KCK: Efrin, AKP-MHP faşist çetelerine mezar haline getirilmelidir

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, Türk devletinin Efrin’e yönelik saldırılarına ilişkin yazılı açıklamada bulundu. KCK, tüm Kürt halkına ve demokrasi güçlerine Kobanê Direnişinde olduğu gibi Efrin’e de sahip çıkma çağrısında bulundu.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı açıklamasında, Erdoğan faşizminin Efrin saldırısıyla Kürt düşmanlığını yeni bir aşamaya geçirdiğini vurgulandı.

Efrin’in Suriye’de yerel bir demokrasi modeli olduğunu belirten KCK, saldırıya onay veren ABD, Rusya ve Avrupa’nın Erdoğan’ın Kürt düşmanlığına ortak olduklarını belirtti.

Efrin’in halkının kendi topraklarını savunacağını belirten KCK, Kürt özgürlük hareketinin var gücüyle Efrin’in yanında olacağını söyledi.

KCK Yürütme Konseyi açıklamasının tam metni şöyle:

Aylardır Efrin’i hedef gösteren AKP-MHP faşist iktidarı havadan ve karadan işgal saldırısını başlatmıştır. Bu saldırılarla Efrin’de Kürt, Arap, Türkmen halklarının kardeşlik temelinde kurdukları demokratik sistem ortadan kaldırılmak istenmektedir. Bu saldırı iki nedenden kaynaklanmaktadır. Birincisi, AKP-MHP faşist iktidarı Kürt düşmanı karakteriyle Kürtlerin Efrin’deki kazanımlarını ortadan kaldırmak istemektedir. İkincisi, iktidarlarını kaybetmekle karşı karşıya gelen AKP-MHP faşist ittifakı bu işgal harekatıyla faşist iktidarlarını ayakta tutmaya çalışmaktadırlar.

Efrin halkı Suriye'de başlayan iç savaştan bugüne kadar hiçbir insanlık dışı çeteyi topraklarına sokmamıştır. DAİŞ, El Nusra ve tüm diğer insanlık dışı çetelerin saldırıları püskürtülmüştür. Efrin Suriye içinde çetelerin dokunamadığı ve savaşın yaşanmadığı bir özgürlük vahası olarak kalmıştır. Başta Halep olmak üzere çatışma alanlarından gelen yüz binlerce insanın sığındığı bir yaşam alanı olmuştur. Efrin halkı bu yıllarda kadın öncülüğünün etkin olduğu bir biçimde kendi şehirlerini, kasabalarını yönetmiş ve hiç kimseye muhtaç olmamıştır.

EFRİN SURİYE’DE YEREL DEMOKRASİ MODELİDİR

Efrin bu karakteriyle Suriye'nin demokratikleşmesi için bir yerel demokrasi modeli haline geldiği gibi, Türkiye halkları için de bir demokratikleşme örneği olmuştur. AKP-MHP faşist iktidarı Suriye'deki bir demokratikleşmenin Kürt sorununun çözümü anlamına geleceğini görerek bunu önlemeye çalışmaktadır. Kobanê’de Kürt halkının özgür ve demokratik yaşam özlemini boğmak için DAİŞ’i saldırtan Tayyip Erdoğan, DAİŞ ve diğer çeteler bu rolü yerine getiremeyince şimdi doğrudan kendisi Kürt halkının özgür ve demokratik yaşamına saldırmaktadır. AKP-MHP faşizmi içeride ve dışarıda tüm demokrasi güçlerini terörist olarak damgalayıp kendisine karşı direnen güçleri tasfiye etmek istemektedir. Türkiye sınırları içinde gazetecilere, akademisyenlere ve demokratik siyasetçilere hangi nedenlerle saldırıyorsa Efrin’e de aynı nedenlerle saldırılmaktadır.

KÜRT DÜŞMANLIĞI İLE DEMOKRASİ DÜŞMANLIĞI İÇ İÇE GEÇMİŞTİR

AKP-MHP faşist iktidarının Kürt düşmanlığıyla demokrasi düşmanlığı iç içe geçmiştir. Bu nedenle faşist iktidarı için tehlike gördüğü tüm demokrasi güçlerine saldırmaktadır. İçeride demokrasi güçlerine saldırarak iktidarını ayakta tutmaya çalışırken, Efrin’deki özgürlük güçlerini düşman olarak gösterip şovenizmi körükleyerek iktidarına desteği arttırmak istemektedir. Dolayısıyla saldırılar AKP-MHP faşist iktidarını ayakta tutma saldırısıdır. Bu yönüyle Efrin işgal girişimi AKP iktidarı karşısında güçlenen Türkiye'deki demokrasi güçlerini bastırma harekatı da olmaktadır.

Bu saldırıya kadar hava sahasını Türkiye'ye kapatan Rusya ve Suriye rejimi Türkiye'nin hava saldırılarına izin vermiş bulunmaktadır. Efrin halkının şimdiye kadarki mücadelesi IŞİD, El Nusra ve çetelere karşı olmuştur. Efrin direnişçileri ile Suriye’nin savaştığı güçler aynı olurken Rusya ve Suriye rejiminin Türk uçaklarına hava sahasını açması, Kürtlerin sırtından kirli bir pazarlığın yürütüldüğünü göstermektedir. Suriye rejimi ve Rusya kendileri için hayırlı olmayacak çok kirli bir pazarlık içine girmişlerdir. Böylece Suriye'deki tüm Kürtleri karşısına alan tarihi bir hata yapmışlardır. Rusya ve Suriye rejimi hava sahasının Türk uçaklarına açılmasını hiçbir gerekçeyle izah edemezler. Rusya ve Suriye Efrin halkına yönelik saldırıya izin vermeleri için tek bir gerekçe ileri süremezler. O zaman tabii ki bu politika sorgulanacak; bu saldırının ve işgalin suç ortağı olarak görüleceklerdir.

ABD, ABD VE AVRUPA ERDOĞAN’IN KÜRT DÜŞMANLIĞINA ORTAK OLMUŞLAR

Efrin halkının kendi topraklarında özgür ve demokratik yaşam dışında hiçbir amacı olmamıştır. Sadece ve sadece kendi topraklarına yapılan saldırılar karşısında direnmişlerdir. Şu anda da özgür ve demokratik yaşamlarını korumak için Türk ordusu ve işbirlikçi çetelerine karşı direnmektedirler.

Rusya ve Suriye rejimi hava sahasının kullanılmasına izin vermiş; ABD de “Efrin DAİŞ’e karşı ortak mücadele verdiğimiz alan değildir” diyerek AKP-MHP faşizminin işgal saldırısını teşvik etmiştir. Böylece ABD Türk devletinin Kürt düşmanlığına bir daha ortak olduğu gibi, Tayyip Erdoğan-Devlet Bahçeli faşist iktidarının ayakta kalmasına da destek vermişlerdir. Efrin işgaline onay verilmesi, göz yumulması, teşvik edilmesi kesinlikle Türkiye'deki demokrasi güçleri karşısında Tayyip Erdoğan-Devlet Bahçeli faşizmine destek verilmesi olmaktadır. Erdoğan-Bahçeli faşizmi yıkılma sürecine girmişken, Efrin operasyonuna karşı çıkmayarak Tayyip Erdoğan’ın iktidarda kalmasını sağlayan bir duruş içine girmişlerdir. Sadece ABD değil, Avrupa Birliği’ndeki ülkeler de AKP-MHP faşizminin bu işgaline karşı durmayarak Tayyip Erdoğan-Devlet Bahçeli faşizminin Türkiye halkları üzerindeki zulmüne destek vermişlerdir. Böylece Rusya, ABD ve Avrupa Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli faşizminin suçlarına ortak olmuşlardır.

20. yüzyılda Kürtler üzerinde uluslararası güçlerin göz yumması ve desteğiyle katliam ve soykırım politikası uygulanmıştır. Tarihin en eski halklarından olan Kürtler yok oluşun eşiğine getirilmiştir. Kürt halkı,  Kürtleri soykırıma uğratmak isteyen Türk devletine karşı direndiği her dönemde Avrupa ve ABD NATO’ya üye olan Türk devletine destek vermişlerdir. Türk devleti NATO’ya da AB’ye de Kürtleri soykırıma uğratmak için üye olmuştur. Bugün de NATO ve AB üyeliği konusunda Kürtlerin soykırımına destek veren koşulları ileri sürmektedirler. Eğer bugün hala Türk devletinin soykırım saldırısına karşı seslerini çıkarmıyorlarsa bu, bazı ekonomik çıkarlar gereği Kürt soykırımına ortak olmalarındandır. Eğer ABD ve Avrupa bu soykırım ve işgal saldırısına karşı çıkmazlarsa tarih karşısında Kürt soykırımının suç ortaklarından olacaklardır.

Efrin’e yönelik işgal harekatı hem Türkiye halklarının, hem Suriye halklarının hem de Ortadoğu halklarının özgürlük ve demokrasi güçlerine yönelik saldırıdır. AKP-MHP faşist iktidarı bu saldırıyla Ortadoğu'daki tüm demokratikleşme dinamiklerini hedefleyerek DAİŞ ve El Nusra başta olmak üzere tüm gerici ve despot güçleri var eden zemini yaşatmaya çalışmaktadır. Bu açıdan sadece Kürt halkının değil, Türkiye ve Ortadoğu'nun demokratikleşmesini isteyen tüm halkların Efrin işgaline karşı çıkmaları gerekmektedir. Efrin’deki direniş sadece Kürtlerin değil, tüm Ortadoğu ve dünya demokratik güçlerinin mücadelesi olacaktır.

Efrin’e saldırı ne ABD'nin, ne Rusya’nın, ne Suriye’nin, ne Avrupa ülkelerinin, ne de Ortadoğu halklarının çıkarınadır. Bu açıdan özellikle Türkiye'nin saldırısının önünü açan ve teşvik eden Rusya, ABD ve Suriye rejimi yanlış politikalarını gözden geçirerek Efrin işgaline karşı tutumlarını açıkça ortaya koymalıdırlar. Eğer Suriye’de ve Ortadoğu'da büyük bedeller ödenerek yaratılan barış, istikrar ve demokratikleşme zemini korunmak isteniyorsa sorumsuz tavırlardan kaçınılmalıdır.  

KÜRT HALKINA ÇAĞRI

Efrin işgaline karşı başta Bakurê Kurdîstan halkımız olmak üzere Kürdistan'ın tüm parçalarındaki ve yurtdışındaki Kürtler gece gündüz ayakta olarak Efrin direnişine destek olmalıdırlar. Tüm Kürt halkı Efrin direnişini AKP-MHP faşizmini yenilgiye uğratma, bu temelde tüm parçalarda özgür ve demokratik yaşamın önünü açma mücadelesi olarak görüp Kobanê direnişi döneminde olduğu gibi Efrin direnişine de en üst düzeyde katkısını sunmalıdır. Kuzey Suriye Demokratik Federasyonundaki Arap, Kürt, Asuri-Süryani halkları başta olmak üzere tüm Suriye halkları da bu saldırının kendilerine yönelik olduğunu da görerek Efrin direnişine var güçleriyle katılmalıdırlar. Efrin direnişi Efrin’le sınırlı kalmamalı, Şehba başta olmak üzere Fırat’ın batısında yaygınlaştırılmalı ve derinleştirilmelidir.

EFRİN DİRENECEKTİR, DİRENİŞ TÜM DÜNYAYA YAYILMALIDIR

Efrin halkı sadece Suriye'nin değil, Ortadoğu'nun demokratikleşmesinin temel güçlerindendir. Efrin kadınları ve gençleri başta olmak üzere tüm Efrin halkı savaşçılarla omuz omuza işgal güçlerine karşı direnmelidirler. Hiçbir Efrinli köyünü, kasabasını, mahallesini ve şehrini bırakmayarak Efrin’i AKP-MHP faşist çetelerine mezar haline getirmelidirler. Efrin savaşı tamamıyla bir halk savaşı haline getirilmelidir. Yaşlısı, kadını, çocuğu tüm Efrinliler özgürlük inancı ve tutkusunun her türlü silahtan güçlü olduğunu göstererek göğüslerini faşizme karşı siper etmelidirler. Efrin halkının özgürlük tutkusu ve özgürlük direnişi tüm dünyaya gösterilmelidir.

1 Kasım Dünya Kobanê Günü ilan edilerek tüm dünya halklarının ayağa kalkışı nasıl ki DAİŞ faşizminin sonunun başlangıcı olan Kobanê Direnişinin zafere ulaşmasını sağladıysa, tüm dünya halkları ve demokratik güçleri de Efrin işgali karşısında direnişçilerin yanında yer alarak Ortadoğu gericiliğinin ve despotizminin merkezi ve koruyucusu haline gelen AKP-MHP iktidarı da yenilgiye uğratılmalıdır. AKP-MHP iktidarı yenilgiye uğratıldığında Ortadoğu halkları açısından karanlık dönemler son bulacak, Ortadoğu üzerinde demokrasi ve özgür yaşamın güneşi en güçlü biçimde doğacaktır.

Kürt Özgürlük Hareketi olarak var gücümüzle Efrin halkının yanında olacağız. Ne Türk devleti ne başka bir güç halklarımızın özgürlük ve demokrasi yürüyüşünü durduramayacak, mutlaka Türkiye demokratikleştirilip Ortadoğu halkları özgür ve demokratik yaşama kavuşturulacaktır.