KCK, Hewler'de açlık grevine müdahaleyi şiddetle kınadı

KCK, Hewler'de açlık grevine müdahaleyi şiddetle kınadı

KCK Siyasi Komitesi, Öcalan’a tecride son verilmesi ve Kürt sorununa çözüm için Hewler’de aralarında PÇDK eşbaşkanları Diyar Xerib ve Necibe Ömer’in de bulunduðu bir grup tarafından düzenlenen açlık grevine asayişin müdahalesine sert tepki gösterdi.

KCK Siyasi Komitesi, 10-11 Nisan gecesi açlık grevine yapılan sert müdahaleyi şiddetle kınayarak, “Bu kadar demokratik, meşru, insani, vicdani, barışçıl bir eyleme bu denli şiddetle yaklaşımın mantıki izahı olabilir mi?” diye sordu.

Açıklamada şunlar dile getirildi: “Kuzey Kürdistan’da tecride son Öcalan’a özgürlük Kürdistan’a statü’’ şiarıyla başlatılmış olan açlık grevini desteklemek amacıyla güney Kürdistan’ın birçok yerinde toplanan ve içinde PÇDK eş başkanları sayın Diyar Xerib ile Necibe Ömer başta olmak üzere aydın, kadın ve sivil toplum kurum temsilcilerinin de hazır olduðu açlık grevinde bulunan eylemcilere 10 Nisan’ı 11 nisana baðlayan gecenin yarısından federal Kürdistan hükümetine baðlı Hewler asayiş güçlerince etrafları kuşatılarak baskın düzenlenmiş ardından yaka paça göz altına alınarak tartaklanıp Hewler sınırları dışına çıkarılmışlardır.

PÇDK eş başkanları Diyar Xerib ve Necibe Ömer gibi güneyde tanınan bilinen siyasetçiler yanlarında aydın, kadın, temsilcileri örgüt ve sivil toplum kurumu temsilcilerinin maruz kaldıkları bu yaklaşımın sahiplerini ve arkasındaki zihniyeti şiddetle kınıyoruz.

Ýnsanların barışçıl, demokratik bir hakkı kullanmak istemelerine karşın sergilenen bu tahammülsüzlük örneði ve şiddetle bastırma yaklaşımı Kürt ulusal birliðine ne kadar hizmet eden ve ne denli insani demokratik bir yaklaşım olduðunu sormak isteriz.

Bir toplumda yaşayan insanlar temel insani demokratik haklarını özgürce kullanıp yönetilenlerince buna hoş görü tahammül ve saygı gösterildiði oranda kendilerini özgür hissederler. Burada bundan bahsetmek ne kadar mümkün?

Dolayısıyla eylemcilere uygulanan yaklaşım son derece anti demokratik, insanı ve vicdani vasıflardan uzak, Kürtler açısından moral bozucu, ulusal birlik çıkarlarına hizmet etmeyen sömürgeci güçleri ise heyecanlandırıp umutlandıran bir sonuç ortaya çıkmasına hizmet etmiştir.

4 parçada halkımız içinde ulusal birlik ve umutlarının yeşermeye başladıðı böylesi kritik bir süreçte yapılan böylesi bir saldırı tam bir duyarsızlık olup oldukça manidardır.

Halkın önderliði şahsında tüm ulusal deðerlerine sahip çıkması onda bütünleşmesi iradeli bir duruş sergilemesi tüm ulusal güçlerin çıkarlarına olmuyor mu? Herkesin bundan güç ve moral alması gerekmiyor mu?

Her şeyden önemlisi bu kadar demokratik, meşru, insani, vicdani, barışçıl bir eyleme bu denli şiddetle yaklaşımın mantıki izahı olabilir mi? Söz konusu olaylara yol açan kararın, merkezi mi yoksa yerel düzeyde mi alınıp uygulandıðı kamuoyunca anlaşılmaya muhtaç bir konudur. Kaç gündür beklentimiz bölgesel hükümetin bir an önce devreye girip şayet olay yerel bir inisiyatifin sonucuysa sorumluları mutlaka açıða alınıp yargı önüne çıkarıldıktan sonra kamuoyuna doyurucu bir açıklama yapılması şeklindeydi.

Yeni hükümet söz konusu uygulamalarıyla daha başlangıçta olumsuz bir pratik sergilemiştir. Bir hükümet açısından sahip olmak isteyeceði en büyük güç halkından alabileceði destekle göstereceði iradeli duruştur.

Özellikle siyasetçi, aydın, yazar, sivil demokratik kamuoyu temel demokratik hak ve özgürlükler noktasında yine ulusal birlik ve bütünlüðümüzü zayıflatıcı kimden gelirse gelsin her türden yaklaşıma sessiz kalmayıp daha duyarlı bir duruş içerisinde olunması gerektiðini bu vesileyle belirtmek isteriz.

Ulusal hak ve özgürlükleri için bu kadar bedel ödemiş ve ödemeye devam eden halkımıza layık olan da budur.”

ANF NEWS AGENCY