‘YBŞ Şengal operasyonunda belirleyici rol oynadı’

YBŞ komutanı Mazlum Şengal, halkların savunma gücü olarak Irak’ta var olan güçlerin yanında üçüncü bir güç olarak ortaya çıktığını ve YBŞ ve bu amaçla Şengal operasyonunda belirleyici rol aldığını söyledi.

“Biz halkların savunma ihtiyacından ortaya çıktık” diyen YBŞ komutanı Mazlum Şengal, halkların savunma gücü olarak Irak’ta var olan güçlerin yanında üçüncü bir güç olarak ortaya çıktığını ve YBŞ ve bu amaçla Şengal operasyonunda belirleyici rol aldığını söyledi.

YBŞ’nin rolünü doğru anlamak isteyenlerin geride kalan bir yıllık pratiğini incelemeleri gerektiğini belirten Mazlum Şengal “YBŞ Irak’ta bir üçüncü güçtür. Rolü ve misyonu da geride kalan mücadele pratiğinde gizlidir. Bazıları bizi yok saydı, görmek istemedi. Bunu istedikleri kadar yapabilirler. Ama gerçekler başkadır. Büyük operasyondan önce Şengal’e giren, Sti Zeynep Heynasır mahallelerini özgürleştiren YBŞ ve HPG idi” dedi.

Êzîdî gençlerini YBŞ saflarında mücadeleye çağıran, Mazlum Şengal, önümüzdeki dönem hedeflerini de Şengal’i tümden özgürleştirme, esirleri kurtarma ve halkların ortak gücünü oluşturmayı hedeflediklerini kaydetti.

2015 yılı YBŞ ve Êzîdî toplumunun yaşanan katliamlara cevabı açısından nasıl bir yıl oldu?

Geride kalan bir yıllık sürede oldukça tarihi ve değerli gelişmeler yaşandı. Önemli adımlar da atıldı. Aslında ters giden bir tarihe de dur deme niteliğindeydi. Çünkü tarihte Êzîdîlere yönelik gerçekleşen katliam ve fermanlar örgütsüzlüğün bir sonucuydu. Halkın öz savunma güçleri yoktu. Toplumsal alanda parçalıydı, siyaset yapılamıyordu. İradesini ortaya koyacak mekanizmalardan yoksundu. Olanlar da çok dağınıktı. Din ve aşiret temelli şeylerdi. Bu durum halkı her türlü saldırıya açık tutuyordu. 2014 fermanından sonra bu tarihsel tespit doğru yapıldı ve buna denk bir örgütlenmeye geçildi. 2015 yılı bu açıdan önemli gelişmelere gebe bir yıl oldu.

Siyasal, diplomatik, toplumsal ve askeri savunma açısından güçlü çıkışlar yapıldı ve ciddi örgütlenmeler yaratıldı. Bunun birinci sonucu Şengal’in özgürleştirilmesi oldu. İkincisi, Êzîdî halkı artık bir öz savunma gücüne kavuştu ve bunun yapılabilirliğini kanıtladı.

YBŞ’nin Şengal özgürlük operasyonundaki rolü ne idi? Bir de YBŞ’eye bir tanım getirecek olursanız neler söyleyebilirsiniz?

YBŞ, halkın öz savunma gücüdür, halka dayanıyor. Kendi iç sistemini oturtarak ciddi bir eğitimden geçti ve her geçen gün gücünü arttırdı. Eğer Şengal özgürlük operasyonu başarıyla sonuçlandıysa bunda YBŞ’nin rolü belirleyicidir.

YBŞ’yi doğru tanımak gerekir. YBŞ, öyle bir cemaat gücü ya da ailelerden oluşan bir güç değil. YBŞ Êzîdî halkının savunma gücüdür. Onun için de sonuna kadar Şengal’i savundu. Zaten YBŞ Êzîdî toplumunun savunma ihtiyacına dayalı olarak halkın ihtiyaç ve talebi sonucunda oluşan bir güçtür. Şimdi artık düzeni, sistemi olan, kendi eğitimini yapabilen bir güçtür. Bilinçli hareket eden, ne yaptığını, ne yapmak istediğini bilen ideolojik ve askeri bir güç durumuna geldi. Bu şekilde Êzîdî halkının esas savunma gücü olarak Şengal özgürlük operasyonunda da aktif ve belirleyici bir rol oynadı YBŞ. Önümüzdeki dönemde gerçekleşecek olası Telaffar ve Musul özgürlük operasyonlarında rol alabilecek bir güç durumundadır.

Şengal özgürlük operasyonunda rolünüz neydi? Çünkü özellikle KDP kendisi dışında bir gücün bu operasyonda yer almadığının yoğunca propagandasını yaptı.

Şengal özgürlük operasyonu öyle iki-üç günlük bir operasyon değildir. Bir yıl boyunca bizim Şengal dağlarında DAİŞ’e karşı direnişimiz sürdü. Geliştirdiğimiz hamlelerle hem halkımızı koruduk hem de DAİŞ’i yıprattık. Şengal özgürlük operasyonu bu direniş sonucunda gerçekleşti. İşte eğer, YBŞ’nin rolü kavranılmak, anlaşılmak isteniyorsa ve geride kalan sürede ne yaptığına bakılmak isteniyorsa buradan bakmak gerekir.

YBŞ Irak’ta bir üçüncü güçtür. Rolü ve misyonu da geride kalan mücadele pratiğinde gizlidir. Bazıları bizi yok saydı, görmek istemedi. Bunu istedikleri kadar yapabilirler. Ama gerçekler başkadır. Büyük operasyondan önce Şengal’e giren, Sti Zeynep Heynasır mahallelerini özgürleştiren YBŞ ve HPG idi. Yine kuzey yamacındaki birçok köyü bizim güçlerimiz kurtardı. Biz girdikten sonra diğer güçler gelmeye başladı. Örneğin Sti Zeynep ve Heynasır mahallelerini 11 ay boyunca çetelerin tüm saldırılarına karşı savunan bizdik. Bu savunma sırasında birçok arkadaşımız şehit düştü. Tabi biz bu süreci yürütürken HPG’den önemli bir destek aldık. Örneğin özgürlük operasyonunda batı cephesinde HPG önemli bir rol oynadı. Bunu da görmek gerekir.

Sizin gibi bir gücün oluşumu halkta nasıl tepki buldu? YBŞ dışında bir de Êzîdî cemaatleri var. Bunlardan farkınız nedir?

Biz zaten halkın talebi ve savunma ihtiyacı üzerinden ortaya çıkan bir gücüz. Yüzbinlerce insan çetelerin kılıç darbelerinden kaçarak dağlara sığınmıştı ve bu halkı savunmak bizim açımızdan çok değerliydi, temel bir görevdi. Direniş geliştikçe DAİŞ’in saldırıları her geçen daha fazla kırılmaya başlandı. DAİŞ’in saldırıları kırıldıkça halk büyük güç ve moral aldı. Peşmerge halkı savunmadan çekip gitmişti. Buna karşın YBŞ’nin kurulması halkta büyük öz güven yarattı. Şimdi kendilerini cemaatler şeklinde örgütleyenler de aslında ilk başta YBŞ öncülüğünde direnişe katılıyorlardı. Örneğin Kasım Şeşo öyleydi. YBŞ komutanlığında yer alıyordu. Yollar açılıp imkanlar oluştuğunda KDP tarafına geçti.

PARA İÇİN KDP’YE GİDENLER OLDU

Tabi neden ayrıldıkları önemlidir. Bu biraz bizi tanımayı gerektirir. YBŞ parası olan, insanları para karşılığında mücadeleye katan, örgütleyen bir güç değil. Hal böyle olunca işte Kasım Şeşo gibileri para için bizden ayrılıp KDP tarafına geçtiler.

YBŞ para için, maddi çıkar için halkın savunmasını gerçekleştiren bir güç değildir. Biz gönüllü olarak halkımızı savunmayı esas alan bir gücüz. Para karşılığında bu yapılırsa kirlenir, yolsuzluklara bulaşır. Bir de başarı şansı olmaz. Doğru ve özgürlükçü bir çizgiyi sürdüremez. O açıdan özlü ve halkın özgürlüğünü esas alan güç ancak karşılıksız bir şekilde mücadeleyi esas alan güçtür. Biz geride kalan sürede hep bunu esas aldık. Gerektiğinde elimizdeki bir lokma ekmeği de halkımıza verdik. Halkın korunmasını esas aldık. İşte halk eğer YBŞ’den etkileniyorsa bundan dolayıdır. Çünkü biz halkın savunma ihtiyacından ortaya çıktık. Temel misyonumuzu bunun üzerine kurduk. Bugüne kadar da bunu yaptık.

Öz savunma gücü derken askeri savunma anlamında mı söylüyorsunuz?

Hayır. Kastım sadece bu değil. Öz savunma gücü sadece askeri bir güç değildir. Siyasi, toplumsal, kültürel ve aynı zamanda askeri bir güçtür. Komplike toplum savunmasından söz ediliyor. Bu açıdan bütün toplumun örgütlenmesini gerektiriyor. Bizim aslında mücadelemiz de bu temelde gelişti. Bu özellikle Êzîdî halkı açısından zorunludur. Yine tüm Kürtler açısından da böyledir. Böyle olmazsa gelişen saldırılar karşısında kendimizi savunabilmemiz mümkün değil. Bu temelde örgütlülüğe hazır olanlar ya da böyle bir örgütlü yaşam içinde yer almak isteyenler bize katılabilir. YBŞ böyle yaklaştığı için Şengal üzerine plan kuranlar, hesap yapanlar boşa çıkarılabildi.

Ne tür hesaplar vardı, bundan kastınız nedir? Biraz açar mısınız?

Hesap şuydu. Burayı işgal edecek, katliamdan geçirecek ve geri kalanları da kendilerine köle yapacaklardı. Halklar adına, ezilenler adına hiçbir hak, hukuk tanımayacaklardı. İşte YBŞ ve gelişen Êzîdî halkının direniş ve örgütlülüğü bu hesapları bozdu. Direniş gücü buradan ileri geldi. DAİŞ eliyle gelişen saldırılar bu şekilde sonuç alamadı ve DAİŞ şu anda elinde bulundurduğu birçok yerden kaçıyor. DAİŞ yenilince destekçi güçlerinin de hesapları bozuldu ve aslında Türk devletinin Musul’a gelişi de böyle gerçekleşti. Halkların şimdi buna tepki göstermesi aslında bu işgalci ve sömürgeci, katliamcı zihniyete olan tepkilerinden ileri geliyor. Çünkü Türk devletinin bölgesel planları dahilinde Şengal’de bulunuyor. Bu alanları kontrol etmek istiyor.

Mevcut gücünüzle bu planları ne düzeyde boşa çıkarabilirsiniz? Ya da bunun için nasıl bir hazırlık içindesiniz?

Tabi biz bu planları da bozmak için kendi gücümüzü büyütüyoruz, eğitiyoruz. Çünkü her an yeni saldırılar daha kapsamlı da gelişebilir. Çünkü bölgesel hesaplar yapan güçler var. İşte Türkiye örneğinde olduğu gibi. Şimdi bizim buna karşı kendimizi daha da büyütme çalışmalarımız var, hedefimiz var. Denetimimizde olan, savunmasını YBŞ olarak tek başımıza yaptığımız alanlar var ve biz bu alanları genişleterek daha da güçlendirmeyi hedefliyoruz. Çeteler bu alanlarımıza defalarca saldırdılar ama bütün saldırıları kırıldı. Ama biz gücümüzün de tehlikenin de farkındayız. Dolayısıyla daha da güçlenmemiz gerektiğini biliyoruz.

Bu tür saldırılar öyle kendiliğinden kırılmıyor. Büyümeniz ve tecrübe kazanmanız gerekiyor. Bu amaçla sürekli saflarımıza gönüllü katılımlar sağlayarak eğitiyoruz. Şu anda halen eğitimi devam eden devrelerimiz var. Hem yeni katılanlara verdiğimiz eğitimler hem de askeri uzmanlık alanlarda gelişmeyi, branşlaşmayı ön gören eğitimlerimiz var. Bu da her geçen gün bize güç veriyor. Çünkü biz kendimizi ne fazla abartma gereği duyuyoruz ne de kendimizi küçük görüyoruz. Oldukça mantıklı davranıp doğru bir tahlil yaparak, kendimizi bunun üzerinden yeniden ele alarak büyütmeyi hedefliyoruz. Çünkü elimizdeki kurtarılmış alanlar gibi halen DAİŞ denetiminde olan alanlarda var ve bizim oraları da bu çetelerden temizlememiz gerekir.

Çokça tartışılan bir husus ise alandaki güçlerle ilişkilerinizin ne düzeyde olduğudur. Örneğin PKK ile bağlantınız ne?

PKK ilk gün Şengal’e yardıma gelen ve DAİŞ saldırısına karşı Êzîdî halkını, Şengal’deki halkları koruyan güçtür. Buna saygı duymak gerekir. Çok tarihi bir hamle gerçekleştirildi. Tüm dünya bunu görüp takdir etti. İnsani koridoru açarak DAİŞ’in daha büyük katliamlar yapmasının önüne geçti. Bu bize de güç verdi.

Tabi biz de Önder Apo’nun fikirlerini esas alıyoruz. Biz PKK ile ilişkilerimizi bu temelde geliştiriyoruz. Ancak PKK içinde yer alan insanlar bireysel yaşamlarını, aile yaşamlarını tümden bir kenara bırakmış insanlardır. Fakat bizde durum bu değil. Biz Êzîdî halkının savunma gücüyüz. Yerel halktan oluşan bir gücüz. Aile sahibi, çoluk çocuk sahibi insanlar var içimizde. Bir sosyal yaşamı, aile yaşamı olan insanlar var. Dolayısıyla bizi PKK ile aynılaştırmak bu basit örnekte dahi görüldüğü gibi aynı şey değildir.

Ancak şunu söyleyebilirim. HPG, YBŞ’nin kuruluşunda askeri eğitim ve tecrübeler konusunda yardımda bulundu. Çünkü biz yeni bir güçtük ve hiçbir tecrübemiz yoktu. Bir de bu konuda biz başka güçlerden de yardım almaya çalışıyoruz. Örneğin peşmergelerle de ilişkilerimizin olmasını istiyoruz. Haydar Şeşo’ya bağlı güçler ve diğer bazı cemaatler de bizim öncülük ettiğimiz cephelerde operasyonlara dahil oluyorlardı. Bunu peşmergelerle de yapmak istedik, fakat yanaşmadılar. Kaldı ki bu ilişkiler olması gereken ilişkilerdir.

Irak merkezi hükümeti ve yerel hükümet ile ilişkiniz nedir?

YBŞ içinde yer alanlar Irak vatandaşı olan insanlardır. Dolayısıyla Irak’taki bir gücüz biz. Merkezi hükümetle ilişki kurmamız da gayet doğal ve bunu yapıyoruz da. Bölge hükümeti nezdinde ilişkilerimiz yok ancak yerelde ki temsilcileriyle ilişkilerimiz var. Hatta dış güçlerle de ilişkilerimiz var. Avrupa ülkeleriyle de ilişkilerimiz var, görüşmelerimiz oldu. Bu bizim en doğal hakkımızdır. Nihayetinde biz de kendi diplomasimizi geliştirmek durumundayız.

Uzun vadeli olarak YBŞ’nin hedefi nedir? Yine 2016 hedefleriniz nedir?

Mevcut durumda halen DAİŞ çetelerinin denetiminde olan köyler var. Onları ilk elden özgürleştirmek gerekir. Yine gelişmeler doğrultusunda Tel Affar ve Musul’un özgürleştirilmesi operasyonlarına da aktif katılmayı ön görüyoruz.

Tabi başta da belirttim. YBŞ’yi Êzîdî halkının ve Şengal’deki halkların esas bir savunma gücü durumuna getirmek istiyoruz. Çünkü burada sadece Êzîdîler değil, Araplar, Süryaniler de yaşıyor. Dolayısıyla bütün bu halkların savunmaya ihtiyacı var. Hatta uzun vadeli olarak Irak’taki tüm halklarla dayanışmayı ve savunma gücünü oluşturmayı da hedefliyoruz. Halkların birlikte yaşamasının garantisi olmak istiyoruz.

DAİŞ elinde olan Êzîdîler var. Kadınlar, kızlar çeteler tarafından kaçırılarak köle pazarlarında satıldı. Bunları kurtarmayı amaçlıyoruz. Yine Şengal’e halkın geri dönmesini sağlayarak, yeniden kendi topraklarında güvenli bir hayat sürmesini sağlamayı amaçlıyoruz.

Êzîdî halkına, gençliğine çağrınız nedir?

Êzîdî gençleri yönlerini kendi topraklarına çevirmelidirler. Özgürlük ancak kendi topraklarında mümkün olabilir. Êzîdî gençleri başka yerlere göç edeceklerine, gelip YBŞ saflarına katılmalı ve kendi öz savunmalarını daha güçlü geliştirmelidirler. Bu tarihsel bir sorumluluktur. Şengal’in özgürlüğünü garantilemek de ancak böyle olur. İnsanlarımızın güvenliğini sağlamak da ancak böyle olur. O açıdan herkes yönünü Şengal’e çevirmelidir.