Avukat Cemal Demir, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Kürt halkının ‘kamusal sembolü’ de olduğunu belirterek, Türk devletinin bu realiteyi ters yüz ederek, tecrit uyguladığını söyledi. 

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’dan haber alamama hali,  38'inci ayına girdi. Bu sürede yapılan 538 görüş başvurusu sonuçsuz kaldı. ANF’ye konuşan avukat Cemal Demir, dünya tarihinde benzeri olmayan bir tecridin uygulandığını belirterek,  İmralı Adası’na götürüldüğü tarihten beridir aile ve avukat görüş haklarından yoksun bırakıldığını söyledi. Demir, “Keza iletişim, mektup ve diğer hakları her boyutta ihlal edilmiştir. Hiçbir zaman bu hakları düzenli ve yasa gereği yerine getirilmemiştir. İlk yıllarda ‘hava muhalefeti ve koster bozukluğu’ gibi gerekçeler, ilerleyen zamanlarda ‘disiplin cezaları’ gerekçesine dayandırıldı. Bu son yıllarda artık herhangi bir gerekçe sunma ihtiyacı dahi görülmüyor” dedi.

REALİTEYİ TERS YÜZ EDİYOR

Kürt halkının, Kürt meselesinin demokratik çözümünde Abdullah Öcalan’ı siyasi muhatap olarak belirlediğini söyleyen Demir, şöyle konuştu: “Sayısı milyonları bulan Kürtler, onu siyasi irade olarak dünyaya ilan etmiştir. Bu durumda Sayın Abdullah Öcalan, Kürt halkının ‘kamusal sembolü’ olmuştur. Türk devleti bu realiteyi ters yüz ederek, evrensel hukuku da ayaklar altına alarak, insanlık dışı bir tecride mahkum etmiştir. Dış dünya ile olan bağını tamamen ortadan kaldırmıştır. Öte yandan Türk devleti, Kürt meselesinin demokratik, barışçıl siyasi çözümünü bir yana bırakarak tamamen savaşa ve yıkıma odaklanmıştır. Ortadoğu’da ve dört parça Kurdistan’a savaşı ve işgali yayarak dünya barışını da tehdit etmektedir.”

ÖZGÜR BİR ORTAM SAĞLANMALI

“Tarihsel süreç bir kez daha ortaya koymuştur ki, Kürt meselesinin demokratik çözümü kaçınılmazdır” diyen Demir, şunları dile getirdi: “Bu husus, tüm milletlerin ve dünya sisteminin boynunun da borcudur. 100 yıl önce yapılan haksızlığın ortadan kaldırılması gerekmektedir. Meselenin çözümünde muhatap da Kürt halkını temsilen Sayın Öcalan’dır. Bunun için de tecrit koşullarının kaldırılarak özgür bir ortamın sağlanması kaçınılmazdır. Dolayısıyla tecride karşı yapılan eylemler büyük önemdedir.”