Haseke’nin merkezine yaklaşık 10 km uzaklıkta bulunan çocuk cezaevi, sürücü kursu, elektrik santrali merkezi, Davudiyê köyü ve Ebyad Köprüsü üzerinde, Suriye rejimi ve DAİŞ çeteleri arasında yaklaşık 12 gündür yoğun çatışmalar yaşanıyor. Bu çatışmalarda onlarca rejim askeri ölürken yüzlerce DAİŞ çete üyesi de rejim tarafından öldürüldü.

Çatışmalarda rejim Davudiyê köyü, çocuk cezaevi ve daha birçok noktasını kaybederken Ebyad Köprüsü'nü de DAİŞ çetelerinin kullanmaması için imha etti.

Rejim ve çeteler arasında yaşanan savaştan çok, Kürt ve Arap halkları arasında aynı anda yaratılan sistematik özel savaş dikkat çekmekte. Bu özel savaşın tek kanıtı rejim ve çetelerin halk arasında birlikte yaydıkları sistematik korkulardı. Yine YPG bu savaşa manevi gücü ile müdahale etti.

YPG TUZAĞA MI ÇEKİLMEK İSTENDİ?

Savaşın ilk günlerinde rejim ve DAİŞ arasında ciddi bir savaş yaşandığı söylenebilir. Rejim askerleri çetelerin üst üste yaptığı intihar eylemleriyle ciddi bir kayıp verilirken psikolojik olarak çökertildi. Rejimin, elindeki askeri noktaları bu savaşta kaybettiği biliniyor. Gerçek boyutu olmasına rağmen halk arasında 'rejim kaçacak, DAİŞ çeteleri şehre girecek' söylentisi yayıldı. Ancak gelen haberler, DAİŞ çetelerinin gerek sayısı gerek askeri imkânlarının çok da büyük olmadığı yönündeydi. Birilerinin sürekli YPG'nin ön saflarda olması gerektiğini dile getirmesi, şehir için 'ha düştü ha düşecek' söylemlerini yayması da savaşın kirli planlarından biri olmalı.

Öte yandan halk arasında "YPG'nin Hesekê’yi sattığı" şeklinde söylentilerin yayılması hedeflendi. YPG komutanlarından Garzan Afrin, Arap halkının kanaat önderleri ve şehrin kurum temsilcileriyle yaptığı toplantıda, "Biz ilkelerimiz çerçevesinde savaşa müdahale edeceğiz" dedi.

PARÇALANMIŞ REJİM GERÇEĞİ

Arap halkının yaşadığı Hesekê’nin Hoşarbayır Mahallesi'nde Difai (vatan savunması) askerine bağlı bir grup motosikletli askerin halk arasında rejim adına 'buraları boşaltın, buraya yakında DAİŞ gelecek' söylemi halk arasında büyük bir korku yarattı. Adları 'vatan savunması' olan grupların daha önce de DAİŞ ile ilişkileri gündeme gelmişti. Yine bunların da daha önce bu şekilde birçok yeri boşalttığı, boşaltılan yerlerde yağmalama yaptıkları da biliniyor. Bazı iddialara göre, rejimin savaş koordinesinde olan Amid Nizar’ın oğlu yaklaşık 5 ay önce DAİŞ tarafından kaçırılmış. DAİŞ tarafından oğlunun öldürülmesi ile tehdit edilen Amid Nizar’ın güçlerini kademeli bir şekilde geri çekmeyi düşündüğü sırada teyit edilmeyen bilgilere göre rejim tarafından gözaltına alındığı söyleniyor.

YPG MORAL KAYNAĞI OLDU

Arap, Kürt, Süryani ve diğer halklar rejimin bu parçalanmış haliyle artık DAİŞ ile mücadele edemeyeceğini bilmekte. Bu nedenle bölgedeki birçok kurum temsilcisi, kanaat önderleri YPG'ye başvurarak bu savaşa müdahale etmesini istedi.

Savaşın ilk günlerinde yayılan söylentilerden dolayı bazı küçük grupların şehri terk ettiği görülmüş ise de YPG’nin Arap halkı ve bölgenin kanaat önderleriyle yaptığı toplantı sırasında Garzan Afrin'in "Gerektiği yerde gerektiği zaman savaşa her türlü müdahale edebiliriz" demesi halk arasında bir moral kaynağı oldu. YPG bu şekilde halk arasındaki manevi gücünü bir kez daha ortaya koydu.