GÖRÜNTÜLÜ

Rojavalılar Güney Kürdistan’da zorunlu mülteciliğin ağır koşullarını yaşıyor

El-Nusra ve DAİŞ çetelerinin saldırılarından sonra güney Kürdistan'a göç etmek zorunda kalan Rojavalı Kürtler, Süleymaniye pazarında, parklarında ve caddelerinde su, çay, poşet satarak yaşama tutunmaya çalışıyorlar.

Rojava’da 2011’de başlayan savaştan sonra binlerce insan kuzey ve güney Kürdistan'a göç etmek zorunda kaldı. Göç edenler, kendi ülkesinin bir başka kentinde olsa da zorunlu göçün ve mülteciliğin ağır koşullarında bir gün yeniden kendi topraklarına dönmenin hayalini kuruyorlar.

El-Nusra ve DAİŞ çetelerinin saldırılarından sonra güney Kürdistan'a göç etmek zorunda kalan Rojavalı Kürtler, Süleymaniye pazarında, parklarında ve caddelerinde su, çay, poşet satarak yaşama tutunmaya çalışıyorlar.

HÜKÜMET GEREKLİ YARDIMI SUNMADI

Güney Kürdistan'ın farklı yerlerine dağılan Rojavalılar zor ve sağlıksız koşullarda yaşam mücadelesi veriyor. Bazı yerlerde toplu kamplarda bazı yerlerde de şehirlerin varoş mahallelerinde yaşama tutunmaya çalışan Rojavalılara, güney Kürdistan hükümetinden şimdiye kadar ciddi bir barınma ve iş olanağı sunulmadı.

Mülteciliğin ağır koşullarında yaşanılan psikolojik ve ekonomik zorlukların yanı sıra, hayatın ekonomik yükünü erkenden omuzlamak zorunda kalan çocuklar eğitimsiz ve sağlıksız koşullarda halen tam anlamadıkları bir hayata atılmak zorunda kalıyorlar.

BİZE İŞ İMKANI SAĞLANSIN

Kürdistan bölge hükümetinin kendilerine yeterince yardım etmediğini belirten Rojavalı mülteci Kürtler, kendi topraklarından göçe zorlanmak, mülteci duruma düşmek çok zor bir durum diyerek, Kürdistan bölge hükümetinden kendilerine yardım etmelerini talep etti. Rojavalılar: “Mülteciliğin kendisi ağır bir psikoloji buna bir de ekonomik zorluklar ekleniyor. Biz Kürdistan bölge hükümetinden mülteci duruma düşmüş Rojava halkına yardım etmesini, iş imkanı vermesini bekliyoruz. Bugün imkanlarımız olsaydı belki Rojava'da mücadele eden halkımıza en azından ekonomik yardımda bulunabilirdik” diye konuştular.

‘HASTA OLDUĞUM İÇİN ROJAVA’DAN GELDİM’

Mesleği marangoz olan İbrahim, hasta olduğu için Rojava'dan göç etmek zorunda kaldığını, parklarda, caddelerde çay satarak geçinmeye çalıştığını belirterek, “Benim iki dizimin de suyu bitmiş. Yürürken dizlerimden kemiklerin sürtünme sesleri geliyor. İki buçuk yıldır Güney Kürdistan'dayım. Babam, annem, kardeşlerim Hasekê’de kaldı. Ben burada hem tedavimi olmak hem de onlara ekonomik yardımda bulunmak için geldim. Ama ne tedavimi yapabiliyorum ne de onlara yardımda bulunuyorum” diyerek yaşadığı zorlukları boğazı düğümlenerek anlatıyor.

Tedavi olmak için kimseden bir yardım alamadığını belirten İbrahim, burada günlük olarak 17-18 bin dinar kazanıyorum. Üç çocuğum var onlara bile zor bakabiliyorum diyerek, yaşadığı zorlukları şöyle anlatıyor: “Kazandığım parayla çocuklarıma dahi zor bakıyorum. Ailem annem, babam, kardeşlerim Hasekê’de onlar zor şartlarda mücadele yürütüyorlar. Ben onlara ekonomik yardım sunmak ve tedavimi olmak için buraya geldim. Ama kazandığım para ile zor geçiniyorum. Biraz fazladan kazansam onu da ilaçlarıma harcıyorum. Dolayısıyla aileme, orada büyük ekonomik zorluk yaşayanlara hiçbir yardımda bulunamıyorum.”

Tedavi için Türkiye'ye gitmeyi düşündüğünü ancak pasaport parası bulamadığı için gidemediğini söyleyen İbrahim, “Doktorlar bir an önce ameliyat olmamı ve en az 8 ay istirahat etmesi gerektiğini söylediler, ama bu koşullarda bunu yapmam çok zor”, diye konuştu.

‘İLK FIRSATTA TOPRAKLARIMIZA DÖNECEĞİZ’

2012’de Rojava'dan Güney Kürdistan'a göç etmek zorunda kalan İdris Hüseyin de Süleymaniye’ye bağlı Erbet mülteci kampında kalıyor. 6 çocuk babası olan İdris, Güney Kürdistan'da büyük ekonomik zorluklar yaşadıklarını, kendilerine gerekli yardımların bir an önce yapılması gerektiğini belirtiyor.

İdris Hüseyin yaşadıkları zorlukları şöyle dile getiriyor: “Burada Erbet kampında kalıyoruz. Kampın koşulları oldukça zor. Güney Kürdistan hükümeti kısmi bir yardım sundu. Ama bu yetmiyor. Biz de iş bulamıyoruz. Biz topraklarımızda yaşanan savaştan dolayı buraya geldik. Burada da yaşam mücadelesiyle karşı karşıyayız. 2 yıl boyunca bir yerde amelelik yaptım, ama paramı alamadım.”

İki çocuğunun su ve çay sattığını, kendisinin de iş buldukça inşaatlarda amelelik yaptığını belirten Hüseyin, “Ancak üçümüzün kazancı da çok düşük. Bu şartlar altında geçinmemiz çok zor. Sadece biz değil, Rojava’dan gelen herkes burada büyük zorluklar yaşıyor. Çocuklarımız okul okuyamıyor, eğitimlerini sürdüremiyorlar. Kalıcı iş imkanları yok. Kazandığımız da ancak günlük ihtiyaçlarımızı karşılıyor. Kampta 2000’den fazla insan var. Hepsi de işsiz. Rojava halkı savaştan dolayı güneye göç etmek zorunda kaldı. Mülteci konumuna düştük. Bu bizim tercihimiz değildi. Ama Kürdistan bölge hükümeti bu halka yardım etmeli. Zaten ilk fırsatta da kendi topraklarımıza geri döneceğiz” dedi. 

‘KİMSE ÜLKESİNDE MÜLTECİ OLMAK İSTEMEZ’

Üç yıldır güney Kürdistan'da olan Rojava’nın Derik kentinden olan elektrik mühendisi Sait de Süleymaniye caddelerinde çay satarak geçimini sürdürenlerden biri. Güney Kürdistan'da büyük zorluklar yaşadığını belirten Sait, “Rojava'dan göç edenlerin en büyük problemi ekonomiktir. Burada da ekonomik kriz olunca tümden işsiz kaldık” diyor.

Sait Rojavalı mültecilerin yaşadıkları zorlanmaları şöyle sıralıyor: “Göç eden ailelerin tüm fertleri çalışıyor. Çalışıyor dedimse, poşet satıyor, çay satıyor, su satıyor, sakız satıyor. Bu oldukça kötü bir durum. Bir de çocuklarımız ekonomik zorluklar içinde büyüdükleri için sağlıksız koşullarda büyüyorlar. Çocuklarımızı okutacak okullar yok. Buna imkanımız da yok. Bazen buradaki insanlar bizi kendilerine yük gibi görüyorlar. Oysa bizde bir gün mülteci olacağımızı hiç düşünmemiştik. Kim kendi ülkesinde mülteci olmak ister ki? Biz de kendi şehirlerimizde, köylerimizde kendi yaşamımızı kurmak isterdik. Ama bugün durumumuz farklı. Bir gün yeniden kendi topraklarımıza dönene kadar yaşam mücadelemizi sürdürmek zorundayız. Ama o zamana kadar da güney hükümeti Rojava halkına gerekli yardımları sunmalı.” 

...