Özgür basına saldırıya tepkiler büyüyor
Özgür basın kuruluşlarına yönelik arama ve gözaltı saldırısına demokratik kitle örgütlerinden tepki gelmeye devam ediyor. Barış Bloku, DİSK, KESK, İHD ve TTB temsilcileri, özgür basınla dayanışmaya çağırdı.
Özgür basın kuruluşlarına yönelik arama ve gözaltı saldırısına demokratik kitle örgütlerinden tepki gelmeye devam ediyor. Barış Bloku, DİSK, KESK, İHD ve TTB temsilcileri, özgür basınla dayanışmaya çağırdı.
Özgür basın kuruluşlarına yönelik arama ve gözaltı saldırısına demokratik kitle örgütlerinden tepki gelmeye devam ediyor. Barış Bloku, DİSK, KESK, İHD ve TTB temsilcileri, özgür basınla dayanışmaya çağırırken, bu tip saldırılarla aynı zamanda HDP'nin görünürlüğünün engellenmek istendiğini kaydetti.
Özel timlerin arama kararı olmaksızın, uzun namlulu silahlarla DİHA, Azadiya Welat, KURDİ-DER ve Aram Yayınları'nın Amed bürosuna baskın yapıp, 32 özgür basın emekçisi gözaltına almasına yönelik tepkiler büyüyor.
ANF'ye konuşan Barış Bloku, DİSK, KESK, İHD ve TTB temsilcileri, özgür basının boyun eğmeyeceğini ancak AKP'nin seçime kadar benzer saldırılarını sürdürebileceğini belirtti.
BARIŞ BLOKU: AMAÇ, HDP'NİN ELİ VE AYAĞINI BAĞLAMAK!
Özgür basına yönelik yapılan operasyonu kınayan Barış Bloku Sözcüsü Gencay Gürsoy, son yaşanan gelişmelerin bu noktaya varılacağının sinyalini verdiğini belirti. "Geçici hükümet, HDP’nin yoğun şekilde desteklendiği il ve ilçelerde OHAL'i aratmayacak bir terör ortamı yarattıktan sonra, şimdi de iletişim araçlarına yönelmeye başladı" diyen Gürsoy, ana-akım medyada ağır bir dışlanmışlıkla mücadele etmek zorunda kalan HDP’nin, özgür basındaki görünürlüğünün daha da azaltılarak 'seçimde eli ayağının bağlanmak istendiğine' işaret etti. Özgür basına yönelik baskını, 'seçim operasyonun son halkası' olarak tanımlayan Gürsoy, "Fırat’ın batısında biraz olsun dürüst bir Türk medyası kaldıysa isyan etmesi lazım. Çünkü sıra onlara da gelecek" dedi. Çatışmaların yoğunlaşmasıyla devletin söylediği yalanların tavan yaptığını, her şeyin terse çevrildiğine dikkat çeken Gürsoy, "Devlet adam tarıyor, çocuk öldürüyor, 'PKK öldürdü' diyor. Ambulans şoförünü tarıyor, evleri bombalıyor, yıkıyorlar, 'PKK yaptı' diyorlar. İşte yalanlarının ortaya çıkmasını engellemek için de özgür basını susturuyorlar" diye konuştu.
İHD: İKTİDAR GEÇMİŞTEN DERS ÇIKARTMADI!
İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, gazetecilere ve çalıştıkları basın kuruluşlarına yönelik yargı yoluyla kurulan baskının kabul edilemez olduğunu altını çizdi. İktidarın, özgür basın emekçilerini soyut suçlamalar yönelterek gözaltına alıp tutukladığını belirten Türkdoğan, "Bu yeni bir yöntem değil. Çözüm süreci öncesi, 2011-2012 yıllarında da çok sayıda Kürt basın çalışanı gözaltına alınıp , mesnetsiz suçlamalarla tutuklandı. Korkarım ki, aynı süreci tekrar yaşıyoruz . Bütün bunlar aynı zamanda iktidarın geçmişten hiçbir ders çıkartmadığını da gösteriyor" dedi. 24 Temmuz 2015 tarihinden itibaren 99 internet sitesine erişimin yasaklandığını, bu sitelerin ağırlıklı olarak Kürt ve sosyalist ajanslardan oluştuğunu hatırlatan Türkdoğan, bu baskıyla esas amacın, halkın doğru haber alma hakkını engellemek olduğunu vurguladı. Türkdoğan, "Çatışmalı süreçle ilgili olarak doğrudan doğruya olup bitenleri ancak Kürt medyasından izleyebiliyoruz. Bu haberleri yapan muhabirleri gözaltına almak, gerçekleri gizlemeye dönüktür" diye konuştu. Türkdoğan, Türkiye’nin basın özgürlüğü konusunda en kötü ülke olma yolunda ilerlediğine dikkat çekti.
KESK: ÖZGÜR BASIN BOYUN EĞMEZ
Özgür basına yapılan operasyonun, hükümetin yürüttüğü çatılmalı sürecin bir parçası olduğunu vurgulayan KESK Genel Başkanı Lami Özgen, Kürt kurumlarına geçmişten bu yana yapılan baskıların sonuç vermediğini ve vermeyeceğini söyledi. "Özgür basın bu şantaja asla boyun eğmez" diyen Özgen, halka yönelen kirli savaşı açığa çıkartan ve kamuoyuna yansıtan özgür basını hedef almanın, halkın haber alma hakkının açık gasbı olduğunu vurguladı. KESK olarak seçimler öncesi herkesi susturmak isteyen hükümetin , halkın doğru haber almasının önüne koyduğu bu engeli şiddetle kınadıklarını ve tanımadıklarını ifade eden Özgen, özgür basın üzerindeki anti-demokratik ve hukuksuz tutumların derhal sonlandırılmasını istedi.
DİSK: HERKES SES ÇIKARMALI
DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, özgür basının hedef alınmasının, AKP'nin halkın haber alma ve basın özgürlüğüne yönelik bir saldırısı olduğunu vurguladı. Özgür basına yönelik uygulanan karartma operasyonun Temmuz ‘dan bu yana sürdüğünü, DİHA ve birçok kurumun internet sitesinin erişime kapatıldığını hatırlatan Çerkezoğlu, bu sansür ve gözaltılara karşı herkesin ses çıkarması gerektiğini söyledi. Çerkezoğlu, "Bu sansürün karşısında durmak , savaşın karşısında durmak demektir. DİSK olarak özgür basına yapılan bu gözaltı ve baskını şiddetle kınıyoruz. Özgür basın susturulamaz" dedi.
TTB: DEVLET AKLI ÇİLLER'İN BIRAKTIĞI YERDE!
Özgür basına yönelik gözaltıların AKP ‘nin devreye soktuğunu savaş konseptinin bir yansıması olduğunu belirten TTB Genel Sekreteri Samet Mengüç, bu hukuksuz yöntemlerle HDP’yi baraj altına bırakmanın hedeflendiğine işaret etti. Mengüç, AKP'nin ilk olarak Kürt halkını savaşla yıldırmaya çalıştığını, bunun gerçekleşemeyeceğini anlayınca bu kez özgür basına yöneldiğini söyledi. Savaş konseptinin en önemli ayağının kamuoyunun gerçekleri öğrenmesini engellemek olduğuna dikkat çeken Mengüç, "AKP sağlıklı iletişim akışını keserek kamuoyuna kendi manipülasyonlarını dayatmak istiyor" dedi. 1 Kasım’a kadar bu tür baskıların artacağına da değinen Mengüç, bu baskı ve saldırılarla muhalefetin topyekun yok edilmek istendiğini vurguladı. "Devletin aklı Çiller’in bıraktığı yerde" ifadeslni kullanan Mengüç, "1990’larda Çiller eliyle özgür basın kuruşları nasıl ki bombalandıysa, basın emekçileri öldürüldüyse, 17 bin 500 faili meçhul cinayet işlendiyse bugün de aynı konsept devrede. Ama ne yaparlarsa yapsınlar başaramayacaklar" dedi.