KCK Siyasi Komitesi, Başbakan Erdoðan ve Yardımcısı Beşir Atalay’ın, Federal Kürdistan Bölgesi’yle görüşmeler yapıldıðın ilişkin açıklamalarına “Hareketimizin ve halkımızın iradesi dışında özgürlük mücadelesiyle ilgili yapılan her tartışma ve alınan her karar yok hükmündedir” şeklinde yanıt verdi. KCK, “ilgili taraflardan” açıklama istedi.
Yazılı bir açıklama yapan KCK Siyasi Komitesi, PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit, Türk yetkililerin son günlerde yaptıðı açıklamalar, CHP’nin girişimleri ve artan baskıları deðerlendirdi.
Komite, “AKP devleti, Kürt halkına karşı tam bir faşist diktatörlüðe yönelmiştir. Çok yönlü bir tasfiye, teslim alma ve soykırım politikası uygulamaktadır. Önder APO, 11 aydır avukatlarıyla ve ailesiyle görüştürülmemekte, dünyayla ilişkileri tamamen kesilmiş bulunmaktadır. Ýmralı’da, artan ve giderek aðırlaşan esaret koşulları sürmektedir. Bu saldırıların, Hareketimizin ve Kürt halkının iradesini kırmaya yönelik saldırılar olduðu açıktır” dedi.
ERDOÐAN’IN AKÝBETÝ DE ÖNCEKÝLER GÝBÝ OLACAK
Açıklamada devamla şu ifadeler yer aldı: “AKP devleti, topyekûn Kürt halkına yönelmektedir. Kürdistan neredeyse açık bir toplama kampı haline getirilmiştir. Her gün Kürt halkının onuruyla oynanmaktadır. Erdoðan, bir taraftan sahte kardeşliði dillendirirken öbür taraftan Kürt halkına her gün tehditler savurmaktadır. Roboski katliamını meşrulaştıran ve AKP’den yana olmayan herkesin hakkı ölümdür dercesine gürlemektedir. Erdoðan’ın bu haykırışları kesinlikle, AKP devletinin içine girmiş olduðu çaresizliðin ve çözümsüzlüðün bir sonucu olarak gelişmektedir. AKP devleti ve Erdoðan, Kürt halkının onuruyla oynamanın, onu yok sayarak her gün zulüm uygulamanın ne olduðunu görecektir. Kürt halkı, mücadele tarihinde, Erdoðan gibi gürleyen ve Kürt kanına giren birçok Başbakan, Genelkurmay başkanı ve Cumhurbaşkanlarına tanık olmuştur. Bunların bugün esamesi bile okunmamaktadır. AKP devleti ve Erdoðan’ın akıbeti, onurlu Kürt halkının geliştirdiði özgürlük mücadelesi karşısında kesinlikle kendisinden öncekiler gibi olacaktır. Erdoðan çok iyi bilsin ki, zulüm ve zorbalık bu topraklarda asla galebe çalmayacaktır.
DEMOKRATÝK ÖZERKLÝK GERÇLEŞMEDEN ÇÖZÜM VE BARIŞ OLMAZ
“Kürt sorunu yoktur” diyen sadece Devlet Bahçeli deðildir. Erdoðan da Kürt sorunu çözülmüştür demektedir. CHP ise sözüm ona, çözmek istediði Kürt sorununun adını dahi aðzına alamayacak kadar yaklaşım içerisindedir. Dolayısıyla, AKP ve CHP’nin zaten terör dedikleri sorun ile ilgili bir araya gelmeleri, kesinlikle sorunun çözümü için deðildir. Kürt sorunun çözümünü deðil, “PKK’yi nasıl çözeriz” ittifakı geliştirilmek istenmektedir. Sorun gerçekten çözülmek isteniyorsa, her şeyden önce adı konulmalıdır ki; bu sorun Kürt sorunudur. Muhatap aranıyorsa, muhatap bellidir. Önder Apo’suz hiçbir çözümün gerçekleşme şansı yoktur. Çözümün yolu deniliyorsa, Kürt halkının iradesi kabul edilecektir. Halkımızın demokratik özerklik talebi gerçekleşmeden, ne çözüm ne de barış olmayacaktır.
ATALAY’IN AÇIKLAMASI YOK HÜKMÜNDEDÝR
Son günlerde Beşir Atalay “KDP ile görüşmelerimiz var, ABD de işin içindedir. PKK’nin silah bırakması ve silahları teslim etmesi de dahil, çalışmalar sürdürülmektedir” derken, Erdoðan ise “Barzani’yle görüştük, ulusal kongreyi PKK’ye silah bıraktırmak için düşündüklerini belirtmektedirler” demiştir. Hemen belirtelim ki, hareketimizin ve halkımızın iradesi dışında özgürlük mücadelesiyle ilgili yapılan her tartışma ve alınan her karar yok hükmündedir. Halkımızın doðal olarak AKP devletinin bu söylemlerine karşı, ilgili taraflardan bir açıklama bekleme hakkı doðmuştur. Beşir Atalay ve Erdoðan, hangi hak ve hukukla, kimlerin adına bu kadar açık ve net konuşabilirler.
BU KRÝTÝK SÜREÇTE ŞANS DA VAR, TEHLÝKLE DE
Türkiye belki de tüm zamanlarının en kritik dönemini yaşamaktadır. Bu kritik süreçte şans da vardır, tehlike de vardır. Faşizme ve ırkçılıða karşı olan Kürt ve Türk halklarının tüm devrimci, emekçi, sosyalist ve rejim karşıtlarının mücadele birliðiyle, halklarımızın özlediði ve hak ettiði özgürlük, barış ve demokrasi sürecini geliştirmek mümkündür. Yoksa AKP faşist zihniyetinin geliştirdiði diktatörlük, ahlaksız ve kuralsız savaş, halklarımıza pahalıya mal olacaktır. Bu nedenle tüm devrimci, yurtsever, aydın, emekçi ve sosyalist güçleri, AKP devletine karşı yılmadan mücadelelerini yükseltmeye çaðırıyoruz.”