Sıkıyönetim saldırılarının 37 gün sürdüğü Silopi’de zorla evlerinden çıkartılarak göçe zorlanan halkın götürüldüğü toplama kampı uygulaması olan Yenişehir Spor Salonu’ndan tutulan insanlar, evlerinden zorla çıkartıldıklarını, elleri havada tek sıra halinde yürütüldüklerini ve işkenceye maruz kaldıklarını söyledi. Silopililer devletin saldırılar sırasında Hitler Almanya’sı uygulamalarını Silopi’ye taşıdığını vurguladı.
Halkının öz yönetim iradesini ortaya koymasının ardından devletin sıkıyönetim ilan ederek binlerce asker-polis, onlarca zırhlı araç ve tanklarla saldırdığı Silopi’de devlet güçleri 37 gün sürdürdüğü saldırılar sırasında halkın iradesini kıramayınca tehcir saldırılarını devreye sokmuştu. Nur, Başka, Barbaros, Karşıyaka ve Şehit Harun mahallelerini tanklarla yıkmaya çalışan devlet güçleri evleri tahrip olduğu için evlerinden çıkanları ve silah zoruyla evlerinden çıkarttıkları insanları zorla Yenişehir Spor Salonu’na götürerek göçe zorladı. Adeta bir toplama kampı uygulaması olan spor salonunda insanlar tek tek GBT kontrollerinden geçirildi ve çoğu gözaltına alındı. Gözaltına alınmayanlar ise Silopi’yi terk etmeye zorlandı. Saldırılar sırasında toplama kampı uygulamasına maruz kalan Silopililer yaşadıklarını anlattı. Halk zorla göç ettirilmek istediklerini ve devlet güçlerinin saldırılar sırasında Nazi Almanyası uygulamalarını Silopi’ye taşıdığını söyledi.
'EVİMİZİ BASIP BİZİ ALIKOYDULAR’
37 gün boyunca yoğun saldırı altında tutulan Başak Mahallesi'nde yaşayan ve evi tanklardan yapılan top atışlarında yıkılan 45 yaşındaki Esmer Gülçe, mecburen evlerini terk etmek zorunda kaldıklarını söyledi. Ardından Barbaros Mahallesi'ne geçtiklerini belirten Gülçe, bu kez de devlet güçlerinin bulundukları evi basarak, kendilerini silah zoruyla alıkoyduğunu dile getirdi. Daha sonra mahalledeki diğer insanlarla birlikte Yenişehir Mahallesi'nde bulunan ve toplama kampına dönüştürülen spor salonuna getirildiklerini belirten Gülçe toplama kampında yaşadıklarını ise şöyle anlattı: “Önce tek tek isimlerimizi ve kimliklerimizi aldılar. İlçeyi terk etmemiz için çok uğraşıyorlardı orada. Bizi çaresiz bırakarak, bunu yapmaya çalışıyorlardı. Hendek diyorlar ama bizim evinimizin bulunduğu bölgede böyle bir şey yoktu. Ona rağmen bize saldırdılar. Bizi zorla evimizden çıkardılar. Evlerimizi bilinçli bir şekilde top atışlarına tutuyorlardı. Göç ettirmek istiyorlardı” dedi. Toplama kampından çıkmalarının ardından yine Silopi’yi terk etmediklerini başka bir mahalleye geçtiklerini kaydeden Gülçe, “Her şeye rağmen toprağımızı terk etmeyeceğiz. Gerekirse sokaklarda çadır, kuracağız ama burayı terk etmeyeceğiz” diye konuştu.
‘UYGULAMALAR HİTLER ALMAYASI’NDAN’
Nuh Mahallesi'nde zorla evlerinden çıkarıldıklarını dile getiren Talat Yeşil ise günlerce bulundukları evlerinin top atışlarına tutulduğunu belirtti. Mahallerini savunan insanların ağır bir saldırıya maruz kaldığını ifade eden Yeşil, polis ve askerlerin girdikleri her evi yakıp, yıktığını kaydetti. Devlet güçlerinin girdikleri evlerde insanları silah zor ile çıkarttıklarını aktaran Yeşil, topladıkları bütün insanların kimliklerine el konulduğunu aktardı. Yeşil, götürüldükleri spor salonunda yaşadıklarını ise şu ifadelerle anlattı: “Bu tür uygulamaları daha önce Hitler Almanya'sında görmüştük. İnsanları sıraya koyup, hepsinin elleri havada bir şekilde mahallelerden çıkarıyorlardı. Bazı erkekleri elbiselerini çıkarıp, soyuyorlardı. Bunları da kameraya almışlardı. Gözüne kestirdiklerini alıp saatlerce sorguluyorlardı. Sonra 'biz size yemek vereceğiz' diyorlardı. Bu şekilde yardım ediyoruz diye görüntüler servis edeceklerdi. Halkın gözünü korkutup büyük bir göçe hazırlanıyorlardı. Otobüslerle getirdikleri zaman ise bazı gençlere işkence."