Tuncel kongre öncesinde konuştu: HDK'yi büyütme zamanı

Tuncel, faşizme ve erkek egemen sisteme karşı halkların elindeki tek birleşik direniş gücünün HDK olduğunu belirtti, "HDK bugünün en iyi fikri. Şimdi HDK'yi büyütme zamanı" dedi.

HDK'nin bu hafta sonu yapacağı kongrede eşsözcülüğü devretmeye hazırlanan Sebahat Tuncel, faşizme ve erkek egemen sisteme karşı halkların elindeki tek birleşik direniş gücünün HDK olduğunu belirtti, "HDK bugünün en iyi fikri. Şimdi HDK'yi büyütme zamanı" dedi.

Halkların Demokratik Kongresi (HDK), 23 Ocak'ta Ankara'da 6. kongresini gerçekleştirecek. 

AKP'nin 20 Temmuz Suruç katliamı ile yeniden başlattığı savaşı derinleştirdiği bir süreçte toplanacak olan kongrede, siyasal gelişmelerin değerlendirilerek yol haritasının belirlenmesinin yanı sıra geçen hafta sonu düzenlenen konferansta örgütsel sorunlara ilişkin belirlenen karar tasarıları da karara bağlanacak. 

Kongrede eşsözcülük görevini devretmeye hazırlanan Sebahat Tuncel, dünden bugüne HDK'nin başardıklarına başaramadıklarına ilişkin sorulara yanıt verdi.

Tuncel'in sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle: 

HDK hangi ihtiyacın ürünü ortaya çıkmıştı?

HDK fikrinin mimarı Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan. Türkiye halklarıyla ortak bir gelecek konusunda çok uzun süredir girişimleri olmuştu. 2011 yılında Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku olarak girdiğimiz seçimlerin çıkardığı sonuç, çatı partisi fikriyatı bakımından önemli bir zemin oluşturdu. Sayın Öcalan, bu çalışmayı geliştirme önerisini gündeme getirdi. Demokratik Toplum Hareketi döneminde benzer bir çalışma yürütülmüştü ancak Kürt partilerinin içinde olduğu bir çalışmaya dönüşmüştü. Çatı partisi çalışması zamanla Demokrasi İçin Birlik Hareketi'ne dönüştü, istenilen sonuca ulaşamadı. Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku'nun 2011'deki başarısı yeni girişimleri gündeme getirdi, birlikteliği büyütme üzerine tartışmalar yürütüldü. Gültan Kışanak, Ertuğrul Kürkçü, Sırrı Süreyya Önder, Levent Tüzel ve benim imzamla çatı partisi için yeniden bir çağrı yapıldı.

Ancak daha önceki çatı partisi girişimlerin başarıya ulaşmaması, ÖDP deneyiminin seçimlerde aldığı olumsuz sonuçlar karşımıza çıktı. Organik parti fikrine çok sıcak bakmadı. Bunun üzerine yaptığımız tartışmalarda 'Demokratik Toplum Kongresi'ne benzer bir yapılanmayı Batı'da yapabilir miyiz?' sorusunu sorduk. Kongre fikrini tartıştık, çatı partisi tartışmaları sırasında ortaya çıkan sorunlara cevaplar üretmeye çalıştık. Bu fikir özellikle halk toplantılarında çok ciddi bir heyecan yarattı. O günlerde heyetlerimiz Sayın Öcalan'la görüşmeler yapıyordu. Bu proje aslında onun düşüncesiydi ve dışarıdaki tartışmaları O'na da sunduk. Sayın Öcalan da görüş, öneri ve katkıları ile HDK'nin kurucu bileşeni oldu. İsim tartışmaları yapıldı, Halkların Demokratik Kongresi ismi hepimize uygun geldi. Komisyonlar oluşturuldu. Demokrasiyi yeniden kazanmak, emeğin özgürlüğü, ekoloji ve kadın özgürlükçü olmak üzere 4 temel ilke belirlendi. Ayrıca gençliğin dinamizmini HDK'ye katma kararı da alındı. 

HDK YENİ YAŞAM İÇİN YOLA ÇIKTI

HDK ne yapmak istedi?

Antikapitalist bir perspektifle hayata bakan ve erkek egemen sisteme alternatif, yeni demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü bir persfektifle yeni bir yaşamı kurma iddiası ile yola çıktı. "Başka bir yaşam mümkün" diyenlerin yan yana gelerek hayatı örgütlemesi gerektiği fikri üzerinden hareket ettik. Kurulduğumuz dönem de savaş dönemiydi. 2011 seçimlerinin ardından askeri ve siyasi operasyonlar hız kazandığında, HDK'nin ilk gündemi hayatı ve barışı savunmak oldu. "Barış için ses çıkar" etkinlikleri yaptık. HDK mahallede, sokakta, köyde, her yerde, halkın kendi kürsüsünü kuracak ve halkı siyasete katacaktı. Siyasal olanı toplumsal, toplumsal olanı siyasallaştırma perspektifimiz vardı. Merkezi siyasetin sorunları çözmediğini belirtip, ardından da doğrudan siyasete katılım mekanizmalarını kurmaya çalıştık. Bu nedenle programımızda Türkiye'yi 25 bölgeye ayırdık, yerel demokrasinin örgütsel mekanizmalarını oluşturduk. Ama teorik olarak tartıştığımız bu mekanizmaları pratikte çok güçlü uygulayamadık. Bileşenlerimizin bir kısmı da "Görüş iyi ama pratiğe uygulamak mümkün mü?" diye meseleye bakıyordu. Ancak yine de her yerde bölge ve il meclisleri kuruldu.

2013 yılına geldiğimizde, 3 Ocak'ta Ayla Akat Ata ile Ahmet Türk'ün İmralı Adası'na gidişi ile birlikte yeni bir dönem başladı, çözüm sürecine geçildi. Bu HDK açısından yeni fırsatları oluşturdu. HDP o zaman kuruldu, yerel seçimlere girdi. Yerel seçimlerde gördük ki; halkta yeni bir siyaset arayışı vardı. Ardından da Gezi direnişi geldi, gördük ki, toplumda yeni bir yaşam istemi çok güçlüydü. Merkezi siyaset tarzına itiraz güçlüydü. Bu siyaset tarzının toplumun sorunlarına çözüm üretmediği aksine bir birikmeye neden olduğu görüldü. Çok geniş bir kesim barış talebinin arkasında durdu. Gezi ile tüm bunları somut olarak gördük. Park forumları, insanların siyasete katılma isteği, komünal yaşam, HDK olarak tartıştıklarımızın hayata geçmesinin mümkün olduğunu gösterdi. 

PRATİKTE DİRENÇ NOKTALARI İLE KARŞILAŞIYORDUK

Gezi direnişi ifade ettiğiniz gibi "Yapılabilir mi?" şüphesini ortadan kaldırıyor. Ancak HDK kurulduğu günden bu yana izlediğim tüm toplantılarında meclislerin örgütlenemediğini herkes söylüyor. Bu meclisler neden kurulamadı?

Yerel seçimlere kadar her yerde bölge ve il meclisleri vardı. Meclis'te Barış ve Demokrasi Partisi vardı. Ancak yeni bir partiye ihtiyaç var mıydı? Bu konu tartışılıyordu. Kürt özgürlük hareketinin sol, sosyalist hareketle ittifakı stratejikti ancak pratikte direnç noktaları ile karşılaşıyorduk. Ortak mücadele konusunda şimdiye kadar yaşanan deneyim, Türkiye sol, sosyalist hareketin büyük bir potansiyeli açığa çıkarmaması gibi nedenlerle bir dirençle karşılaştık. Türkiye sosyalist hareketinde de Kürt hareketinin geniş ve kitlesel durumu karşısında kendisini nasıl konumlandıracağı, içinde eriyip erimeyeceği tartışması vardı. Kendi öz gücünü yeterince güvenmeme hali söz konusuydu. Kürt özgürlük hareketi ile Türkiye sol, sosyalist hareketinin yan yana gelişiyle nasıl bir sinerjinin ortaya çıkacağı meselesinin henüz sınanmamış olması, hatta çoğu zaman inançsızlık. Kürtlerin tarafında "Türkiye solunun gücü ne ki? Niye arkasına takılıyoruz?" soruları, Türkiye sosyalist hareketinin Kürt özgürlük hareketine yaklaşımındaki geleneksellik, ortak bir gelecek kurmaktan ziyade dayanışma halinde olmak gibi birçok nedene rağmen HDK büyük bir heyecan yarattı ancak siyasal gelişmeler tüm birikimin partinin kuruluşuna aktarılmasına neden oldu. HDK'nin bütün gücünü o günlerde HDP'ye aktardık. HDK, HDP'yi örgütlemek durumunda kaldı. 2013 seçimlerinin sonrasında Meclis grubu HDP'ye geçti. Bunların yarattığı bazı sorunlar oldu. Özellikle Kürdistan'da HDP'yi anlatma, halkla birlikte tartışma süreci sağlıklı işlemedi. Böyle olunca HDK'nin gücünü HDP'ye aktardık. Ama ortaya çıkan sonuç, herkese HDP'de umut olduğunu gösterdi.

GELİŞMELER HDK'NİN NE KADAR ÖNEMLİ VE GEREKLİ OLDUĞUNU GÖSTERDİ

Bu sonuçlar, gelişmeler HDK'nin varlığını tartışmalı hale getirmiyor mu?

Aksine tüm bu sonuçlar, gelişmeler, HDK'nin ne kadar önemli ve gerekli olduğunu gösterdi. Yerel seçimlerin ardından gelen cumhurbaşkanlığı seçimleri kendi gücümüzü görmemiz açısından önemliydi. Kürdistan özgürlük hareketi ile Türkiye özgürlük hareketlerinin yan yana durmasının yarattığı sinerjiyi görmüş olduk. Yeni yaşam, halkın siyasete doğrudan katılımının önünü açma, sadece parlamenter siyaset değil siyaseti yerele indirme, yerelin ürettiği siyaseti parlamentoya taşıma eğilimi çok önemli bir kazanımdı. HDK daha geniş bir örgütlenme; 40 kurum ve bağımsızlar yer alıyor. Ancak HDP'de 6-8 siyasi parti bulunuyor. Aksine HDK bugün mahalleden, sokaktan, tarladan, atölyelerden toplumsal muhalefeti örgütlemek için çok gerekli ve ihtiyaç. Bu potansiyeli örgütleyip politikleştirmek HDK'nin görevi. HDP ise bu gücün parlamentodaki temsilcisidir. İkisi birbirinin yerine ikame edilemez. En nihayetinde Türkiye'de siyasi partilerin bir hareket biçimi ve merkezi hiyerarşik yapısı var. Ama HDK yatay bir örgütlenme. Karadeniz'deki örgütlenme ile İç Anadolu’daki örgütlenme birbirine benzemek durumunda değil. Farklılık ve esneklik olduğu için kendini daha rahat örgütleyebilir. 

ENERJİMİZİN ÇOĞUNU BİRBİRİMİZİ İKNA ETMEK İÇİN HARCADIK

Kürt özgürlük hareketinin ve Türkiye sosyalist hareketin siyaset yapma tarzı var. Siz de bazen bu tarz ve yaklaşımların pratikte engeller çıkardığını belirttiniz. HDK, bu siyaset yapma alışkanlıkları bakımından neyi değiştirdi? Neyi değiştiremedi?

HDK bileşenleri, HDP'yi de oluşturdu. HDK eşsözcüleri ilk zamanlarda HDP eşbaşkanları oldu. O dönem iyi yönetemediğimiz bir dönemdi. "HDK eşittir HDP" noktasına da bahsettiğimiz direnişler getirdi. HDP'yi yeterince önemsememe, umut bağlamama hali. Bu çalışmayı yürütenler aslında HDP'de de umut olduğunu gördü. Ben 80 miting yaptım, Ertuğrul Kürkçü 60-70 yere gitti ve buralarda insanların HDP'ye yönelik ilgisi de müthişti. Bunu görünce, "Evet burada umut var, doğru öncülük yaparsak, bu hareket büyür" dedik. Ama HDK çalışmaları içinde olmayan arkadaşlar bunu pek göremedi. Enerjimizin çoğunu, bize gelen insanları örgütlemek, yeni örgütler kurmak yerine birbirimizi ikna etmek için harcadık. BDP'nin PM ya da grup toplantılarında daha çok HDP'yi anlattık. Çoğu zaman gergin tartışmalar da yaşadık. Şimdi düşünüyorum; iyi ki bu tartışmaları yapmışız. Aksi takdirde bu proje sönümlenebilirdi ya da mevcut olanla yetinme olabilirdi. 

Meclislerde ısrar ediyorsunuz ancak meclislerin örgütlenemediği de ortada. Belki de halk meclislerde örgütlenmeye hazır değil.

Çalışma yapıldığında meclis örgütlenmesinde başarıyı gördük. Seçimler döneminde HDK meclislerinin olduğu yerlerdeki başarı oranıyla meclislerin olmadığı yerlerdeki başarı oranına baktığımızda bunu çok net görüyorsunuz. Burada sorun, merkezi yapımızın yeterince toplumsallaşmamasıyla alakalı. Biraz İstanbul örgütüne dönüşen bir halimiz var. Profesyonel çalışmanın yeterince olmaması, kalan zamanı HDK'ye verme hali. Buna rağmen yapılan işin hiç de kötü olmadığını düşünüyorum. Örneğin Karadeniz gezisi yapmıştık, hatırlarsın. Linç girişimine de maruz kaldık. Organize edilmiş bir saldırıydı. Ama gittiğimizde Karadeniz halkında HDK çalışmasına ilgiyi gördük. Aslında saldırılarla HDK'nin Karadeniz halklarıyla buluşmasını engellemek istemişlerdi. İstedikleri başarıya ulaşamadılar ama biz de çok başarılı olamadık. Meclis örgütlenmesi bakımından; yaptığımızda olumlu sonuçlar aldık. Dolayısıyla doğru bir yöntem. 

ELİMİZDEKİ EN İYİ FİKİR HDK

HDK Konferansı'nın sonuç bildirgesinde HDK'nin kimlik siyaseti ile emek siyasetini birlikte yürütmesi gerektiği yönünde bir vurgu yer aldı. HDK hangi siyaseti yürüttü geride kalan zamanda?

Her ikisini birlikte yapmamız gerektiğini söylesek de pratikte böyle olmadı tabi ki. Sınıf mücadelesi verenlerin yanında durduk elbette ama onların HDK'ye örgütsel katılımını çok güçlü sağlayamadık. Süreç yeniden çok keskin bir döneme girince ister istemez Kürdistan halkının hak ve özgürlük mücadelesi ile Kürdistan'daki savaş suçlarına yönelik gündem oluşturma HDP'nin görevlerinin başına oturdu. Savaş da bir bütün tabi ki; Kürt halkına karşı tankla topla saldırı gerçekleştirilirken, burada da işçi ve emekçiler yoksulluk, işsizlik saldırısı altında. Birbirinin karşısına getirmeden işçilerin, emekçilerin hak ve özgürlük mücadelesini HDK bünyesinde yeniden örgütleme kararını konferansımızda da aldık. Bu da konferansın sonuç bildirgesinde bir kararlılık olarak yansıdı. Önemli işler başardık, HDK'yi bu kadar geniş platformda yan yana tutmak önemli. Bu kadar ağır saldırı altında yan yana durmak da çok önemli. Ama henüz HDK, halkla bu birlikteliği sağlayacak ağları oluşturulmuş değil. Bu hepimizin görevi. Çünkü bu iddia ile yola çıktık. Şimdi elimizde olan en fikir HDK. O zaman bu fikri örgütlemek ve toplumla buluşturmak gibi bir sorumluluğumuz var. 

Kadın özgürlük mücadelesinin ilkelerinin yaşam bulması bakımından HDK nasıl bir sınav verdi?

Kadın özgürlük mücadelesi çok kolay değil, hele de karma örgütlerde bunun her gün her an mücadelesini vermek gerekiyor. Her ne kadar "Erkek egemen sistemle mücadele ediyoruz" deseniz de, sonuçta geleneksel roller çoğu zaman siyasete de yansıyor. O yüzden kadınların her gün her gün çalışması gerekiyor. Bazen bu eşbaşkanlık sisteminde açığa çıkıyor. Erkek daha görünür oluyor, kadın daha geride kalıyor. Sistem kadınlara daha çok negatif yaklaşıyor. En küçük bir noktada kadınları hedef alıyor. Bunun karşısında hem kadın örgütünün çok güçlü olması, hem de kadın eşbaşkanın etrafındaki kadın örgütünün güçlü olmamı lazım. Eş başkanlık sisteminin ilk uygulaması da bana denk geldi. Demokratik Toplum Partisi'ndeki eşbaşkanlık sisteminde erkek arkadaşlarımızın genel yaklaşımı; "yasalarda yok, nasıl olacak, parti kapatılır?" şeklindeydi. Ama kadınlar eşbaşkanlıkta ısrar etti. Ancak o zamanlar bu kadar faydasının farkında değildik. Sonra zaman içinde gördük ki, kadınlar için muazzam bir olanak. Sadece iktidarın paylaşılması değil yaşamı yeniden kurarken, kadın erkek eşitliği perspektifinden bakmak. Çoğu zaman sorun iktidarı paylaşma noktasında çıkıyor. Çünkü görünür bir yerdesin, bazen erkekler ile siyaset yapma tarzın örtüşmüyor. Bunun siyasete yansımaları ve gerilimleri olabiliyor. Ama artık eşbaşkanlık sisteminin çok faydalı olduğunu insanlar görüyor. Karma örgütlerdeki kadın arkadaşlarımızın kadın meclisi ile güçlü bağlarının olması gerekiyor. Aksi takdirde kadın iradesi yansımıyor. Kadın olmak yetmiyor, kadın bilinciyle hareket etmek gerekiyor. Biz bütün sorunlara rağmen eşbaşkanlık, eşsözcülüğü iyi uyguladık. Kadının temsili açısından toplumda ciddi bir yer edindi. Artık bunun uygulanmasının kavgasını vermek zorunda değilsin, bir gereklilik olarak ortaya çıkıyor. 

HDK'nin bundan sonra yürüyeceği hat ne olmalı?

HDK bir hatta girdi ve çok zor dönemi atlattık. HDK'nin kurumsallaşma sorunları önümüzdeki dönem daha net çözülecektir. Çok az bütçe ve çok az olanaklarla bugüne kadar geldik. Çok muazzam bir inanç ve moral gücü bizi bu noktaya getirdi. Şimdi biraz daha iyi durumdayız. Ortaya çıkan emek ve mücadele belli birikimleri de oluşturdu. HDK'nin daha kurumsal bir noktaya evrildiği ortada. Bundan sonra HDK işinin eskiye göre hem daha kolay hem de daha zor olduğunu düşünüyorum. Daha kolay, çünkü artık HDK konusunda kendisini ikna etmiş olan ve HDK'nin toplumsal örgütlenmedeki öncülüğünü kabul eden çok daha geniş bir kesim var. Daha zor çünkü bu sorumluluğu artırıyor. Önümüzdeki dönem HDK açısından yeni bir başlangıç olacak. Faşizme, erkek egemen siyasete ve bize dayatılan tekçiliğe karşı direnecek, elimizdeki tek birleşik güç HDK. O zaman bu birleşik gücün kıymetini iyi bilmek ve sahip çıkmak gerekiyor.