Nesrin Abdullah: YPG ve YPJ’yi tanıyanlar Rojava’yı da tanımalılar

YPJ komutanı Nesrin Abdullah, uluslararası alanda YPG ve YPJ’nin bir askeri güç olarak kabul edildiğini ifade ederek, “Bizi askeri bir güç olarak kabul edenler Rojava’yı da artık özerk olarak tanımalılar" dedi.

YPJ komutanı Nesrin Abdullah, uluslararası alanda YPG ve YPJ’nin bir askeri güç olarak kabul edildiğini ifade ederek, “Bizi askeri bir güç olarak kabul edenler Rojava’yı da artık özerk olarak tanımalılar. Herkes iyi bilsin ki biz Rojava özerk sistemine bağlı bir askeri gücüz” dedi.

YPJ Komutanlarından Nesrin Abdullah, YPJ olarak uluslararası arenada yürüttükleri diplomasi çalışmalarının geldiği aşamayı ve Rojava’da yaşanan gelişmeleri ANF’ye değerlendi.

‘ROJAVA DEVRİMİ’NİN ÖZGÜNLÜĞÜ VAR’

Rojava devriminin dünya devrimlerinden çok daha farklı bir şekilde geliştiğini belirten Abdullah, Rojava devriminin hem askeri hem de sosyal ve siyasi bir devrim olduğunu söyledi. Abdullah, “Rojava devriminin bir özgünlüğü var. Birçok yerde gerçekleşen devrimlerde önce devrim yapılır toplum ve sistemin yaratılması ve yürütülmesi sonraya bırakılırdı. Ama Rojava’da bahsettiğimiz bu durum hep birlikte gerçekleşiyor. Bu devrimi yaratan en büyük güçlerden biriside YPJ öncülüğünde hareket eden kadınlardır” dedi.

“Rojava devrimine karşı saldıran DAİŞ’in iradesini birçok noktada kıran en büyük güç kadınlardır” diyen Abdullah, bugün kadınların YPJ öncülüğünde Demokratik Suriye Güçleri altında büyük bir mücadele yürüttüğünü söyledi.

Rojava’da ortaya konan direnişin siyasi ve askeri alanda büyük etkiler yarattığını ifade eden Abdullah, bu gelişme ile birlikte Rojava’da aynı zamanda kültürel, ahlaki ve sosyal anlamda büyük bir değişim yaratıldığını belirtti.

‘ULUSLARARASI GÜÇLER ORTADOĞU’DA GELİŞEN GÜÇÜN FARKINDALAR’

Rojava’da YPJ’nin verdiği mücadelenin diplomasi alanında da büyük bir etki yarattığına dikkat çeken Abdullah, “Kürt kadınları askeri elbiseleri ile Fransız Cumhurbaşkanı Hollande tarafından Elysee sarayında ağırlandı ve bundan sonra da birçok ülkede devlet yetkilileri tarafından askeri elbiselerimizle karşılandık ve görüşmeler gerçekleştirdik. Bu durum Kürt kadının geldiği nokta acısından önemli bir yerdir. Çünkü bu ülkeler artık Ortadoğu’da gelişen bir gücün farkına varmışlar” şeklinde konuştu.

‘YPG VE YPJ’NİN ASKERİ KİMLİĞİ ULUSLARARASI ALANDA KABUL EDİLDİ’

YPJ öncülüğünde yürütülen diplomasi çalışmaları kapsamında yapılan görüşmelerde kendilerine ciddi sözler verilmese de görüşmelerde devletlerin ortaya koyduğu tavrın önemli olduğunu söyleyen Abdullah, yapılan görüşmeler sonrasında artık YPG ve YPJ olarak askeri kimliklerinin kabul edildiğinin altını çizdi.

“Yapılan görüşmelerde özellikle DAİŞ’in askeri ve siyasi anlamda ne öngördüyse bunları engelledik” diyen Abdullah, şunları ekledi: “Diplomatik anlamda DAİŞ’in geliştirmek istediği stratejiyi nasıl engellediğimizi anlattık. Yakaladığımız birçok DAİŞ üyesinin üzerinden çıkan Efrîn ve Akdeniz’e inme oradan da Avrupa limanlarına saldırma planlarının olduğunu da aktardık.”

‘BİZİ ASKERİ GÜÇ OLARAK KABUL EDENLER ROJAVA’YI DA TANIMALILAR’

“Bizi askeri güç olarak kabul edenler bizi siyasi kimliğimizle yani Rojava özerk yönetiminin bir askeri gücü olarak kabul etmeliler” diyen Abdullah şunları ekledi: “Biz devletlerin DAİŞ’e karşı savaştırdığı bir güç değiliz bunu herkes iyi bilmeli. Bizi kabul edenler siyasi kimliğimizi de kabul etmeliler. Evet, askeri olarak güçlüyüz. Ama biz Rojava Demokratik Özerklik yapısına bağlı ve bu yapının bir gücüyüz. Bize destek olacaklarsa bu destek Rojava özerk yönetimi üzerinden olmalı.”

‘ULUSLARARASI GÜÇLERİN ROJAVA’YI ARTIK TANIMASI GEREKİR’

Bazı ülkelerin DAİŞ ile ortaklıklarından ve kendi planlarından kaynaklı Rojava özerk yönetimin uluslararası alanda tanınmasına engel olduğunu hatırlatan Abdullah, Uluslararası güçlerin artık kararını vererek Rojava’yı tanıması gerektiğinin altını çizdi.

Abdullah “Kendilerini demokrasinin ve insani değerlerin temsilcileri olarak görenler, Rojava sisteminin insanlık değerlerinin korunması anlamına geldiğini iyi bilmeliler. Demokratik Suriye Güçleri’nin Rojava’da verdiği mücadele insanlık değerlerini korumaya yöneliktir. Biz, DAİŞ’in gelişmesini ve büyümesini engelledik. Bütün ülkeler bu gerçekliği itiraf ederek kabul etmeliler” dedi.

‘DAİŞ’İN TEHLİKE OLARAK GÖRÜLECEĞİ HER YERE GİRİLECEKTİR’

DAİŞ’in tehlike olarak görüldüğü her yere girileceğini vurgulayan Abdullah, Demokratik Suriye Güçlerinin amacının Suriye’nin tamamının özgürleştirilmesi olduğunu ifade etti. Efrîn Kantonunun 3 yıldan beridir ambargo ve saldırıya açık halde tutulduğuna dikkat çeken Abdullah, Efrîn üzerindeki bu ambargonun kırılması için operasyonların devam edeceğini söyledi. Efrîn’in El Nusra ve benzeri çetelerin saldırısına maruz kaldığını belirten Abdullah, Uluslararası güçlerin Efrîn üzerinde uygulanan ambargonun kaldırılması için harekete geçmesi gerektiğini söyledi.

‘BİZİM İÇİN BİR KIRMIZIÇİZGİ YOK’

Türkiye’nin de belli aralıklar ile Rojava’ya dönük taciz ateşinde bulunduğunu hatırlatan Abdullah, “Türkiye ile komşuluğun getirdiği saygının korunmasından yanayız. Bizim Türkiye ile bir sorunumuz yok bunu Türkiye bilmelidir. Ama halka karşıda ateş açmasını kabul etmeyiz” dedi.

Abdullah, “Suriye’nin toprağı Suriyelilerindir. Demokratik Suriye Güçleri de Suriyelidir. Bu gücün içerisinde Kürtler, Araplar, Türkmenler, Asuriler, Süryaniler birçok kesim yer alıyor. Suriye’de demokratik bir sistemin inşa edilmesi için mücadele ediyor. Bunun için bize karşı konulan hiçbir kırmızıçizginin anlamı yok” şeklinde konuştu.