KCK’den Erdoðan'a yanıt!

KCK’den Erdoðan'a yanıt!

KCK Yürütme Konseyi Başkanlıðı, Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoðan’ın “silahı bırakırlarsa operasyonlar durur” açıklamasının “sorunun muhattabını savaşla bitirmeyi hedefleyen niyetin ve kararın dile gelmesi” olduðunu belirtti. KCK, “Kürt sorununu muhataplarıyla birlikte ortadan kaldırmayı hedefleyen Türk devleti, köklü bir karar deðişikliðine gitmeden Hareketimizin ve halkımızın herhangi bir beklentisi olamaz, olması safdillik olur” dedi.

KCK Yürütme Konseyi Başkanlıðı yaptıðı yazılı açıklamada gündemdeki konuları deðerlendirdi. Erdoðan’ın Katar’da yaptıðı açıklamanın “tasfiye ve teslim alma” anlamına geldiðini belirten KCK, Kürdistan Bölge Başkanı Mesut Barzani’nin Washington ve Ankara ziyaretleri, Kürtler arası birlik arayışları ve açlık grevleri konusunda da mesajlar verdi.

ERDOÐAN’IN KATAR AÇIKLAMASI TASFÝYE VE TESLÝM ALMA ANLAMINA GELÝYOR

KCK’nin açıklaması şöyle:

“Kürdistan’da ve bölgemizde yaşanan gelişmeler her geçen gün daha fazla Kürt ve Kürdistan’ın durumunu stratejik bir düzeyde gündeme getirmektedir. Bu günlerde yapılan ziyaretler ve ardından gelişen açıklamalar halkımızın ve Hareketimizin iradesini, hassasiyetini, taleplerini ve mücadelesini hiçe sayan sömürgecilikte ısrar siyasetinin bir tekrarı olmuştur. Erdoðan’ın en son Katar’da yaptıðı ‘silahı bırakırlarsa, operasyonlar durur’ açıklaması bir kez daha halk savunma güçleri gerillamıza ve Hareketimize dönük sürdürülen tasfiye ve teslim alma politikasından başka bir anlam taşımamaktadır. Bu açıklama demokratik çözümün zeminini oluşturmayı deðil, sorunun muhatabını savaşla bitirmeyi hedefleyen niyetin ve kararın dile gelmesidir. Oysa ki, gerçek barışın yolu Önder Apo ve Yol Haritası ekseninde sunduðu protokollerden geçtiðini halkımız ve kamuoyu çok iyi bilmektedir.

BARZANÝ’NÝN ABD VE TÜRKÝYE ZÝYARETLERÝ

Sayın Barzani’nin ABD ve Türkiye temaslarını da Kürt halkı ve Hareketimiz yakından takip etmektedir. Kürt Halk Önderi Reber Apo’nun 13 yıldır Ýmralı’da esaret koşullarında ve tam 9 aya yakındır aðır bir tecrit altında tutulduðu, 7 bine yakın Kürt siyasetçisinin haksız bir biçimde cezaevlerinde alıkonulduðu, her gün halkımıza faşist-ırkçı yönelimlerin gerçekleştiði, Suriye’de Kürt halkının haklarının muhalefet tarafından telafüz bile edilmediði ve buna karşın halkımızın ve gerillamızın kahramanca direndiði bir süreçte yapılan her bir ziyaret ve söylenecek her bir söz çok tarihi ve siyasi derin bir anlama haizdir. Söz konusu ziyaretlerde Kürt halkının hassasiyetleri ve ölümüne her şeyini ortaya koyduðu Önder Apo’nun özgürlüðü, siyasi soykırım operasyonlarının durması ve dört parça Kürdistan’ın demokratik özgür geleceði konusunda rahatlatıcı bir gelişme yaşanmamıştır. Bu görüşmeler sürecinde dile gelen konular, tamamen dışımızda olup herhangi bir biçimde Hareketimizi baðlamadıðı halkımızın ve kamuoyunun bilgisi dahilindedir.

AKP DEVLETÝNDEN BARIŞÇIL YÖNDE ÝLERLEME BEKLEMEK HAM HAYAL

Kürt sorununu muhataplarıyla birlikte ortadan kaldırmayı hedefleyen Türk devleti, köklü bir karar deðişikliðine gitmeden Hareketimizin ve halkımızın herhangi bir beklentisi olamaz, olması safdillik olur. Açık ki, mevcut durumda AKP yönetimindeki Türk devleti, sadece Kürt halkına deðil, bütün Ortadoðu halklarına düşmanca bir niyet ve siyaset gütmektedir. Böylesine karanlık ve tehlikeli bir politikayı yürüttüðü müddetçe AKP devletinden demokratik ve barışçıl yönde bir ilerlemeyi beklemek ham hayalden ibaret olacaktır. Türk devletinin bu tutumu, savaşı körükleyen, demokrasinin katlini getiren ve Kürt halkı başta olmak üzere Ortadoðu halklarının acısını daha fazla büyüten bir taraftadır. Bu gelişmeler karşısında Kürt halkının ve Kürtler adına hareket eden herkesin kendi öz gücüne dayanarak ve yolunu doðru seçerek Ortadoðu halklarıyla demokratik-özgür birliðini gerçekleştirmeyi esas alması özgür Kürdü ve Kürdistan’ı savunmak olacaktır.

DEMOKRATÝK BÝR SURÝYE VE TÜRKÝYE, KÜRT ÖZERKLÝÐÝNÝ TANIMAKTAN GEÇMEKTEDÝR

Bugün artık şimdiye kadar yürütüldüðü gibi Kürt halkının resmi statüsü görmezden gelinerek, Kürtler kurban edilerek sürdürülen politikanın yol alması imkansız hale gelmiştir ve böyle bir politika Ortadoðu’nun hayrına da deðildir. Aksi durumda Türkiye, Suriye, Ýran ve Irak ülkeleri başta olmak üzere Ortadoðu haritasında Kürtsüz bir demokrasi ve özgürlüðü savunmak miadını doldurmuş şiddete dayalı sömürgecilik stratejisinden başka bir şey olmayacaktır.

Kürt sorunun çözümü, Ortadoðu ve halklarının demokratik geleceðinde netleştirici temel bir kıstastır. Demokratik ve özgür Suriye’yi inşa etmek Kürt halkının ulusal haklarının özerklik statüsünü tanımaktan ve savunmaktan geçmektedir. Türkiye’nin demokratik model bir ülke olmasını savunmanın yolu, Kürtlerin özerklik statüsünün tanınmasından geçmektedir. Güney Kürdistan halkının demokratik çıkarlarını savunmak, Türkiye, Suriye ve Ýran’da Kürt halkının hak ve özgürlüklerinin garanti altına alınmasını saðlayacak şekilde ulusal bir politika izlemekten geçmektedir. Durum örtülü ve muðlak olmaktan çıkmıştır. Ýster sömürgeci egemen devletler ve uluslar arası güçler açısından ister Kürtler adına hareket eden Kürdistani güçlerin izleyeceði politika açısından durum son derece netlik ve somutluk kazanmıştır.

KÜRT SORUNU PARÇA POLÝTÝKASINI ÇOKTAN AŞMIŞ

Dört parçadaki Kürt halkı, soruna Kürtler ve Kürdistan’ın geleceði temelinde bakmakta siyasetin doðruluðunu bu eksende test etmekte, yanlış ve hatalı duruşları çok rahat görmektedir. Artık Kürt sorunu parça politikasını çoktan aşmış Kürt ulusunun dört parçadaki demokratik ve özgürlük sorununa bütünlüklü bakmayı ve ona göre net bir yol haritasını savunmayı gerektirmektedir.

Halkımız, Önder Apo’nun özgürlüðü özgürlüðümüzdür temelinde ‘Edi Bese! An Azadi An Azadi’ şiarıyla sürdürdüðü mücadelesiyle kendi özgür geleceðini inşa edecektir. Çözüm, Kürt halkının ulusal birlik ruhuyla ulusal örgütlenmelerini geliştirmesi, ulusal politikalarını oluşturması ve harekete geçmesi temelinde tüm Kürdistan parçalarında ve yurtdışında kararlı direnişiyle gerçekleşecektir.

AÇLIK GREVÝNÝN SONLANDIRILMASI DOÐRU BÝR TUTUM OLDU

‘Kürdistan’a statü, Önder Apo’ya özgürlük’ şiarıyla Avrupa’da ve Türkiye cezaevlerinde başlatılan açlık grevleri ve eylemsellikler önemli bir düzeye ulaşmıştır. Bu eylemsellik sürecinde yurtsever halkımızın ve özgürlük hareketi kadrolarının gösterdiði kararlılık ve tutarlı duruş takdire deðerdir. Özellikle Strasburg açlık grevi eylemcileri öncülüðünde gelişen ve Avrupa’daki yurtsever halkımızın ilgi ve katılımıyla yükselen direniş düzeyi, Önder Apo’nun özgürlüðü ve Kürt sorunun çözümünün uluslar arası gündeme taşırılması bakımından önemli sonuçlar açıða çıkarmıştır. Bunda açlık grevi eylemcilerinin 52 gün boyunca göstermiş olduðu kararlılık ve çabanın rolü etkili olmuştur. Avrupa’daki bu eylemsellik süreci bir kez daha göstermiştir ki, Önder Apo’yu esaret altında tutma temelinde Kürdistan’da yürütülen soykırım savaşına karşı Avrupa’daki Kürt toplumu etkili bir mücadele gücüdür. Kürdistan’da yürütülen insanlık dışı sömürgeci savaş sürdükçe Avrupa’daki Kürt halkının da sessiz kalmayacaðı anlaşılmıştır. Özellikle Türk devletinin Kürdistan’da sürdürdüðü sömürgeci savaşı destekleyen Avrupa ülkelerinin ikiyüzlü politikalarına karşı Avrupa’daki Kürt kitlesinin ve dostlarının yürüttüðü bu mücadele, çok anlamlı ve deðerli bir özgürlük-demokrasi mücadelesidir. Hareketimizin ve Avrupa’daki çeşitli kurumların yaptıðı çaðrılar temelinde cumartesi günü gerçekleştirdikleri basın toplantısıyla 52 günlük açlık grevini sona erdiren eylemcilerin Önderliðin istemine ve çaðrımıza uymaları yerinde ve doðru bir tutum olmuştur.

AB KURUMLARI VERDÝKLERÝ SÖZLERE BAÐLI KALMALI

Bundan sonraki süreçte Abdullah Öcalan’a Özgürlük Ýnisiyatifi ve Avrupa’daki yurtsever halkımızın deðişik biçimde eylemlerini sürdüreceklerine inanıyor, bu temelde kendilerine üstün başarılar diliyoruz. Avrupa Birliði kurumlarının yaptıðı çaðrılarda verdiði söze baðlı kalmaları gerektiðini hatırlatıyor ve tüm demokratik güçleri Önderliðimize karşı 9 aya yakındır sürdürülen insanlık, hukuk ve ahlak dışı tecrit politikasına karşı tutum almaya çaðırıyoruz.”

ANF NEWS AGENCY