Sistem tartışması ve Önder Apo paradigması

Başur'da yerel yönetim, yerinden yönetim, özerk yönetim, radikal demokrasi konuları tartışılıyor mu?

Kürdistan ülkesi her dört parçadaki toplumun varlık ve özgürlük koşullarıyla dünyanın gündeminde. Yarattıkları soykırım siyasetini sürdürmenin yeni yol arayışında olan egemen güçlerin gündeminde olduğu kadar varlık ve özgürlük mücadelesi yürüten, bu mücadeleleri destekleyen güçlerin de gündeminde. İkisinin arasında kalanlar da yok değil. Egemen devlet tanımına ulaşamamış, özgürlük mücadelesine de yekinememiş olanlar, arada kalanlar, kendi çıkarını korumak için egemeni büyütenler, az da olsa özgürlük mücadelesi lehine kimi dokundurmalarda bulunanlar da var. Bunlar da bir yer ediniyor ancak hep belirlenen olarak. Bundan dolayı çok konuşulup-tartışılıp hiç sonuç alınmayan konular var.

Bir dönemdir Başurê Kürdistan’da "pergala ne navendî" ya da la merkezi denilen tartışma var. Bu sistem bir süre önce Kürdistan özgürlük mücadelesi PKK tarafından Şengal üzerinden tartışmaya açılmıştı. Şengal’ın Irak içinde merkezi olmayan bir sistem şeklinde kendi özerk yönetimini sağlaması için başlatılan bu tartışma karşısında farklı refleksler gelişmişti. Şengal insanı soykırım saldırısı karşısında sadece yalın ayak dağlara koşabilirken, onları cellatlarla baş başa bırakıp kaçmasına ve bunu tüm dünya özgür basın emekçileri sayesinde görmesine rağmen, böyle dönemlerde Şengal’i Kürdistan saymanın garipliğini de yaptı. Kolay zamanların konuşanı olmak da bir kimliktir. Ancak özgürlükçü değildir, değerleri mükleştirmenin ucuz debelenişinin adıdır.

EZELİ OLMAYAN HİÇBİR ŞEY EDEBİ OLAMAZ

Başur’da sistem tartışması yapmanın rolü ve önemi, Irak’ta sistem tartışması yapmaktan daha fazladır. Bu durum, Başur'da oluşturulan iktidarlaşmanın kendini tartışmasız kılmasıyla ilgilidir. Oysaki insan eliyle inşa edilen hiçbir tartışmasız değildir. Ezeli olmayan hiçbir şey ebedi olamaz. Bundan dolayı bir sistem tartışmasını geliştirmesi ve tekçi zihniyetler karşısında Kürt toplumunu düşündürtmesi anlamında önemlidir.

La merkezi sistem, Irak anayasası kapsamında görüşülen tartışılan bir sistem olmaktan öte bir anlam taşımaktadır. Salt hukuki bir konu olarak ele alıp tartışmak, Kürdistan davasının tarihinden, Kürt toplumunun tarihsel direnişinden kopmayı getirir. Bundan dolayı la merkezi sistem konusu siyasal ve tarihsel-toplumsal olarak ele alınmayı gerektirir. Süleymaniye neden la merkezi yönetime geçmek istiyor? Merkez Irak mıdır, Başurê Kürdistan bölgesel yönetimi midir? Merkeze ne kadar bağlıdır? Bu sorular doğru sorularak cevap aranmalı ve toplum bu temelde doğru bilinçlendirilmelidir.

Hewler merkezli Kürdistan bölgesel yönetimindeki KDP eksenlilik tüm Başur'a tahakküm etme eğilimindedir. Başur’da Kürt halkının tarihine denk olmayan bir sistem vardır. Demokrasi yoktur. Uzun yıllar yok sayılmış Kürtler için Kürtçe konuşmak ya da Kürtlerin bazı makamlarda olması yeterli görülmekte, halkın bir kesimi bu tarz söylemlerle teskin edilmektedir. Tabi demokrasinin olmayışı halkın büyük kesimi de ideolojik zor yöntemleriyle, kapitalist moderniteye özenen zor aygıtlarıyla teskin edilmekte, susturulmaktadır. Yine Başur'da yaşanan yargısız tutuklamalar, şüpheli ölümler, son dönem artan intiharlar, bu kabullenilmişliğin bir boyutunun da toplum bireylerinin silah yoluyla sistemin-yaşamın-var olmanın dışına atıldığıyla ilgili olduğunu gösteriyor.

AİLE ÇIKARLARI ÜZERİNDEN NE ULUSAL NE DE TARİHSEL ÇIKARLAR VAR OLABİLMEKTEDİR

Yaşama imkanı bulan, sorunlarını toplumu ve sistemiyle çözebilen insan neden intihar etsin ki? Başur'da tek elden yönetilen bir iktidar vardır. Halk iradesi yoktur, iktidarda ortak siyasi irade dahi yoktur. Halkın yönetimde bir rolü yoktur, yönetimden beklentisi de kalmamış, kendisini sisteme bağlayan maaş dışında bir bağı da kalmamıştır. Vekillerin dokunulmazlıklarına dair kararlar TC’de olduğu gibi çoğunluk tarafından alınmakta, sayısal olarak az olan kesimlerin iradesi yok sayılmaktadır.

Bu sorunlar Başur'da KDP eksenli bölgesel yönetimin yarattığı iktidar sistemini tartışmaya açıyor. Bu iktidarın egemen ulus zihniyetinden farkı nedir? Tekçi zihniyetin ulusal-inançsal olmaktan da öte bir mikro hali yaşanmaktadır. Aile çıkarları üzerinde ne ulusal ne inançsal ne tarihsel çıkarlar var olabilmektedir. Aile çıkarları söz konusu olduğunda diğer tüm seçenekler ortadan kalkmaktadır. Bu durum Kürt halkını bu aileler şahsında tüm topluma, toplumsallığa, tarihe karşı öfkelendirmekte, inançsızlaştırmakta, mutsuz kılmakta, kendine yabancılaştırmaktadır. Kendine yabancılaşan Kürtler başkası olmaya çalışmakta, kendinden kaçmakta ve gözü dışardalığı varlık saymaktadır.

AİLE İÇİ KAVGALAR YAŞANIYOR

Kürt varlığı dediğimiz konu tam da burada yok oluşun en fazla tehdit edildiği bir durumu yaşamaktadır. Ve sistem tartışması yapılması bu anlamda gereklidir. Kürdistan bütününe bakıldığında da KDP eksenli Başur iktidarı diğer parçalar karşısında kendini Başur olarak koparmakta ve tüm Kürdistan karşısında sorumlu davranmamaktadır. Daha ötesi, diğer parçalardaki Kürtlerin varlık ve özgürlük sorunlarını kendi çıkarları ekseninde ele almaktadır. KDP, Bakur karşısında kendini Başur diye tanımlamakta ancak Başur'da bu tanımlamayı yapamamakta ve parti çıkarı bile fazla gelmektedir.

Başından bugüne aile içi kavgaların, iktidar sorunlarının, makam çekişmelerinin olduğu bilinmeyen bir durum da değildir ve bu durum sorunun ailesel de olmadığını göstermektedir. Böyle bir sistemde, gücü olan kazanmaktadır. Ki bu insana yakışan bir sistem değildir.

Bunun karşısında 1970’lerin başında, KDP büyük bozgun yaşadığı yıllarda ortaya çıkan, halkın büyük umutsuzluk yaşadığı dönemde halkın umutlarına sahip çıkan ve bu umutları daha da büyüten bir hareketin Önderi olan Önder Apo gerçeği vardır. Önder Apo paradigması, tüm Kürdistan ve Ortadoğu’da toplumun kendini yönetmesine dayanıyor. Toplumun kendini nasıl yöneteceğine karar vermesine dayanıyor. Bundan dolayı da toplumun hangi sistemi esas aldığına, o sistemi nasıl inşa edeceğine ve o sistemde kimlerin öncülük edeceğine toplumun karar vermesi gerekiyor.

DEMOKRAT OLMAYAN BİR KONFEDERALİZM SİSTEM SORUNLARINI ÇÖZEMEZ

Başur’da yapılan sistem tartışmaları böyle midir? Yerel yönetim, yerinden yönetim, özerk yönetim, doğrudan demokrasi, radikal demokrasi konuları tartışılıyor mu? La merkezi olmak daha fazla özerklik inşa etme temelinde toplumun kendini yönetmesini sağlamak mı, yoksa Hewler’den ayrılarak kendi hesabını-kitabını ayırmak mıdır?

Başur'un demokratik konfederal temelde, demokratik ulus paradigmasına göre inşa edilmesi en ideal sistem olacaktır. Demokratik olmayan bir konfederalizm de sistem sorunlarını çözemez. Çünkü demokratik konfederal örgütlenmede halkın kendini yönetmesi esastır. Halkın üzerinden yeni güç odakları inşa etmek sistemi değiştirmek değil, sahipleri değiştirmek olur.

Sistemi tartışmak, ancak sistem tartışmasını doğru yürütmek gerekir. Ki Kürt halkının toplumsal duygularını kimsenin daha fazla yıpratma hakkı yoktur. Bu tartışmalar için en temel nokta budur. Bununla birlikte yerel yönetim konusunda güçlü bir teorinin, toplumsal tarihsel bilincin ve dahası önemli deneyimlerin sahibi olan Kürdistan özgürlük hareketinin, PKK’nin, KCK’nin, Kuzey-Doğu Suriye halklarının deneyimlerinden faydalanmayı bilmek gerekir. Ötesi, var olan "küçük olsun benim olsun" anlayışının dibe vurması olur ki hem Başur halkına hem de sistem tartışması başlatanlara büyük kaybettirir.