KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, AKP’nin hem çözüm hem de seçim sürecine ilişkin yeni bir konsept ve yeni bir politika önüne koyduğunu, bu politikanın da gerilim ve çatışma üzerinden, provokasyon ve operasyon geliştirme politikası olduğunu ifade etti. AKP’yi bir an evvel izleme komisyonunu kurup Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile müzakereye oturmak zorunda olduğunu belirten KCK, “HDP’ye yapılan saldırılar ve geliştirdiği provokasyonlar kimsenin hayrına değildir. Bu kirli ve tehlikeli politikalar derhal terk edilmelidir. Halkımızı ve tüm demokrasi güçlerini saldırılara karşı asla geri adım atmadan demokrasi ve özgürlük mücadelesini daha iddialı ve kararlı biçimde yükseltmeye çağırıyoruz“ dedi.
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, Erdoğan ve AKP iktidarının özellikle son dönemlerde toplumda gerilim ve çatışma yaratan bir politika izlediklerini belirtti. KCK açıklamasında, “Çatışma ve gerilim üzerinde kurdukları bu politika gerek çözüm, gerekse seçim sürecini oldukça zorlayan bir durum ortaya çıkarmıştır. HDP heyetinin İmralı ziyareti objektif olarak askıya alınmıştır. İzleme komisyonu kurulmamış, müzakereye geçilmemiştir. Hiçbir partinin çıkarlarına ve seçimlere kurban edilmeyecek kadar önemli olan çözüm süreci dondurulmuştur. İzleme komisyonun kurulup derhal müzakereye geçilmesi gerekirken, AKP iktidarı bu süreçte hiçbir adım atmamıştır. AKP tarafından Erdoğan’ın direktifleri sürece yön vermektedir. Erdoğan, devlet heyetiyle HDP heyetinin Dolmabahçe toplantısına açıkça karşı çıkmıştır. İzleme komisyonunun kurulmasına taraf olmadığını belirtmiştir. Erdoğan’ın açıklamalarıyla AKP hem çözüm hem de seçim sürecine ilişkin yeni bir konsept ve yeni bir politika önüne koymuştur. Bu politika gerilim ve çatışma üzerinden, provokasyon ve operasyon geliştirme politikasıdır” denildi.
‘PROVOKASYONLAR BİR PLAN VE STRATEJİNİN PARÇASI OLARAK ADIM ADIM GELİŞTİRİLDİ’
KCK açıklamasında devamla şu hususlara dikkat çekildi:
“Son haftalarda yaşanan gelişmeler bunu doğrulamaktadır. Mardin’de başlatılan operasyonla startı verilen provokasyonlar Ağrı – Diyadin’de geliştirilmiştir. Ardından HDP’ye yönelik peş peşe saldırılar yapılmıştır. HDP’nin binaları basılmış, taşlanmış, tabelası zorla indirilmeye çalışılmıştır. Antalya, Hatay, İstanbul, Rize, Bursa ve en son HDP genel merkezine silahlı saldırı yapılmıştır. Bütün bunlar kuşkusuz tesadüfü olmayıp bir plan ve stratejinin parçası olarak adım adım gerçekleştirilmiştir. Erdoğan bütün bunlara rağmen halen 6 – 7 Ekim serhıldanlarında polis kurşunlarıyla katledilen onlarca yurtseverin hesabını HDP ve demokrasi güçlerinden sormaya çalışmaktadır. Birkaç hafta içerisinde Cizre’de 7 çocuğu katleden bizzat devlet olmuştur. Gerek Amed’de katledilen onlarca yurtseverin, gerekse Cizre’de ve Kürdistan'ın birçok yerinde polis kurşunlarıyla öldürülen yurtseverlerin hesabını vermesi gereken bizzat Erdoğan ve AKP iktidarıdır. Tam bir diktatör zihniyetiyle pişkince HDP ve özgürlük hareketinden hesap sormaya kalkışması, bugüne kadar yaptıkları siyasi ve kültürel soykırım politikalarını daha da sürdüreceklerini göstermektedir.
‘AKP’NİN AMACI ÇÖZÜM SÜRECİNİ SEÇİME KURBAN ETMEKTİR’
AKP’nin amacı çözüm sürecini parti çıkarlarına ve seçim sürecine kurban etmektir. Bunun içindir ki, baskıcı, şoven, otoriter ve gerilime dayanan çatışmalı bir üslup kullanmaktadır. Erdoğan’ın ve AKP yetkililerinin bu üslup ve açıklamalarından sonra gerillanın ısrarla çatışma sürecine çekilmek istenmesi ve HDP’ye yönelik yapılan saldırılar anlaşılırdır. Türkiye halkları ve demokrasi güçleri AKP’nin nasıl bir savaş kışkırtıcılığını yaptığını iyi görmelidir. Gerilla güçlerimiz ateşkesin ruhuna uygun bir pozisyon içindeyken, Türk ordusunun gerilla alanlarını her gün obüs ve havan toplarıyla bombalaması, keşif ve savaş uçaklarının medya savunma alanları üzerinde hareket etmesi ve geliştirdikleri operasyonlar tehlikelidir.
HDP’NİN YÜKSELİŞİ AKP’Yİ KORKUTMAKTADIR’
HDP’nin demokratik ve özgür yaşam projesi olarak yükselişe geçmesi, Erdoğan ve AKP iktidarını son derece korkutmakta ve tedirgin etmektedir. Yaptıkları saldırı ve provokasyonların bir amacı da HDP’yi barajın altına çekmektir. Bunun için gerilim, çatışma ve her türlü provokasyonlar dahil elinden gelen her şeyi yapmaktadırlar. Ancak korkunun ecele faydası yoktur. HDP kesinlikle atalete düşmemeli ama zaten şimdiden barajı geçmiş ve seçimleri kazanmıştır. HDP’nin bu yükselişi AKP’nin baş aşağı giden trendini hızlandırmaktadır. Bu da Türkiye'nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununu çözüm koşullarının yaratılması demektir. Demokratik bir Türkiye ve özgür Kürdistan özlemini yaşayan tüm halklar ve inançlar, başta gençler ve kadınlar olmak üzere tüm emekçiler, demokrasi, barış ve özgürlükten yana olan herkes HDP’yi destekleyecektir. Gerçek demokrasi ve özgürlük, gerçek barış ve kardeşlik de bu temelde gelişecektir.
Erdoğan ve AKP iktidarı bu gerçekleri görmek ve buna göre politika geliştirmek durumundadır. Bunun için derhal ve bir an evvel izleme komisyonunu kurarak Reber APO’yla müzakereye oturmak zorundadır. HDP’ye yapılan saldırılar ve geliştirdiği provokasyonlar kimsenin hayrına değildir. Bu kirli ve tehlikeli politikalar derhal terk edilmelidir. Halkımızı ve tüm demokrasi güçlerini saldırılara karşı asla geri adım atmadan demokrasi ve özgürlük mücadelesini daha iddialı ve kararlı biçimde yükseltmeye çağırıyoruz.“