Türkiye'nin 'Rojava planı' ele geçirildi
Türkiye'nin 'Rojava planı' ele geçirildi
Türkiye'nin 'Rojava planı' ele geçirildi
Kobani’de Asayiş güçlerinin operasyonu sonucu ele geçirilen bir belge, Türkiye’nin Batı Kürdistan'a yönelik saldırılardaki rolü bir kez daha gözler önüne serdi. Belgeye göre, Urfa'da yapılan bir toplantıda sınır kapılarının silah ve çetecilerin geçişine açık tutulması, Batı Kürdistan'da silahlı tugay ve taburların oluşturulması, din adamlarının devreye konulması gibi bir dizi karar alındı.
Geçtiğimiz günlerde Kürt Yüksek Konseyine bağlı Asayiş birimlerinin yaptıkları çalışmalar sonucunda Kobani’de yaşayan ve Azadi Partisi üyesi olan Mahmut Kerho yakalandı. Mahmut Kerho’nun ev ve iş yerinde yapılan aramada Türkiye’de 2012 yılı Aralık ayında yapılan bir toplantıya ait belge bulundu. Batı Kürdistan devrimini hedef alan bu toplantıya Suriye muhaliflerinden bazı silahlı gruplar ile bazı Kürt örgütlerinin de katıldığı anlaşılıyor.
Belge üzerinde yapılan incelemelerde Türkiye’nin organize ettiği ve Rojava (Batı Kürdistan) devrimini birincil hedef sayan "Urfa" toplantısında Rojava ilişkin çeşitli kararlar alındığı ortaya çıktı.
Belge, Urfa toplantısında Rojava’daki devrim üzerine iki yönlü durulduğunu gösteriyor. Birinci yönü tıpkı devrimi gerçekleştiren güçler ve kendi yönetimini oluşturan halk gibi hareket edilerek onlarla birlikte hizmet etmeye çalışılacak. Bununla halk içersinde örgütleme çalışmalarında etkili olmaya çalışılacak. İkinci yönü ise direk Kürt devrimini hedef alan ve ele geçirmeyi amaçlayan bir planlama olarak dikkat çekiyor.
UYGULAMA PLANI
Belgede yer alan bilgilere göre toplantıda yapılan tartışmalarda askeri, sağlık ve yardım komiteleri oluşturma kararı alındı. Bu komiteler için ayrıca bir uygulama planı çıkarılmış. Belgede yer alan ve karar altına alınan uygulama planı şöyle sıralanıyor:
"Askeri komite kısa süre içinde Serêkaniyê’den Derik’e kadarki bölgeyi içine alan ve Cezire olarak adlandırılan bölge ile Afrin ve Kobani’de 18 tabur ve tugay oluşturulacak. Oluşturulan bu tabur ve tugaylar belirtilen alan içinde etkinliğini arttırmaya çalışacak. Etkinliğin kurulması için zaman geçirilmeden Afrin, Bab, Mumbic, Cerablus, Şêxler ve Cezire alanlarında komutanlıklarının oluşturulması planlanıyor. Bu komutanlıklar aynı zamanda bölgede oluşturulacak silahlı grupların silahlarını da temin etme görevi yapacak."
Bu kararın etkili uygulanabilmesi için Türkiye ile iletişimin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi gerektiğine vurgu yapılıyor. Bunun için bölgede yararlanılan telefon baz istasyonlarının onarılmasıyla birlikte yeni baz istasyonlarının kurulması kararlaştırılıyor.
SINIR KAPILARI VE PETROL
Toplantıda alınan diğer önemli ve dikkat çekici bir nokta ise sınır kapılarını ilgilendiriyor: Tılabyad, Cerablus ve Kobani’deki sınır kapıları silahlı gruplara ve oluşturulacak tugay ve taburlara silahların ulaştırılması için açık tutulacak ve bu grupların denetiminde olacak. Bu kapılardan ayrıca silahlı grupların çatışmalar sırasındaki yaralıları veya cenazeleri de Türkiye’ye ulaştırılacak.
Belgede alınan bir diğer karar, bölgede çıkarılan ham petrolü hedefliyor. Buna göre bölgede çıkarılan petrolün işlenmesi için mobil rafine merkezlerinin kurulması planlanırken, bunun başarılamaması durumunda petrolün işlenmesi için komşu ülkelere aktarılması sağlanacak.
SUUDİ DİN ADAMLARINA GÖREV
Belgede, toplantıda yer alıp almadıkları belirtilmemekle birlikte Suudi Arabistan din adamlarına da bazı görevler verildiği görülüyor. Toplantıda Suudi Arabistanlı bazı din adamlarına bölgedeki yetim, dul kadınlar ve sakatlara sahip çıkma görevi verilmesinin karar altında alındığı anlaşılıyor. Buna göre Suudi Arabistan din adamları bölgede kuracakları bir komite ile bu görevlerini yerine getirecek.
Geçtiğimiz günlerde Asayiş birimleri tarafından yapılan operasyonda yakalanan Mahmut Kerho'nun evindeki belgelerde, toplantıya Kobani’li Dr. Bahtiyar, Şeyh Ahmet Hemê, Mustafa Bekir Hesen, Alaattin Ahmet Hamam’ında katıldıkları ortaya çıktı.
NAVAF EL BEŞİR
Ele geçirilen belgede, toplantıda Navaf El Beşir’in yaptığı konuşmaya dikkat çekiliyor. Navaf El Beşir, Kobani’den Derik’e kadarki alanların hepsinde gruplarının olduğunu belirtmişti. Kürt kaynakları, Navaf El Beşir’in bu konuşmasının ardından, önce Derbisiyê’de, ardından geçtiğimiz günlerde Derik ve Gırkê Legê civarında bazı Kürt partileri tarafından peşmerge gücü ve birlik oluşturma adıyla yapılan çalışmalara dikkat çekiyor. Ele geçirilen belge ile birlikte sözkonusu faaliyetlerin toplantının bir sonucu olduğu şeklinde değerlendiriliyor.
Yine toplantıdan sonra hız verilen örgütlenme çalışmalarıyla birlikte silahlı çete gruplarının üçüncü kez Türkiye’den Serêkaniyê'ye girerek halka saldırmalarının bu planın bir parçası olduğu ifade ediliyor.
Türkiye'nin organize ettiği binlerce çete mensubu 16 Ocak günü Türkiye ve Suriye'nin diğer kentlerinden ağır silah ve tanklarla Serêkaniyê'ye saldırıda bulunmuştu. Temmuz 2012'de kurulan ve kısa bir süre önce ordulaşma kararı alan Halk Savunma Birlikleri (YPG) ile bu gruplar arasında 15 gün boyunca şiddetli çatışmalar yaşanmıştı. Bu çatışmalar sırasında YPG güçleri biri Fransız iki ambulans, çok sayıda silah ve diğer mühimmatlara el koymuştu. Ağır kayıplar vererek, Türkiye ile sıfır noktada bulunan mahallelere gerileyerek kuşatma altına alınan gruplar, ateşkes ve görüşme talebinde bulunmuşlardı.