Mahmut: Güney Kürdistan’da demokratik anayasa mutlaka hazırlanmalı
YNK Milletvekili Salar Mahmut, anayasanın üç ay içinde çıkarılmasının çok zor olduğunu belirterek, bunun sorumlusunun ise parlamento ve özellikle de parlamento başkanı olduğunu söyledi.
HALİT ERMİŞ
SÜLEYMANİYE / ANF
Perşembe, 7 Mayıs 2015, 11:02
YNK Milletvekili Salar Mahmut, anayasanın üç ay içinde çıkarılmasının çok zor olduğunu belirterek, bunun sorumlusun ise parlamento ve özellikle de parlamento başkanı olduğunu söyledi. Mahmut, bazı partilerin anayasanın çıkarılmasını istemediğine dikkat çekerek, “Ancak demokratik bir anayasa mutlaka hazırlanmalı ve bölgedeki tüm farklılıklar kendisini bu anayasada görmelidir” dedi.
Kürt Ulusal Kongresi ile Kerkük ve Şengal’in statüsüne ilişkin ise; kongre çoktan yapılmış olmalıydı, geç kalınmış da olsa bir an önce yapılmalı ve Kürtler kongrenin belirleyeceği ulusal strateji çerçevesinde bölgede siyaset yapmalıdır diyen Mahmut, Kerkük ve Şengal’in statüsüne ilişkin de şunları ifade etti: “Buralar mutlaka Kürdistan bölgesine bağlı kalmalı ve buraların yönetim şeklini ise bu yerlerin halkı ile tüm Kürt halkı birlikte karar vermeli.”
Ajansımıza konuşan YNK Milletvekili Salar Mahmut Kuzey Kürdistan’da 7 Haziran’da yapılacak genel seçimler için de tüm Kürtleri HDP etrafında birleşmeye çağırdı.
Komisyon gerekli çalışmayı bu kısa sürede yapabilecek mi?
Bence bu süre içerisinde anayasa taslağının hazırlanıp, parlamentoya, oylamaya sunulması çok zor. Hatta bence mümkün değildir. Çünkü anayasa gibi bir temel çalışmayı bu kadar kısa sürede yapabilmek oldukça zordur.
Neden çalışmalar daha önce başlatılmadı?
Açıkçası parlamento ve parlamento başkanı bu konuda gerekli özeni şimdiye kadar yeterince göstermedi. Şimdi bölge başkanının görev süresi üç ay kalmış. Bu süre içerisinde anayasa hazırlanıp parlamentoya sunulmalı.
Bir de tüm siyasi kesimler anayasanın hazırlanmasını istemiyorlar. Onun için de zamanında gerekli adımlar atılmadı, çalışmalar bundan dolayı başlatılmadı. KDP bu iki kezdir bölge başkanı seçimlerinde anayasanın hazırlanacağını söylüyor. Ama buna rağmen yapılmıyor. Çünkü bunun olmasını istemiyorlar.
Neden istemiyorlar?
Bunun için anayasanın gerekliliğine inanmak gerek. Kürdistan halkı demokratik bir anayasanın yapılmasını istiyor. Ama bazılarının çıkarlarına ters düşüyor. İşte bundan dolayı erteleniyor. Fakat tüm siyasi partiler anayasa konusunda anlaşabilmelidirler. Çünkü bu bir iki parti ya da kişi için değil, tüm toplum içindir. Kürdistan'ın geleceği içindir. Diğer parçalarla ilişkilerin rayına oturması içindir. Kürt sorununun bölgede gündemleştirilmesinin de yolu burada belirlenir. Yine Êzîdîlerin, Kakailerin, Şebeklerin durumu da bu anayasa da belirlenir. Tüm bu şeyler demokratik bir anayasa gerektirir.
Parlamento dışında partiler, farklı siyasi kesimler, inançlar, etnikler de var. Bu komisyon hazırlık çalışmalarını yürütürken bu kesimlerle nasıl bir diyalog kurabilir? Bunlar anayasa da nasıl yer bulmalı sizce?
Aslında anayasa üzerine çok tartışma yapıldı. Şimdi yerel parlamentoda 14 farklı fraksiyonun temsili var. Bu kesimler komisyonda temsillerini buluyorlar. Anayasa hazırlığını içeren yasanın 2. maddesinin 3. fıkrasına göre parlamento içinde ve dışındaki herkesin bu hazırlıkta yer alması, görüşlerini yansıtması gerekiyor. Örneğin sivil toplum örgütleri, üniversiteler bu süreçte yer almalı.
Anayasa tüm toplum kendini görecek diyebilir miyiz şimdiden?
Bence böyle bir çalışmada toplumun yüzde yüzünü tatmin etmek zordur. Ancak toplumun yüzde seksen beşi ortaya çıkacak sonuçtan memnun olmalı. Anayasa gibi eğitim, sağlık, siyasi vb. Kürdistan'ın geleceğini belirleyecek bir konuda toplumun en az yüzde seksen beşi hem fikir olmalı. Böyle olmalı ki en az on yıla kadar kimse yeni anayasaya ihtiyaç var demesin. Onun için işte parlamentoda olsun olmasın tüm kesimlerin demokratik bir temelde bu anayasa üzerinde çalışması gerekir. Partizanca yaklaşımlar olmamalı. Kürdistan'ın geleceği düşünülerek anayasa hazırlanmalı.
Anayasa tartışmalar sürerken bölgede başkanlık sistemi tartışmaları daha da yoğunlaştı. Kimisi parlamenter sistem kimisi başkanlık sistemi olmalı diyor. Sizin bu konuda görüşünüz nedir?
Bize göre Kürdistan'da parlamenter sistem olmalı. Çünkü tek bir güç Kürdistan'a hükmetmemeli. Farklı siyasi güçler var, taraflar var. Parlamento tüm bu güçlerin toplandığı yerdir ve dolayısıyla bu durumda büyük rol oynayabilir. Bu mesele aynı zamanda fikri ve felsefik bir tartışmadır da. Bizim öyle köklü bir devlet tecrübemiz de yok. Toplumumuzda halen iktidar anlayışı hakimdir. Yönetimde de böyledir. Onun için hiçbir şekilde birey hakimiyeti olmamalı. İktidar ne bir parti ne de bir şahıs için olmalı. Anayasa da iktidar olana göre değil, herkese eşit olmamalı. Dolayısıyla parlamenter bir sistem olmalı.
Neden parlamenter sistem?
Parlamenter sistem tüm kesimlerin kendisini yönetimde görmesini sağlar. Kürdistan bölgesi Irak devletinin bir parçasıdır. Federal bir sisteme sahiptir. Bu siyasal tez Mam Celal’a aittir. Biz YNK olarak da bunu savunuyoruz. Bunun için parlamenter sistemi savunuyoruz. Bence bu daha demokratik olur. Parlamenter sistemde Kürdistan'ın geleceğini de tüm çevrelerin, farklı siyasi yapıların ortaklaşması belirleyecek. Örneğin Kürdistan Irak sınırları içinde mi kalacak, konfederal sisteme mi geçecek yoksa bağımsız mı olacak. Bu parlamentoda karara bağlanacak bir konudur.
Bağımsızlık ya da farklı bir sistemle Irak’la yaşama konusu sürekli bir tartışma gündemi. Sizce ne olmalı, siz ne istiyorsunuz?
Irak, Bağdat’ın merkezi yönetim organı olmasını istiyor. Bölge yönetiminin güçsüz olmasını dayatıyor. Bu federal sistemle uyuşmaz. Bilinmelidir ki onlarca yıl Bağdat merkezi yönetiminin farklılıklara getirdiği şey felaketler oldu. Bugün artık merkezi sistemler dağılıyor. Bir şehir içinde bile yönetim çokluğa dayanıyor. Kaldı ki biz kültürel, coğrafik vb. birçok yönde farklı durumdayız. Şimdi Irak merkezi devletine federal yapıyla bağlıysak o zaman bizim haklarımız da olmalı.
Örneğin şimdi ABD kongresi peşmergenin silahlandırılmasını karara bağlamış. Ama Bağdat’ta iktidarı elinde bulunduran Şialar bunu kabul etmiyor.
Neden?
Çünkü askeri olarak bağımsız olunmasını istemiyorlar. Ama ona karşı 1050 km’lik bir alanda DAİŞ'e karşı savaşan peşmergeye de Irak ordusu yardım sağlamıyor. Uluslararası güçlerin yardımına da karşı çıkıyor. Şimdi bu kadar geniş bir alanda DAİŞ'e karşı mücadele veriliyor, Irak hükümeti Kürdistan'ı savunmakla sorumlu, bir milyonu aşkın savaş mağduru göç almış Kürdistan bölgesine yardım etmekle sorumlu ve bütün bu sorumluluklarını yerine getirmiyor. Bana göre değişime kapalı bu iki akılla durumu sürdürmek zor olacak.
Saddam her yeri kimyasal silahlarla yakıyordu, enfaller yapıyordu. Bugünkü Bağdat hükümeti de ekonomi silahını kullanıyor. Güney Kürdistan'a ödenek vermiyor. Fakat gündüz dairelerde memur olan gece elde silah DAİŞ askeri olanların maaşlarını kesmiyor. Kürdistan'a ödenen payla halkın ihtiyaçları karşılanıyordu. Irak parası nereye gidiyor? Halk bunu sorgulamalı. Nereye harcanıyor, başka bir ülkeye mi gönderiliyor? Halka ödenseydi, halka hizmet sunulsaydı, Bağdat bu şekilde virane olmazdı.
Peki sizce ne oluyor bu paralar, sermaye nereye harcanıyor?
Bence siyasiler kendi aralarında paylaşıyorlar, kendi kasalarına akıtıyorlar. Yer altı kaynaklarından, petrolden elde edilen gelir bir grubun kasasına gidiyor. Halk bu kaynaklardan faydalanmıyor. Onun için ekonomik kriz yaşanıyor.
Irak ile bölge hükümeti arasında karara bağlanmayan ve anayasanın 140. Maddesi kapsamında statüsü referanduma bırakılmış Musul ve Kerkük var. DAİŞ'in Musul'u almasından sonra bu tartışma daha çok Kerkük ve Şengal üzerinden yürüyor. Sizce bu yerlerin statüleri nasıl belirlenmeli?
Biz güney Kürdistan'ın tek merkezden yönetilmesinden yanayız. Çünkü bizim ulusal sorunumuz var. Kürt halkının düşmanları birliğimiz oluşmasın diye ülkemizi parçalara bölmüşler. Güney Kürdistan'ı da parçalara ayırmak bana göre Kürt halkının çıkarına olmaz. Kürtler birlik olmak için mücadele etmeli. Süleymaniye, Kerkük, Şengal gibi yerlerde oralarda yaşayan, Kürt, Arap, Türkmen, Êzîdî, Şebek gibi farklı kesimlerin yönetimde farklı rolleri olabilir. Ancak sonuçta hepsi Güney Kürdistan yönetimine bağlı olmalı. Bu Güney Kürdistan parlamentosunun onların geleceğine dair karar almasını engellememeli. Çünkü Qamışlo, Dersim, Amed, Kobanê halkı Kerkük’ü Kürtler açısından kutsal bir yer olarak görüyor. Bütün bu yerlerden gelenler Kerkük için şehit düştüler. Demek istediğim güney Kürdistan tek parça halinde kalmalı. Bana göre tüm Kürt siyasi güçleri güney Kürdistan'ın tek parça halinde kalması için ittifak halinde olmalı. YNK ile KDP, KDP ile PKK yönetim modeline dair farklı görüşte olabilirler. Ancak bölgenin korunmasında, bütün halinde kalmasında hepimiz birlik olmalıyız. Şengal için de kararı Şengalliler ve tüm Kürt halkı birlikte karar vermeli.
Şengal için neler söyleyeceksiniz, burası için yapılması gerekenler yeterince yapılıyor mu?
Şengal için yapılacak çalışmalar için bölge başkanının talimatıyla kurulmuş bir komisyon var. Bu komisyon gereken incelemeyi yapmalıdır. Parlamento Şengal’in korunması kararını almalı. Orada katledilen halkımız şehit ilan edilmeli. Şehit ailelerine ilgili yasa çerçevesinde yardım edilmeli. Parlamento 3 Ağustos’u Şengal jenosid günü kabul etmeli. Şengal dağında şehitler anıtı yapılmalı. Biz Şengal’de gerekli incelemeleri yapmak için parlamento başkanına proje sunduk. Açıkçası buna gereken önem verilmedi halen.
Şengal için büyük bir kongre hazırlanmalı. Kobanê’nin yeniden inşası için yapılan konferans gibi, yerel hükümet Şengal için böyle bir kongreye öncülük etmeli. Bunun için de parlamentoya proje de sunduk.
Öneriniz üzerinden bir karar alındı mı? Sizce neden böyle bir kongre yapılmıyor?
Şimdiye kadar parlamentoda önerimiz üzerinden bir tartışma yürütülmedi dolayısıyla karar da alınmadı. Kobanê için de biz parlamentoya önerge verdik. Biz peşmergenin oraya gitmesi için karar aldık. Kantonların tanınması için parlamentoda karar alındı.
Peki, Şengal’in kurtarılması için neler yapılmalı?
Bence çok önemli ve hepimizin kendisine sorması gereken bir soru. Şengal’in özgürlüğü için çok iyi bir hazırlık yapılmalı. Tüm Kürt güçleri katılmalı buna. Şengal’de halkın savunulmasında, daha büyük katliamların önüne geçilmesinde gerilla ve Rojava güçlerinin büyük rolü oldu. Şengal’e yaptığımız ziyarette Zeki Şengal’i ve gerillaları da ziyaret ettik. Onların orada olmasından çok memnunuz. Güney Kürdistan halkının gerillanın burada bulunmasından rahatsız olduğu spekülasyonları doğru değildir. Güney Kürdistan halkı gerillanın burada bulunmasından memnundur. Ancak burada Güney Kürdistan'ın özgünlüğü de esas alınmalı.
Nasıl yani, biraz açar mısınız?
Şimdi Güney Kürdistan'da bir parlamento var, hükümet var. Dolayısıyla karar gücüdürler. Biz hiçbir parçanın diğer parçanın özgünlüğünü yok saymasını doğru bulmuyoruz. Güney Rojava’ya, Kuzey Güney’e, Güney Kuzey’e özgünlükleri yok sayarak müdahale etmesini doğru bulmuyoruz. Güney Kürdistan'daki her hangi bir gücün Rojava’daki oluşuma, işlerine karışmasını kesinlikle doğru bulmuyoruz. İlişkiler dostluk temelinde olmalı. Örneğin Rojava’ya peşmergenin gitmesi, kantonların tanınması kararı aldık. Bu müdahale temelinde olursa olmaz, ama dayanışma, güç verme temelindeyse evet olmalı.
Bütün bu sorunların çözümü açısından ulusal kongre en doğru çözüm yolu değil mi?
Bugün eğer Rojava’daki gelişmeler Kuzey Kürdistan’ı, Güney Kürdistan’ı etkiliyorsa, örneğine Kerkük ve Şengal’deki gelişmeler Rojava ve Kuzey Kürdistan’ı etkiliyorsa o zaman ulusal bir karar mekanizması da olmalıdır. Şunu net bir şekilde söyleyebilirim. Ulusal Kongre için çok geç bile kalınmıştır. Kaç yıl önce yapılması gerekirdi. Ulusal Kongre farklı örgütler, partiler arasındaki görüş farklılığını giderip bir strateji temelinde Ortadoğu’da siyaset yapılması kararı alabilirdi. Onun için geç kalınmış da olsa Ulusal Kongre artık yapılmalıdır.
Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de Haziran ayında seçim yapılıyor ve Kürtler parti olarak seçime giriyorlar. Neler söyleyeceksiniz? Nasıl bir sonuç bekliyorsunuz?
Ben Kürtlerin Kuzey Kürdistan’da güçlü bir sonuçla bu seçimlerden çıkacağına inanıyorum, bu sonucu almalarını diliyorum. Siyaseten güçlü bir şekilde parlamentoya gidilebilirse Kürt sorununu da Ankara siyasetinin birinci gündemi haline getirebilir.
Sorunların siyaset yoluyla çözülmesi bana göre daha yerinde bir yöntem. Örneğin biz şimdi Irak’tan ayrılacak ya da konfederal bir sisteme geçeceksek dahi bunu Irak merkezi hükümetiyle sağlamalıyız.
Kuzey Kürdistan'da da sorunun siyasal yöntemlerle, diyalogla çözülmesi en doğrusu olur. Silahın konuşması yerine siyaset konuşmalı. Bu açıdan Kürtlerin oradaki seçimlerde başarılı olması çok önemli. Siyaset kanalları açılır, siyaset yoluyla demokratik bir mücadele imkanı olursa o vakit silahlı mücadeleye de gerek kalmaz.
Demokratik yöntemlerle sorunu çözmeye gelmeyen bölgedeki diktatör zihniyetlerdi. Oysa Kürtler her zaman barıştan yana olmuşlar. Silahlı mücadele, kanın dökülmesine taraf olmamışlardır. Kürdistan'a saldırılar olduğundan Kuzey Kürdistan’da, Güney Kürdistan’da, Rojava, Rojhılat’ta savaş olmuştur, Kürtler kendilerini savunmak durumunda kalmıştır. Kürtler hiçbir zaman Arap, Fars, Türk topraklarına saldırıp, savaş çıkartıp kan dökmemiştir. Her seferinde onlar topraklarımıza saldırmış, katliamlar yapmışlar.
Şimdi Kuzey Kürdistan'da yapılacak seçimlere tüm Kürtler farklı düşünce, ideolojilerini bir kenara bırakıp kendi oyunu, iradesini birleştirmelidir. Çünkü Kürtlerin en başta ulusal sorunları var. Bunun için birlik olmalı, seslerini HDP’de birleştirmelidirler.