PKK Yürütme Komitesi, Kürt özgürlük mücadelesi tarihinde “Büyük Ölüm Orucu” olarak anılan 14 Temmuz 1982 zindan direnişinin yıldönümü dolayısıyla yaptıðı açıklamada, bugün AKP’nin “Yeşil Türkçü Faşizminin”, 12 Eylül döneminin “Beyaz Türkçü faşist sömürgeciliðinin zulmünü aratmadıðını” kaydetti.
PKK internet sitesinde yayınlanan açıklamada, “Apocu iradenin faşist sömürgeci vahşete karşı zafer günü olan 14 TEMMUZ’un otuzuncu yılında, Büyük Ölüm Orucu Şehitleri M. HAYRÝ DURMUŞ, KEMAL PÝR, AKÝF YILMAZ ve ALÝ ÇÝÇEK yoldaşları anıyor, direnişleri önünde saygıyla eðiliyoruz” denildi.
Açıklamada, 14 Temmuz’a ilişkin devamla şu ifadeler yer aldı: “Bir daha dirilmemecesine mezara gömüldüðü varsayılan Kürt halkının Önder Apo ve PKK ile diriliş sürecine girmesini kendileri için ciddi tehlike olarak gören Beyaz Türkçü faşist sömürgecilik, inkar ve imha siyasetini başarıya ulaştırabilmek için gerçekleştirdiði 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle birlikte adeta Kürdistan’ı yeniden işgal etti. Katliam ve işkenceyi sokaklara, köy ve mezralara kadar yaygınlaştırarak Türkiye ve Kürdistan’ı tam bir işkencehaneye dönüştürdü. Yüzbinlerce insan aylarca süren işkencelerden geçirildi. On binlerce insan Nazi toplama kamplarını aratmayan zindanlara dolduruldu.
Kürdistan özgürlük mücadelesini bastırmak, Kürt ve Kürdistanlılık adına hiçbir şey bırakmamak için Diyarbakır 5 Nolu zindanı pilot bölge olarak seçilmiş ve günün 24 saati işkenceyle örülmüştü. 1500 civarında PKK’li kadro ve sempatizanı ile yurtseverin kapatıldıðı bu zindanda insanlık dışı işkence ve uygulamalar geliştirilmişti. Ýnsanları ölümden ürkmek bir yana, ölümü özlemi çekilen bir sevgili gibi arar hale getiren bu vahşet, tutsakları pişmanlık göstererek itirafçı yapmak, ihanet ettirmek; bir daha Kürt ve insan olduklarını söylemekten korkar hale getirmek amacıyla sistematik olarak geliştirilmişti.
Tutsaklara insani, ulusal ve siyasi kimliklerini inkar etmeleri, Türkleşmeleri ve insanlıktan çıkmaları için dayatılan vahşi işkencelere karşı iki seçenek bırakılmıştı: Ya dayatılanı kabul ederek insanlıktan çıkmak, ya da direnerek ölüm pahasına da olsa kimliðine ve deðerlerine sahip çıkmaktı. Zindan bir insan öðütme deðirmenine dönüştürülmüştü. Teslim olmayan tek bir düşünce, direnişe dair tek bir umut, ihanet etmeyen tek bir Kürt bırakmamacasına vahşi bir saldırı altında tutulan tutsakların en temel insani ihtiyaçları bile birer silah olarak kullanılıyordu. Mahkemeler de birer işkencehane işlevi görmekteydi. Mahkemelerde siyasi savunma yapmak ölümlerden ölüm beðenmek anlamına geliyordu.
Tam da bu koşullarda “Teslimiyet Ýhanete, Direniş Zafere Götürür!” şiarıyla MAZLUM DOÐAN yoldaşın 1982 Newroz’unda geliştirdiði eylem, faşizmin kalesinde sömürgeciliðe, itirafçılıða ve ihanete ölümcül bir darbe vurdu. Ýki ay kadar sonra 17-18 Mayıs gecesi Dörtlerin eylemi, ApoCU iradenin teslim alınamayacaðını bir kez daha kanıtladı. Türkiye ve Kürdistan’da ölüm sessizliðini hakim kılmış olan sömürgeci faşist askeri diktatörlük, yediði ölümcül darbelere karşın hareketimizi bitirmek, öncü kadrolar şahsında teslim almaktaki ısrarını sürdürüyordu. Kemal PÝR ve Mehmet Hayri DURMUŞ yoldaşların bu eylemlere karşı ilk tepkileri, “öncelikle biz yapmalıydık, biz ölmeliydik” biçiminde olmuştu.
‘BAŞARDIK, 6 KÝŞÝYLE BAŞARDIK’
14 Temmuz 1982 günü PKK Ana Davası duruşmasında ödünsüz, vakur ve kararlı duruşuyla Mehmet Hayri DURMUŞ yoldaş ölüm orucuna başladıðını ilan etmişti. Hemen ardından Kürdistan Gençliðinin Kızıl Yıldızı Ali ÇÝÇEK ve Önderliðimizin gizli ruhum dediði Enternasyonalist devrimci Kemal PÝR yoldaş da ölüm orucuna katıldıklarını açıklamışlardı. Toplam 6 arkadaş eyleme başlamıştı. Hayri yoldaşın “BAŞARDIK, 6 KÝŞÝYLE BAŞARDIK!” demesiyle, sömürgeci askeri faşist diktatörlüðe karşı çıplak yürek ve irade gücünden başka hiçbir silahı olmayan bir avuç insanın kimliðine ve onuruna sahip çıkmasının zaferiydi kutlanan.
Kürt halkı şahsında tüm Türkiye halklarına karşı toplumkırım politikası uygulayan faşist sömürgeciliðin Diyarbakır Zindanındaki tutsakları ihanet ettirmek için geliştirdiði vahşi işkencelere karşı insani, ulusal ve siyasi kimliðinden vazgeçmeyen bir avuç insanın kendisini çözüm gücü haline getirerek yenilmez iradeyi ortaya çıkarmasıdır 14 Temmuz. Önder Apo’yu en iyi anlayan ve kendilerini O’na karşı borçlu gören bu insanlık abidelerinin, borçlarını nasıl ödediklerinin en yalın kanıtıdır 14 Temmuz. 5 Nolu zindana kapatılan yalnızca Kürt halkı ve öncüleri deðildi. Onların şahsında insanlık onuru zindana kapatılmış ve ihanete zorlanmaktaydı. Dolayısıyla orada savunulan yalnızca Kürtler ve Özgürlük hareketi deðil, ulusal ve insani kimlik şahsında bütün bir insanlıktı. Ýnsanlıðın düşürülmesine karşı insan onuru ve iradesinin zaferidir 14 Temmuz.
Hayri Yoldaş “bu insan çıðlıkları unutulmamalı”, Mazlum Yoldaş ise “sesimiz dünyaya duyurulmalıdır” demişti. Önder Apo’nun yoldaşlıða baðlılıðı bu vasiyetlerin en görkemli biçimde yerine getirilmesini emrediyordu. 15 Aðustos Atılımı, 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Şehitlerinin anılarına verilen en iyi karşılıktı. Bugün de halkımız kendi ülkesinde onurlu ve özgür bir yaşam için ayaktadır.
YEŞÝL TÜRKÇÜ FAŞÝZM, 12 EYLÜL’Ü ARATMIYOR
Dün zindanlarda dayatılan ihanete karşı büyük bir insanlık çıðlıðı olarak gelişti 14 Temmuz. Bugün de 12 Eylül Beyaz Türkçü faşist sömürgeciliðinin zulmünü aratmayan AKP’nin Yeşil Türkçü faşist sömürgeciliðinin zulmüne karşı başta Önder Apo olmak üzere, ulusal-siyasal kimliðini inkar etmeye zorlanan yoldaşlarımızın onurlu direnişi sürmektedir. Özgürlük Hareketi ve direnişçi halkımızın bu direnişe denk düşen bir yanıt geliştirme gibi bir onur borcu vardır. 14 Temmuz’la varlıðımızı koruduk, bugün yeni bir 15 Aðustos ruhu ve çıkışıyla bu direnişi özgürlükle taçlandırmak ertelenemez bir görevdir.
Gün, 15 Aðustos ruhuyla Ýmralı zulüm sistemini yerle bir ederek Önderlikle buluşma günüdür. Ýhanetin şahlandırıldıðı 12 Eylül faşizmi koşullarında, sömürgeciliði kendi merkezinde yenilgiye uðratan irade, bugün halklaşmış, onurlu ve özgür yaşamı kendi elleriyle inşa eder düzeye ulaşmıştır. Bunun somut ifadesi olarak Demokratik Özerk Kürdistan ilanının 1. Yılında, Önder Apo’nun özgürlüðü özgürlüðümüzdür bilinciyle meydanları doldurmak; işbirlikçiliðe, ihanete ve AKP faşizmine verilecek en iyi cevap olacaktır.
AKP FAŞÝZMÝNDEN HESAP SORMAYA ÇAÐIRIYORUZ
Amed Zindanındaki 14 Temmuz çıðlıðı, bugün milyonların “Önder Apo’ya Özgürlük!” şiarıyla meydanları doldurmasıyla özgürlüðe koşan bir halk gerçekliðine dönüştü. Bu gerçekliði Özgürlükle taçlandırmak başta Türkiye halkları olmak üzere Ortadoðu halklarına ve insanlıða karşı da soylu bir görevin yerine getirilmesi olacaktır. Böylesi bir süreçte halkımızın kararlı, dirayetli ve cansiperane duruşunu olumsuz etkileyecek her söz, tutum ve davranış özgürlük davasına ihanet olacaktır.
Kemal PÝR yoldaş, “Biz yaşamı uðruna ölebilecek kadar seviyoruz!” demişti. Yoldaşlarımızın uðruna canlarını verdikleri onurlu ve özgür yaşamı kendi ellerimizle inşa etmek üzere tüm Kürdistanlıları ve dostlarını 14 Temmuz’da Büyük Amed Buluşmasına katılmaya, Önderliðimizin özgürlüðünü saðlamaya ve toplumkırım makinası AKP faşizminden hesap sormaya çaðırıyoruz!”