Karasu, Erdoğan-Trump görüşmesini değerlendirdi

Trump-Erdoğan görüşmesinin ilk yansımalarını ANF’ye değerlendiren Karasu: ''PKK üzerinden pazarlık yapılmasının kabul edilemez'' dedi.

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, 16 Mayıs Salı günü ABD Başkanı Donald Trump ile Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki görüşmede, PKK üzerinden pazarlık yapılmasına tepki gösterdi. Karasu, bu güçler arasında PKK üzerinden ilişki geliştirilmesine artık son verilmesini istedi.

PKK’YE KARŞI NE KONUŞULDU?

Karasu şu değerlendirmelerde bulundu: “Haftalardır Erdoğan-Trump görüşmesinin nasıl olacağı, ne gibi sonuçlar vereceği tartışılıyordu. Nihayet bu toplantı oldu. Sonuçları kısmen yansıdı. Hala yenidir, biz sadece Trump ve Erdoğan’ın baş başa gerçekleştirmiş oldukları toplantı ardından yapmış oldukları açıklamayı dinledik. Bu çerçevede bazı yorumcuları dinledik. Özellikle ABD’yi tanıyan, ABD-Türkiye ilişkilerini takip eden bazı gazetecileri dinledik. Bu çerçevede şöyle bir değerlendirme yapabiliriz; görüşmeden önce en fazla şu konuşuldu; PYD-YPG ilişkisi ne olacak? ABD, Rakka operasyonunu Türkiye ile mi yapacak, PYD-YPG ile mi yapacak gibi konu üzerinde yoğunlaşmalar oldu. Bir de Fethullah teslim edilecek mi edilmeyecek mi değerlendirmeleri yapılıyordu. Fakat bu biraz Trump Erdoğan görüşmesinin gerçek yüzünü, gerçek tartışma zeminini örten değerlendirmeler, yaklaşımlar oldu. Kamuoyunda böyle bir algı yaratılmaya çalışıldı. Kuşkusuz Türkiye Fethullah’ı da gündeme getirdi, orada PYD, YPG, QSD güçlerini de gündeme getirdi. Hatta Trump’la görüştükten sonra da bunları gündeme getirdi. Ama esas ortaya konulması gereken konu, orada PKK'ye karşı ne konuşuldu, hangi yaklaşımlar gösterildi?”

“Konuşmanın, görüşmenin esası şu temelde oldu” diyen Karasu, sözlerini şöyle sürdürdü: “ABD Türkiye'ye, Erdoğan’a ‘benim şu şu dediklerimi yaparsan, PKK konusunda size şu kadar destek veririm.’ ABD tarafının esas yaklaşımı bu çerçevededir. Erdoğan tarafı da esas olarak PYD, YPG ve Fethullah’ı gündemde tutma değil de, bunları ileri sürerek, PKK konusunda taviz almak istedi. Ya da başka konularda ABD'ye taviz vererek, PKK'nin tasfiyesi konusunda ABD’den destek almak istedi. Bu görüşmenin esası biraz da bu yönlü oldu. Yansımaları bu çerçevede de ortaya çıktı. Trump konuşmasında iki defa PKK'ye karşı mücadelesinde Türkiye'ye destekliyoruz, dedi. Yine Erdoğan’a istediğiniz silahlar vardı, bazı talepleriniz vardı, bunlar üzerinde duracağız, bu konuda çaba göstereceğiz dedi. Esasında ortaya çıkan sonuçlar konusunda en fazla da bu konular üzerinde durmak lazım, bu konuları değerlendirmek lazım. Anlaşılıyor ki, ABD Türkiye'ye, Erdoğan’a eğer şu şu konularda benim dediğime uyarsan, PKK'nin tasfiye edilmesi konusunda size destek vereceğiz yaklaşımını gösterdi. Bunu ortaya koydular.”

PYD VE YPG KONUSU

Karasu, şunları ekledi: “Yoksa şöyle değil, öyle bir sonuç da çıkmazdı zaten; Rakka operasyonuna QSD güçleri mi katılacak, yoksa Türkiye mi katılacak? Ya da ABD PYD ile YPG ile QSD ile ilişkileri sürdürecek mi sürdürmeyecek mi? Bu konuda Türkiye tercih olarak dayatıyor ya, benden mi yana olacaksın, onlardan yana mı olacaksın, bu çerçevede ABD'nin PYD’ye, QSD’ye bir tutum alması, Suriye’de yaptıkları ortak harekatları bırakması söz konusu olamazdı. Böyle bir şey olması söz konusu olmazdı. Nitekim olmadı. ABD bu toplantıda da, bu görüşmede de PYD ile QSD güçleriyle Rojava Devrimcileriyle IŞİD’e karşı mücadelede ortak hareket edeceklerini, yeni Suriye'nin oluşumunda bu güçlerle ilişki içinde olacaklarını yine ifade etti. Bu konudaki politikasından vazgeçme olmadı. Bu politikayı sürdüreceğini ortaya koydu. Ama soruna böyle bakarak, sadece bu konuyu gündemde tutmak, Türkiye ile ABD görüşmesinde bunun dışında başka sonuçlar çıkmadı demek yanılgıdır.”

PKK ÜZERİNDEN PAZARLIK KABUL EDİLEMEZ

Karasu, PKK üzerinden yapılan pazarlıkların kirli olduğunu belirterek, ABD ve Avrupa’nın artık bu yaklaşımdan vazgeçmesini istedi:

Artık şu politikanın teşhir edilmesi lazım: ABD de öyle yapıyor, Avrupa da öyle yapıyor. Bizim şu şu politikalarımıza destek verirseniz, ya da şu dediklerimizi yaparsanız biz de PKK'nin tasfiye olmasında size destek veririz! Bu kirli politikadır, bu Kürt düşmanı politikadır. Kürtler ayrı, PKK ayrıymış! Kürtlere dostluk yapılacak, PKK'ye düşmanlık yapılacak böyle bir şey olmaz. PKK'ye düşmanlık, PKK'nin tasfiye edilmesi konusunda Türkiye'ye destek vermek, şu bu güce destek vermek açıkça Kürt düşmanlığıdır. Bu yönüyle şöyle olamaz; bu görüşmeden gerçekten PYD ile, QSD ile ilişki sürdürülecek, ama bunun karşılığında da PKK'nin, Kürt Özgürlük Hareketi'nin tasfiye edilmesi için Türkiye'ye destek verilecek! Bu kirli bir politikadır, bu kabul edilemez. Bunu ne biz kabul ederiz, ne Kürt halkı, ne Rojava halkı kabul eder. Eğer böyle bir yaklaşım gösterildiyse bunu kabul etmemiz mümkün değil. Artık bu politikaların bırakılması lazım. Türkiye ile ilişkilerde artık ABD'nin de Avrupa’nın da başkalarının da bunu bırakması lazım. Türkiye'nin zayıf karnı PKK, o zaman PKK konusunda Türkiye'ye destek verelim, Türkiye'den istediğimizi koparalım! Bu, ahlaki bir politika değil. Bu, Kürt karşıtlığı politikasıdır, Kürt düşmanlığı politikasıdır. Şimdi sanki biraz bu görüşmede de bu yaklaşım, bu kirli politik ilişki, Kürt karşıtlığını ifade eden bu yaklaşım belli düzeyde yine ortaya konulmuş görünüyor. Görüşme biraz bu Kürt düşmanlığı çerçevesinde, politik olarak kirli, ahlaki ve vicdani olmayan, demokratik olmayan yaklaşımlar çerçevesinde bir görüşmenin, bir yaklaşımın olduğu da görülüyor. Bu yönüyle bu görüşme PKK karşıtlığı üzerinde sonuçlandıysa, yansıdığı gibi olduysa bunun kabul edilmesi mümkün değil. Bunun pratikleşmesi de mümkün değildir. Pratikleştiği takdirde, o zaman Kürt halkının özgürlük mücadelesi konusunda Türkiye'ye destek verilmiş olur. Kürtler ayrı, PKK ayrı gibi yaklaşımlar yanlıştır. Bunların bırakılması gerekiyor. PYD ile YPG ile ilişki, ama PKK'ye düşmanlık! KDP ile ilişki, ama PKK'ye düşmanlık, HDP ya da başka güçlerle ilişki, ama PKK’ye düşmanlık! Bu onlara da düşmanlıktır, bütün Kürtlere düşmanlıktır. O açıdan Rusya’nın da, ABD'nin de, Avrupa’nın da ya da Türkiye ile ilişki kuran başka devletlerin de Türkiye ile ilişkilerini bu çerçevede yürütmeleri ne ahlaki, ne vicdanidir; kirlidir, Kürt karşıtlığıdır, Kürtlere düşmanlıktır.”

GÖRÜŞMEYE BÜTÜNLÜKLÜ BAKMAK LAZIM: PKK ÜZERİNDEN KÜRT KARŞITLIĞI VAR

Türk devletinin soykırım politikasını olduğunu belirten Karasu,  “Sadece Kürtler üzerinde soykırım politikası izlemiyor, demokrasi düşmanlığı yapıyor” dedi.

Karasu şöyle devam etti:  “Demokrasi düşmanlığı Kürt düşmanlığıdır. Bu açıdan görüşme öncesi hep oraya odaklanıldı, Rakka operasyonu ne olacak, Rojava politikası ne olacak? Bu nedenle sadece ona bakarak bir değerlendirme yapılırsa yanlıştır. Çünkü PKK konuşulmuş; PKK'nin tasfiyesine destek veririm deniliyor. Rojava’da Türkiye'nin politikalarına destek verilmedi, Türkiye istediğini alamadı diye Kürtler açısından iyi sonuç çıktı gibi bir algı, bir yaklaşım yanlıştır. Bu açıdan bu görüşmeye bütünlüklü bakmak lazım; o görüşmede Trump’ın PKK konusunda destek vereceğiz, belirli silahlar istenmişti, bunları vereceğiz demesi, bu görüşmenin tamamen Kürt karşıtlığı üzerinden, PKK karşıtlığı üzerinden yapıldığını ortaya koyar. İlk yansımalarda böyle görünüyor, bazı yorumcular da bu çerçevede değerlendiriyor, umarız böyle değildir. Çünkü artık soğuk savaş dönem politikaları ne Avrupa’ya ne de ABD'ye çıkar sağlar.”

SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ BİTTİ, YENİ BİR ORTADOĞU ŞEKİLLENİYOR

“Tamam, o dönemde bir kamplaşma vardı” diyerek sözlerini sürdüren Karasu, “Türkiye önemliydi, Türkiye’ye her türlü destek veriyorlardı, Kürt soykırımına göz yumuyorlardı” şeklinde konuştu.

Karasu, “Ancak o dönem artık geçmiştir” vurgusunda bulunarak, sözlerine şöyle devam etti: “Soğuk savaş dönemi geçmiştir; yeni bir Ortadoğu, yeni bir dünya şekilleniyor. Kürtler Ortadoğu'nun demokratik gücü, demokratikleşme gücüdür. Hatta PKK Ortadoğu demokratikleşmesinin motorudur. Kadın özgürlük çizgisiyle demokratik özerklik çizgisiyle, topluma dayanan demokrasi anlayışıyla demokratikleşmenin en temel gücü! Demokratikleşmenin en temel gücü, en temel dinamiği tasfiye edilecek, ama Ortadoğu halkları için iyi şey düşünülecek?! Bu aslında IŞİD’in önünü açmaktır, El Nusra’nın önünü açmaktır. Türkiye Ortadoğu'da demokratikleşmenin önünde engeldir. Bizimle Türkiye arasındaki mücadele Türkiye'nin demokratikleşip demokratikleşmeme mücadelesidir. Ortadoğu'nun demokratikleşip demokratikleşmeme mücadelesidir. Bizimle Türkiye arasındaki mücadele, Ortadoğu'da mezhepçiliğe, dinciliğe ve halkları birbirine karşı kışkırtan şovenizme karşı demokrasi mücadelesidir. Türkiye'ye karşı mücadeleyi böyle görmek lazım.”

PKK’YE DÜŞMANLIK DEMOKRASİ DÜŞMANLARINA DESTEKTİR

“O zaman Türkiye'ye destek, PKK'yi tasfiye etme yaklaşımı demokrasi düşmanlarına destektir. Erdoğan’ın zihniyetinde olan kışkırtıcı, Türklere şöyle yaklaşılıyor, İslam’a böyle yaklaşılıyor, batı şöyle, bu böyle diye aslında IŞİD'e, El Nusra’ya, insanlık dışı bütün güçlere zemin sunuyor. PKK'ye düşmanlık, PKK'yi tasfiye AKP iktidarını güçlendirme demokrasi düşmanlığıdır; IŞİD ve El Nusra’yı desteklemektir. Avrupa gerçekten böyle bir yaklaşım içinde mi, ABD'nin politikası bu mu? O zaman bunları bilmemiz lazım. Bu açıdan bu görüşmenin izlenmesi, takip edilmesi gerekiyor. Suriye ve Rojava’da Erdoğan’ın istediği olmadı denilerek, Kürtler için hayırlı olmuştur, olumlu olmuştur, hep olumlu değerlendirmeler yapmak doğru değil; bu konuda daha sorgulayıcı yaklaşmak gerekiyor.

Şöyle bir şeyi kabul edemeyiz; 5 Kasım 2007’deki Bush-Erdoğan görüşmesinde Başurê Kurdîstan’ı tanıma karşılığında PKK'nin tasfiye edilmesine destek verildi, AKP'ye destek verildi. Şimdi de Rojava ile ilişkilerin sürdürülmesi karşılığında PKK'nin tasfiye edilmesine, Bakurê Kurdîstan Kürtlerinin özgürlük mücadelesinin tasfiye edilmesine destek veriliyorsa bu kabul edilemez. Bu, Kürtlerin çıkarına değildir. Kürtler böyle aldatılmamalı; demokrasi güçleri böyle aldatılamaz. Bu açıdan ilk yansımalarında bazı rahatsız edici noktalar gördük, açıklamalarda rahatsız edici bazı noktalar gördük, umarız böyle değildir. Bu eskiden beri söylenen bir politik yaklaşım gibidir. Böyleyse yine eleştiririz, ama böyle değil de Türkiye ile ilişkilerde herkes Türkiye'yi kendi politikalarına getirmek için PKK'nin tasfiyesine göz yummaları, PKK karşıtlığı yapmaları Kürt düşmanlığıdır. Bu politikaların artık ne Avrupa’ya, ne ABD'ye, ne Rusya’ya, ne de başka bir ülkeye ne Ortadoğu halklarına yararı vardır. Artık açık olunması gerekiyor, demokrasi güçlerinden yana tavır konulması gerekiyor. Bir konuda tutum mu alınacak ölçü bellidir, demokratik midir değil midir?  Demokrasi güçlerinden yana mıdır, değil midir, ölçünün böyle olması gerekiyor.”

PKK ÜZERİNDEN İLİŞKİLERE SON VERİLMELİ

Karasu şöyle noktaladı: “Soğuk savaş döneminde iki kamp vardı, benim kampımdan mı, diğer kampından mısın yaklaşımları artık insanlık açısından doğru sonuçlar getirmeyecek yaklaşımlardır. Bu ne Avrupa’nın, ne de ABD’nin çıkarınadır. ABD’nin, ben PKK konusunda size destek veriyorum yaklaşımı yanlıştır. Neden destek veriliyor? Neden ikide bir böyle değerlendirmeler yapılıyor. PKK ne yapmış. PKK demokratikleştirmeyi geliştirmek istiyor. Ortadoğu’da demokratikleştirmeyi geliştiriyor. İŞİD’e karşı en büyük mücadeleyi PKK geliştirmiştir. Şengal’de soykırım olsaydı bütün Avrupa sorumlu olacaktı, bütün insanlık sorumlu olacaktı. Bütün insanlığı suç durumuna düşürmekten PKK kurtardı, Ezidileri kurtararak. Bu gerçeklik ortadadır. Bugün Rojava’da Kürtler İŞİD’e karşı fedailik yapıyor, binlerce şehidi var. Neden? Önderlik kültürüyle yetiştiler, Önderlik zihniyetiyle yetiştiler, Kürt Halk Önderine bağlıdırlar. Evet, bizimle organik bir bağları yoktur ama ideolojik olarak oradan beslendiler. Bu beslenme kötü müdür? Rojava’da, Suriye’de demokratikleşmenin motoru olmak kötü bir şey midir? Raqqa’da AKP’nin etkisi olsa ne olacak? Fanatik, mezhepçi kesimlerin hakimiyeti olacak, demokrasi güçleri tasfiye olacak. Şimdi Minbic mi Bab mı demokratiktir, Cerablus mu demokratiktir? Rojava mı demokratiktir? Türkiye’nin girdiği yerler mi demokratiktir? Bunları herkesin sorgulaması lazım. PKK herhalde DAİŞ’i beslemiyor, güçlendirmiyor. Bu tür kesimlerin geriletilmesinde PKK rol oynuyor. Bu bakımdan Türk devletine destek verilmesi Kürt halkı açısından kabul edilecek bir durum değildir. Umarız bu konuda gerçekten Kürt halkı karşıtı olan, Kürt halkının özgürlük mücadelesine karşıt olan tutumlar içerisine girilmez. Türk devleti Kürt karşıtıdır. Türk devleti Kürt karşıtıdır, Kürt soykırımını yapmak istiyor. Türkiye’nin bütün politikalarını Kürt karşıtlığı yönlendirmiyor mu? Bunu Avrupa da, ABD de, dünya da biliyor. Türkiye’ye destek verdin mi hangi politikaya destek verilmiş olunuyor. Biz demiyoruz ki Türkiye ile ilişkiler olmasın, tabii ki olsun, bir şey demiyoruz. Ama bu ilişkileri PKK karşıtlığı, Kürt karşıtlığı üzerinden yapan bir iktidara destek verme üzerinden yürütülemez. Artık bu politikaların halkımız, demokrasi güçleri ve dünya demokratik güçleri tarafından da değerlendirilmesi gerekiyor. Artık bu kirli politikaların, kirli ilişkilerin, kirli pazarlıkların bırakılması gerekiyor. Biz bu görüşmeyi takip edip, değerlendireceğiz. Çünkü yenidir, şuanda bir şey demiyoruz, yansımalar üzerinden değerlendirme yapıyoruz. Birkaç gün içinde yansımalar netleşirse o zaman daha farklı şeyler de söyleyebiliriz.”