KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Yeni Özgür Politika ve Azadiya Welat gazetelerine yazdığı “PKK dışında muhatap bulunamaz” başlıklı Kürtçe makalesinde şunları belirtti:
“Zaman zaman basında “artık devlet İmralı’yı, HDP ve PKK’yi muhatap almayacak, yeni muhataplarla süreç başlatılacak” biçiminde haberler çıkmakta, değerlendirmeler yapılmaktadır. Bunlar tamamen yalan, demagoji ve safsatadır. Bu devlet eğer İmralı, HDP ve PKK ile sorunu çözemiyorsa hiç kimseyle çözemez.
Kürt sorunu gibi bir sorunda çözüm siyasal ve toplumsal taleplerle ilgiliyse İmralı, HDP ve Kürt Özgürlük Hareketi en makul ve çözümleyici yaklaşımı göstermiştir, göstermektedir. Demokratik özerklik, en makul ve gerçekleşebilir bir çözümdür. Demokratik bir ülkede olması gereken çözümdür. İmralı, HDP ve PKK bu yaklaşımı göstererek Kürt sorununu çözmek isteyenlere bu fırsatı ve şansı vermiştir. Buna rağmen Kürt sorunu çözülmemişse bunun nedeni, Türk devletinin bir çözüm zihniyeti ve politikası olmamasıdır. Dolayısıyla yeni muhataplar bulunacakmış, onlarla Kürt sorunu çözülecekmiş biçimindeki değerlendirmelerin hiçbir gerçekliği yoktur. Sadece sanki çözüm politikaları varmış gibi toplumu aldatmaya yönelik bir algı yaratma çabası yürütülmektedir.
Mevcut devlet Kürt sorununda çözüm zihniyeti ve politikasına sahip olmazsa hiç kimseyle çözüm amaçlı bir süreç başlatmaz. Dolayısıyla hiç kimse kendisini kandırmasın ve heveslenmesin. Bu hükümet sadece toplumu aldatmak için bu tür haberler yaptırır. Belki bazılarıyla zaman zaman bir araya gelip görüşebilir; ama bunların hiçbirisi Kürt sorununun çözümü için olmaz. Aksine çözümsüzlüğü sürdürmek için toplumu oyalayıcı görüşmeler olur. Esas olarak da bazı grup ve kişileri PKK'ye karşı kullanmak için görüşmeler yapar ve onlara açıklamalar yaptırır. Özcesi bu kesimlerle toplumu aldatma ve PKK'ye karşı kullanma dışında hiçbir ilişki geliştirilmez. Bu açıdan Kürt Özgürlük Hareketi bu tür haberleri ciddiye almamakta, gülüp geçmektedir.
Bu tür grup ve kişiler sadece Kürt Özgürlük Hareketi'ne karşı kullanılmaları konusunda ciddiye alınabilirler. Toplumu bu konuda duyarlı kılmak için gündeme alınabilirler. Nitekim AKP'nin muhatap alacağını söylediği kişi ve çevreler halkın özyönetim direnişine en fazla saldıranlardır. Bunlarla yapılan görüşmeler halkın direnişine karşı kullanılma dışında başka hiçbir anlam taşımaz.
Muhatap alınacağı söylenen ve toplumsal desteği olmayan bu marjinal grupların çoğunluğu devlet istiyor, federasyon istiyor. Herhalde devlet ya da AKP bunlarla sorun çözmek için ilgilenmez. Sadece PKK'ye karşıtlıklarını kullanmaya çalışır. Konu bu kadar nettir. Bu nedenle hiç kimse AKP başkalarını çözüm için muhatap alır diye ne haber, ne de böyle kişiler için değerlendirme yapsın. Çünkü boş yazma olur, boş konuşma olur, boş değerlendirme yapılmış olur. AKP başkalarını muhatap alacakmış, yeni muhataplar bulunacakmış gibi değerlendirmeler, sadece devletin ve AKP'nin Kürt halkına karşı yürüttüğü psikolojik savaşa hizmet eder.
Aslında AKP'nin muhatap alacağı söylenen grupların çoğunluğu artık bu devletin kullandığı olgular haline gelmişlerdir. Bu kişi ve grupların çoğunluğunun bunun dışında bir siyasi değerleri yoktur. Sadece PKK karşıtı oldukları için bunlarla ilgilenilmektedir. Bir zamanlar bazıları PKK karşıtı olduğundan televizyon televizyon dolaştırılırlardı; şimdi de bunlara verilecek rol bundan başka olmayacaktır.
Bu çevreler şimdi halkın özyönetim direnişlerine saldırtılıyor. Sanki halkın saldırılar karşısında hendek kazması çok kötüymüş gibi bunu dillerine sakız yapmışlardır. Bunlar kırk yıldır PKK'nin her şeyini eleştiren ve hep devlet ağzıyla konuşanlardır. Herkes şunu bilsin, Sur’da, Cizre’de, Silopi’de, Kerboran’da, Nusaybin’de, Gever’de ve diğer il ve ilçelerde gösterilen direnişler Kürt halkının özgür ve demokratik yaşam mücadelesidir. Sorun hendek değildir; hendekler sadece özgür ve demokratik yaşam direnişçilerinin kendini savunma mevzileridir. Hendek ve barikat arkasındakiler kimseye saldırmamışlardır. Sadece kendilerini savunuyorlar ve Kürt halkının özerkliğini istiyorlar.
Halkın başlattığı özyönetim hamlesi asker ve polis öldürmeyi hedeflemeyen bir çözüm projesidir. Şiddetli bir savaşa başvurmadan çözümü geliştirme hamlesidir. Türk devleti her türlü çözüm modeline saldırdığı gibi buna da saldırmaktadır. Askeri ve polisi halkın üzerine süren AKP hükümetidir.
Dünyada şimdi egemenlik her eve, her sokağa hakim olarak değil, yerel demokrasi, yani özyönetim tanınarak sağlanmaktadır. Farklı kimliklerin olmadığı yerde bile yeni yönetim anlayışı böyleyse farklı etnik ve inanç topluluklarının olduğu yerde ancak özyönetimlerle, demokratik özerklikle barış ve istikrar sağlanabilir. Türk devleti ve AKP hükümeti hala 19. ve 20. yüzyıldaki siyasal zihniyet ve paradigmaya sahip olduğundan Kürt halkının özyönetim alanlarına saldırmaktadır.
Artık bir devletin her sokağa, her mahalleye merkeziyetçi bir siyasal anlayışla hakim olma hakkı ve meşruiyeti yoktur. İşte Türkiye'nin değiştirmesi gereken zihniyet budur. Her evi, sokağı ve mahalleyi sen yönetmeyeceksin, halkın kendi sokağını, mahallesini, ilini ve ilçesini yönetmesini kabul edeceksin! Farklı bir kimlik, dil ve kültüre sahip halk olunmasaydı bile bu direniş meşru olurdu. Farklı bir halk varsa ve Türk devleti işgalci ve sömürgeciyse bu direniş yüz kat daha haklıdır. Bu nedenle hiç kimse hendekler konusunu saptırmasın. Bu direniş de meşrudur, hendek kurmalar da!
Bu direnişi ve meşru savunma aracı hendekleri meşru görmeyenler Türk devletinin Kürdistan'daki işgalci kültürel soykırımcı sömürgeciliğini meşru görenlerdir.