Güney'de belirsizlik: Seçim havası ve ittifak arayışları

Bir yandan Irak merkezi seçimleri için çalışma ve arayışlar sürerken öte yandan bölgesel seçimler için de ciddi hazırlıklar başladı.

Güney Kürdistan’daki belirsizlik sürüyor. Hiçbir meşruiyeti kalmayan hükûmet iktidarda kalarak her ne kadar sorunları çözmeye çalışıyoruz dese de Irak merkezi hükûmetinin, hükümeti dikkate almadığı şu ana kadar yaptığı açıklamalara olumlu hiçbir cevap vermemesinden anlaşılıyor. Öte yandan KDP ve elinde tuttuğu hükûmet, Türkiye ile çeşitli konularda anlaşmalar yaptığı yönünde uluslararası basın yayın medya kuruluşlarında yer alıyor. Bütün bu belirsizlikler, halk tarafından kabul edilmeyen yönetime rağmen Irak ve Güney Kürdistan seçim havasına girdi. Seçim havası ise beraberinde ittifak arayışlarını da gündeme getirdi.

BELİRSİZLİK VE KAOS...

Güney Kürdistan’da referandum ve ardından Irak ordusu ile Heşdi Şabi’nin Xurmatu, Xaneqin’den başlayıp Kerkük ve 36-42’nci paralel arasında kalan bölgeye kadar tartışmalı alanlar denilen şehir, ilçe ve köyleri ele geçirmesi ile derinleşen belirsizlik devam ediyor.

Belirsizliğin en bariz göründüğü Kerkük Valiliği hâlâ seçilebilmiş değil. Irak merkezi hükûmeti, Irak Türkmen Cephesi'ne (ITC) bağlı kesimler ve onların kışkırttığı bazı Arapların itirazı üzerine valliğin Kürtlere verilmemesi ve mevcut haliyle devam etmesini bir fiili durum olarak kalmasını istiyor. Kürtler ise anayasal hak olarak kendilerine verilen valiliği almak, valinin bir Kürt olmasını istiyor. Bu konuda bir belirsizlik daha doğrusu oyalama Irak merkezi hükûmeti tarafından yapılırken, Kürtler de kendi aralarında merkezi hükûmetten kaynaklı gerekçesi ile bir parçalanmayı yaşadıkları için bir türlü valilik sorunu çözülemiyor. Daha önce KDP ile Komala İslami’den kaynaklı Kerkük İl Meclisi toplanmadığı için vali seçilemiyor deniyordu. Daha sonra İTC ve örgütledikleri bazı Arap meclis üyeleri de buna engel oluşturdular.

KDP son dönemlerde valinin seçilmesi için 8 maddelik şartlar ileri sürdü ancak ileri sürdüğü şartları kamuoyuna açıklamadı. Geçtiğimz günlerde YNK, Komala İslami ve Yekgurtu bu konuda birlikte hareket edeceklerini açıkladı. Ancak KDP'den bu birliğe dahil olup olmayacağına dair herhangi bir açıklama gelmedi. Vali seçilmeyince de Kerkük ve çevresindeki Kürtler giderek daha fazla baskılara maruz kalıyor; yerlerinden, topraklarından olma noktasına geldiler.

Belirsizliğin diğer bir nedeni, memur, emekli, polis, peşmerge maaşlarının ödenmemesidir. Bölgesel hükûmet yenilgiyi ve merkezi hükûmet tarafından bütçenin düşürülmesini kabul etti. Ardından memur ve emekli sayısını düşürmek için komite kurulmasını da kabul etti. Ancak buna rağmen maaşlar ödenmedi. Merkezi hükûmet tarafından ileri sürülen tüm şartlar kabul edilmesine rağmen görüşmeler de başlatılmadı. Maaşların ödenmesi, görüşmelerin başlatılmaması muamması devam etti. Bu durum geçtiğimiz ay halk tarafından başlatılan bir ayaklanmaya neden oldu. Ayaklanma yaklaşık bir hafta sürdü.

AYAKLANMA İŞGAL GEREKÇESİ YAPILMAK İSTENDİ

Ayaklanma halkın en meşru haklarını talep etmek için başlatıldı. KDP tarafından 'YNK ayaklanan halkın içine kişiler sızdırılıp parti binaları ve resmi kurumlar yakıldı' suçlaması yapıldı. YNK tarafından da KDP'yi suçlayan açıklamalar yapıldı. Ayaklanmaya ilişkin Ebadi 'halka zarar verilirse müdahalede bulunuruz' şeklindeki açıklama ile ayaklanmayı işgal etmek için fırsata dönüştüreceklerinin sinyalini verdi. Ayaklanmayı fırsata dönüştürmek isteyen diğer bir güç ise işgalci Türk devletiydi. O dönemde Heci Beg Suyu, Kanireş alanı, Siro Tepesi, Bermize köyü çevresini işgal etmek için ordu güçleri sınırı geçip, Siro Tepesi'nde karakol kurma girişimlerini başlatmıştı.

Ancak son zamanlarda güvenilir bazı kaynaklardan edinilen bilgiler ise hedeflerinin daha farklı olduğunu gösteriyor. Güvenilir kaynaklar, ayaklanmanın sürmesi durumunda Türkiye’nin YNK’nin denetiminde olan ve ayaklanmaların baş gösterdiği alanı işgal etmek için ciddi bir hazırlık yaptıkları bilgisini veriyor. 'Ayaklanmaya Kürt özgürlük hareketi öncülük yaptı' diyerek işgali başlatacaklardı. KCK’nin uyarıcı açıklamasından sonra ayaklanmalar yakıcı, yıkıcılıktan uzak bir şekilde devam etti. Böylelikle Türkiye’in işgal girişiminin boşa çıktığını söyleyen kaynaklar, bunun KDP ve Türkiye planı olduğunu da sözlerine eklemeyi unutmuyor.

Çok geçmeden The Washington, Times'ta Türkiye ile KDP’nin bir ortak bölge kurmayı planladıkları, oluşturacakları bu bölgeye sivillerin giremeyeceği şeklinde haberler çıkmaya başladı. Türkiye mevcut durumda Bradost alınını işgal etmek için girmiş durumda. Üç ayrı yerde karakol kurma çalışmalarını da sürdürüyor. Ayrıca bölgeden geçen Heci Beg Suyu üzerine köprü de yaptı. Bu işgal ve sürdürülen karakol kurma çalışmaları, ortak bölge için burasının belirlenmiş olabileceğini gösteriyor. KDP Habur sınır kapısı başta olmak üzere tüm sınır kapıları ile gelir kaynaklarını referandumdan sonra Irak’a kaptırdı. Oluşturulmak istenen ortak bölgenin yeni gelir kapılarını oluşturmak amaçlı olduğu da ileri sürülen görüşler arasında. Böylelikle AKP, RTE ve KDP ile Barzaniler arasındaki ekonomik ilişki sürdürülmek isteniyor, denilse yanlış olmaz. Ancak hangi amaçla oluşturulursa oluşturulsun ortak bölge Güney Kürdistan topraklarının Türkiye’ye işgal ettirilmesi dışında başka bir anlam taşımaz. Bu durum beraberinde yeni sert tepkiler ile birlikte ciddi bazı belirsizlikleri de getirecek gibi görünüyor.

BELİRSİZLİKLER İÇİNDE SEÇİM VE İTTİFAK

Güney Kürdistan hükûmeti Bağdat ile müzakere ve görüşmeleri başlatmak için defalarca açıklama ve çağrılar yaptı. Ancak Bağdat tarafından görüşmelerin başlaması için şu ana kadar resmi herhangi bir adım atılmış değil. Hükûmet çevresinden, başbakan ve cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar tarafından kişisel iyi niyet açıklamaları yapıldı. Ancak bu açıklamaların hiçbiri hükûmeti bağlayıcı açıklamalar değildi.

Güney Kürdistan hükûmeti ve siyasi partileri kişisel yapılan açıklamalara dayanarak Bağdat’a heyetler gönderdi. Goran, Komala İslami ve yeni kurulan Demokrasi ve Adalet İçin Koalisyon Partisi ortak bir heyet oluşturularak, Bağdat’a gönderildi. YNK’den ise Pawel Talabani aynı zamanda Bağdat’a giderek Ebadi ile görüştü. KDP de Bağdat’a heyet göndererek Nuri Maliki ile görüşmeler gerçekleştirdi.

Goran ve Komala İslami halk ayaklanmasının olduğu dönemde halkın baskısından ötürü bölgesel hükûmetten istifa ettiler. Ancak Bağdat’a gönderdikleri heyetin bölgesel hükûmet ile Bağdat yönetimi arasında arabulucu olmak için gittiğini, bunun için görüşmeler gerçekleştirdiğini açıkladılar. Güney halkı, 'istifa ettikleri hükûmet ile merkezi hükûmet arasında arabuluculuk ancak hükûmetin bir parçası olunca yapılabilir' diyor.

Her üç partinin Ebadi ile gerçekleştirdikleri ziyaretin perde arkasında ise daha farklı şeyler olduğu yönünde bilgiler geliyor. Birincisi Ebadi ile seçim ittifakı yapma gibi konuların tartışıldığı, yaklaşan seçimlerde seçim için ittifak yapacakları yönünde bir anlaşmaya vardıkları belirtiliyor. Diğer bir konu ise bölgedeki memur maaşlarının verilmesi konusunun görüşüldüğü, sadece Süleymaniye ve çevresindeki memurların maaşlarının ödenmesi gibi bir taleplerinin olduğu yönünde. Güney halkı bu görüşme için ortaya çıkan bilgilerden dolayı büyük bir tepki gösteriyor. Zira Güney halkı bu şekilde bir maaş talebinin Güney Kürdistan’ı ikiye böleceği ve mevcut statüsünü ortadan kaldıracağını belirtiyor. Irak merkezi hükûmetinin de böyle bir gerekçe aradığı hemen hemen toplumun tüm kesimleri tarafından dillendirilen bir husus.

Goran, Komala İslami, Demokrasi ve Adelet İçin Koalisyon partilerinin ağırlıklı seçim ititfakları arayışı için Bağdat’la görüşmeler yaptıkları ağırlık kazanan görüştür. YNK ise yaşadığı iç sorunları çözmek, seçime o şekilde hazırlanmak için önümüzdeki dönemde kongre yapma hazırlığında. KDP ise 16 Ekim'den bu yana İran yanlısı Maliki ile ilişki arayışına girerek, İran ile aralarında olan sorunları giderme çabasında. Maliki ile bir düzeyde ilişki yakaladı. Yakalanan bu ilişkiyle, seçimlerde Ebadi’ye karşı ittifak yapacakları yönünde bilgiler var. KDP ile Maliki arasındaki bu ilişki aynı zamanda KDP ile İran arasında yakalanan bir ilişki demektir. KDP’nin Maliki ile Ebadi’ye karşı seçim ittifakı yapması, KDP ile ABD ve batılı ülkeler arasında ciddi krizlere neden olacak. Zira ABD başta olmak üzere batılı ülkelerin, İran’ın Irak’ta olan etkinliğini kırma, İran sistemini değişime uğratma yönünde ciddi hazırlıklar yaptıkları biliniyor. Bundan dolayı KDP’nin böyle bir ittifaka gitmesi ABD ile batılı ülkelerle karşı karşıya gelmesi anlamına gelir.

Nereden bakılırsa bakılsın, belirsizlik, kaosa rağmen Güney Kürdistan ve Irak'ın daha şimdiden bir seçim atmosferine girdiğini görmek mümkün. Daha şimdiden başlayan ittifak arayışları, bu temelde yapılan görüşmeler bunu doğruluyor. Ancak birbiriyle birlik olamayan Güneyli partiler birlik olmaktan çok her birinin kendi cephesinden Irak ile görüşmeler başlatması Güney Kürdistan’ı, Güney Kürdistan yönetimi ve partilerini güçlendirmez. Aksine daha da zayıflatır. Ancak buna rağmen partilerin Güney ve halkın çıkarlarından çok kendi çıkarlarını esas aldıkları için yaşanacak kayıpları dahi düşünmeden bu tür girişimleri başlattıklarını söylemeden geçmek olmaz.

Bir yandan Irak merkezi seçimleri için çalışma ve arayışlar sürerken öte yandan bölgesel seçimler için de ciddi hazırlıklar başladı. Partiler seçimlere hazırlanmak için kongreler yapıyor. Yeni resmileşen partiler hızla kendilerini örgütleyip hazırlıklı olmak için kongre kararını alıyor.

Bütün bunlar Güney Kürdistan’da ciddi belirsizlikler, kaos olmasına rağmen tüm partilerin önümüzdeki dönemde yapılacak seçimlere hazırlık yaptığını gösteriyor.

Güney Kürdistanlı partiler Irak merkezi hükûmeti ve partileri ile seçim ittifakı ve hazırlıkları yaparken, öte yandan ayaklanma sırasında kurulan ve 12 doktor, mühendis, öğretmen, yazar ve aydından oluşan Demokratik Halk Cephesi Komitesi de çalışmalarını yürütüyor. Komitenin amacı güney Kürdistan partilerini bir araya getirip halkı da siyasete dahil etmektir. Şu ana kadar birçok parti ile görüşme gerçekleştirdiler. Ancak birlik olmak için onlara söz veren partilerin hepsi onları dahil etmeden Irak merkezi hükûmeti ile görüşmeler gerçekleştirip seçim ittifakı arayışında bulundular. Bu da Demokratik Halk Cephesinin çalışmalarını partilerle yürütmekten çok halka sürdürmesi gibi bir alana kaydırmalarını beraberinde getirdi.

Öte yandan KNK’nin yürüttüğü ve 26-27 Ocak günü gerçekleştireceği Güney Kürdistan Ulusal Kongre Çalıştayı çalışmaları da devam ediyor. Bu çalıştay da seçimlerden önce yapılacağı için Güney Kürdistan siyaseti ile ulusal kongre çalışmalarına önemli yenilikler getireceği belirtiliyor.