KKP: Gaspa karşı mücadele yükseltilmeli

AKP-MHP’nin Amed, Van ve Mardin’deki belediyeleri gasp etmesine tepki gösteren KKP, “Rejimin kendi içinde taşıdığı zaaflar, çelişkiler, zorlukların üstüne gidilmelidir” dedi.

Amed, Van ve Mardin belediyelerinin AKP-MHP tarafından gasp edilmesine ilişkin yazılı bir açıklama yapan Kürdistan Komünist Partisi (KKP) Merkez Komitesi şunları belirtti: “Ülkemizi sömürgeci boyunduruk altında tutan Türk devleti sözde yerel seçimlerden dört ay sonra Diyarbakır, Van, Mardin Büykşehir belediyelerine kayyum atadı. Seçimlerin, seçme ve seçilme hakkının, seçmen iradesinin boş palavralardan ibaret olduğu bir kez daha kanıtlandı. İslamcı – faşist diktatör Tayyib’in seçimlerden önce savurduğu ‘kayyum atama’ tehdidinin sahici olduğu net biçimde ortaya çıktı.

Biz yerel seçimler öncesinde yayınladığımız bildirimizde şu gerçekleri vurgulamıştık:

‘Karşımızda kendi koyduğu hukuku bile tanımayan keyfi bir rejim var. Yapılan seçimlerin sonucunu beğenmezse onu iptal ediyor. İyice işlevsizleştirdiği parlamentosu rejimin vahşi suratını gizleyen bir maske olmaktan öte değer taşımıyor. Ve bu rejimde seçimlerin, parlamentonun, yerel yönetimlerin, seçme ve seçilme haklarının zerre kadar değeri kalmadı.’

Bu saptamalardan hareketle izlenmesi gereken doğru taktiği şöyle belirlemiştik:

‘Şimdi yeni muhalefet tarzı takınılmalıdır. Şimdiye kadarki pısırık, sinik, ürkek, savunmacı taktikten vaz geçilmelidir. Rejimin kendi içinde taşıdığı zaaflar, çelişkiler, zorlukların üstüne gidilmelidir. Herşeyden önce ‘demokrasi maskesi’ yırtılıp atılmalıdır. Savunmadan saldırıya, gerilemeden atağa geçilmelidir.

….

Alaturka faşizme payanda görevi gören parlamentolarda, yerel yönetimlerde koltuk kazanmak için didinmenin ve bu yolla faşizmi geriletebileceğini ya da yıkabileceğini zannetmenin gerçekçi yanı yoktur. Rejimi krize düşürecek, iç dengelerini sarsacak bir çizgi izlemek gerekiyor. Bataklığın içinde debelenmek yerine onun dışında yahut henüz sağlam zeminlerde dayanaklar bulmak gerekiyor. Bu dayanaklar halkın devrimci eylemi, devrimci direnişidir. Kitlelerin kendiliğinden patlamasını beklemek, yahut kendiliğinden eylemlerinin peşine sürüklenmek, yahut kitleleri boş hayaller peşinde sürükleyip oyalamak çare değildir.

HDP ve devrimci güçler halk muhalefetinin sokağa taşmasına, hayatın her alanında direnme, karşı koyma tarzını almasına öncülük edebilir. Bu maksatla parlamentodan topluca istifa etme, yerel seçimleri boykot etme ve yeni bir anayasa yapılması, erken genel seçimlere gidilmesi yönünde siyasi krizi derinleştirme seçenekleri değerlendirilmeli ve tartışılmalıdır.’

Bu görüşlerimize eklenecek yeni bir şey yok. Bunlar bugün de geçerli.”