Rojava'da devrim, savaş, ölüm ve yaşam iç içe...
Rojava'da devrim, savaş, ölüm ve yaşam iç içe...
Rojava'da devrim, savaş, ölüm ve yaşam iç içe...
Suriye'de başlayan halk ayaklanması sonrasında Kürtlerin 19 Temmuz 2012 tarihinde Kobanê'den başlayıp Efrîn, Serêkaniyê, Dirbêsiyê, Amudê, Dêrik, Girkê Legê, Tirbespiyê, Qamişlo ve Tiltemîr'de yönetimi ele geçirmeleri ardından Kürtlere yönelik saldırılar da artmaya başladı. Bir yandan Irak-Şam İslam Devleti ve El Nusra gibi El Kaide uzantısı grupların Kürtlere ve kendilerinden olmayan Araplara-Hıristiyanlara saldırısı, bir yandan yaşanan ambargo nedeniyle Rojava halkı her şeye rağmen direniyor ve yaşamaya devam ediyor.
Ceylanpınar ilçesinin hemen karşısında bulunan Serêkaniyê ilçesine yönelik çetelerin 17-18 Temmuz 2013 günlerinde yaptığı saldırıların ardından Rojava'ya hareket ediyoruz. Serêkaniyê'ye giderken ana yolların tamamının Yekîneyên Parastîna Gel’in (YPG) kontrolünde olduğuna tanıklık ediyoruz. Federal Kürdistan'a açılan Sêmalka sınır kapısı ile Serêkaniyê’ye kadar olan hattın tamamı Kürtlerin kontrolünde ve denetiminde. (Türkiye tarafından düşünüldüğünde Silopi ile Ceylanpınar arasındaki hattın tamamı anlamına geliyor) Yol boyunca barikatlarla kurulan kontrol noktalarında dışarıdan gelebilecek çete üyelerine ve bombalı saldırılara karşı araçlar didik didik aranıyor, kimlik kontrolü yapılıyor.
Çatışmaların yoğunlaştığı ve her akşam ilçenin 2 kilometre dışındaki Til Xelef'te konuşlanan Irak-Şam İslam Devleti ve El Nusra gruplarının saldırısına uğrayan Serêkaniyê'ye giriyoruz.
İlçe 4 kez çetelerin saldırısına uğramış. En son saldırıda bazı mahalleleri ele geçirmişler ve şiddetli süren çatışmalardan sonra çeteler ilçe dışına çıkartılmış. Çatışmaların yaşandığı mahalleleri ve evleri dolaşıyoruz. Mahalleler, evler talan edilmiş. Her tarafta kurşun, bomba, havan izleri. Serêkaniyê, bir zamanların Beyrut'unu çağrıştırıyor.
Saldırılarda sadece Kürtlerin değil, Arapların, Êzidîlerin, Süryanilerin evleri ve mahalleleri de hedef alınmış.
İlçenin büyük bir kısmı çatışmalar nedeniyle boşaltılmış. Çetelerin saldırısı sonrasında halkın birçoğu çevre köylere güvenlik amacıyla giderken, ilçede hakimiyet sağlandıktan sonra halk yeni yeni dönmeye başlamış.
İki hafta önce yaşanan ve Gümrük Kapısı'nın da ele geçirildiği çatışmaların izlerini ilçenin her yerinde görmek mümkün. Çatışmalarda onlarca El Nusra adına savaşan kişi öldürülmüş.
YPG, ölenlerden Suriye vatandaşı olanların ailelerine haber vermiş. Hasekê'den gelip cenazelerini alan aileler olmuş.
Afganistan, Çeçenistan, Mısır, Ürdün gibi ülkelerden Kürtlere yönelik saldırılara katılırken öldürülenler ise sahip çıkan olmadığı için toplu olarak ilçe dışında defnedilmiş
EL NUSRA ELEKTRİĞİ KESTİ
Serêkaniyê'ye Hasekê üzerinden su karşılığında El Nusra tarafından günde 2 saat verilen elektrik, gittiğimiz ikinci günü tümden kesiliyor.
Rakka üzerinden ilçeye 40 kilometre uzaklıktaki Mebruka'ya verilen elektrik El Nusra'nın kontrolünde. Rejim güçlerinin de bulunduğu Hasekê'ye elektriği veren El Nusra, Kürtlere giden elektriği kesince ilçe tamamen elektriksiz kaldı. Rejime karşı savaştığını açıklayan El Nusra, Kürt yerleşim yerlerine elektriği vermezken, rejim güçlerinin bulunduğu kentlere elektrik gitmesine izin veriyor.
Serêkaniyê'de yüksek bir binaya çıkıyoruz. Serêkaniyê karanlıkta. Ancak çevredeki El Nusra'nın elinde olan bütün köyler pırıl pırıl.
Elektrik sorunu Rojava'nın tamamında var. Birçok ilçede elektrik hiç yok.
HALK SU İÇİN KUYULAR KAZMAYA BAŞLADI
Elektrik olmayınca su sorunu da beraberinde yaşanıyor. İlçe merkezindeki su dağıtım şebekesinin elektrik olmayınca çalışmaması sonucu yaşanan su sorununa çözüm arayan halk, kendi bahçelerinde kuyu kazarak su ihtiyacını gidermeye çalışıyor.
Hizmet Komitesi'nin su sorununu çözmek için jeneratörler aracılığı ile ana su motorlarını çalıştırma girişimleri ise zaman zaman aksaklıklara rağmen başka bir çare olarak hayata geçirilmiş.
İlçede en büyük sorun ilaç, doktor, elektrik, su ve gıda. Serêkaniyê devlet hastanesi 8 ay önceki çete saldırısında talan edilmiş. Hastanede tıbbi cihazların çoğu götürülmüş. Elektrik de olmayınca hastane işlevsiz kalmış. Hastalar, bir evden hastaneye dönüştürülen yerde tedavi edilmeye çalışılıyor. Acil ve ağır hastalar ise 2 saat uzaklıktaki Qamişlo'ya gönderiliyor.
Çeteler tarafından talan edilen yerlerden biri de Zerdeşt mahallesindeki hükümetin ekmek fabrikası. Tüm makinaları sökülüp götürülmüş. Şu an ekmek fabrikası atıl durumda.
GIDA SORUNU
Başta Serêkaniyê olmak üzere birçok sınır kapısı El Nusra'nın elinde iken geçişlere izin veren Türkiye, sınır kapıların Kürtlerin eline geçmesi ardından bu kapıları tümden kapatmış. Kapılar kapanınca da sınır ticareti durmuş vaziyette.
Kuzey'de Türkiye'nin sınır kapılarını kapatması, Kuzey Doğu'da Federal Kürdistan Hükümeti'nin Sêmalka sınır kapısından yardımların geçişine izin vermemesi ve Güney'de de çete gruplarının hakimiyetinin sürmesi, Rojava Kürtlerini bir anlamda 4 bir taraftan kuşatmış durumda.
Halk gıda sorununu kendi imkanları ile çözmeye çalışıyor. Çetelerin buğday ambarlarını talan ederek binlerce ton buğdayı götürüp Halep'te sattıkları söyleniyor. Tahıl silolarında kurtarılabilen tonlarca buğday ise sıkı koruma altına alınmış durumda.
Günlük sebze ihtiyacını ilçe dışındaki bahçelerden karşılıyor. Ancak bahçelerine gitmek isteyen köylüler de çete saldırılarına maruz kalıyor. Serêkaniyê’de bulunduğumuz günler içinde Xelo köyünde bahçesini sulamaya giden Beşir Salih Ferhan ve eşi Şemsa Mecid çete üyeleri tarafından kaçırıldı. Onlardan hala haber alınamıyor. 30 Temmuz günü ise aynı köye saldırıda bulunan çeteler 30 yaşındaki Fehed Xelo'yu öldürdüler.
Sebze ekili arazilerine saldırılardan dolayı gidemediklerini belirten 43 yaşındaki Êzidi Abdülbaki Mahmut, ilçede yiyecek sıkıntısının baş gösterdiğini anlatıyor. Üretim olmayınca ve sınır kapılarının kapalı olması nedeniyle sebze, pirinç, bulgur ve etin pahalandığını kaydeden Mahmut, ölüm korkusu nedeniyle ekili arazilerini sulayamadıklarını ve bahçelerinin tümden kuruduğunu belirtiyor.
Türkiye tarafından sınır kapılarının kapatılması nedeniyle fiyatlar 4-5 kat artmış durumda.
15 Suriye lirası olan bir paket ekmek 50-75 liraya, 200 lira olan bir kilo çay bin 500 liraya, 200 liraya olan pantolon 3 bin liraya satılıyor.
Hamallık yaparak geçimini sağlayan Hannan Ali adlı vatandaş, hayatın pahalılığından şikayet ederek, "Ben üç aydır evime et götüremedim. İçeriye mal girişi olmayınca fiyatlar kat be kat arttı. Bazı tüccarlar bundan kazanç sağlıyor. Kapıların açılmasını istiyoruz" diyor.
HALK KENDİ SAVUNMASINI YAPIYOR
Serêkaniyê'nin mahallelerini dolaştığımızda, ilçede eli silah tutan herkesin silahlandığına tanıklık ediyoruz.
Asayiş birimleri ile Halk Savunma birlikleri ve Kadın Savunma Birlikleri ilçede güvenliği sağlarken, ilçe dışındaki mevziler silahlı eğitim görmüş YPG güçlerince sağlanıyor. Çevre köylerde ise oluşturulan Köy Komiteleri aracılığı ile nöbetleşe sistemle köyler 24 saat korunuyor. Köylere bir saldırı olduğunda YPG güçleri de köylülerle birlikte karşı koyuyor.
İlçe merkezindeki mahallelerin koruması ise yine mahalle komiteleri aracılığı ile sağlanıyor. Daha önce çetelerin saldırısına uğrayan Mehede, Abrê ve Zerdeşt mahalleleri, 24 saat esasına göre nöbetleşe gençler tarafından korunuyor diğer mahalleler gibi.
Serêkaniyê'de olduğu gibi birçok Kürt köyü ve ilçesinde savunmada kullanılan iletişim aracı ise camii hoparlörü. Nöbetçilerin veya ön mevzilerde bulunanların saldırıyı haber alması ardından, camii hoparlöründen çağrı yapılarak halk silahları kuşanıp savunma yerlerini alıyor. Tüm sınır hattı boyunca asıl savunmayı yapan ve çatışan tek güç YPG. Bazı kesimler tek bir partinin kontrolünde olduğunu ileri sürse de, YPG içinde değişik Kürt partilerinden milisler, Araplar, Süryaniler, kadınlar var.
MAHKEMELER ÇALIŞIYOR
Serêkaniyê'de çete saldırılarına rağmen, hayat olağan şekilde devam ediyor. Gündüz saatlerinde pek çatışma çıkmazken, akşam saatlerinden itibaren ilçenin 2 kilometre ilerisindeki Esfer Necar ve Til Xelef gibi bölgelere konuşlanan El Nusra üyeleri, doçka ve havan saldırıları ile taciz atışında bulunuyor. Yapılan bu atışlarda zaman zaman ölen ve yaralananların olduğuna tanıklık ediyoruz.
Çatışmalara rağmen kurulan emniyet birimleri, belediye ve mahkemeler çalışıyor.
Halk Mahkemesi binasına gidiyoruz. 3'ü kadın 9 hakim ve bir savcı görev yapıyor. 27 yıl Esat rejimi döneminde avukatlık yaptıktan sonra devrimin ardından hakim olarak atanan Muhammed Ali Şêxo, mahkemelerin çalıştığını anlatıyor.
Kurulan halk mahkemelerinin cinayet, hırsızlık, alacak-verecek meselesi, arazi davası gibi konulara baktığını kaydeden Şêxo, "Henüz bir yasamız yok. Ancak yasa yok diye bu suçlara da göz yumamayız. Mahkememiz Yüksek Kürt Konseyi'ne bağlı. Yaklaşık 6 ay önce kuruldu bu mahkeme. Şu ana kadar 200'e yakın adli davaya baktık. Halka danışarak kararımızı veriyoruz. Verdiğimiz hükme tutukluların İstinaf mahkemesine itiraz etme hakkı var. Biz askeri mahkeme değiliz, sadece adli vakalara bakıyoruz" diyor.
Iki gün önce ilçenin dışındaki arazisinde bulunan traktörünün El Nusra tarafından gasp edildiğini ve kendisini telefonla arayan El Nusra'nın 1 milyon Suriye lirası karşılığında traktörü kendisine satabileceğini söylediklerini kaydeden Şêxo, "Bir yandan savaş, bir yandan mahkeme, bir yandan da bu hırsızlarla mücadele ediyoruz" diyor.
SALDIRIYA UĞRAYAN ARAPLAR KÜRTLERE SIĞINIYOR
Suriye'yi Esad rejiminden kurtararak özgürleştireceğini ve halklar arasında hiçbir ayrım yapmayacağını iddia eden çeteler ele geçirdikleri köylerdeki Kürtleri yurtlarından ederken, mallarına da el koyuyor. Bu yağma ve talandan sadece Kürtler değil Araplar da nasibini alıyor.
Saldırılara uğrayan Arapların birçoğu da, Kürt bölgelerine akın ederek burada yaşamaya başlamış. Araplar da, çete saldırılarına karşı Kürtlerle birlikte köy ve mahalle komitelerinde yer alarak kendi savunmalarını yapıyor. Serêkaniyê'de Babilxêr, Elok, Biêrir, Dahrül el Arab, Erradê, Qamışlo'da, Ebu Duwel, Dıbana, Hamo, Kısêr ve Dırbêsiyê'nin, Teltişnin, Kınetra, Kentar, Ebbas, Ekbeş köylerinin tamamı Arap.
Arap halkı ile Kürt halkı arasında hiçbir problem yok. Ancak daha güneyde, El Nusra gibi çetelerin ele geçirdiği bölgelerde Kürtlerin yaşamalarına izin yok.
Çetelere karşı birleşen ve silahlanan Araplar da, YPG içinde yer alarak kendi savunmalarını kendileri sağlıyor.
Görüştüğümüz halktan kişiler, Rakka, Haseki ve Humus gibi kentlerden kaçarak kendilerine sığınan Araplarla ekmeklerini paylaştıklarını belirterek, "Çetelerin gerçek yüzünü gören Araplar Kürtlere sığınıyor. İlk önce onların güvenliğini sağladık. Ele geçirdiğimiz hükümet lojmanlarına bunları yerleştirdik. Özellikle Qamışlo'daki tüm hükümet lojmanlarına bunları yerleştirdik. Kimi Esat rejiminden kaçmış, kimi çetelerden kaçmış. Ekmeğimizi, suyumuzu onlarla paylaşıyoruz. Onlarla birlikte çetelere karşı koyuyoruz. Ama şu an çetelerin elinde olan hiçbir köyde Kürt bulamazsınız. Hepsini çıkartmışlar, mallarına, arazilerine el koymuşlar" diyorlar.
BAŞUR İLE BEBEĞİMİZİN MAMASINI PAYLAŞTIK
Türkiye'nin sınır kapısını çetelere açmasını ve Kürtlere kapatmasını bir şekilde anlayabileceklerini belirten Rojavalıların, en çok sitem ettikleri şey ise Federal Kürdistan Yönetimi'nin Sêmalka sınır kapısını kapatması. Sınırdan kendilerine gıda gelmediğini ve ticaretin olmadığını belirten Rojavalılar, "Ne Türkiye üzerinden, ne de Kürdistan Hükümeti üzerinden bir şey gelmiyor buralara. Saddam rejimi döneminde Başur'dan gelen peşmerge ailelerine ve halka Türkiye Kürtleri gibi Suriye Kürtleri de yardım etti. Onlara evimizi açtık, çocuklarımızın mamasını paylaştık, kardeşiz diye. Şimdi bir diğer kardeşi Rojava'da sıkıntıda. Onlar neden kapıyı kapatarak bize yardımları kesiyorlar. Kardeşlik böyle mi?" diyerek tepkilerini dile getiriyorlar.
YPG'liler, özellikle Federal Kürdistan Bölgesi'nden buraya Kürtlerin yanında savaşmaya gelenlere de izin verilmediğini belirterek, "Kardeşlerinin yanında savaşmak isteyen gençlere sınırı kapatıp izin vermiyorlar. Ancak çetelerin geçişine izin verdikleri yönünde ciddi kuşkularımız var. Çünkü geçen hafta Soran bölgesinden çetelere katılmaya gelen iki kişiyi devriyelerimiz yakaladı. Üzerlerinde çıkan belgelerde El Nusra ile bağlantıları oldukları ortaya çıktı. Sorgulanmak için Qamışlo'ya gönderdik" diyorlar.
GERİYE DÖNÜŞ YOK, TEK KİŞİ KALANA KADAR SAVAŞACAĞIZ
Serêkaniyê'de görüştüğümüz TEV-DEM (Demokratik Toplum Hareketi) yöneticisi Zelal Ceger de, tüm zorluklara rağmen çetelere karşı direndiklerini açıklıyor.
Silahlarını daha çok rejim güçlerinin bölgeyi terk etmesi ardından ele geçirdiklerini belirten Ceger, "Çeteler katliamlara girişince durumun ciddiyetini anladık. Çetelerden ele geçirdiğimiz silahlar da zaten yetiyor bize. Kendi imkanlarımızla kaçakçılardan aldığımız silahlar da oldu. Biz irademizle savaşıyoruz. Çeteler gibi para için değil. Halkımızın tamamı ölümü göze almış. Geriye dönüş yok. Hepimiz ölsek bile geriye dönüş yok. Halkımızı, kendimizi ve toprağımızı savunacağız" diyerek Rojava'daki direnişi özetliyor.
Ceger, seferberlik çağrısından sonra YPG saflarına yüzlerce kişinin katıldığını ve bunun devam ettiğini belirterek, silahlı güçlerinin sayısını 30 bine çıkartmayı hedeflediklerini sözlerine ekledi.