GÖRÜNTÜLÜ

YPS Komutanı Zagros, yaşamını yitiren yoldaşlarını anlattı

YPS Komutanı Zagros, yaşamını yitiren yoldaşlarıyla ilgili anılarını anlattı. Zagros, yoldaşlarının halk için kendilerini feda ettiğini, devletin asla direniş iradesini kıramadığını belirtti.

YPS Komutanı Fırat Zagros, yaşamını yitiren yoldaşlarıyla ilgili anılarını anlattı. Zagros, yoldaşlarının halk için kendilerini feda ettiğini, devletin asla direniş iradesini kıramadığını belirtti. "Kobanê de yerle bir olmuştu ama kazanan kim oldu; Kürtler oldu" diyen Zagros, şu çağrıyı yaptı: "Metropollerde kurumlar basın açıklaması gibi pasif eylemden vazgeçsinler. Direnişe katılsınlar. Gezi ruhuyla batıda meydanlara dökülsünler."

Öz yönetim ilanlarının olduğu kentlerde, devlet güçlerinin soykırımcı saldırılarında yaşamını yitiren gençlerin her biri, ayrı hikayeleriyle anılıyor.

Kobanê şehir savaşının benzerinin yaşandığı Nusaybin’de, ağır silahlarla saldıran özel harekat timlerinin karşısında ferdi silahlarla sokak başlarını tutan YPS üyelerinden yaşamını yitirenler, geride anılarını bıraktı. 

‘Bir lokma, bir hırka’ felsefesiyle sömürgeye karşı direniş içerisinde yer alan gençlerin Kürt coğrafyasında heykellerinin dikileceğini vurgulayan YPS Komutanı Fırat Zagros, yaşamını yitiren YPS savaşçılarını anlattı...

MEDENİ ORAK: ÇOCUKLARINI SAVUNMAK İÇİN NÖBETTEYDİ

Zagros, Nusaybin’de mahallesini terk etmeyerek panzerlerin karşısında bedenini siper eden 8 çocuk babası Medeni Orak’ın, PKK’nin önder kadrosu Ferhat Kurtay gibi aile kaygısı yaşamadan kendi toprağını sömürgeci güçlerden koruma kararlılığı gösterdiğini söyledi.

Zagros, Orak'a ilişkin şunları anlattı: "Medeni Orak, evli ve 8 çocuk babasıydı. Kendisi legal siyasette yer alıyordu. Ancak 'KCK siyasi soykırım operasyonları'nın başlatıldığı süreçte kendisi de Irak’a kaçmak zorunda kalmıştı. Daha sonra tekrar Nusaybin’e döndü. O dönemde biz YDG-H çalışmalarını yürütüyorduk. Devlet, halkımıza yönelik saldırılarını genişletince mahallelerde öz yönetim ilanında bulunduk. Kendisi de, tüm yurtsever halkımız gibi Medeni arkadaşımız da hendek ve barikatların arkasında çocuklarının savunması için nöbet tutmaya başladı. Medeni arkadaş yaşadığı süreçte de biz YPS olarak saldırı pozisyonunda değildik. Şimdiye kadar savunma pozisyonumuzu korumaya çalıştık. Çocuklarının özgürlüğü için mücadelede olduğunu söylüyordu. Kanının son damlasına kadar fedakarca mücadele etti. Düşman onun bu kararlığının farkındaydı ve özellikle hedef alıp katletti. 

Onu anlatmak bizi hüzünlendiriyor. Arkadaşlarımızın anısıyla yaşıyoruz. Medeni arkadaş bizlere cezaevinde bedenini ateşe veren Ferhat Kurtay’ı hatırlatıyor. Ferhat Kurtay yoldaş da evli bir yoldaşımızdı, çocuklarının özgürlüğü için bedenini ateşe verdi. Medeni arkadaşımız da başta kendi çocukları ve Kürt halkının çocukları olmak üzere özgür bir yaşam için canını feda etmekten kaçınmadı, ağır silahlara karşı yoldaşı Bahtiyar’la birlikte bedenini siper etti. Bugün birçok insan aileleri için yaşam kaygısı çeker ama o bu topraklar özgür olmadıkça kendi çocuklarının da özgür olamayacağının farkındaydı."

AVREŞ RIZGAR: ŞOFÖRÜN HASARI İÇİN AYLARCA ÇALIŞTI

Zagros, YPS Üyesi Avreş Rızgar’ın ise legal gençlik çalışmalarında yer aldığı sırada emeği ile topladığı parayı halkın çalışmaları için harcadığını söyledi. 

Rızgar'ın, Haki Karer’in yaşamını esas elan ender arkadaşlarından birisi olduğunu kaydederek, şunları aktardı:

“Yoldaş Avreş Rızgar, Önder Apo'nun fikirlerini kendine yaşam kaynağı yapan bir yoldaşımızdı. Ben onu gençlik çalışmalarından da tanıyorum. Yıllar önce gençlik çalışmaları için farklı bir kente gittiğimiz sırada arabamız kaza yaptı ve arabada hasarlar oluştu. Şoförümüzün ‘Apocu gençliğin şoförlüğünü yaparken arabam kaza yaptı, zarara girdim’ dememesi için bizden habersiz Türk metropollerine gidip aylarca çalıştı ve döndüğünde şoföre hasarın parasını ödedi. Bunu yaparken de hiç kimseye bundan söz etmedi. Rızgar’ın yaklaşımı yoldaş Haki Karer’in devrime yaklaşımı gibiydi. Halk arasında duruşuyla ve yaklaşımıyla çok sevilen bir arkadaştı. 

İlk Nusaybin’in hendek günlerinde, Sakarya Caddesi’ne barikat yaparken düşman etrafımızı sardı. Yoldaşları için bedenini siper etti ve yoldaşlarına bir zarar gelmemesi için mücadele etti. Yaşamını yitirdiğinde barikat günlerinde kaleme aldığı günlüğü geride kaldı. Günlüğünde yazdığı notlarda onun yaşama ve Kürt halkının özgürlüğüne ne kadar bağlı olduğu açıkça ortaya çıktı. Şimdi ondan geriye yazdığı cümleler kaldı. Şehit düşmeden birkaç saat önce, Şehit Gelhat Mahallesi’nde Önder Caddesi’nde onu gördüm. Mayının başındaydı, bana ‘düşmana pusu kurduk’ diye gülümseyerek konuşuyordu. Düşman Çağçağ Caddesi’ndeydi, kobranın önüne boş kutu atıyor, düşman da boş kutuyu tarıyordu. O anlarda gülümsüyordu, ona bir şey olacağı asla aklıma gelmezdi. Birkaç saat sonra ise yaralandığının haberini aldık, yaşayabilirdi ama ambulans gelmediği için; kan kaybettiği için yaşamını yitirdi."

MAHSUM AKTAŞ: GERİLLA HAYATI YAŞARDI

Zagros, yaşamını yitiren YPS’li Mahsum Aktaş’ı da şöyle anlattı:

"Mahsum Aktaş (Mazlum) arkadaşımız da kendi görevinin üzerinden asla ayrılmayan bir arkadaşımızdı. Verilen her görevi yerine getirmeyi kendine esas alırdı. Her arkadaşın ihtiyacını eksiksiz karşılayan, bunun üzerinde titizlikle duran bir arkadaşımızdı. Tek tek arkadaşların ihtiyacını yazıp karşılardı. Biz onunla ‘sen bizim annemizsin’ diye şakalaşırdık. Kendi görevinden asla kaçmayan onurlu bir arkadaşımızdı. Şehit düşmeden önce, ‘düşman sokağa girdi’ deyip bizi uyardı ve hemen mevziisine koştu. Onun taktikleri ve askeri duruşu sanki uzun yıllardır gerillada kalmış gibiydi. Yaklaşımı ve duruşu gerilla duruşuydu. Arada gidip ailesini ziyaret ederdi, döndüğünde ise çekinirdi; tam bir gerilla hayatı yaşayan bir arkadaştı. Şehit Gelhat Mahallesi’nde düşmana karşı sızma eylemi yaptığı sırada keskin nişancılar tarafından vuruldu."

SEYİT: İSLAM'I DOĞRU BİR ŞEKİLDE YAŞAMAK İSTİYORDU

Zagros, Midyat’tan gelerek barikatların ardından mevzilerde yerini alan YSP’li Seyit ile bir anısını ise şöyle anlattı:

"Seyit yoldaşımız da Midyat’ın bir köyünde doğmuş ve ömrünü mücadeleye veren bir yoldaşımızdı. Grubumuzun sabotajcısıydı. Her şeye aşkla yaklaşan, yaşama gülerek yaklaşan biriydi. Sabah ilk uyanan, hemen etrafı temizleyen, çayı koyan bir arkadaşımızdı. Disiplini çok severdi, öyle bir şey ki kendi işini asla bırakmayan biriydi. Onun görevi varken, başkasıyla sohbete dahi girmeyen, görevine dikkatle yaklaşan bir arkadaşımızdı. Dinine bağlı bir insandı, İslam dinini doğru bir şekilde yaşatmak istiyordu. Fırat Mahallesi’nde arkadaşlarımızla birlikte vuruldu. Sağlıkçı arkadaşımız yaralılara baktığında ‘Seyit şehit düşmüş’ dedi. Şoka girdik çünkü hiç ölmüş gibi bir ifadesi yoktu. Saatlerce başında durdum ve ona baktım, öldüğüne bir türlü inanamadım."

AKİF: HASTALIĞI VARDI AMA BAHANE ETMEDİ

YPS Komutanı Fırat Zagros, yaşamını yitiren yoldaşlarını anlatmayı şöyle sürdürdü:

"Akif arkadaşımız da Midyatlı bir arkadaşımızdı. Nusaybin’de ilk çalışma yürüten arkadaşların arasında o da vardı. Birlikte Zeynelabidin Mahallesi’nde ilk barikatı onunla yaptık. Halk onu çok seviyordu. Rızgar’ın şehit düşmesi onu çok etkilemişti, sürekli ‘eğer şehit düşersem beni şehit Rızgar’ın yanına gömün’ diye vasiyet ediyordu. Ona çok kızıyordum, sen şehit düşmeyeceksin neden böyle düşünüyorsun, diye kızardım. Bana ‘ben biliyorum, şehit düşeceğim, bak sakın unutma beni, Rızgar’ın yanına gömün’ diyordu. Halk arasında sakin ve sabırlı kişiliğiyle tanınırdı. Ona ‘sende Eyüp Peygamber sabrı var’ diyordu, halk. Hastalığı olan bir arkadaştı ama bunu hiç bahane yapmadan sürekli çalışan bir arkadaşımızdı. Onun şehadeti de halkı derinden üzdü, binler cenazesine katıldı ve o gün tüm ilçe hüzne büründü.

KEREM: ARKADAŞINI KURTARMAYA ÇALIŞIYORDU

Kerem yoldaşımız da Şirin Caddesi’nde şehit düşen Akif arkadaşımızı kurtarmaya çalışırken şehit düştü. Yoldaş Kerem sabrıyla, fikirleriyle tanınan bir arkadaşımızdı. Düşman tarafından 7 kez gözaltına alınan, tutuklanan bir arkadaşımızdı. Her korkutma planlara karşı korkusuzca yaklaşan genç bir arkadaşımızdı. Zindandan çıktığı bir dönemde çalışmalara biraz uzak düşmüştü, gidip onunla konuştuğumda kendine geldi ve mahallede çalışmalara katılmaya karar verdi. Bu kez kardeşiyle birlikte cephede mücadeleye katıldı. Daha inançlı ve daha korkusuz bir şekilde mahallede mücadeleye katıldı. Sönmek üzere bir ateş gibiydi, düşman her deştiğinde daha da alevleniyordu. Bu alev sonsuz bir devrimci aşka dönüştü.

Rızgar ve Seyit yoldaşın şehadeti gençlerin üzerinde büyük bir etki yaptı, onların şehadetinin ardından silahını yerde bırakmak istemeyen yüzlerce genç mücadeleye katıldı. Onların tüm arkadaşları ve akrabaları onların ardından mücadeleyi büyüttü. 

Şehit Kerem de Sakarya Caddesi’nde yaşayan bir gençti. Onun ardından Sakarya’daki birçok genç mücadeleye katıldı. Medeni yoldaşın ardından birçok evli arkadaşımız mücadeleye katıldı. Düşman yanlış taktik uyguladı, katliamlarla ateşi söndüreyim derken, su yerine ateşe benzin döktü. Kendine insanım diyen herkes bugün katliamlara karşı barikat savunmasına katıldı. Şu an yüzlerce üniversiteli genç YPS saflarına katıldı."

'BUNUN SONU BAHAR!'

Katliam ve saldırılar sonucunda geri çekildikleri alanların tekrardan doldurulacağını söyleyen YPS Komutanı Fırat Zagros, şu mesajları da verdi:

"Düşman 'Silvan’ı, Silopi’yi temizledik' diyor. Evet, şehit de düşebiliriz, kentlerimizi yakılabilir, yıkılabilir de. Ama kazanan biz olacağız. Her yeri yerle bir de etseler, binlerce kez yine kentlere ineceğiz. Biz onları hendeklere gömdük, zaten bunun çok iyi farkındayız. Şu an savunmadayız, saldırıda değiliz. Saldırıda olsak o Lozan’ın kurallarını başlarına yıkarız, sınırları aşan bir ordu karşılarında bulurlar. Kobanê’ye de ‘düştü düşecek’ diyorlardı. Cizre için de diyorlar, kazanmak yerle bir etmek değildir, iradeyi kırmaktır. Kobanê de yerle bir olmuştu ama kazanan kim oldu; Kürtler oldu. Bugün Silopi ve Cizre yerle bir olabilir ama giderek daha da büyüyen bir irade karşılarında buldular. Biz bir damla suyduk, şimdi okyanus olduk. Yağmurlar baharın müjdecidir, şu an yağmur yağabilir ama bunun sonu bahardır, çok iyi biliyoruz.

Kenan Evren de Kürtleri bitirdiğini söylüyordu. Bakın şu an mahallelerdeyiz. Erdoğan da bitireceğini söylüyor ama şunu bilsin ki, bugün barikatların ardında, yarın başka bir taktikle karşılarında olacağız. Yoldaşlarımızın bize miras sözleri gibi, ‘teslimiyet ihanete götürür, direnmek zafere!'

'DİRENİŞE KATILSINLAR'

Kendine şerefli diyen tüm insanların bu gün mücadeleye katılması gerekiyor. Metropollerde kurumlar basın açıklaması gibi pasif eylemden vazgeçsinler. Direnişe katılsınlar. Gezi ruhuyla batıda meydanlara dökülsünler."

...