler yapıldı. Bazı konularda Mazlum Doğan, Hayri Durmuş ve diğer delegeler düşüncelerini belirttiler. Tüzük ele alındı. Herşey dikkatle okunuyor ve izleniyordu. Kongre’de 3 kişilik yürütme seçilir. Parti Merkezi oluşturma görevi de Öcalan’a bırakılır. Toplantı örgütün ilk üyelerinin kimler olacağına ilişkin önerinin kabul edilmesi ile sona erer.

Buna göre toplantı sonucu tutanağa şöyle geçer:

 ‘Devrim şehitlerinin ve toplantıya katılanların örgütün üyeleri olarak kabul edilmesine yönelik 2 öneri arkadaşların oy birliğiyle kabul edildi. Ve Z arkadaş toplantının kapanış konuşmasını yaptı. Toplantı başarı bir şekilde başladı ve sonuçlandı.’

Parti kendini hemen ilan etmedi. Cemil Bayık, bunun nedenini “Çünkü parti kendini daha tanzim etmemişti. Devlet üzerine gelir ve büyük darbe yerdi. Bu nedenle hemen ilan etmedik. ” sözleriyle açıklıyordu.

Partinin  ilanı daha sonraya bırakılır ama Kongre’nin hemen ardından hızla örgütlenmesine girişilir. Bu amaçla  13 Aralık 1978 günü ilk Merkez Yürütme toplantısı yapılır. Toplantının en temel  gündem maddesi bir merkez oluşturmaktır. Bu amaçla 7 kişilik bir merkez oluşturulur. Merkezde Abdullah Öcalan, Cemil Bayık, Şahin Dönmez, Baki Karer, Mehmet Karasungur, Mazlum Doğan ve Hayri Durmuş  yer alır. Yürütmede ise Abdullah Öcalan, Mehmet Karasungur, Şahin Dönmez yer alır. Ancak Karasungur mücadele içerisinde daha deneyimli ve eski arkadaşların bulunmasından dolayı başka bir arkadaşın yürütmede yer almasını önermiş ve bu öneri kabul edilince yürütmede Cemil Bayık yerini almıştır.

Bu ilk toplantının aldığı diğer 2 önemli karar ise tutanağa şöyle geçer:

‘Örgüt adının kuruluş bildirisi ile açıklanması ve Kürdistan Devriminin Yolu adlı broşür resmi örgütlenmemizin manifestosu olarak kararlaştırıldı..’

Devlet ise, kongrenin yapıldığını ancak 6 ay sonra öğrenecektir.

Öcalan ise o dönemi kendi yaşadığı sıkışmayı ve tarihin gidişatını değiştiren o kuruluş günlerini şöyle anlatır: “1978’in 27 Kasım’ında Fis köyünde toplantı yaptık, bayan da halen orada. Sanıyorum emniyet iyi. Fakat ben de şunu söylüyordum; “taş çatlasa diyordum, bu tarzda yaşamamız birkaç ay sürer.” 1978’in sonu 1979’un başlangıcında artık sonuna kadar zorlanmışım. Partiyi de ilan ettik.

Ancak bu toplantının ardından 10 gün geçmeden tüm Kürdistan’ı ve Türkiye’yi sarsan bir olay bir nevi kongreye de devletin cevabıdır.  Malatya ve Sivas’tan sonra bu kez Maraş’ta çok kapsamlı bir  katliam yaşanır.

1978’in son ayında iyice gerginleşen ortam bir sinemada yaşanan provakasyonla patlar. Bunu bahane eden MHPliler Maraş’ta saldırıya geçerler.

Öcalan, ateşten tarihin yazıldığı o günleri, PKK kongresi sonrası yaşanan gelişmeleri şu sözlerle anlatır: “79’un başlarında arkamıza böyle manifestoyu almış kuruluş bildirgesini almış parti ülküsünü almış bir güce sahiptik aslında. Ama bir yandan yine parti kadrosu, merkezi, yine özellikle silahlı savaşım için Hilvan deneyimi vardı. 78-79-80’e doğru geldiğimizde burjuva gazeteleri doğunun kasıp kavrulduğunu, Apocuların cirit attığını yazmaya başladılar.  … Artık 79 başlangıcı bizim için; ya artık dağa çıkacaktık, gerillacı olacaktık bu sefer, ya o şehirlerdeki hareketlilikle, gizlilikle kendimizi fazla yaşatamayacağımızı da hissediyordum.”

Durumun kritik olduğunun farkında olan Öcalan, tarihi akışı değiştiren öngörülerinden birini daha hayata geçiriyor ve şu tespitleri yapıyordu:

“Düşünüyorum; yaşayabilecek miyiz, yaşayamayacak mıyız? İşleri belli ölçü de ilerletmişiz. Örgüt kuruldu. İlan edilecek, eylemlerde hızlanma var. Halkın bağlılığında yükselme var. Ama düzen de yavaş yavaş “ben geliyorum” diyor artık. »

Bu şekilde girilen 1979 yılına gerçekten oldukça hızlı örgütlenme çalışmaları ile  başlangıç yapılır. Kongre sonrası 13 Aralık 1978’de Merkez Yürütme’nin ilk kez yapılan toplantısının ardından yılın ilk haftasında Merkez Komite toplanır.  7 kişilik Merkez Komite tam kadroyla yaptığı 5 Ocak’taki ilk toplantısında; kendi içinde görev bölümü yaparken Maraş katliamı ile bölgelerdeki son durumu değerlendirir. 

Alınan kararlar arasında ise;

 ‘Maraş katliamı ile ilgili bir yazının kaleme alınması ile Merkez Komite içinde Merkez Yürütme oluşturulması’ da vardır.

Merkez Yürütme, böylece 2. toplantısını Abdullah Öcalan, Cemil Bayık ve Şahin Dönmez’in katılımı ile 1 Şubat  1979’da yapar.

 Bu toplantıda kuruluş bildirisinin hazırlanması kararı teyid edilirken, parti ad ve ambleminin ise sonraki toplantıda ele alınacağı vurgulanır. Bir sonraki  MY toplantısı ise, bu toplantıda belirtildiği gibi 11 Mart’ta yapılır. Bu toplantı asıl olarak bir sonraki ay yapılacak MK toplantısına hazırlık niteliğindedir.
5 Nisan 1979 tarihli MK toplantısının gündemi ise oldukça kapsamlıdır. 1. madde olarak yılın ilk 3 ayı değerlendirilir. Bu temelde tek tek tüm bölgelerdeki çalışmalar ele alınır. Eleştiriler yapılır. Kuruluş bildirisi hakkında bilgi verilir. Örgütlenmenin güçlendirilmesi için çeşitli komite oluşumlarına gidilir. Bunların en başında ise örgütlenme, yayın ve askeri komiteler gelmektedir.  Bu komitelerin görevlerinin yanı sıra bileşimleri de netleştirilir.

O düzenlemeleri Cemil Bayık şöyle nakleder: “Örgütlenme komitesinde ben, Şahin Dönmez ve Baki Karer yer aldı. Yazı da ise Mazlum Doğan arkadaş, Duran Kalkan ve Fatma yer alıyordu. Askeri Kurul sonra oluşturuldu. Orada da Mehmet Karasungur, Rıza Altun ve sonra zindanda teslim olan Fehmi yer aldı.”

27 Nisan 1979 tarihinde yapılan Merkez Yürütme toplantısı ise mücadelenin bundan sonraki sürecini belirleyecek önemli kararların alındığı bir toplantı olur. Bu kararlardan ‘Kuruluş bildirisinin kadrolara ve dürüst sempatizanlara dağıtılması ve sınırlı tutulması’  kararı Fis’de kararlaştırılan partinin isminin de belli olması anlamına gelmektedir.

PKK ismini ve bu isimle partinin ilanı sürecini Duran Kalkan şöyle anlatıyor: “Kongreden sonra Önderlik kuruluş bildirgesini hazırladı. Ofis’te Günaydın apartmanında yazdı Önderlik. O zaman yaralanmıştım gidemedim ama bilgim var. Üzerinde tartıştık. O yazı kurulu, bir de Cuma arkadaş eklendi. Amed’te Bağlar’da bir evde tartışma yürüttük. ......... Sonra bildiriyi mumla kağıda geçirdik. Basacağız. Daha belli değildi. Başka ad yazmıştık. Mumlu kağıda da öyle geçirdik. O zaman değişti işte.

Sanıyorum MK toplantısı yapıldı. O zaman ad takıldı. Yani neredeyse basıma verecektik. Sonra mumlu kağıtların üzerini boyaladık PKK yazdık.

Böylece, bundan sonra yaklaşık 40 sene Kürt denince akla ilk gelecek olan bu isim tarih sahnesine çıkmaya hazırdır. 27 Nisan toplantısında alınan bir diğer kararla da bu eylemin adresi belli olur. Toplantıda  ‘Siverek’te feodalizme karşı mücadelenin geliştirilmesi’  kararı alınır. Toplantı alınan diğer kararlar arasında ise, yine sonuçları daha sonra ortaya çıkacak olan  ‘ uluslararası ilişkilerin geliştirilmesi için Suriye kanalının araştırılması ve Türk solu ile görüşme yapma’ kararı da vardır.

Elazığ tutuklamaları ve arkasında gelişen operasyonlar henüz ilan edilmemiş olan parti açısından temel bir uyarı olacaktır. Tabii en çok da, Şahin Dönmez’in ifadelerinde özellikle üzerinde durduğu Abdullah Öcalan için ....

Öcalan ise bu operasyonlardan önce harekete geçerek yer değiştirmiştir zaten. 79 baharı ile birlikte Diyarbakır’ı terk etmişti.

5 Haziran 1979’da Urfa’da yapılan Merkez Yürütme toplantısına Öcalan ile Cemil Bayık katılır. Temel gündem Elazığ tutuklamaları sonrası yeniden düzenlemedir. Şahin Dönmez’in yerine Duran Kalkan Merkez Yürütme’ye alınır. 

3 eyalet şeklinde örgütlenme ile Kuruluş Bildirgesinin dağıtılması yani parti ilanının yapılması da  kararlaştırılır.

Bu süreçte 1 Temmuz tarihinde MERKEZ Komite toplantısı yapılır. Merkez üyelerinden dördünün operasyonlar nedeniyle katılamadığı belirtilen toplantıda alınan kararlardan biri tutanağa şöyle geçmiştir:

‘Şervan arkadaşın yurtdışına çıkması ve yurtdışı örgütünü oluşturması’

Öcalan, o günleri yaptığı bir röportajda şöyle anlatıyor:

“Mayıs ayının ortalarında haber geldi, “Şahin yakalanmış, çözülmüş!” Bu benim için en önemli uyarı işaret. Haber geldikten sonra dedim; “taş çatlasa iki aylık ömrümüz kaldı”. Aynen gün gibi hatırımda. İlk aldığım tedbir, Siverek’e git, gerillayı geliştir. İkinci tedbir, bir çocuk vardı, Mehmet Sait (Ethem), benim yurt dışındaki ilk kuryemdi. Ona, sen git hududu araştır dedim.”

Bütün bu hususlar, 1 Temmuz 1979’da yapılan Merkez Komite toplantısında ayrıntıları ile tartışıldı. Abdullah Öcalan’ın Şervan kod adı ile katıldığı ülkedeki bu son toplantısında, Cotkar kod adı ile Cemil Bayık; Xebatkar kod adıyla da Duran Kalkan yer almışlardı. Toplantı bir bakıma örgütün yeniden düzenlenmesine yönelikti.

PKK tarihinde yeni bir süreç başlamıştır. Orta Doğu’ya doğru el yordamı ile atılan bu ilk adımın sonuçları büyük olacaktır. Ancak 1979 Temmuz’unda  hattın ötesine ilk geçildiğinde durum henüz bundan çok uzaktır... Bucak eyleminin planlandığı gibi sonuçlanmaması Siverek’teki kapıları kapatırken; yepyeni bir süreci de başlatır.

 PKK, adının konmadığı kuruluş toplantısından 8 ay sonra artık tüm dünyaya ilan edilmiştir.

Böylece bundan sonraki yıllarda, Kürtler arasında en çok konuşulacak bu isim de artık tarih sahnesindedir.

SAKİNE CANSIZ’IN ANLATIMI İLE PKK’NİN 1. KONGRESİ

Sakine Cansız: Başkan, divanı Hayri arkadaşın yönetmesini istedi. Açılış konuşmasını Önderlik yaptı. Hareketimizin amacı ve hedefleri konusunda bir değerlendirme yaptı. Böyle bir çalışma ve üst örgütlülük ihtiyacının nerden doğduğunu ortaya koydu. Değerlendirmeden sonra program taslağı okundu ve onun üzerinde değerlendirmeler yapıldı. Bazı konularda Mazlum, Hayri ve diğer arkadaşlar düşüncelerini belirttiler. Tüzük ele alındı. Herşey dikkatle okunuyor ve izleniyordu. Büyük bir olgunluk ve sorumluluk vardı. O havayı insan tenefüs edebiliyordu. O ağırlığı insan hissedebiliyordu. Her anı, her dakikası, her tartışması sanki yükün daha da ağırlaştığını. Bu devrimin büyüklüğünü, bu devrimin öyle kolay olmayacağını, bu devrimin sabırla, dikkatle yürütülmesi gerektiği hissini insanda uyandırıyordu. Tabiki gündem her alanda gelen delege arkadaşların bölgedeki çalışmayı aktarmalarıyla geçti. (...) Alanlar değerlendirilirken ne kadar cevap olundu, ne kadar görevler yerine getirildi, ortaya çıkan sorunlar nelerdir konuları tartışılırken, bazı arkadaşlarda bir eziklik de vardı. Özellikle Antep ve Dersim’de bazı sorunlar ortaya çıkmıştı. Ajan-provokatör örgütlerin bazı öğelere el atması sonucu bizim anlayışımıza ve ilişkimize ters yaklaşımlar ortaya çıkmıştı. (...) Baştan beri hareketimizin özeleştirisel bir yaklaşımı vardı. Yine her mücadele alanı ve bölgede engel olan öğeler ve unsurlar nelerdir, mevcut engelleyici yapılar kimlerdir, nelerdir, bunların tanımlanması, bunların ele alınması, buna karşı mücadele değerlendiriliyordu.

... Daha sonraki Nisan toplantısında Merkez belirleniyor, genişliyor. Biz o toplantıya katılmadık. Partinin ismi konusunda çok fazla tartışılmadı fakat bazı öneriler gündeme geldi. Komünist Partisi olabilir mi denildi. Vietnam devrimi baştan beri bizim mücadelemizi etkileyen bir öneme sahipti. Yakınlık duyuyorduk. Genel olarak diğer devrimlere de büyük saygı vardı ama Vietnam devrimi’nin özel bir yeri vardı. O konuda isim Kürdistan İşçi Partisi olarak belirlendi. Kapanış konuşmasında Önderlik Kongre’nin sonuçlarını değerlendirdi. İki gün sürdü. Kongre bittikten sonra herkes kendi alanına döndü.”

YARIN: PKK’Yİ PKK YAPAN ZİNDAN DİRENİŞİ, GERİLLANIN 15 AĞUSTOS ATILIMI VE KÜRDİSTAN’DA SERHILDANLAR SÜRECİ